Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/629 E. 2019/1195 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/629 Esas
KARAR NO : 2019/1195

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı ile davalı arasında davalı tarafından davacının —- adresinde yaptığı ——— projesinin peyzaj işlerinin yüklenildiğini, ancak davalının 2017 yılı —- işi bıraktığını, bu nedenle Milas —- Asliye Hukuk Mahkemesinin —– dosyasında tespit yapıldığını, davalının ise davacıdan alacağı bulunduğu iddiası ile Milas —-. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —– esas sayılı dosyasında alacak davası açtığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 8. Maddesi uyarınca İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, davalının yaptığı imalatların gizli ayıplı olduğunu, bir kısım imalatları yerine getirmediği, bitki satışlarının ekonomik değerlerinin çok üzerinde yapıldığını, bitkilerin bakımlarının yapılmadığını, toprak kalitesinde sorun olduğunu, davacının davalıya toplam —- ödeme yaptığını, davacının uğradığı zarar miktarının — olduğunu, bu nedenle davacının zararınınn tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin 40 sayfalık cevap dilekçesinde özetle, davacının talebinin taraflar arasındaki yetki sözleşmesine konu —tarihli sözleşme olmadığını, tarafların anlaşması üzerine bu sözleşme dışında ekstra işler yapıldığını, davacının taleplerinin bu sözleşme kapsamı dışında davalı tarafından davacıya satılan bitki bedelleri, malzeme bedelleri, bunların yerleştirilmesi, uygulaması bedelleri, yapısal imalatlar bedelleri, ekstra yapılan işçilik-hizmet bedelleri olduğunu, —–tarihli sözleşme bedelini teşkil eden—- istirdadının mümkün olmadığını, bu davada da dava ve talep konusu yapılmadığını, dava konusu mal ve hizmet temini sözleşmelerinin davacı şirketin — ile ilgili olduğunu, bu nedenle ifa yerinin davacının şubelerinin bulunduğu Milas ilçesi olduğunu, davacı şirketin ——adet şubesi olduğunu, işlerin —- olduğunu, bu nedenle —- Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalı şirketin de birden fazla şubesinin olduğu, ancak dava konusu imalatların — ilçesindeki şubeleri ile ilgili olduğunu, delil tespitinin de —yapıldığını, davalının açtığı ve birleştirme talep ettiği Milas—– Asliye Hukuk Mahkemesi’nin—- esas sayılı dosyasının davalı-işbu dosya davacısının Milas adresine tebliğ edildiğini, HMK 10. Madde uyarınca sözleşmeden doğan davalarda ifa yeri mahkemesinin yetkili olduğunu, bu nedenle davanın esasına girilmeksizin davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini, aksi halde davalı şirket tarafından davacı aleyhine açılan Milas —–. Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)’nin — esas sayılı dosyası ile işbu dosyanın sonuçlarının birbirini etkileyeceği anlaşıldığından davaların birleştirilmesini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak da,— tarihli sözleşmenin gereklerinin yerine getirilip işin teslim edildiğini, davacı tarafından da teslim alındığını, bedel olarak —– ödendiğini, ayrıca davalının sözleşme kapsamı dışında ayrıca anlaşılan işleri, malzeme ve bitki teminlerini davacının isteğine ve talimatlarına uygun şekilde 2017 Mayıs ayında tamamladığını, davacının tesisinin—— ismi ile — sezonunda açıldığını, davacının herhangi bir eksik ve ayıp ihbarında bulunmadığını, işlerin TTK’nin 23. Maddesi uyarınca kanunen kabul edildiğini, 4.1.2016 tarihli sözleşme karşılıklı olarak ifa edildiğinden davalı tarafından davacı aleyhine açılan Milas— Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — esas sayılı davasına konu edilmediğini, bu sözleşme dışında davacı tarafından ek olarak ilave bitkisiz peyzaj projesi uygulaması ve tadilatı projeleri yapılması, bitki satılması, malzeme temin edilmesi ve bunların uygulanması, ek bahçıvan işçiliiği ve ek işçilikler yapılması, ta döşeme uygulaması yapılması, oturma yeri uygulaması yapılması ve benzeri işler istendiğini, bunların da davalı tarafından yapılarak davacıya teslim edildiğini, davacı tarafından davalıya ek olarak — ödeme yapılması gerektiğini, bu işlerin yapımı için davalı tarafından taşeron işçi tutulduğunu, onlara ödeme yapıldığını, davacının ilave imalatlar ve işlerden dolayı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalı tarafından getirilen ürünlerin bozulmasına ve davalının maddi ve manevi zarara uğramasına neden olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle yetki ilk itirazının kabulü ile davanın Milas Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde HMK’nin 166/2 ve 4. Maddeleri gereğince birleştirme talebinin kabulü ile davanın — tarihinde ilk açılan Milas —. Asliye Hukuk Mahkemesi((Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)’nin — esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, aksi halde davalının delillerinin toplanmasına, davacının delillerinin toplanmamasına ve hüküm tesisi sırasında hükme esas alınmamasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan —-. Vekili cevap dilekçesinde davaya konu işlerden ihbar olunanın sorumluluğunun olmadığını, sorumluluğun davalı firmaya ait olduğunu beyan etmiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ, İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının taraflar arasında düzenlenen — tarihli sözleşmedeki edimlerinin bir kısmının gizli ayıplı olduğunu, kusurlu imalat yapıldığını, ayıplı ifada bulunulduğunu, davalıdan satın alınan ürünlerin fahiş fiyatlarla davacıya satıldığını, iş tamamlanmadan işin bırakıldığını ileri sürerek — maddi zararının tazminini talep etmektedir.
Buna göre, taraflar arasında dava dosyasına sunulan 4.1.2016 tarihli sözleşmenin taraflar arasında imzalandığı, davalının, davacının otel projesinin bitki peyzaj işlerini üstlendiği, davalı tarafından davacıya karşı eksik ödeme iddiası ile Milas — Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — esas sayılı dosyasında alacak davası açıldığı ve davanın derdest olduğu” hususlarında uyuşmazlık bulunmayıp,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davaya konu tazminatın taraflar arasındaki 04.01.2016 tarihli sözleşmeden dolayı mı, yoksa davacı tarafından sonradan istenen imalatlardan mı doğduğu,
b-Davalının sözleşme uyarınca yaptığı işlerin davaya konu olanlarının ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın gizli olup olmadığı,
c-Davalının yaptığı işler ayıplı ise davacının süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı,
ç-Ayıplı iş varsa bu işlerden dolayı davacının zararının ne kadar olduğu,
d-Davalının eksik yaptığı iş olup olmadığı,
e-Davalı eksik iş yapmış ise davacının bu nedenle zarara uğrayıp uğramadığı,
f-Davacının varsa eksik işler nedeniyle maddi zararının ne kadar olduğu,
g-Davalının davacıya sattığı bitki ve diğer malzemeleri fahiş fiyatla satıp satmadığı,
h-Davalı davacıya fahiş fiyatla ürün satmış ise davacının ne kadar zarara uğradığı,
ı-Davacının ayıplı ifa, eksik ifa ve fahiş fiyatla aldığı ürünler nedeniyle uğradığı zararlarını isteme hakkı olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olumuştur.
Davacı taraf tacir olsa dahi 6100 sayılı HMK’nın 19. maddesinin 2. bendine göre yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekli olup yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi göstermesi de zorunludur. Aynı Yasa’nın 17/1. maddesinin 2. cümlesinde; taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılır şeklindeki düzenleme tacirler arasında yapılan sözleşmelerdeki yetki şartını kesin yetki haline getirmeyip münhasır yetki düzenlemesi niteliğindedir. Münhasır yetkinin varlığının kabulü halinde de kesin yetkide olduğu gibi mahkemece, kendiliğinden bu hususun göz önünde tutulamayacağı ve bu halin yetki itirazında bulunma zorunluluğunu kaldırmayacağının kabulü gerekir. Buna göre, davalı vekili cevap dilekçesi ile süresi içerisinde HMK’nin 166/2. Maddesi uyarınca birleştirme talebinde bulunmuştur.
Her iki dosyanın incelenmesinde, her iki dava hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle davalar arasında fili ve hukuki bağlantı bulunduğu, davaların birlikte görülmesinde gerek usul ekonomisi gerekse delillerin birlikte değerlendirilmesi ve birbiri ile çelişmeyen hükümlere ulaşılması yanında yargılamanın hızı ve bütünlüğü açısından yarar ve zorunluluk bulunduğu, yüksek Yargıtay’ın emsal kararlarında da bu tür davaların birlikte görülmesinin zorunlu olduğunun vurgulandığı, yani sonuç olarak İst. Anadolu –. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/738 esas sayılı dosyasının Mahkememiz dosyasıyla birleştirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmaktadır.
HMK’nın 166. Maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer Mahkemeyi bağlar.
Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde davalar arasında bağlantı bulunduğu varsayılır (HMK Mad. 166/4). — Karar sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararı gereğince; bir yargı çevresinde kurulmuş aynı düzeyde birden fazla mahkeme, davaların birleştirilmesi açısından “aynı mahkeme” sayılır.
Dosyaların dava tarihlerinin incelenmesinde, ilk davanın İst. Anadolu — Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/738 esas sayılı dosyanın görevsizlik kararı ile geldiği Milas —-. Asliye Hukuk Mahkemesinin— esas sayılı dosyasındaki —tarihinde açılan dava olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre, HMK’nin 166/1. Maddesindeki amir hüküm gereğince sonraki davanın ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilmesi ve davaların ilk açılan mahkemede görülmesi gerektiğinden dosyamızın daha önce açılan İst. Anadolu– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin— esas sayılı dosyasına gönderilmesine ve yargılamanın bu mahkeme tarafından yürütülmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İşbu Mahkememizin — esas sayılı dosyasının İst. Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasın bu şekilde kapatılmasına,
2-Her iki dosyanın yargılamasının önce açılan İst. Anadolu — Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — esas sayılı dosyası üzerinden sürdürülmesine,
3-Harç, masraf ücreti, vekalet tayin ve takdirinin birleşen davada nihai kararla değerlendirilmesine,
Dair, HMK’nın 168. maddesi gereğince uyuşmazlığın esası hakkında verilecek hükümle birlikte, esasa ilişkin olarak HMK’nin 440/2-son cümle uyarınca kesin olarak, sadece birleştirme kararının yerinde olup olmadığının denetlenmesi bakımından istinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulünce anlatıldı.