Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/61 E. 2018/690 K. 12.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/61 Esas
KARAR NO : 2018/690

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/04/2017
DAVA DEĞERİ : 3.669,81 TL
KARAR TARİHİ : 12/07/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili Muğla Ticaret Mahkemesi sıfatıyla nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben düzenlediği dava dilekçesinde özetle; davalının —- tesisat numaralı yerin abonesi olduğunu, aboneliğinin devam ettiğini, müvekkili şirket tarafından tesisatın yerinde yapılan kontroller sırasında daha önce borcundan dolayı kesilen elektriği ödemeden müşteri tarafından açılarak enerji tüketildiğinin tespit edildiğini, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin kaçak elektrik kullanımı başlıklı 26/C maddesi gereği davalının yaptığı işlemin kaçak elektrik enerjisi kullanımı olarak kabul edildiğini, davalı tarafça yükümlülüklerini yerine getirmeden kaçak elektrik kullandığının —- tarihli kaçak elektrik tespit tutanakları ile tespit edildiğini, işbu tutanaklara istinaden davalı hakkında fatura düzenlendiğini, fakat davalının faturayı ödemediğini, faturanın ödenmemesi üzerine Muğla—- İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyasından ilamsız takip başlatıldığını, davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu beyanla, itirazın iptaline, yasal faiz üzerinden takibe kalınan yerden devamına, takip toplamı alacağın %20 tutarı icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili Muğla (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) —- Asliye Hukuk mahkemesinin— esas sayılı dosyasına verdiği cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkilinin adresi Kadıköy İstanbul olduğundan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğunu, bu nedenle yetki itirazının kabul edilerek dosyanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, düzenlenen kaçak elektrik tutanaklarında abone olarak müvekkilinin ismi yer almış olmasına rağmen, kaçak elektriği kullanan işyerinin kime ait olduğuna ilişkin hiçbir belge ve bilginin düzenlenmemiş olması davacının kötüniyetle hareket ettiğini ve gerçekte kaçak elektrik kullanan işletme ve şahıstan bu bedeli tahsil etme yoluna gitmeyerek haksız şekilde müvekkilinden tahsil yoluna gittiğini gösterdiğini, müvekkilinin 1995 yılına kadar —-‘te mağaza işlettiğini, ancak kanser teşhisi konulduğundan mağazasını tasfiye ederek ticari hayatını sonlandırdığını ve tedavi amacıyla İstanbul’a yerleştiğini, dolayısıyla 1996 yılından itibaren —-‘te hiçbir şekilde bulunmadığı gibi herhangi bir abone sözleşmesi de imzalamadığını, davacı şirket kaçak elektrik kullanımını belirleyerek sayacı mühürlediği halde, sayaçtaki mührün kırılarak kaçak elektrik kullanılmasına devam edildiğini tespit ettiği halde suç teşkil eden bu eylemleri gerçekleştiren şüpheli şahısları tespit etmediğini, bu şahıslarla ilgili suç duyurusunda bulunulduğu yönünde dava dilekçesinde herhangi bir bilgi yer almadığını, Vergi Dairesi Müdürlüğünden yapılacak araştırmada müvekkiliminin kendi adına olan mağazasını 1996 yılında kapattığı, tedavi nedeniyle İstanbul’a yerleştiği, 1996 yılından itibaren —‘te herhangi bir işyerinin bulunmadığı, herhangi bir ticari faaliyetinin de kalmadığı tespit edileceğini, ayrıca davacı şirket tarafından bugüne kadar iddia edilen kaçak elektrik faturaları, kaçak elektrik tutanakları müvekkiline tebliğ edilmediğini, dava konusu olan kaçak elektrik tutanağı tutulan işyeri ile ilgisinin olmadığını, kaçak tüketimlerin de müvekkilim tarafından yapılmadığını gösterdiğini, davacı şirket kaçak tutanağı tuttuğu işyerinin kime ait olduğunu, kaçak elektrik tüketimlerini kimin yaptığını iş yerinde tutanak tutarken vergi levhasından çevre işyerlerinden ve vergi dairesi müdürlüğünden o işyerine ilişkin vergi kaydını sorarak tespit etme imkanına sahip olduklarını, abone sıfatıyla müvekkili aleyhine haksız ve yasaya aykırı olacak şekilde takip başlatıldığını, bu nedenle davacı tarafça dosyaya sunulan abone sözleşmelerine de itiraz ettiklerini, bu sözleşmelerdeki imzaları da kabul etmediklerini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI: Davanın açıldığı Muğla —-. Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)’nin 19/09/2017 tarih, —esas, —- karar sayılı yetkisizlik kararı nedeniyle dosya Mahkememize tevzi edilmiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, kaçak elektrik kullanım bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili, müvekkilinin 1996 yılından itibaren Marmaris’te hiçbir şekilde bulunmadığını, herhangi bir abone sözleşmesi imzalamadığını, davalının kaçak elektrik tutanağı tutulan işyeri ile ilgisinin bulunmadığını savunmuştur.
Somut uyuşmazlıkta, davalı taraf, davacı ile aralarında abonelik sözleşmesi bulunmadığını, adının kullanılmak suretiyle açılıp işletilen işyerinde abonesiz kaçak elektrik kullanıldığını, elektrik borcunun bulunmadığını iddia ettiğine göre taraflar arasındaki ilişkinin 6102 ve 6502 sayılı kanunlar kapsamında kaldığı söylenemez. Bu durumda uyuşmazlığın, haksız fiil hükümlerine göre 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemnesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2011/3416 E. – 2011/7598 K. sayılı içtihadı vb).
Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 20/09/2016 tarih, 2016/9244 esas, 2016/7944 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Yine, yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 06/07/2017 tarih, 2015/17549 esas, 2017/11168 karar sayılı ilamının içeriğinden de davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmaktadır.
HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
HMK.nun 30. Maddesine göre Hakim lüzumsuz masraf yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
Tüm bu nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair HMK’nın 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 12/07/2018