Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/68 E. 2023/766 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/68
KARAR NO : 2023/766

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2018
KARAR TARİHİ : 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı), Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA İDDİA: Davacı vekili 16/01/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili …davalı taraftan yapmış olduğu işlerden dolayı 9 adet araç satın aldığını, müvekkili tarafından satış sözleşmesinin altına — model—– aracın satışı verilecektir diye çekince konulduğunu, müvekkilinin bu satışlar sırasında yapmış olduğu esaslı hata ve/veya hile ile —- model —-aracı satın alacağı yerde — model—-aracın müvekkiline davalı tarafından satıldığından bahisle —– plakalı aracın trafik tescilde davalı adına trafik tescil kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, sehven müvekkili adına tescil edilen —-model —–davalı adına tesciline, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

ASIL DAVA SAVUNMA: Davalı vekili 09/03/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili —- -olarak kafeterya – restoran işletmeciliği yapmakta olup, davacı —. ile—- adresindeki işyerinin tümüyle birinci sınıf işçilikle modern, güncel trendlere uygun şekilde estetik ve kozmetik yenilenmesi, yeni mefruşat ve donanım ile donatılması hususunda mutabakata varıldığını, yapılacak işlerin görselleri hazırlanmış, işin süresi, kullanılacak malzeme ve işçilik belirlenmiş, işin karşılığı ekte sunulan 1.849.000,00 TL bedelli toplam 9 adet klasik aracın devri yapıldığını, iş bedelinin tamamen ödendiğini, ancak, davacı, işi yapmak üzere anlaşma yapılan tamir ve tadilat işi süresinde yapmadığı gibi halen yarım ve eksik vaziyette bırakmış ve işi terkettiğini, İşyeri halen kullanılamaz vaziyette olduğu gibi, eksik ve hatalı yapılan işler nedeniyle işyeri su almakta bu nedenle eksik ve hatalı yapılan imalatların büyük bir kısmı kullanılamaz durumda veya işlevliğini kaybetmiş olduğunu, Müvekkil, istisna akdi uyarıca iş tevdi ettiği davacının eksik ve hatalı imalatı sebebiyle yazın işe başlaması gerekirken işyerini açamamış ve halen de adeta kullanılamaz vaziyette beklediğini, işyerinin tamir ve tadilatını yürütecek olan davacı, önce bugün/yarın şeklinde oyaladıktan sonra kendisine yapılacak işin ödemesi yerine verilen 1.849.000,00 TL bedelli toplam 9 adet araçtan bir tanesini ayrıca restore edilmesi için bu işte uzman olan müvekkilin irtibatlı olduğu tamirciye bırakmış, yaklaşık 60.000.-USD değerinde yedek parça ve yenileme yapıldıktan sonra aracı almak için yüzü olmadığından bilerek ve kasten iftira mahiyetinde şikayette bulunarak “satın aldığı aracın kendisine teslim edilmediğinden bahisle” aracı savcılık aracılığı ile almaya kalktığını, adeta “gözü kararmış” vaziyette olan davacının eksik ve hatalı imalat nedeniyle sözleşmesi feshedilerek yasal yollara müracaat edilecek ve süratle işyerinin tadilatına devam edileceğini, söz konusu hususlarda mevcut ve sair zararlarımızın tazmini için talep ve dava haklarımızı saklı tuttuklarını, davacının izah edilen hatalı imalatlarından dolayı —- Sulh Hukuk Mahkemesi —- sayılı dosyası ile delil tespiti yapılmış olup, 122.671,33-TL hatalı işler olduğu, 318.621,00-TL de bozulmuş imalatların olduğu tespit edildiğini, söz konusu rapor dışında da eksiki hatalı ve daha yapılmaya başlanmamış işler de olduğunu, davacı tarafından sözleşme kapsamında taahhüt edilenler, hatalı, eksik olarak imal edilmiştir. Müvekkile tadilatlara başlanmadan önce gösterilen ve taahhüt edilen görsellerle hiçbir ilgisi olmayan ve zamanında yapılmayan imalatlar neticesinde davacının iş bu talepleri hakkın kötüye kullanılmasının tezahürü olduğunu, müvekkilin—model—-marka aracı hile ile devrettiği iddialarının kabulü mümkün olmamakla, davacı vekilinin iş bu hususlardaki beyanları sayın mahkemeyi yanıltıcı nitelikte olduğunu, müvekkil ile davacı arasında yapılan sözleşme gereğince 9 araç devredilecek olduğunu, devredilecek araçlar kapsamında, davacı ilk önce —-Model —–marka aracı ve 50.000-USD talep etmiştir. Daha sonra —- Model aracın istediği görüntüye ulaşması zaman ve masraflı olacağından, —- Model —– marka aracı taleple müvekkile aradaki bedel farkı için 50.000-USD ödemeyi teklif ettiğini, Davacının sözleşmeden doğan ve yukarıda ayrıntılı izah edilen tamir işlerini gereği gibi ifa etmemiş, bununla da kalmamış ödemeyi teklif ettiği 50.000-USD dahi ödemediğini, Müvekkil olayın her aşamasında iyi niyetli davranmış, —–Model aracın kontrolü için davacı ile ruhsat bilgilerini dahi paylaşmıştır. Davacı söz konusu olayları çarptırarak, gerçeklikten uzak şekilde izah edilmiş olduğunu, söz konusu araçlar davacı tarafından yapılacak işlerin avansı mahiyetinde olduğundan, edimlerini gerektiği gibi yerine getirmeyen davacının, müvekkili hile yapmak ile ithaf etmesi hakkaniyete aykırı olup, davacının haksız kazanç elde etme gayreti içerisinde olduğu da her türlü izahtan vareset ettiğini, Müvekkilin davacıyı aldatma, hile ile farklı araçlar devretme saiki olmadığı gibi, davacı müvekkili aylardır maddi/manevi mağdur etmiş, zararını da karşılamamıştır. Müvekkilin zararı her geçen gün de attığını, Müvekkil sözleşmenin feshi ve zararlarının tazmini için de ayrıca dava açma hazırlığı içerisinde olduğunu, kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceği ilkesi çerçevesinde, davacı kendi ağır kusuru ile sebebiyet verdiği olaylar neticesinde, söz konusu iddia ve talepleri hukuki mesnetten de yoksun olup, kabul edilmesi mümkün olmadığını, Dava dilekçesinde bahsi geçen ve dava konusu ile ilgisi olmayan —- Model —– marka araç ise, davacı tarafından, müvekkil klasik araç konusunda uzman olduğundan müvekkilin irtibatlı olduğu tamirciye bıraktığını, yaklaşık 60.000.-USD değerinde yedek parça ve yenileme yapıldıktan sonra aracı almak için yüzü olmadığından bilerek ve kasten iftira mahiyetinde şikayette bulunarak “satın aldığı aracın kendisine teslim edilmediğinden bahisle” aracı savcılık aracılığı ile almaya kalkıştığını, aracın ilk bakımlarını dahi müvekkilimiz yapmış olup, masrafını da kendisi karşıladığını, olayda asıl mağdur müvekkil iken, davacının söz konusu talepleri hakkaniyete, usul ve yasaya aykırı olup, mahkeme nezdinde ikame edilen davada davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin sözüne sadık ve güvenilir bir kişiliği olmakla birlikte, müvekkilimin açacağı restorantın tadilat işlerini gerektiği gibi yapmayan ve müvekkili zarara uğratan davacı ağır kusurlu olduğunu, müvekkilimin herhangi bir mal kaçırma durumu söz konusu olmayıp, müvekkilin böyle bir saiki veyahut ticari kazanç kaygısı da bulunmadğını, izah edilen tüm bu sebeplerle, mahkememiz nezdinde görülen davayı haksız ve kötüniyetli olarak ikame edilmiş olduğunu, deliller incelendiğinde iş bu durum açıkça ortaya çıkacağını, açıklanan nedenler ve mahkememizce re’sen dikkate alınacak sebepler ile haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olarak ikame edilen iş bu davanın reddini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.—-Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyası mahkememiz dosyasıyla birleştirilmiştir.

BİRLEŞEN DAVA İDDİA: Davacı vekili 23/05/2018 tarihli dava dilekçesiyle özetle; Müvekkilinin,—- Şirketi olarak kafeterya – restoran işletmeciliği yapmakta olup—- ile, —–adresindeki işyerinin tümüyle birinci sınıf işçilikle modern, güncel trendlere uygun şekilde estetik ve kozmetik yenilenmesi, yeni mefruşat ve donanım ile donatılması hususunda mutabakata vardıklarını, yapılacak işlerin görsellerinin hazırlandığını, işin süresi, kullanılacak malzeme ve işçilik belirlendiğini, işin karşılığı 1.849.000,00 TL bedelli toplam 9 adet klasik aracın devri yapıldığını, iş bedelinin tamamen ödendiğini, ancak—– işi yapmak üzere anlaşma yapılan tamir ve tadilat işi süresinde yapmadığı davalı firmanın iş bu dava konusu tasarım ve mimarlık işlemlerini yarım ve eksik vaziyette bıraktığını ve işi terk ettiğini, işyerinin halen kullanılamaz vaziyette olup, eksik ve hatalı yapılan işler nedeniyle işyerinin su almakta bu nedenle eksik ve hatalı yapılan imalatların büyük bir kısmı kullanılamaz durumda veya işlevliğini kaybetmiş durumda olduğunu, müvekkilinin, istisna akdi uyarıca iş tevdi ettiği firmanın eksik ve hatalı imalatı sebebiyle yazın işe başlaması gerekirken işyerini açamamış ve halen de adeta kullanılamaz olan dükkanda iş göremez vaziyette beklediğini, işyerinin tamir ve tadilatını yürütecek olan davalı firmanın, müvekkili önce bugün-yarın şeklinde oyaladığını, daha sonra kendisine yapılacak işin ödemesi yerine verilen 1.849.000,00-TL bedelli toplam 9 adet araçtan bir tanesini ayrıca restore edilmesi için bu işte uzman olan müvekkilin irtibatlı olduğu tamirciye bıraktığını, yaklaşık 60.000,00-USD değerinde yedek parça ve yenileme yapıldıktan sonra aracı almak için yüzü olmadığından bilerek ve kasten iftira mahiyetinde şikayette bulunarak “satın aldığı aracın kendisine teslim edilmediğinden bahisle” aracı savcılık aracılığı ile almaya kalkıştığını, davalı tarafından yapılacağı vaad edilen iş ve işlemlerin gereği gibi yerine getirilmediğini, yarım bırakılmış olup, iş bu durumun açık şekilde müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, davalı tarafından tamamlanması vaad edilen işlerin çoğunluğu tamamlanmamış olup, tamamlanmış olan işler hatalı, eksik veyahut müvekkili ile tadilat çalışmalara başlanmadan önce taahhüt edilmiş olan ve gösterilmiş olan görsellerle ilgisi bulunmayan imalatlar yapıldığını, adeta tek taraflı şekilde karar verilerek tasarlanmış, üzerinde anlaşılmış olan kalite kriterleri ve güncel trendlere uygun, estetik olarak kararlaştırılmış olan kriterler hiçe sayılarak bir proje teslim edildiğini, Türk Borçlar Kanunu Madde 125; “Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.” Davalı tarafından müvekkili ile aralarında yapılmış olan karşılıklı mutabakat sonucu borç yüklenilmiş olan sözleşmeye uymamak sureti ile eksik, hatalı ve ayıplı ifa sebebi ile müvekkilinin hatırı sayılır miktarda maddi zararına sebebiyet verdiğini, davalı tarafından karşılıklı mutabakat sağlanmış olan kriterlere uygun olarak çalışma yapılsa idi müvekkilinin zararının oluşmayacağının aşikar olduğu açık olup, taraflarınca dava konusu işyeri üzerinde delil tespiti hükümleri uyarınca iş bu eksik, hatalı ve ayıplı ifanın tespiti talep edildiğini, —– Sulh Hukuk Mahkemesi—–Esas numarasına haiz dosya kapsamında bilirkişi marifeti ile yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda taraflarınca belirtilmiş olan hatalı işler toplamının 122.671,83-TL olduğu, yapılan bir kısım imalatların da bozulmuş olmasından kaynaklı 318.621,00-TL olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Hatalı ve bozulan imalatların düzeltilmesi için hatalı ve bozulan imalatlar toplamı olan 441.282,83-TL kadar bir bedel harcaması gerektiği kanaatine varılmıştır. Sözü geçen harcamalar müvekkilinin malvarlığında azalmaya sebep olacağı gibi davalılar sebebi ile oluşacak olan maddi zararın tazmini zarureti hasıl olduğunu, dava konusu iş ve işlemlerin davalı tarafından müvekkili ile mutabakata varılmış olan kriterler göz ardı edilerek keyfiyete dayalı şekilde imal ve ifa edildiğini, Tüketici Hukukunda ayıba ilişkin düzenleme, uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte; devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Görüldüğü üzere; Borçlar Kanunundaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı Kanunun 4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmek olup Borçlar Kanununa göre bir maldaki ayıp; satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilmektedir. Müvekkilinin eksik, hatalı ve ayıplı şekilde imal edilen yapı ve imalatlar sebebi ile zamanında işyerini çalışmaya başlatamamış olup iş bu durum kâr kaybına sebebiyet vermiştir. İşyerinin planlanan zamanda faaliyete başlayamamış olması kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalmıştır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesiz olup, Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre mahrum kalınan kar da müspet zarar kalemi olarak kabul edilmek olup, talep edilebilir olduğu görüşü kabul edilmektedir. Biran için davalı tarafından yukarıda açıklanmış olan dava konusu tadilat ve imal çalışmalarının zamanında bitirilip müvekkiline teslim edilmiş olduğu düşünülse bile, müvekkilinin dava konusu işyerinin işletmesine başlayabilecek veyahut tamamlanmış vaziyette olan işyerini devredebileceği, hal böyle iken müvekkilinin malvarlığında meydana gelecek olan artış davalının temerrüdü nedeni ile engellendiğini, davalının temerrüde düşmeden borcunu vadesinde ödemiş olsa idi, müvekkilinin mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda oluşan durum arasındaki farkın temerrüt faizi ile karşılanmayan bölümüne isabet eden kısımda zarar mevcut olup, iş bu kısmın da müvekkili tarafına tazmin talebi zarureti hasıl olduğunu, niteliği açısından, asıl borç ve temerrüt faizinden farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan ve asıl borç ifa edilinceye kadar artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borç olup, dava konusu olayda müvekkilin söz konusu iş ve işlerin zamanında, eksiksiz ve ayıpsız şekilde teslim edilmemesi müvekkil işyerinin faaliyete başlayamaması veyahut iş bu işyerinin satılamaması ve iş bu eksik ve ayıplı teslim sebebi ile ödemekte olduğu kira bedelleri sebebi ile davalıdan kaynaklı malvarlığında meydana gelen eksilmeler ve devam edecek olan eksilmelerden de sorumluluğu mevcut olduğunu, tüm bu anlatılanlar sebebi ile eksik, hatalı ve ayıplı işlemlerin düzeltilmesi için davalı tarafa e-mail ve telefon vasıtası ile bildirimlerde bulunulmuş ancak kendilerince hiçbir düzeltme ve onarım gerçekleştirilmemiş, olup taraflarca anlaşılan hususlar da davalı tarafından yerine getirilmediğinden bahisle davanın kabulüne,—-. Asliye Ticaret Mahkemesi ——Esas sayılı dosya ile işbu huzurdaki dosyanın birleştirilmesine, müvekkili davacılar ile, yapılacak olan işin bedeli mahiyetinde yapılmış olan ve müvekkil tarafından davacılara satılmış 9 adet klasik aracın üçüncü kişilere devrini ve bu nedenle ileride telafisi mümkün olmayacak olan zararların doğumunu engellemek adına araçların kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkili davacılar ile yapılacak olan işin bedeli mahiyetinde yapılmış olan ve müvekkili tarafından davacılara satılmış 9 adet, 1.849.000,00 bedelli klasik aracın müvekkiline iadesine, mümkün olmaması halinde araç bedellerinin davacı taraftan alınıp, müvekkiline iadesine, müvekkiline teslim edilmiş olan işyerinde bilirkişi eli ile tespit edilen hatalı ve bozulan imalatların düzeltilmesi için 441.282,83-TL maddi zararın davalı tarafından müvekkiline tazminine, tadilat süresi boyunca müvekkil tarafından ödenmiş olan kira bedelleri için fazlaya ilişkin haklarımız ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile ve HMK m. 107 göndermesiyle şimdilik 10.000,00-TL, dava konusu işyeri zamanında, ayıpsız ve eksiksiz şekilde davalı tarafından teslim edilmiş olsa idi müvekkil tarafından elde edilecek kardan davalı sebebi ile mahrum kalınmış olup, mahrum kalınan kar miktarının tazmini adına fazlaya ilişkin haklarımız ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile ve HMK m. 107 göndermesiyle şimdilik 10.000,00-TL’nin ve sözleşme uyarınca yapılması vaad edilen ancak, hiç yapılmamış işler için HMK md. 107 göndermesiyle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL’nin ticari avans faizleri ile birlikte müvekkiline ödenmesine, dava masrafları ve ücret-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini bilvekale talep etmiştir.

Birleşen davada davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Bilirkişiler —- 22.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Asıl davada; Araç tescili, idari bir İşlem olup trafik kaydındaki tescilin iptali ile yeni kayıt ve tescile karar verilmesi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karar olduğu, oysa adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemeyeceğini, heyetlerince yapılan incelemede —- plaka numaralı —-model aracının 2017 nisan ayındaki değerinin 181.000,00 TL —- plaka numaralı—- model aracın nisan 2017 ayındaki değerinin 199.000,00 TL olarak tespit edildiğini, buna göre araçlar arasındaki değer farkı olan 18.000, 00 TL’nin davacının dava tarihinden itibaren faizi ile talep edebileceğini, birleşen davada; tarafların ticari defterlerinde yapılan incelemede yapılan iş nedeni ile 1.416.000,00 TL’lik fatura kesildiği ve bu tutar kadar ödeme yapıldığınını anlaşıldığını, mahallinde yapılan incelemede davalı tarafından ayıplı olarak yapıldığı iddia edilen ve bozulan imalatların giderildiği bu sebeple davalı tarafından yapılan imalatlarda ayıp olup olmadığının tespitinin mümkün olamadığını, birleşen dava davacısı tarafından—- Sulh hukuk Mahkemesinin—– Değişik iş sayılı dosyası ile yaptırılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda birleşen dava davalısı yüklenicinin yaptığı işteki ayıplı ve bozulan imalat bedelinin 441.282,83 TL olduğunun belirtildiğini, mahallinde yapılan incelemede bu ayıplı imalatlar giderildiğinden ayıplı işler bedeli için taktir edilen bedellerinin kadri marufunda olup olmadıkları konusunun değerlendirilemediğine dair heyetin kanaatini içeren rapor mahkememize sunulmuştur.

Bilirkişiler —– 18/02/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Heyetçe tanzim edilerek mahkemeye sunulan 22.10.2019 tarihli kök raporda da açıklaması yapıldığı üzere; Dava konusu edilen işlerin yapılıp yapılmadığının belirlenmesi için 28.08.2019 ve 01.10.2019 tarihinde mahalline iki kez gidilmiş, birincisinde davacı asıl ve davalı vekili, ikincisinde davacı ve davalı vekilleri hazır bulunmuş, mekanın kapalı bulunması sebebiyle herhangi bir inceleme yapılamadığını, söz konusu taşınmaza son ve üçünce defa 08.10.2019 tarihinde gidilerek, mahallinde davacı asıl ve davalı vekili ile yeni mekan görevlisinin nezaretin de yer göstermeleri ile inceleme yapıldığını, Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, yapılacak işlerde tüm detayları ile açıklandığına ilişkin yazılı bir belgede mevcut olmadığını, her ne kadar, davalı/karşı davacı vekili birleşen dosya dava dosyasına—– adlı bir kısım inşaat işlerine ilişkin liste sunulmuş bulunsa da tarafların herhangi bir onayı bulunmaması sebebiyle heyetimizce geçerli sayılmadığını, Davacı/karşı davalı tarafından yapılan işler, söz konusu mecurda, keşif sırasında yapılan işler dükkanın el değiştirmesi nedeni ile belirlenememiş, inceleme dosya içeriğine göre, taraf beyanları dikkate alınarak yapıldığını, davacı/karşı davalı vekili 22.11.2019 tarihli “mahkememizin 30.10.2019 celsesinin —numaralı kararı gereği beyanlarına” vermiş bulunduğu açıklamalarda yer alan işlerin büyük bir kısmının yerinde yapılmış olduğuna ilişkin belirleme, mecurun davalı/karşı davacı tarafından boşlatılması ile yeni kiracı tarafından, kendi konseptine göre değişiklikler yapılmış bulunması sebebiyle tespiti de mümkün olamadığını, davalı/karşı davacı vekili 22.11.2019 tarihli beyan dilekçesinde; eksik ve hatalı yapılan işlemlerin açıklanmasında, alçıpan ve demir işleri; 22 kalem olarak sıralamış, söz konusu işler, yeni kiracı tarafından kendi konseptine göre büyük değişiklikler yapıldığından tespiti de mümkün olamadığını, 22.11.2019 tarihli beyan dilekçesinde, ahşap işlerine ilişkin 10 kalem, seramik döşeme granit işlerine 4 kalem, diğer işlere ilişkin olarak da 10 kalem halinde açıkladığını, Davalı/karşı davacı vekili dilekçesinde sıralanan işler az yukarıda da açıklandığı üzere yeni kiracı tarafından mecurda yapılan esaslı tadilat ve yenileme Davacı/karşı davalı tarafından yapılmadığı veya eksik ve ayıplı yapıldığı iddia edilen işlerin ne şekilde eksik yada ayıplı bulunduğuna ilişkin somut bir belirlememe yapılamadığını, Davalı/karşı davacı vekili ve şirket görevlisi inceleme günü mahallinde bulunmadığından, mecurda yapılan ve yapılmayan işlerin tespiti de mümkün olamadığını, birleşen dava davacısı tarafından—–. Sulh hukuk Mahkemesinin —- sayılı dosyası ile yaptırılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda birleşen dava davalısı yüklenicinin yaptığı işteki ayıplı ve bozulan imalat bedelinin 441.282.83 TL olduğunun belirtildiğini, söz konusu tespit dosyasındaki işlerin yüklenici tarafından yapılan işler olduğu ve raporda belirtilen ayıplı ve bozulan imalatların mevcut olduğunun kabulü halinde raporda taktir edilen bedellerin kadri marufunda bulunduğu kanaatine varıldığını, Diğer yandan, davalı/karşı davalı vekili, ödenen kira bedeli ile mahrum kalınan kar yönünden hesaplama yapılarak, zararlarının tazminini istediğini, Dilekçesinde, soyut olarak kira bedelleri açıklanmış bulunup, söz konusu mecurun kira sözleşmesi veya kira sözleşmelerini dosyaya ibraz etmediğini, bu sebeple de gecikildiği iddia edilerek kira bedelinin hesaplanması talebinin karşılanması mümkün olamadığını, mahrum kalınan kar kaybı talebinde ise, heyetimiz içinde bar/cafe yada restaurant işletmeciliği uzmanlığına sahip bir bilirkişi bulunmadığını, Davalı/karşı davalı vekili soyut olarak çevredeki benzer ölçekteki restaurant işletmelerinden alınan ortalama kazançlara göre kar mahrumiyeti karı talep etmektedir. Bu talep soyut bir talep olduğundan açıklanan net karlılık miktarlarına itibar edilmesi de mümkün olmadığını, Davalı/karşı davacının kira bedeli ve kar mahrumiyeti talepleri, takdiri mahkemeye ait olmak üzere, mecura ilişkin kira sözleşmesi veya kira sözleşmelerinin ibraz edilmesi, kar mahrumiyeti talebinin değerlendirebilmesi için heyete bar/cafe ve restaurant işletmeciği uzmanı yeni bir bilirkişinin ilave edilmesi sonucu hesaplanabileceğine dair ek raporu mahkememiz takdirlerine sunmuşlardır.
Bilirkişiler —– 08/03/2021 tarihli 2.ek bilirkişi raporunda özetle; Asıl davada; Araç tescili, idari bir işlem olup trafik kaydındaki tescilin iptali ile yeni kayıt ve tescile karar verilmesi, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı bir karar olduğunu, oysa adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemeyeceğine heyetlerince yapılan incelemede —- plaka numaralı—- model aracının 2017 nisan ayındaki değeri 181.000 TL ; —-plaka numaralı —- model aracın nisan 2017 ayındaki değeri 199,100 TL olarak tespit edildiğini, buna göre araçlar arasındaki değer farkı olan 18.000,00 TL’nin davacının dava tarihinden itibaren faizi ile talep edebileceğini, Birleşen davada; Tarafların ticari defterlerinde yapılan incelemede yapılan iş nedeni ile 1.416.000,00 TL’lik fatura kesildiği ve bu tutar kadar ödeme yapıldığının anlaşıldığını, birleşen dava davacısı tarafından —-. Sulh Hukuk Mahkemesinin —– sayılı dosyası ile yaptırılan tespit Sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda birleşen dava davalısı yüklenicinin yaptığı işteki ayıplı ve bozulan imalat bedelinin 441.282,83 TL olduğunun belirtildiğini, Davacı/karşı davalı vekili 22.11.2019 tarihli mahkemenizin 30.10.2019 celsesinin—- numaralı kararı gereği beyanlarına vermiş bulunduğu açıklamalarda yer alan işlerin büyük bir kısmının yerinde yapılmış olduğuna ilişkin belirleme, mecurun davalı/karşı davacı tarafından boşatılması ile yeni kiracı tarafından, kendi konseptine göre değişiklikler yapılmış olduğunu, bulunması sebebiyle tespitinin de mümkün olamadığını, söz konusu tespit dosyasındaki işlerin yüklenici tarafından yapılan işler olduğu ve raporda belirtilen ayıplı ve bozulan imalatların mevcut olduğunun kabulü halinde raporda taktir edilen bedellerin kadri marufunda bulunduğu kanaatine varıldığını, davacı iş sahibinin işin geç ve ayıplı teslim edilmesinden dolayı yoksun kaldığı kazanç kaybı 47.450.00 TL * 87.861.58 TL = 135.311.58 TL olarak hesaplandığını,—- Vergi Dairesi tarafından dava dosyasına gönderilmiş olan ve—-vergi numaralı—– ait 05/2016-04/2019 dönemlerini kapsayan G.Stopaj İistesi incelendiğinde, söz konusu listede mali açıdan beyannamelerde—– koduyla işlem gören “Mal ve Hakların Kiralanması Karşılığı Yapılan Ödemlere ilişkin herhangi bir tutara rastlanmadığını, bu nedenle tespiti istenen ve ödendiği iddia edilen kira tutarlarına ilişkin tespit yapılamadığına dair heyetlerinin kanaatlerini içeren 2.ek bilirkişi raporu mahkememize takdir olunmuştur.
Bilirkişi —-03.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; —- Esas asıl dava ve birleşen alacak davasındaki —- plaka ile tescilli iken trafikten çekilen aracan, —–adresinde incelenerek piyasa rayiç bedelinin tespit edilmesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporu olduğunu; Aracın Motor Komplesi, Şanzımanı, Motor Kaputu, 2 Adet Şasesi, Ön Suspansiyon ve muhteviyatı, arka süspansiyon ve muhteviyatı, şaft mili, diferansiyel komplesi, egsoz komplesi, torpido gövdesi gösterge saatleri ve muhteviyatı, kalorifer ve klima parçaları, elektrik tesisatı, aydınlatma grubu, yakıt sistemi parçaları, direksiyon sistemi, koltuk ve diğer döşeme parçaları, müzik ve radyo sistemi, ön, arka ve yan camlar, cam lastik ve fitilleri, emniyet kemerleri araç üzerinde bulunmadığını, aracın ön cam sol ön kısmı içerisinde bulunan — imleçli Şase ( —) kodu fabrikasyon olarak gövdeye yekpare olarak bulunduğunu, aracın imalat özellikleri, motor tipi ve model yılı bu şase numarası içerisindeki harf ve rakamlarla belirlenebildiğini, Noter Satışında yazılı olan —- şase seri numarası ( —- ) araç üzerinde fabrikasyon ve gövdeye yekpare bulunan numara ve harflerle karşılaştırılmış ve aracın doğruluğu teyit edildiğini, dosya muhteviyatında bulunan diğer Bilirkişi Raporlarında da aracın Noter Satışında bulunan bilgilere istinaden yazıldığı ve bu bilgilere göre rayiç belirlemesi yapıldığının görüldüğünü, ancak, aracın Şase numarası sorgulamasında, aracın model yılının —- sıradaki rakam ile belirlendiği bilindiğinden, keşifte bulunan aracın—- model değil—- model yılında üretildiğinin tespit edildiğini, tespite konu olan —- araç gövdesi,—– firması tarafından—
yılları arasında, 2. nesil model yılları arasında üretilen gövdelerden olduğunu, klasik araç pazarında, kendi model tipi ve grupları arasındaki araç model yılları eskidikçe değer artması arasında dikçe değeri artması sebebi ile tespiti yapılan —- model yılı aracın—– model yılına göre daha ucuz olduğu öngörüldüğünü, tespiti yapılan aracın, sadece saç gövde olması ve otomobil olma özelliğini sağlayabilecek parçaların olmaması sebebi ile Rayiç Bedeli, Ruhsatı ve gövde
parçalarının maddi değeri ile ölçülebildiğini, tarafıma tevdi edilen —– Esas dosyaya konu olan—– aracın Rayiç Bedeli— Model —- araç saç gövdesi ve muhteviyatı ile Klasik Araç Olması sebebinden dolayı Ruhsat Bedeli ile toplam 220.000,00 TL olduğu mahkememiz takdirlerine sunulmuştur.
Bilirkişi —- 10/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Talebe konu—- isimli işyerinde bulunan —- model —– plakalı aracın değerinin tespiti için —-Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasına, keşif veya inceleme tarihinin davacı … ve—- vekilinin—-numaralı telefonuna, davalı … vekilinin—- numaralı telefonlarına bildirilmesi gerektiğinin ihtarına iddia ve savunmalar ve Mahkemenin ara kararına istinaden bilirkişi vasıtasıyla mahallinde keşif yapılması veya bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek istenen hususta bilirkişi raporu alınması” şeklinde tarafıma görev verildiğini, bahsi geçen adreste sadece davacının da katılımı ile 29.01.2022 tarihinde dava konusu araç üzerinde yapılan tespitte, vergilerden muaf kalınmak için aracın çıkma belgeli olmakla plakasının araç üzerinden sökülmüş olunduğu, Araç km.sinin araç üzerinde 12.773,7 km olarak görülmekle, araç km.sinin zaman zaman sıfırlanmış olunduğu ve dolayısıyla okunan km.nin aracın orijinal km.si olmadığı, araç üzerinde yapılan incelemede, araç motorunun bakımlı, motorun 2 adet —kapaklı ve aracın iki kapılı olduğu, araç motoruna pek çok orijinal olmayan başka marka parça takılarak araç motor inin bozulmuş olunduğu, aracın da Çekme Belgeli olarak garajda plakası da olarak park halinde olduğu,Tespiti yapılan —– plakalı,—- marka,—-tipi iki kapılı Klasik aracın markası, modeli ve mevcut durumu hep birlikte dikkate alınarak, özellikle de araç üzerindeki orijinal motoruna pek çok orijinal olmayan parça/ donanım eklemesi yapılarak araç motoru orijinalliğinin de değişimi uğratıldığı dikkate alınarak yapılan piyasa araştırmasına göre aracın 2.ci el piyasa rayiç değerinin 1.200.000,00 TL civarında olabileceği mahkememize takdirlerine sunulmuştur.
Bilirkişi —-19.02.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Otomobil Rayiç Bedeli talimatı verilen—-marka araç, üzerinde şase kolları, Motor Komplesi, Şanzımanı, Motor Kaputu, 2 Adet Şasesi, Ön Suspansiyon ve muhteviyatı, arka süspansiyon ve muhteviyatı, şaft mili, diferansiyel komplesi, egsoz komplesi, torpido gövdesi gösterge saatleri ve muhteviyatı, kalorifer ve klima parçaları, elektrik tesisatı, aydınlatma grubu, yakıt sistemi parçaları, direksiyon kolonu ve direksiyon pinyon ve krameyer ünitesi olmayan bir saç gövdeden ibaret olduğu, aracın ön cam sol ön kısmı içerisinde bulunan— imleçli Şase ( —) kodu fabrikasyon olarak gövdeye yekpare olarak bulunduğunu, aracın italat özellikleri, motor tipi ve model yılı bu şase numarası içerisindeki harf ve rakamlarla belirlenebildiğini, mahkememizce taraflarına teslim edilen —- Esas Asıl Dava dosya muhteviyatı içindeki belgelerdeki 14.04.2017 tarihinde —- Noterliği tarafından —- yevmiye numaralı Araç Satış Sözleşmesi incelenmesinde, aracın künyesi, aşağıdaki görüldüğünü, 9. Sayın Mahkemenizce tarafıma tevdi edilen —-Esas dosyaya konu olan—- aracın Rayiç Bedeli aşağıda arz edildiğini,—- Model —-araç saç gövdesi ve muhteviyatı ile Klasik Araç olması sebebinden dolayı Ruhsat Bedeli ile toplam 220.000,00 TL / 16.400,00 Dolar olduğu Kök ve Ek Raporumdaki tespitlerim sebebi ile kanaatinin değişmediğini, değişmemiş —- Model —– çalışır vaziyette, orijinal nitelikleri korunarak yapılan restorasyon ile kozmetik boyası tam ve eksiksiz, döşemeleri yenilenmiş, hatasız bir şekilde olan bedeli 1.400.000,00 TL / 104.300,00 Amerikan Doları olduğu, İtiraz dilekçesinde konu edilen, “ Zira söz konusu araç asıl dava davacısı/birleşen dava davalısının elindeyken, her ne hikmetse kaybolmuş ve sonradan yakalanarak tespit incelemesine başlanmıştır. Keza araç tarafımızca karşı tarafa teslim edildiğinde şuan ki halinden daha iyi durumdadır.” Hususunda, dosya muhteviyatında herhangi bir evrak ve delil olmaması sebebi ile mahkememiz takdirlerine sunulmuştur.

Bilirkişiler —– tarafından sunulan 17/07/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Nihai karar deliller ile doğrudan temas eden mahkememize ait olmak üzere; Asıl dava açısından; davacı .. davalı .. 16.01.2018 dava tarihinden itibaren 18.000,00 TL matrah üzerinden değişen oranlarda avans faizi isteminin mümkün bulunduğunun söylenebileceği, birleşen dava açısından; Tespit raporunda belirtilen ayıplı ve bozulan imalatların mevcut olduğunun Sayın Mahkemece kabulü halinde, birleşen dava açısından davacı …, davalı —– 23.05.2018 dava tarihinden itibaren 441.282,83 TL matrah üzerinden değişen oranlarda avans faizi isteminin mümkün bulunduğunun söylenebileceği, bu konuda takdir, yorum ve nihai kararın tamamen mahkememize ait olduğunu, Tespiti istenen ve ödendiği iddia edilen kira bedellerine ilişkin tespit yapılamamış olduğunu, bu konudaki taleplerin bu aşamada yerinde olmadığı kanaati edinilmekle birlikte, nihai kararın Mahkemeye ait olduğunu, Mahrum kalınan kar için; —- firmasına ait 2017, 2018, 2019, 2020 ve 2021 yılları kurumlar vergisi beyannamelerinin dosyaya ibraz edilmesinden sonra, bu konuda değerlendirme yapılabilecek olup, bu konuda takdir ve yorumun Sayın Mahkemeye ait olduğunu, Tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin mahkememiz takdirlerinde kaldığı sonuç ve kanaatine varılmış olup mahkememiz takdirlerine arz olunmuştur.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak için yapılan araç devrinin hatalı olduğundan bahisle yanlış devredilen aracın iadesi doğru aracın tescilinin sağlanması istemine ilişkindir.Birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklı yapılan işin ayıplı olması sebebiyle hatalı ve bozulan imalatların düzeltilmesinden kaynaklı maddi zararın giderilmesi, uğranılan zarar ve mahrum kalınan kârın tazmini istemlerine ilişkindir.Asıl ve birleşen davadaki ihtilafların kaynağı—–adresindeki işyerinin tadilat işi oluşturmakta olup bu işin yapılması için anlaşan tarafların işveren olarak—– ve yüklenici olarak ise … olup taraflar arasında yazılı bir eser sözleşmesi bulunmamaktaysa da eser sözleşmesinin yapılmasından kaynaklı alacak ve borçların bu şirketlere ait olduğu ihtilafsızdır. Yapılan iş dolayısıyla ..—- Şirketi’ne kestiği 27.12.2016 tarih ve —–sıra nolu fatura da bu hususu doğrulamaktadır.Davacı sıfatıyla dava açan bir kimsenin dava konusu hak üzerinde tasarruf yetkisi yoksa o kimse gerçek anlamda taraf (aktif dava ehliyeti) sıfatını taşımaz. Mülkiyet hakkı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 683 ila 778. maddeleri arasında düzenlenmiş olup; anılan Kanun’un 683.maddesinde aynen: “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” hükmü yer almaktadır. Mülkiyetin sağladığı aktif yetkiler, “o şeyde hukuk düzeninin sınırları içinde dilediği gibi tasarruf etme hakkı”dır. Bu tasarruf, malın fiilen kullanılması, semerelerin toplanması, malda değişiklik yapılması, malın tahrip ve tağyir edilmesi gibi fiili tasarrufları içine aldığı kadar, malı başkasına devretme, üzerinde hak tesis etme gibi hukuki tasarrufları da içine alır. Mülkiyeti koruyucu yetkiler (mülkiyetin menfi unsurları) ise; malikin, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabilmesi ya da her türlü haksız el atmanın önlenmesini dava edebilmesidir. Maddede belirtilen iki dava doğrudan doğruya mülkiyet hakkına ait yetkilerdir. Bu talepler mülkiyet hakkından kaynaklanır ve varlıklarını mülkiyet hakkından ayrılmaz bir biçimde, ona bağlı olarak sürdürürler.Bu açıklama ve kabuller sonucunda; asıl davada talepte bulunabilecek kişi eser sözleşmesinin yüklenicisi … olup dava … tarafından açıldığından asıl davada davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine, birleşen davada talepte bulunabilecek kişi eser sözleşmesinin işvereni —– Şirketi olup dava … tarafından açıldığından birleşen davada davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın REDDİNE,
A- Asıl dava yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.817,79 TL harcın mahsubu ile fazladan yatırılan 2.547,94‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
B-Asıl dava yönünden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
C-Asıl dava yönünden davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
2-Birleşen davada davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın REDDİNE,
A- Birleşen dava yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 8.048,32 TL harcın mahsubu ile fazladan yatırılan 7.778,47 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
B-Birleşen dava yönünden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
C-Birleşen dava yönünden davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
3-Asıl davada davacı-birleşen davada davalı … tarafından dava esnasında yatırılan 31.576,30 TL tamamlama harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Dosyada arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,Dair, davalı-birleşen dava davacısı vekili ve davacı-birleşen dava davalısı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —– Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.