Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/566 E. 2018/899 K. 03.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/566 Esas
KARAR NO : 2018/899

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/05/2018
KARAR TARİHİ : 03/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının dava dışı…… %10 hisse ile ortak ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalının %80 payla ortak şirketi münferiden temsile yetkili olduğu, diğer ortağın ise dava dışı …olduğunu, bu ortağın da %10 payının bulunduğunu, şirketin temsil yetkisinin 3 yıl süreyle davalıya verildiğini, ancak davalının şirketin sahibi gibi davranarak davacıyı ve dava dışı ortağı bilgilendirmediğini, şirketin borçlarını ve vergi ödemelerini yapmadığını, şirketi kötü duruma düşürdüğünü, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, TTK hükümleri kapsamında ortaklıktan çıkarılmayı gerektiren tüm koşulların oluştuğunu, bu nedenlerle “şüphelinin temsil yetkisinin engellenmesi bakımından tedbir kararı verilmesini, şirketin icra tehdidi altında bulunması nedeniyle şirket yönetimi için kayyım tayinine, davalının ortaklıktan ihracına, şirkete tasfiye memuru tayin edilerek şirketin fesih ve tasfiye işlemlerinin başlatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın şirkete yöneltilmemesi nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini, davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından bu nedenle davanın reddini, şirketin kurulduğundan beri davacı tarafından yönetildiğini, tüm işlemlerin davacı tarafından yapıldığını, dav alının ihracının mümkün olmadığını, şirketin adres değişikliğini bildirmediğinden resen terk işleminin işleme konulduğunu, davanın reddine ve davacı aleyhine HMK’nin 329. Maddesi uyarınca akdi vekalet ücreti ve disiplin para cezasına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, şirketin feshi ve ortağın haklı sebeplerle çıkarılması istemlerine ilişkindir.
Davacı taraf, davacının %10, davalının %80 hissedar oldukları dava dışı şirketten davalının ortaklıktan ihracına ve şirkete tasfiye memuru atanarak şirketin fesih ve tasfiye işlemlerinin başlatılmasını talep etmektedir.
Taraflar arasında “davaya konu dava dışı …….. şirketinin ortaklarının davacı, davalı ve dava dışı …. olduğu” hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Anonim şirketlerde ortağın haklı sebeplerle çıkarılmasının talep edilip edilemeyeceği,
b-Davalının pasif husumet ehliyetinin olup olmadığı,
c-Davalının pasif husumet ehliyeti varsa ve davalı ortağın haklı sebeplerle çıkarılması mümkün ise, şirketi davacının mı, davalının yönettiği,
d-Şirketi davalı yönetiyor ise ve davalının haklı sebeplerle çıkarılması talebi mümkün ise davalının çıkarılmasına ilişkin haklı sebeplerin varlığının oluşup oluşmadığı,
e-Şirketin feshi davasına ilişkin davalının pasif husumet ehliyeti varsa şirketin feshi şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Davacının ıslah talebiyle ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı vekili 17/07/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davanın taraflarına ……… eklenmesini ve davacının şirketten çıkması veya çıkarılması, şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, ıslah dilekçesine karşı beyan dilekçesinde ıslah yolu ile taraf değişikliğine gidilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun 4.5.1978 tarih 4/5 sayılı Yargıtay İBK ile sabit olduğunu, dava dışı anonim ortaklığı dışında diğer şahıslara husumet yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın pasif husumet yokluğundan reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 124/3. maddesinde yer alan “maddi hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir.” düzenlemesi dışında dahili dava yolu ile taraf değişikliğine gidilmesi mümkün değildir. Usul hukukumuzda dahili dava müessesesi bulunmayıp, 6100 sayılı HMK.md.61 ve devamı maddeleri uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığı ve husumetin mahkemece res’en dikkate alınması gerektiği açıktır.
Bu nedenle davacı vekilinin ıslahla davanın …….. yöneltilmesi talebi kabul edilmemiştir.
3-Şirketin feshi talebi ile ilgili inceleme ve gerekçe: 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 529. Maddesi; “(1) Anonim şirket;
a) Sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle,
b) İşletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle,
c) Esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle,
d) 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına uygun olarak alınan genel kurul kararıyla,
e) İflasına karar verilmesiyle,
f) Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde, sona erer.” hükmünü,
“A) ORGANLARIN EKSİKLİĞİ” başlıklı 530. Maddesi; “(1) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir.
(2) Dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.” hükmünü,
“B) HAKLI SEBEPLERLE FESİH” başlıklı 531. Maddesi; “(1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmünü,
“IV – ŞİRKET ORGANLARININ DURUMU” başlıklı 535’inci maddesi; “(1) Şirket tasfiye hâline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir.
(2) Tasfiye işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya çağrılır.” hükmünü,
“GÖREVDEN ALMA” başlıklı 537. Maddesi “(1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir.
(2) Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.
(3) Şirketi temsile yetkili tasfiye memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve hiçbirinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme pay sahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya …Bakanlığının istemiyle, söz konusu şarta uygun birini tasfiye memuru olarak atar.” hükmünü haizdir.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, şirketin feshi davasında davanın sadece fesih ve tasfiyesi istenen şirkete yöneltilmesi gerekir. Davacı, işbu davada davayı sadece şirketin diğer iki ortağından biri olan davalıya yöneltmiştir.
Bilindiği üzere, kural olarak bir hakkı dava etme yetkisi o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumunda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi ise borçlu kişi olup, buna da pasif husumet denilir. Bir davada gerek aktif ve gerekse pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve resen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise, dava bu sebep ile reddedilir.
Bu nedenlerle, işbu davada davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından şirketin feshi davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
4-Davalının ortaklıktan çıkarılması talebi ile ilgili inceleme ve gerekçe: Her ne kadar ortaklıktan çıkarma davalarının, ortağın çıkarılması istenen şirkete karşı açılması gerekmesi nedeniyle davalının aktif husumet ehliyetinin olmadığı, yine davacı ortağın, davalı ortağa karşı dava açma hakkı olmadığından aktif husumet ehliyetinin olmadığı düşünülür ise de, davacının, davalının ortaklıktan çıkarılmasını talep ettiği dava dışı şirket…… şirketidir.
Ancak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda anonim şirketlerde, şirket ortaklığından çıkma veya çıkarılma hususunda bir hak ihdas edilmemiştir. Yani anonim şirketlerde, ortağın çıkarılmasına dair bir hüküm olmadığından, davacının böyle bir dava açma hakkı bulunmamaktadır.
Bu nedenle, anonim şirketlerde davalı ortağın haklı sebeplerle çıkarılması talebiyle dava açılamayacağından bu taleple ilgili davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
5-Davalı vekilinin, davacı aleyhine akdi vekalet ücreti ile disiplin para cezasına hükmedilmesi talebiyle ilgili inceleme: Her ne kadar davalı … vekili HMK’nin 329. Maddesi uyarınca davacı aleyhine akdi vekalet ücreti ile disiplin para cezasına hükmedilmesini talep etmiş ise de, davacının davalı …’in de ortağı olduğu şirketin ortağı olduğu, davacının davayı hiçbir hakkı olmadan açtığının kanıtlanmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin davacı aleyhine akdi vekalet ücreti ile disiplin para cezasına hükmedilmesini taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Şirketin feshi davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Ortağın haklı sebeplerle çıkarılması davasının REDDİNE,
3-Harçlar yasasına göre alınması gerekli harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden şirketin feshi davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan ….’nin 7/2.maddesi uyarınca 2.180TL.Vekalet ücretinin ve dava sebepleri ayrı olduğundan ortağın haklı sebeplerle çıkarılması davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan …….nin 13/1.maddesi uyarınca 2.180TL.Vekalet ücretinin davacıdan ayrı ayrı alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı