Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/528 E. 2021/195 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/413 Esas
KARAR NO: 2021/27
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/03/2017
KARAR TARİHİ : 14/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile ——— imzalandığını, sözleşmelerin imzalanmasından itibaren müvekkilinin sözleşmede belirtildiği ——— tedarik edilen elektronik ürünlerin dağıtımını ve yedek parça servisini yaptığını, ticari ilişkinin devam ettiği süre zarfında sürekli baskın konumda olan ——– distribütörlük sözleşmesinin feshinin ardından müvekkili şirket yerine ikame edilen —— müvekkili şirketin üzerinden haksız menfaat sağlayacağı bir vapı olarak gördüğünü ve bu amaçla kötü niyetli olarak hareket ettiğini,—— müvekkili şirkete karşı haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğunu, üçüncü kişilerle yapılacak anlaşmalara doğrudan müdahale ettiğini, davacının satış yaptığı bayilerin katılımını fiilen engellediğini, ——yeni bir grup şirketine devretmek istediğini davacının alımlarını —– yapmaya yönlendirdiğini, üzerine davacının birlikte çalıştığı ve ürün satışı yaptığı firmalara satılan ürünlere ilişkin yetki belgesi, garanti belgesi ve benzeri ürünün kalitesine ilişkin belgeleri vermemesini talep ettiğini, bunu takiben de müvekkilinin yetki belgesini iptal ettiğini, bu durumun davacı ve satış yaptığı firmaların ihaleye girmesini engellediği ve zarara uğrattığını, —– müvekkilinin taahhütlerini ihlal etmesini, finansal yapısını bozmayı amaçladığını, ürünleri doğrudan müşterilere satarak haksız menfaat elde etmeyi planladığını, müvekkili tarafından—-ihtarname gönderildiğini, cevabı ihtarda ——- herhangi bir bağının olmadığının belirtildiğini, —- logosundan aralarındaki bağın görülebildiğini, müvekkili tarafından yürütülen ——- benzeri firmalara dağıtıldığını, müvekkili ve çalıştığı firmalara mal vermemek ya da siparişlerde geç teslimat suretiyle bu projelerden fiilen el çektirildiğini, müvekkilinin fiyat talebinde bulunan tek firmadan — müvekkiline aktardığı, bilgilerin —- ele geçirildiğini, müvekkilinin itibarsızlaştırmaya çalışıldığını, ———müvekkilinin aldığı bir ihale sonrasında ihaleyi açan kuruma ziyarette bulunulduğunu, yeni bir ürün olduğunu belirttiğini, ancak yeni ürünün henüz müvekkili ile dahi paylaşamadığını, itibarsızlaştırma çabasının devam ettiğini, arz ve izah edilen nedenlerle, huzurdaki haklı davalanntn kabulü ile haksız rekabetin tespiti ve meni ve vaki haksız rekabet nedeniyle müvekkili şirketin kar kaybı yolu ile uğramış olduğu zararlardan dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —— tutarındaki maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin de davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının tüm iddialarının —-tarihinde dava dışı————– şirketi ile akdetmiş olduğu distribütörlük sözleşmesine dayalı olduğunu, müvekkili şirketlerin sözleşmenin tarafı olmadığını, müvekkili şirketlerin sözleşmenin taraftymış gibi davacıyı zarara uğratmakla itham edildiğini, müvekkil şirketler ile davacı arasında sözleşmeye dayalı herhangi bir akdi ilişkinin olmadığını, sözleşmenin — arasında akdedilmiş olduğunu, sipanşı verenin davacı siparişi alanın —- olduğunu, TTK m.18/2 uyarınca davacının basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, davacı ihtirazı kayıt konulmadan borcu ödemiş olması nedeniyle sonradan fazla ödeme iddiasıyla alacak talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ——- stoklan sattığını, bu durumda satışların haksız rekabet olduğunu ileri süren davacının aynı fiili kendisinin gerçekleştirdiğini, davacının dayanağının sözleşme uyarınca kurulan ticari ilişki olduğunu davalıların bu sözleşmenin ve iddianın da tarafı olmadığını, davacının sözleşmeye süresince tehdit ve baskı altında olduğu yönündeki gerçeğe aykın iddialarına sözleşme süresince iddia etmediğini, iddiasını kanıtlar bir delil dosyaya sunmadığını, İhaleye katılımın engellenmesi bakımından sözleşmeye dayalı bu iddiaların sözleşmeye taraf olmayan davalılara ileri sürülemeyeceğini, bu hususta hiçbir delilinde dosyaya sunulmadığını, müşteri ve proje bilgisinin ifşası iddiasının sözleşmeye dayandığım ve bu iddiaların davalılara yöneltilmesinin hatalı olduğunu, sözleşme konusu projelere ilişkin tüm bilgilerin taraflar arasında paylaşıldığını, davalıların gizli bilgileri ifşa ettiğine dair dosyada delilin mevcut olmadığını, ———ziyarete ilişkin iddianın hiçbir delille ispatlanmadığını, haksız rekabet davası açılması İçin gerekli olan unsurların huzurdaki davada mevcut olmadığını, —— davacı arasındaki ilişkide rolünün son derece sınırlı olduğu için haksız rekabete dayalı talepte bulunulmasının hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğunu, yoksun kalınan kat talebinde zarar görenin fiil olmasaydı bir gelir elde edeceğini sonra da söz koşunu fiilin bu gelinn elde edilmesinin engellediğinin ispatı gerektiğini, bu hususun dahi ispat edilemediğini belirteler davanın usulden reddine, zamanaşımı değerlendirilerek davanın esasa girilmeden zamanaşımından reddine, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ
1) Davacı ———— ile; davalı —- davacının halen yasal haklarının korunması konusunda öncelikle sulhen çözüm bulma taraftarı olmakla beraber ——- ofisinde yapılması için davet edildiği toplantıda da sulhen çözüm sağlanamaması ve mağduriyetlerinin giderilmemesi halinde muhatap şirket ————- ayrı ayrı ve birlikte rekabete aykırı eylemler sebebiyle,——– arasındaki sözleşmenin haksız feshinde taraf olunması, davacının muhatap ile yeni bir sözleşme imzalamaya zorlanması ve bu durumdan haksız menfaat sağlanması, davacının tüm ticari portföyüne el konulması neticesinde oluşan portföy zararlarının tazmin edilmesine yönelik olarak hukuki yollara başvuracağını bildirmiştir.
2) Davalı ———- ihtarnamesi ile ; —- arasında herhangi bir sözleşme imzalanmadığını,——— arasında imzalanan herhangi bir belgenin —- bağlayıcılığı olmadığı, zararın lazminini gerektiren bir ihlalin —– tarafından yapılmasının söz konusu olmadığını belirtmiştir.
3) Davalı ——–cevabi ihtarnamesinde, davalı —— arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmadığını, ———- münfesih sözleşmeye taraf olmadığı gibi iddianın aksine——— şubesi olmadığını, iddiaları kabul etmediğini bildirmiştir.
4) Dava dışı ——- davacı —– taraflar arasındaki ——— tarihinden itibaren feshettiğini bildirmiştir,
5) Davacı———- ihtilafın tahkim yolu ile çözümü için ——- başvurmuş, başvuruda ————— şunların belirlendiği; —- tarihleri arasında davacının —– — olduğu, sözleşmenin aksine ———– tarafından belirlenmesi, davacıya ticari şartlarda şantaj yapılması, bilgilerin üçüncü kişi ——- yerini almasıyla tüm müşteri —- sağlanması, ———- stoklarının statüsü vd. hususlar yer almıştır.
Davacının ibraz ettiği —– yılı ticari defterlerden;
——- yılı Yevmiye defterlerinin, süresinde noter kapanış tasdiklerinin
Yaptırıldığı, Davacının ——–başlatılan————— süresinde onaylandığı, ticari defterlerin kayıtlarının birbirini doğruladığı görülmüştür.
Davacının, tedarikçi ve davalılar kapsamında ticari ilişki (mal alış veya satışı) boyutu incelendiğinde;
•Davacının, tedarikçi sözleşmesi imzalanmadan önce, davalılardan —– yılı itibariyle bu şirketten toplam —— mal satın aldığı,
Davacının sözleşmenin kurulduğu—-yılında, yurtdışındaki tedarikçisi ———– tutarında mal satın aldığı, davalılar ile ticari ilişkisinin bulunmadığı,
Davacının ———– yılında, yurtdışındaki tedarikçisinden toplam ———– tutarlı da mal satışının bulunduğu,
Davacının —— yılında, yurtdışındaki tedarikçisinden mal alışının olmadığı, davalılardan ——— alışının bulunduğu tespit edilmektedir.
Bu tespit; davacının tedarikçi sözleşmesi imzalamadan önce mallarını, —– yılında, davalılardan—— sözleşmesinin İmzalanmasıyla davacının malları, yurtdışındaki tedarikçisi ———— satın almaya başladığı ve bu satın alma işleminin ——–yılına kadar devam ettiği,
Davacının, sözleşmenin feshiyle mal alımlarını, davalı —— satın almaya başladığı hususunu ortaya koymaktadır.
Davalının incelenen ticari defterlerinde, yıllara sarih satış ve karlılık durumları incelendiğinde; davacı—– yılında, tedarikçi sözleşmesinin imzalanmasıyla birlikte satışlarını,——yılında feshiyle birlikte,—–olan faaliyet karını ise, —– düşürdüğü sabit olmuştur. Dolayısıyla davacının, sözleşme feshedilmesiyle, —— brüt satış geliri üzerinden zarar ettiği anlaşılmaktadır.
Ancak ——- brüt gelir olup, bu tutardan; satışların maliyeti ve faaliyet gideri tenzil edilerek faaliyet karına ulaşılması gerekmektedir.
Yukarıdaki satış verilerine göre; —- faaliyet kar ortalaması, —-net satışlara oranı: ——
Bu durumda davacının, tedarikçi sözleşmesinin feshiyle uğradığı müspet zarar; ————- hesaplanmaktadır.
Davalı ———- başlatılan —uygulamasına geçtiği, yevmiye ve kebir defterlerinin açılış ve kapanış e-beratlarının süresinde ——–kapanış onaylarının yapıldığı, kayıtlarının birbirini doğruladığı görülmüştür.
İzleneceği üzere davalı ——– şirketi, davacı şirkete mal satmaya başladığı —— yılında, satış ve karlılığını, önceki yıllara göre artıran bir şirket olduğu görülmüştür.
1) Dosyadaki belgelerden —- davacı —–tarihinde imzalandığı —— tarihi itibarıyla feshettiği, davacının Hamburg tahkim yeri olduğundan ——– tarihinde tahkim prosedürü için başvuruda bulunduğu, bu başvuruda —-tutarında zararın ödenmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
TBK m.l uyarınca ihtilaf konusu edilen sözleşme davacı ile dava dışı — arasında kurulmuş olup ——- tarihinde feshetmesi üzerine davacı sözleşmedeki tahkim koşuluna dayanarak —- başvurmuşlardır. Davacının —– ileri sürdüğü talepler ile işbu davanın davalılar bakımından ileri sürdüğü istemlerin aynı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
2) Dosyaya—— yıllara —- —— oranı fotokopileri sunulmuştur.
3) —— göre davacı—— Dosyada —- tarihli fatura fotokopileri, dava dışı ——- davacı adına düzenlemiş olduğu — tarihli fatura fotokopileri, ——- tarihli——– davacı ile ——— tarihinde —- gönderildiği belirtilen taraflar arasındaki Tedarik anlaşmasının ——- tarihinde karşılıklı olarak feshedildiğine ——— fotokopisi mevcuttur.
GEREKÇE
Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve haksız rekabet nedeniyle doğan zararın tazminine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davalıların zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacının dava dışı ———– sürebileceği talepleri davalılara karşı da ileri sürülebilir olup olmadığı, dava dışı ——-eylem ve işlemlerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, söz konusu eylem ve işlemlerin haksız rekabet oluşturduğunun veya sözleşmeye ve hukuka aykırı eylem ve işlemler olduğunun tespit edilmesi halinde, söz konusu eylem ve işlemler nedeniyle davalıların davacıya karşı sorumlu olup olmadığı, davalılar eylem ve işlemlerinin davacı açısından haksız rekabete oluşturup oluşturmadığı, söz konusu eylem ve işlemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespit edilmesi halinde davacının bu kapsamda herhangi bir zararın doğup doğmadığı, zarar tespiti halinde zarar tutarının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davalılar vekili davacı taleplerinin “1” yıllık zamanaşımı süresinde açılması gerektiğini ancak davacının süresinde dava açmadığını ve taleplerinin zamanaşımına uğradığını ileri sürmektedir.
Mahkememizce de —— tarihli celsede belirtiği üzere davacı tarafın dava harcını ——– tarihinde açıldığı ve davanın açılış tarihinin harçladırıldığı tarih olarak kabul edilmesi nedeniyle davanın zamanaşımı def’inin reddine kara vermek gerekmiştir.
Haksız rekabete ilişkin değerlendirme
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu nun 54. ila 63. maddeleri arasında yer verilen haksız rekabet hükümlerinin amacı bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabet ortamının teminidir. Bütün katılanlardan kasıt; tedarik edenler —- müşteriler ve kamu üçlüsüdür ———–
Bu üçlü yapı gereği haksız rekabet davalarında davacı ve yalnızca rakipler değildir; rakip olmayanların da haksız rekabet davaların tarafı olması mümkündür ————-
TTK m. 54/f. 2’de bir davranış veya ticari uygulamanın haksız rekabete neden olup olmadığının tespitinde istifade edilebilecek genel ilke ortaya konmuştur. Bu hükme göre, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Bir davranış veya ticari uygulamanın haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için failin kusurunun bulunması ise gerekmez———-
Kusur, yalnızca haksız rekabet sebebiyle açılacak maddi ve manevi tazminat davaları yönünden aranacak bir unsurudur.
Kanun koyucu TTK m. 54/f 2’de genel ilkeyi belirledikten sonra TTK m. 55’te başlıca haksız rekabet hallerini örnekleyici şekilde saymıştır. Bir davranış veya ticari uygulama TTK m. 55’te sayılan hallerden birisinin kapsamına giriyorsa haksız rekabet teşkil eder; bu davranış veya ticari uygulama için TTK m. 54/f. 2’ye göre ayrıca bir inceleme yapılması gerekmez————. Zira TTK m. 55’te sayılan haller doğası gereği TTK m 54/f. 2’de belirtilen ilkeye aykırılık oluşturacak eylemlerdir.
Davacı tarafından ileri sürülmüş, dosya kapsamındaki talepler, öncelikle davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespiti, bu eylemlerin haksız rekabet niteliğinde olduğunu tespit edilirse, davacının men ve maddi tazminat taleplerinin incelenmesi yoluyla değerlendirilecektir. Öyle ki, davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmediği sonucuna vanlacak olursa, davacının diğer taleplerin ayrıca değerlendirmeye gerek kalmayacaktır. Nitekim, haksız rekabete dayalı taleplerin ön koşulu, bir tarafın haksız rekabet fiilinde bulunmuş, bulunuyor yahut bulunacak olmasıdır.
Davacı vekili, davalıların birlikte hareket ederek müvekkili —— paylaşım yapıldığını ve detayları ile dava dilekçesinde belirtildiği üzere müvekkili müşteri ——–tarafından kötüniyetle ele geçirildiğini, müvekkili aleyhine haksız menfaat elde edildiğini ileri sürmektedir.
Davacı tarafın, ileri sürmüş olduğu vakıaların incelenmesine geçildiğinde, TTK m, 55/f l/b. d’ye göre hareket edilmelidir.
TTK m. 55/f. 1/b.d’ye göre; Üretim ve iş sırlarının hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
Haksız rekabet hukuku açısından bakıldığında üretim ve iş sırrını, “bir kimsenin kendi bilgi ve birikimi ile elde ettiği, korunmasında ve gizli kalmasında menfaati olan hayatın olağan akışı içinde herkesçe bilinmesi olanaklı olamayan bilgiler” olarak tanımlamak mümkündür.———–
TTK m, 55/f. l/bent d’ye göre kapsamına giren bir haksız rekabet fiilinden bahsedilebilmesi için, iki şart mevcuttur. Bunlardan ilki, üretim ve iş sırrını ele geçirme eyleminin dürüstlük kuralına aykırı olarak gerçekleşmiş olmasıdır. İkincisi ise, üretim ve iş sırrından faydalanmak suretiyle menfaat elde edilmesidir. Anılan şartlardan birisinin dahi yokluğunda, TTK m. 55/f. 1 bent d anlamında haksız rekabet fiilinin gerçekleştiğinden bahsedilemez ———-
Başkasına ait bit üretim sırrının iyi niyet ve dürüstlük kuralımı aykırı bir şekilde elde edilmiş veya öğrenilmiş olmasının yeterli olmadığı, ayrıca bu sırdan yararlanılmış veya sırrın başkalarına yayılmış olmasına ihtiyaç bulunduğu,
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delilerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin davalılar———- yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.———–
Davacının müşterilerine ve müşterileriyle ilişkilerine dair belirtmiş olduğu, satış ve ticaretlerine yönelik bilgiler, teorik —— olarak iş sırrı niteliğindedir. Ne var ki, somut uyuşmazlıkta, dosyaya mübrez belgeler kapsamında, bu bilgilerin neler olduğuna dair somut delillere rastlanmamıştır. Ayrıca, iş sırlarının ifşası sebebiyle haksız rekabetten bahsedilebilmesi için, iş sırlarının hukuka aykırı olarak elde edilmiş olması gerekir. Dosya kapsamında bu hususa ilişkin de somut bir delile rastlanmamıştır. Anılan bu sebeplerle, dosyaya mübrez belgelerin incelenmesi neticesinde, davacının “müşteri ve proje bilgilerinin ifşası” başlığı altında iş sırlarına ilişkin aktardığı vakıalar bakımından, haksız rekabetin gerçekleşmiş olduğunu söylemek mümkün değildir.
Davacı taraf, satış fiyatlarına ve kâr marjına müdahalede bulunulduğu iddiasındadır.
Davacı tarafın bu kapsamda delil olarak gösterdiği, davalı ——– aralarında gerçekleşen e-posta yazışmalarının bir sözleşme müzakeresi niteliğinde olduğu teslimatların geciktirilmesinin taraflar arasındaki somut/birel satış sözleşmesi gereğince ancak borçlunun temerrüdüne yol açabileceği ve fakat taraflar arasındaki ilişkide borçlu temerrüdünün şartlarının da gerçekleşmediği, davacının satış fiyatlarına ve kâr marjına müdahaleyi gösteren başkaca bir belgeye rastlanmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla , davacıya karşı haksız rekabet eyleminde bulunulduğunu söylemek mümkün değildir.
Davacı taraf, atıl ve süresi geçmiş stokların, dominant etki kullanımıyla müzakereye açık olmayan biçimde ——–devredildiği iddiasındadır.
Davacı tarafın, iddiasına dayanak gösterdiği elektronik posta yazışmaları incelendiğinde; Davalı tarafın, davacı tarafla stokların devrine ilişkin sözleşme kurduğu, davacının bu sözleşmenin şartlarını tam olarak benimsemediği ve tekrar değerlendirmeye tabi tutulmasını talep ettiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf yetkilisinin göndermiş olduğu elektronik postadaki ifadelerinden, sözleşme şartlarından memnun olmadığı ve fakat bu şekilde de kurulmasını kabul ettiği, ancak davalı tarafın bir daha değerlendirmesini istediği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, yukarıda alıntılanan kısım borçlar hukuku soyutlamasına tabi tutulduğunda, sözleşmenin karşı tarafına satılanın bedelini sabit tutmak veya düşürmek hususunda bir —– verildiği anlamına gelebilecektir. Hemen belirtmek gerekir ki seçimlik hak yorumu yapılsın veya yapılmasın, davacı taraf, nihai olarak, sözleşmeyi olduğu haliyle kurmuştur. Stokların devrine ilişkin kurulan sözleşmelerin ve sözleşme görüşmelerinin, haksız rekabet eylemine yol açtığını söylemek mümkün değildir.
Davacı vekili, davalıların üçüncü bir kişiyle bedel ve vade bakımından anlaşarak bu şartlan davacıya dayattığı iddiasını ve bunun haksız rekabet teşkil eden bir fiil olduğunu öne sürmektedir.
Davacının sunduğu delillerle davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemde bulunduğu söylenemez. Nitekim, davacının sunduğu delillerin gösterdiği, taraflann ——–araya gelmek suretiyle sözleşme müzakereleri gerçekleştirdiği, hatta bu müzakerelerin toplantı notlarını dahi birbirlerine——- gönderdikleridir. Bu sebeple, taraflar arasında TTK m. 54 ve devamında düzenlenen haksız rekabet hallerinden herhangi birisinin gerçekleştiğinden bahsetmek mümkün değildir.
Hâl böyle olunca, TTK m. 54 ve devamında düzenlenen haksız rekabet hallerinden herhangi birisini oluşturacak şekilde, davacınm satış fiyatı ve kâr marjına müdahale ettiğini gösteren herhangi bir delile rastlanmamış ve davacının bilirkişi raporuna itirazlannı havi dilekçesinde belirttiği deliller de haksız rekabet teşkil eden bir eylemin vuku bulduğunu göstermemektedir.
Davacı taraf, ihalelere katılımının engellendiğini, ihale yetki belgelerinin iptal edildiğini ileri sürmektedir.
Davacı tarafın ihalelere katılmasına yönelik yetki belgeleri, aynı zamanda davacı tarafın distribütörlük sözleşmesinin karşı tarafı, dava dışı —— tarafından düzenlenmektedir. Davacı tarafın, yetki belgelerinin düzenlenip düzenlenmediğine ilişkin talepleri bağlamında, davalıların herhangi bir sorumluluğu olamaz; nitekim, davalılar, bu belgeleri düzenleme kudretine sahip değildir.
Davacı tarafın ihalelere katılımının yetki belgesi düzenlenmemek ve iptal edilmek suretiyle engellenmiş olduğu hususundaki vakıalar gereğince, haksız rekabet eyleminin gerçekleştiğinden bahsedilemez. Şöyle ki, davalılar, bu yetki belgelerini düzenlemek ve iptal etmek noktasında herhangi bir yetki sahibi değildir.
Nitekim, davacının bilirkişi raporuna itiraz ve beyan dilekçesinde sunulan deliller de davacının kamu ihalelerine katılmasına yönelik yetki belgeleri olmayıp garanti ve ürünlerin davacıya sağlanması gibi işlere ilişkindir. Davacının sunduğu delillerden görüleceği üzere, davacının ihalelere katılması yönünde yetkilendirilmesini davadışı —–sağlamaktadır. Bununla birlikte, davacının gerek davadışı ——– gerek davalılara karşı sürebileceği talepler, haksız rekabet teşkil eden eylemden ziyade sözleşme temelli talepler olabilir; nitekim, davalıların veya davadışı—–yaptığı ve davacının işini yürütmesine engel teşkil eden hamleler, davacı ile ——— dolaylı olarak onunla bağlantılı olan davalıların sözleşmeye aykırılık bağlamında incelenebilir; davacının talepleri gereğince ve sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince sözleşme temelli bir talep bakımından inceleme yapılmamıştır.
Davacı vekili, davalıların müvekkiline ait iş sırlarının hukuka aykırı bir şekilde ele geçirildiğini ileri sürmektedir.
Davacı, iş sırlarının hukuka aykırı biçimde elde edilmesinin delili olarak, —- davacıdan, ——– sıhhatli biçimde yürütülmesi için, kendisine bilgi verilmesini istemektedir. Somut uyuşmazlıkta davacı ve davadışı ——- bir dağıtım sözleşmesi mevcuttur ve bu dağıtım sözleşmesi kapsamında ticari ilişkiler sürmektedir.
Dağıtım sözleşmelerinde, dağıtıcı, sağlayıcıya bilgi verme yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülük, taraflar arasındaki dağıtım sözleşmesinde açıkça yer almasa dahi, dağıtım sözleşmelerine içkindir; nitekim dağıtım sözleşmesinin asli edimlerinin yerine getirilmesi amacına hizmet eder.
————–
Dağıtıcının sürümü yapmak ve artırma faaliyetinde bulunmak anmayla sağlayıcıdan arz konusunu edinmesi, mağaza açması, bu mağazalarda gereken nitelik ve nicelikte eleman çalıştırması, farklı senaryolara yönelik olarak arzun korunmasını ve artırılmasını planlaması, stok yapması, piyasayı araştırması, reklam ve bilhassa mal arzında mevzubahis olan satış sonrası hizmetler uğruna yaptığı faaliyetler ve yatırımlar ile sağlayıcıyla rekabet etmemesi, sır saklaması, sağlayıcıya bilgi vermesi ve gerektiğinde sağlayıcının menfaatini kendi menfaatinin önüne koyması gibi hususlar, bu özel güven ilişkisinin bir tezahürüdür. Sayılan bu borçların, sözleşmede açıkça kararlaştırılmamış dahi olsalar, her bir somut sözleşme ilişkisinin ayrı ayrı değerlendirilmesi kaydıyla, sözleşmenin güven ilkesine göre yorumu sonucunda yan yükümlülük niteliğinde doğmuş olduğu tespit edilebilir.
Dosyaya mübrez belgeler , itiraz dilekçeleri ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlık bakımından, TTK m. 55/f. l/bent d’de düzenlenen haksız rekabet hâlinin oluştuğundan bahsetmek mümkün değildir. Nitekim, iş sırlarının hukuka aykırı olarak elde edildiğine yönelik delil olarak gösterilen ——– bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmesine yönelik taleplerden oluşmaktadır.
Davacı vekili, davalılarla ile davadışı ——arasında organik bağ olduğuna yönelik iddiasını ileri sürmektedir.
Dosyaya mübrez belgeler, itiraz dilekçeleri ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalılar ile davadışı ———- varlığından bahsetmek mümkündür. Ne var ki, davalılara karşı yöneltilen talep haksız rekabet eylemi iddiasından doğan ilişkiye dayandığı için, davalıların davadışı ———-organik bağının olup olmaması önem arz etmeyecektir. Şöyle ki, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemde bulunduğu kabul edilmesi halinde, davalılar zaten bizzat sorumludur; çünkü haksız rekabet teşkil eden eylemler onlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu durumda ise organik bağ yoluyla sorumluluğun şahıs bakımından genişlemesi değil, doğrudan doğruya davalıların sorumluluğu söz konusu olur.
Ne var ki yukarıda tüm anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere davacı yanın dilekçesinde belirttiği davalıların, çeşitli yollarla tehditlerle davasının satış ve politikalarına müdahale ettiği, ihaleye katılımının engellendiği, müşteri ve proje bilgilerini ifşasına ilişkin deliller dosyadan anlaşılmamakladır.
Diğer bir anlatımla, dosyaya sunulu belgelerden ve tanık ifadelerinden davacı ile dava dışı —-arasında imzalanan ve ———tarihinde feshedilen anlaşmanın feshinde işbu sözleşmeye taraf olmayan davalıların fiillerinin neden olduğu, haksız eylemlerinin mevcudiyeti anlaşılamamış olup davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin yatırılan 31,40 TL’nin tahsili ile bakiye 27,90 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı- yapmış olduğu 100,00 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı —– VERİLMESİNE,
5-Davalı —– yapmış olduğu 100,00 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı——- VERİLMESİNE,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALILARA VERİLMESİNE,
7-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2021