Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/637 E. 2021/11 K. 12.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/637 Esas
KARAR NO: 2021/11
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2018
KARAR TARİHİ: 12/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin yürüttüğü motorin dağıtımı faaliyeti neticesinde davalı şirkete takibe konu ——– tutarlı faturalar keşide edildiği davalı taralından faturalara bir itiraz olmadığı ve ödemede yapmadığı, davalının borcu olmadığı yönündeki itirazının haksız olduğu. bu nedenle: haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına asıl alacağın %20 sinden daha aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıya——- tarihinde tebliğ edilen ödeme emri için yasal süresi içerisinde yetkiye, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz edildiği, davalının davacı firmaya herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle davanın reddi ile asıl alacağın %20 sinden az olmamak kaydı ile kötü niyetli davacı aleyhine tazminat hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; ticari ilişki devamında tertip edilen muhtelif tarihli fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine, vaki itirazın iptal istemine ilişkindir.
Davacı, —— sayılı dosyası üzerinden, davalı aleyhine takibe geçerek; muhtelif tarihli faturalardan doğan alacağının tahsilini talep etmiş, borçluya takipte ödeme emri — tarihinde tebliğ edilmiş borçlunun ——– dilekçesinde, borcun tamamına itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur. Takibin durması üzerine de huzurdaki itirazın iptali davası açılmıştır.
Davacının takip konusu yaptığı alacağın irdelenmesinde, takipteki alacağın mevcutiyetinin taraflar arasında akaryakıt sözleşmesi gereğince kurulan ticari ilişkide davalıya teslim edilen akaryakıt bedeline karşılık tertip edilen faturalardan doğduğu belirtilmiştir.
Davalı tarafından ibraz edilen borca itiraz dilekçesi irdelendiğine ise faturalar konusu teşkil eden malların teslim alındığı inkar edilmiş ve takibe itiraz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5).
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir———
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu faturadaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. Maddesi dava ve inceleme tarihi itibari ile;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda da tarafların tacir bulunması nedeni ile davalı tarafından açık hesap ilişkisinin konusu teşkil eden faturalardan doğduğu bildirilen davacı iddiası davalı tarafından inkar edildiğinden taraf ticari defter ve kayıtların HMK 222 kapsamında şartların oluşması halinde kesin delil teşkil edeceğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının ————-marifeti ile incelenmesi cihetine gidilmiş ancak davalı tarafından ticari defter ve kayıtlar Mahkememize yargılamada devamında bildirilen yerlere yazı yazılmasına rağmen defterlerin incelenmesi yönündeki tahkikattan sonuç alınamadığı anlaşılmış ancak davalı tarafından uyuşmazlığa konu faturalardaki malların alındığı davalının tanzim eylediği Van Vergi dairesine sunduğu BA formları ile anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından dosya kapsamına ibraz edilen—– tarihli fesih namede ise tarafların birbirlerinden hak ve alacağı kalmadığı bu nedenle davacıya borçlarının bulunmadığı beyan edilmiş ise de belge üzerindeki — imzanın o dönemde davacı şirketi temsil eden —ait olduğu —- tarihinde beyan edildiği anlaşılmış ve fesih name üzerindeki —dava dosyası kapsamına alınmış ve — tarihli genel kurulda —-bıraktığı ve şirketi temsile yetkinin l4/12/2016 tarihli genel kurulda şirket tek pay sahibi —- olduğu anlaşılmış ve davalı savunmalarına bu nedenle de itibar edilemeyeceği anlaşılarak davacı tarafından ikame edilen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davalı borçlunun —- kayıtlı takip dosyasında borca itirazının İPTALİ ile takibin —— asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
İşlemiş faize yönelen istemin REDDİNE,
2-Taraflar arasında ticari hizmet sözleşmesi ifasında var olan açık hesap ilişkisine konu faturalardan doğan borcun takip konusu edildiği anlaşılmış ise de taleple bağlılık gereği takipte 3095 sayılı yasa 1. Maddesi gereğince yasal faiz UYGULANMASINA,
3-Kabule Konu asıl alacağın taraf ticari defter ve kayıtları ile uzantıları ile belirlenebilir olması nedeni ile likit nitelik taşıdığından İİK 67/2 gereğince asıl alacağın %20 si icra inkar tazminatının (35.532,088 TL )davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Alınması gerekli 12.135,98 TL harçtan peşin alınan 2.534,75 TL + 581,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 3.115,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.020,23 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 3.115,75 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafça sarf edilmiş toplam 1.395,00 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 1.356,67 TL’nin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 20.827,74 TL TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ————- Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/01/2021