Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/585 E. 2019/93 K. 04.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1430
KARAR NO : 2019/28
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 22/12/2017
KARAR TARİHİ : 15/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkil Şirket adına Davalı Borçlu aleyhine İst. And. 23.İcra Md. ————- E. Sayılı Dosyasıyla yapmış oldukları icra takibine davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, müvekkil şirket tarafından davalı firmaya belli malların satımı sonucunda düzenlenen ——tarihli,—— TL tutarlı fatura alacağından ————– TL ödenmemiş alacak bakiyesi bulunduğunu, 19.10.2016 tarihli Faturanın düzenlendiğini ve Malların Teslimi ile birlikte faturanın davalıya tebliğ edildiğini, ancak Davalı yanca mallar tam ve eksiksiz alınmış olmasına ve kendisinden fatura alacağı talep edilmiş olmasına rağmen gerekli ödemenin İddia ederek, davalı firmanın vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalının icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı yanın HMK.116 Md. Hükmünde sayılan ilk İtirazda Bulunmadığı ve Duruşmalara katılmadığı, davanın dayandığı icra takip dosyasına vekilleri vasıtasıyla yasal süresinde sunmuş bulundukları itiraz dilekçelerinde takip alacaklısına böyle bir borçları bulunmadığını beyanla, takibe ve borca itiraz ettikleri görülmüştür.
Takip Borçlusu davalı şirketin 24.01.2017 tarihinde tebellüğ ettiği ödeme emrine ilişkin olarak, yasal süresi içinde 25.01.2017 tarihinde vekilleri vasıtasıyla sundukları itiraz dilekçelerinde; müvekkil şirketin takip alacaklısına böyle bir borçları bulunmadığını beyanla, takibe ve borca itiraz ettikleri görülmüştür.
Bilirkişi ————- 12/10/2018 tarihli raporda; Davacı şirket 2016 yılı ticari defter kayıtlarından görüldüğü üzere taraflar arasında 2016 yılında 1 adet alım/satım faturasına dayalı bir ticari ilişkiye yer verildiği, işbu ticari ilişki çerçevesinde davacı şirketçe davalı firma adına —— tarihinde, —— nolu,————– TL tutarlı 1 Adet muhtelif mal ve hizmet içerikli satış faturasının düzenlenerek ticari defterlerde davalı firma adına borç kaydının yapılmış bulunduğu, davacı şirket her ne kadar bu faturadan kaynaklanan bakiye alacağının 25.000,00 TL olduğunu ve buna göre 27.506,00 TL’ lık kısmi tutarı tahsil edildiğini beyan etmiş ise de, bilirkişi incelemesine sunduğu 2016 yılı ticari defter kayıtlarında bu faturaya ilişkin oiarak herhangi bir tahsilat kaydına yer verilmediği ve fatura tutarının davalıdan alacak olarak 2017 yılına devir edildiği görülmüş olup, gerek dosyaya gerekse bilirkişi incelemesinde tahsilata ilişkin herhangi bir dayanak belgenin sunulmadığı, huzurda görülmekte olan itirazın iptali davasının dayandığı takipte, davacı şirketin söz konusu 19.10.2016 tarihli, 52.506,00 TL tutarlı faturayı takip dayanağı yaparak 25.000,00 TL talepte bulunduğu dikkate alındığında, konu faturanın ve içeriği Malların/Hizmetlerin davalı şirkete Testim/Tebliği ve fatura bedeline hak kazanıp, kazanmadığı yönünden Dosya üzerinden yapılan incelemelerde; Davacı şirketin dosyaya tebliğ şerhi olmayan ve sevk irsaliyesine dayandırılmayan bir fatura örneğini sunduğu, ispat yükü altında bulunan davacı şirketin takip/davaya konu edilen işbu satış faturasının içeriği mal ve hizmetin davalıya sevkini ve teslim edildiğini kanıtlamaya elverişli hukuki nitelikli herhangi bir belgeyi dosyaya sunmadığı görülmüş olup, Mahkeme tarafından davalının ——-vergi kimlik numarasıyla Mükellefi olduğu ——- Vergi Dairesi Müdürlüğü’ nden dosyaya celp edilen cevabi yazıda; “Dosyamız Davalısı ———— tarihinde ticari faaliyetine başladığı ve 2016 yılı hesap döneminde işletme hesabı esasına tabi olduğundan bu döneme ilişkin olarak dairelerine verilen ba formu bulunmadığını” bildirdiği, Ayrıca ——- Vergi Dairesi Müdürlüğünden dosyaya gönderilen ve ticaret sicili kayıtlarından davalının hissedarı olduğu tespit edilen ———- vergi kimlik numaralı dava dışı——-ne ait —- Yılı BA Formu beyanlarından, davaya konu faturanın bu tüzel kişilik adına düzenlenmemiş, gerçek kişi olan davalı işletmesi adına düzenlenmiş olması nedeniyle hukuki yarar sağlanamayacağı anlaşılmış olup, yüksek yargının yerleşik içtihatlarında özellikle benimsenmiş —– fatura düzenlenmesi, aduta fatura düzenlenen kişiyi, fatura düzenleyene karşı borçlu duruma düşürmez. Adına fatura düzenlenen kişinin borçlu sayüabihnesi için, V.U.K.’ nun 230.md.’ ne göre hazırlanmış faturaya T.T.K. 21/2 Maddesi uyarınca usulüne uygun biçimde tebellüğ elliği halde 8 gün içinde münderecatı hakkında itiraz etmemiş olması ya da fatura konusu mal ve hizmetin adına fatura düzenlenen kişi veya kuruma tesliminin belgelenmesi gerekmektedir. Bu iki iletim veya tebliğden biri varit olmadan düzenlenen fatura borç doğurmaz.” görüşünden hareketle, ispat yükü altında bulunan davacı şirketin, davalı yandan olduğunu iddia ettiği ve ticari defterlerinde kayıtlı bulunan ——TL tutarlı faturadan kaynaklı olarak talep konusu yaptığı ——- TL tutarlı kısmi alacağını, alacağın dayanağı olan fatura içeriği mal ve hizmetleri davalı firmaya verdiğini ve işbu faturaya dayalı olarak talep konusu yaptığı alacağa hak kazandığını hukuken geçerli yazılı belgelerle kanıtlaması gerektiği sonuç ve kanaatlerine varılmıştır. Sonuç olarak; Her türlü hukuki tavsif, nihai karar ve icra tazminatı taleplerinin takdiri Yüce Mahkeme’ ye ait olmak üzere, dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı şirketin ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin ———- TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali istemi ile davalı aleyhine ikame etmiş ve harçlandırmış olduğu işbu davada, ispat yükü altında bulunan davacı şirketin, davalı firmadan olduğunu iddia ettiği 25.000,00 TL asıl alacağını, alacağın dayanağı olan fatura içeriği mal ve hizmetleri davalı şirkete verdiğini ve işbu faturaya dayalı olarak talep konusu yaptığı alacağa hak kazandığını hukuki nitelikli yazılı belgelerle kanıtlaması gerektiği sonuç ve kanaatlerine varılmıştır.
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu 23. İcra Müdürlüğü’nün ————- Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını mal teslimine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 Tarihli. 2014/11-1159 E. 2016/967 K. S.lı kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Davacı şirketin ——— tarihli, —–TL tutarlı faturayı takip dayanağı yaparak —- TL talepte bulunduğu, davaya konu faturanın ve içeriği malların davalı şirkete teslimi ve fatura bedeline hak kazanıp, kazanmadığı yönünden yapılan değerlendirmede, davacı şirketin dosyaya tebliğ şerhi olmayan ve sevk irsaliyesine dayandırılmayan bir fatura örneğini sunduğu, ispat yükü altında bulunan davacı şirketin davaya konu edilen işbu satış faturasının içeriği mal ve hizmetin davalıya sevkini ve teslim edildiğini kanıtlamaya elverişli hukuki nitelikli herhangi bir belgeyi dosyaya sunmadığı, Mahkememizce davalının ve hissedarı olan şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine yazılan müzekkere cevabında da davalı tarafından bu faturaların vergi dairesine beyan edilmediği, davacı tarafından davalıya ciro edilen çekin de tek başına bakiye alacağa yönelik mal teslimini ispat edici nitelikte olmadığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan 232,64 TL’si peşin olarak yatırılmış olduğundan bakiye 305,65 TL harcın davacıya istek halinde İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 15/01/2019