Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/613 E. 2020/572 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/613 Esas
KARAR NO: 2020/572
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 18/05/2018
KARAR TARİHİ: 10/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, davalı firmanın kredi kartı borcuna müvekkilinin kefaletinin bulunduğunu, muaccel olan kredi kartı borcunun —— kefalet nedeniyle müvekkilinin ödediğini, kefilin asıl borçluya rücu hakkı çerçevesinde ilamsız icra marifetiyle bu tutarın davalı asıl borçludan talep edildiğini, ancak davalının itirazı nedeniyle icra takibinin durdurulduğunu, haksız itirazın iptali için işbu davanın kabulüne ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kredi kartı boorcunun ödenmesi için —- dava dışı —- tarafından gönderildiğini, kredi kartı borcunun davacının kullanımından kaynaklandığını, bu nedenle davacınını kendi davranışı ile ortaya çıkan borcun sorumluğunun kendisinde olduğunu, ayrıca davacının bu tutarın sadece ——-ödediğini beyan etmiş, davanın reddine ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kefilin yapmış olduğu ödeme nedeniyle asıl borçluya rücu için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı vekili, davalı firmanın kredi kartı borcuna müvekkilinin kefaletinin bulunduğunu, muaccel olan kredi kartı borcunun —– kefalet nedeniyle müvekkilinin ödediğini, kefilin asıl borçluya rücu hakkı çerçevesinde ilamsız icra marifetiyle bu tutarın davalı asıl borçludan talep edildiğini ancak davalının ödeme yapmadığını iddia etmekte, davalı vekili ise davacının yapmış olduğu ödemenin kendi kullanımı için olduğunu ve ödemelerin başkaları tarafından yapılması nedeniyle davacının söz konusu tutarı talep edemeyeceğini iddia etmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, takibe konu ödemelerin davacı tarafından yapılıp yapılmadığı, davacı adına yapılan ödeme sayılıp sayılamayacağı, davacının yapılan ödemeler nedeniyle davalıya rücu edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Dosyaya ibraz edilen dekontların incelenmesinde davaya konu ödemelerin —- kredi borcuna doğrudan ödeme,—— işlem ise mevduat hesabına para yatırma şeklinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
— tarihli dekontta davacı —davalı—- kredi kartına mahsuben—–ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. İşlem ili ilgili başka bir açıklama bulunmamakla birlikte—– tarafından verilen—–tarihli yazı cevabının ekinde sunulan dekont suretinde —- ödemenin davalı şirket adına kayıtlı kredi kartı ödemesine mahsuben yapıldığı anlaşılmaktadır.
—- tarihli dekonta ise dava dışı —- davalı —– yatırdığı tespit edilmiştir. İşlemde ” üçüncü şahıs para yatırma,—–kefaletine istinaden yatırılan para” açıklaması bulunmaktadır. Ödeme her ne kadar üçüncü kişi tarafından yapılmış olsa da , davacının kefaletine ilişkin olduğu açıklamada açıkça anlaşılmaktadır.
Bu anlamda ödemelerin davacı tarafından yapılmadığı gerekçesiyle yapılan ödemeye ilişkin tutarları talep edemeyeceği savunması yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili, davacının söz konusu harcamaları kendi kullanımı için gerçekleştirdiğini bu nedenle yapılan ödemelere ilişkin talepte bulunamayacağını savunmaktadır.
Davalı şirket ile —– akdedilen—- tarihli — incelenmesinde, taraflar arasında —- limitli —- imzalandığı, sözleşmeye —— davacı —– tarafından sözleşmeye müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı anlaşılmaktadır.
Davalı taraf limited şirketi olup limited şirketi bir sermaye şirketidir. Limited Şirketi borçlarından dolayı sadece malvarlığı ile sınırlı olarak sorumludur. Tüzel kişiliği haiz bir sermaye şirketi olması nedeniyle limited ortaklık, borçlarından dolayı sadece malvarlığı ile sorumludur (TTK m. 602). Bu hükümle ,ortaklıkların sorumluluk bakımından tasnifinde, ortaklık borçlarından dolayı ortakların üçüncü kişilere karşı ne şekilde sorumlu olacakları göz önüne alınmaktadır. Ortakların sorumluluğu ise sadece limited ortaklığına karşı olup, bunun sınırını da koymayı taahüt ettikleri esas sermaye payları teşkil etmektedir. Dolayısıyla davalı şirketin asıl borçlu olduğu kredi sözleşmesi kapsamındaki borçlarından dolay ortaklarını şahsi sorumluluğuna gitmek mümkün olmayıp, şirket kredi kartı ile yapılan ödemeler için davalı şirketin sorumluluğuna gidilmesi gerekir. Bu kapsamda davacı eski ortağın sorumlu olması mümkün değildir. Kaldı ki yapılan ödemeler şirketin devrinden sonra yapılmış olup davacının kendi harcamasına ilişkin olduğu ispatlanamamış olmakla davacının takibe konu alacağını talep etmekte haklı olduğu anlaşılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-1-Davanın KABULÜNE
Davalı borçlunun——–Sayılı İcra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren —- değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına,
2-Alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine 24.897,00 TL asıl alacağın %20 si oranında İcra İnkar Tazminatına hükmedilmesine,
3-Alınması gerekli 1.709,71 TL harçtan peşin alınan 302,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.407,42 TL’nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 302,29 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından tebligat, posta, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olarak sarf edilen 1.282,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 3.754,32 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2020