Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/526 E. 2019/1037 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2017/83 Esas
KARAR NO : 2019/1009
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Anonim Şirket)
DAVA TARİHİ: 19/01/2017
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirkette ——– her birinin de %1 oranında hisseye sahip olduğunu, —– tarihinde yapılan genel kurula müvekkillerince iştirak edildiğini, müvekkillerinin cevaplanmasını istediği sorular ve şirket hesaplarının bağımsız bir denetim firması tarafından denetlettirilmesi talebi dolayısıyla toplantının TTK m.420 doğrultusunda ertelenerek —- tarihinde yapıldığını, —— tarihinde açılan genel kurul oturumunda müvekkillerince gelir tablosu ve bilanço üzerine yönetim kurulu tarafından cevaplanmak üzere bir takım sorular sorulduğunu, sorular üzerine genel kurulun ertelendiğini, soruları ve eleştirileri inceletmek üzere —————–isimli bir denetim firması ile anlaşma yapıldığını, firma tarafından ——- sonu itibariyle bir durum tespit raporu hazırlandığını, yönetim kurulunun söz konusu raporu ve kendileri tarafından hazırlanan bir yazıyı — tarihli genel kurul oturumundan öncesinde kendilerine gönderildiğini, davalı şirket yönetim kurulunun tamamen hakim ortak çalışanlarından oluştuğunu, şirketin hakim ortağın sevk ve idaresi altında olduğunu, müvekkillerinin hak, para ve itibar kaybetme olasılıkları nedeniyle endişe taşıdıklarını, denetim firmasının raporunda veri kısıtlamalarından bahsettiğini, raporuna dayanak yaptığı hemen her bilgi ve tespiti yönetim bilgisine dayandırdığını, denetim yaptırdığı Kuruma denetim için gerekli bilgi ve belgeyi vermenin yönetim kurulunun asli görevlerinden olduğunu, raporun dayanağının muhasebe verileri olmasının kuşku uyandırdığını, söz konusu bilgilerin şirketin yasal defter, kayıt ve belgelerinden doğrulanması gerektiği halde bunun yapılamadığını, rapor hazırlanırken sadece yönetim kurulu tarafından verilen bilgilerle yetinildiğini, şirketin hakim ortağın baskısıyla cirosunu arttırmak için birim satış fiyatlarında indirime gittiğini, indirim yapılan pek çok üründe zararına satış yapıldığını, denetim raporunda —- yılında birim satış fiyatlarındaki indirimlerin—— yılı satış adetleri bazında ürün cirolarında ne kadar azalmaya yol açtığının tablolaştırıldığını, yapılan tablonun kaynağının yönetim bilgisi olduğunu, — yılında şirketin mali tablolarının bozulduğunu, yasal bilançoda– yılının kar ile kapatıldığı raporlandığı halde denetim raporunda vadelerinde ödeme alınamadığı için şüpheli hale gelmiş —— TL alacak olduğundan bahsedildiğini, bu durumda şirketin kar etmek bir yana zarara düştüğünü, bu batağın bilançolara yansıtılmadığını, genel kuruldan gizlendiğini, satılan mal maliyetinin %32.5 oranında arttığını, bunun hakim ortak —— tedarik edilen mallardaki birim fiyat artışlarından kaynaklandığını, yönetim kurulu tarafından gönderilen yazıda şirketin ——– mallarını satmak için kurulduğunun belirtildiğini, bununla hakim ortağın amacını ifşa ettiğini, şirketin üretim yapmak için kurulduğunu, buraya kadar anlatılanların yönetim kurulunun ibrasına ilişkin kararın iptalini gerektiren sebeplerin ve müvekkillerinin elde edecekleri faydanın engellenmesine yönelik iş ve işlemlerin açıklanmasın mahiyetinde olduğunu, toplantıda huzur hakkı olarak belirlenen —– fahiş olduğunu, “yönetim kurulu üyesi —- yılı için ödenen —— huzur hakkının onaylanmasına” şeklinde karar alındığını, karar alınmaksızın yapılan ödemelerin sonradan alınan kararla yasal hale getirilmeye çalışıldığını, davalı şirket yönetim kurulu şirketi zarara uğratmaktan başka bir işlem yapmadıkları halde yüksek miktarda huzur hakkı ödendiğini, kar payı dağıtılmasına ilişkin kararların müvekkillerinin azlık haklarının ihlali olduğunu, müvekkillerinin şirketten uzaklaştırılmak istendiğini, hakim ortağın kötü niyetli olarak kendisine dolaylı yoldan kar dağıtımı yaptığını, müvekkillerinin şirketten elde etmeyi umdukları faydayı elde etmelerine engel olunduğunu, davalı şirketin ——- tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu üyelerinin ibrası, kar dağıtımı ve huzur hakkı ödemelerinin onaylanmasına ilişkin kararlar ile nihayetinde —— tarihli genel kurulun iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, toplantının %98 nisapla gerçekleştirildiğini, —- —– tarihli genel kurul toplantısına iştirak etmediklerini iptal davacı açabilecek kişilerin TTK m.446’da sayıldığını, davacıların çağrının usulüne göre yapılmadığı, gündemin gereği gibi ilan edilmediği, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıkları, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediği yönünde bir iddialarını ve itirazları bulunmadığından toplantıya katılmamış olmaları sebebi ile taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin ertelenen genel kurulda kendisine yöneltilen soruları basit bir beyanla geçiştirmek yerine dünyanın en büyüklerinden olarak bilinen ve bu alanda rüştünü ispatlamış bir firmaya hatırı sayılır bir maliyete katlanarak rapor hazırlattığını, bu durumun daha müvekkilinin şeffaf ve dürüst bir yönetim tarafından idare edildiğini gözler önüne serdiğini, açıklayamayacakları herhangi bir durumun olmadığını, azınlık hissedarların bu davayı kötü niyetli bir şekilde, şirketin kilitlenmesi amacıyla ikame ettiklerini, yönetim kurulunun çoğunluk hissedarlarından oluştuğu yönündeki iddianın ispata muhtaç olup maddi gerçeklerle çeliştiğini, davacılardan ——— tarihli genel kurul toplantısına kadar yönetim kurulu üyesi sıfatını haiz olduklarını, şirketin kötü yönetildiği iddia edilen dönemin yarısına kadar …’ın yönetim kurulu başkanlığını bizzat yürüttüğünü, sonrasında kendi isteği ile görevinden davacıların iddia ettikleri veri kısıtlamalarının kasten ve mahkemeyi yanlış yönlendirmek maksadıyla ileri sürüldüğünü, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin büyük hissedarı ——–ın da aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, avantajlı fiyat alabilmek maksadıyla mal tedariklerini tek elden yaptığını, malları —- tedarik eden ——– transfer fiyatlandırması uygulamaları sebebiyle maliyet üzerine %4 oranında bir satış karı koyarak müvekkili şirkete sattığını, raporda bahsedilen veri kısıtlamaları ibaresinin gerek ——- gerekse de diğer ülkelerde satışı yapılan malların birim fiyatlarına ilişkin olduğunu, —— alımları peşin olarak yapmasına rağmen müvekkili şirkete —– güne varan vadelerle sattığını, bu doğrultuda müvekkiline büyük bir ticari avantaj sağladığını, yönetim kurulunun sağladığı ve inceleme raporuna dayanak teşkil eden bilgilerin doğruluğundan kuşku duyan davacıların bu kuşkunun gerekçesini açıklamaları gerektiğini, incelemede şirket mizanı da dahil olmak üzere talep edilen tüm bilgi ve belgelerin sunulduğunu, raporun içerisinde defalarca yapılan denetleme sırasında yıllık mali tabloların, yasal mizanların ve yönetim hesaplarının incelendiğinin belirtildiğini, müvekkili şirketin mevcut müşteri portföyünü kaybetmemek adına ödenmesi muhtemel görünen alacakları takibe koymayıp beklediğini, keyfiyetin yasal bilançolarda yansıtılmadığını ve hatta bu kabul anlamına gelmeme kaydıyla bir an için şirketin —– yılı faaliyetlerinden kaynaklı zarara uğratıldığı ön görülse dahi davacılardan —- da şirket yönetiminde — tarihine kadar bilfiil görev almış olmaları sebebiyle sorumlu olduklarını, davacıların———- adı altında aynı sektörde faaliyet gösterene iki adet firmalarının bulunduğunu, bahsi geçen firmaların müvekkili şirketten mal alımı yapmakla birlikte kendilerine ortalama müşterilere uygulanan vadelerinde üstüne süreler tanındığını, ——üzerine kayıtlı gayrimenkulde kiracı olarak bulunan müvekkili şirketin teamüllere aykırı olmasına rağmen yaklaşık — yıla tekabül eden —- tutarındaki kira bedelini ortada bina dahi yokken davacılardan …’ın ihtiyacına binaen peşin olarak ödediğini, davacıların doğrudan ve dolaylı olarak menfaat elde ettikleri şirketin işlemlerini yermelerinin adil görülmediğini, davacıların müvekkili şirketin Kleemann ürünlerini satmasının normal olmadığı iddialarının izahtan vareste olduğunu, Yönetim Kurulu Başkanı —– ödenen huzur hakkının emsallere uygun olduğunu, davacıların huzur hakkının fahiş olduğu yönündeki iddialarının ispatlamaları gerektiğini, davacıların huzur hakkının ödenmesi usulüne ilişkin itirazlarının yersiz olduğunu, bahse konu uygulamanın hukuki anlamda icazet niteliğinde olduğunu, şirketin süregelen bir uygulaması olduğunu, teamül özelliği kazandığını, davanın müvekkili şirketin işleyişini kilitlemeye yönelik olarak ikame edildiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve Avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, anonim şirketin genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Davacılar, davalı anoni–m şirketin — tarihinde yapılan olağan genel kurulunda alınan kararların iptalini talep etmektedir.
Ön inceleme duruşmasına kadar, taraflar arasındaki uyuşmazlığın “davacılar———– ilgili genel kurul toplantısına katılıp ka-tılmadıkları, katılmamışlarsa taraf ehliyetlerinin olup olmadığı, davalı şirketin — tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların geçerli olup olmadığı, toplantıda alınan ibra kararının iptali gerekip gerekmediği, huzur hakkı olarak belirlenen miktarın fahiş olup olmadığı, kâr payı dağıtımına ilişkin kararın iptalinin gerekip gerekmediği” noktalarında toplanmaktadır.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Mahkememizce davacı tarafın delilleri toplandıktan sonra uzman bilirkişi kurulu vasıtasıyla yukarıdaki uyuşmazlık konularında gerekli incelemeler yaptırılarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
2-a)Davalı şirketle ilgili genel bilgiler: Davalı …, ——- sicil numarasıyla kayıtlıdır.
Davalı şirketin, davaya konu —— yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısı, —- tarihinde yapılmıştır. ——- tarihinde tescil edilmiş, —- tarih ve —– sayılı —- yayımlanmıştır.
Davalı şirketin sermayesi her biri 1 TL kıymetinde —adet hisseye ayrılmış olup,— TL’dir.
Şirketin ortaklarından —– adet hisseye sahip olup, sermaye tutarı —TL’dir. Şirketin diğer ortağı … — hisseye sahip olup, sermaye tutarı — TL’dir. … —-hisseye sahip olup, sermaye tutarı —- TL’dir. … — hisseye sahip olup, sermaye tutarı —-TL’dir. … ise — hisseye sahip olup, sermaye tutarı — TL’dir.
2-b)İptali istenen genel kurul kararları: —- ilân edilen toplantı tutanağına göre, genel kurul toplantısına; — adet paya sahip olan —-. firması temsilen, — adet paya sahip olan … asaleten, — adet paya sahip olan … vekâleten katılmışlardır. Bu şekilde % 98 oranında toplantı nisabı sağlanmıştır. Tüzel kişi ortağın temsilcisi ———
İptali istenen genel kurul kararları şunlardır:
4. Madde: Söz konusu 4. Gündem maddesi kapsamında alınan karar “4. 2015 yılları çalışmalarından dolayı Yönetim Kurulu Üyelerinin ibrasına geçildi. İlk toplantıda sorulan sorula verilen cevapların yetersiz eksik olması ve bazı sorulara cevap verilmemesi ile hâkim ortak bağlı ortak ilişkisine dair herhangi bir bilgi verilmediği sebep gösterilerek … ve …’ın —- adete isabet eden olumsuz oyuna karşılık ———- adete isabet eden olumlu oyu ile oyçokluğu ile ibra edildi.”. Şeklindedir.
Görüldüğü üzere genel kurulun 4’üncü maddesi yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup, yapılan görüşmelerde eksik bilgi verilmesini sebep göstererek, —- adet paya sahip … ve … olumsuz oy kullanmışlar, buna karşılık—- kullandığı — adet olumlu oyla, yönetim kurulu oy çokluğuyla ibra edilmiştir. Davacılardan … ve …, olumsuz oy kullanmalarının sebebini bildirmişlerdir. Bu şekilde muhalefet beyanında bulunmuşlardır.
5. Madde: Söz konusu 5. Gündem maddesi kapsamında alınan karar ——– yılı mali bilançosu kar ile kapanmış olup, ——yılı dönem net karlarının yasal yükümlülüklerin ayrılmasından sonra kalan tutarın brüt %10’unun ortaklara payları oranında —- tarihine kadar kâr payı olarak dağıtılmasına … ve …’ın —- olumsuz oyuna karşılık ——–olumlu oyu ile oyçokluğu ile karar verildi.”şeklindedir.
Görüldüğü üzere, genel kurulun 5 inci maddesinde kâr dağıtım kararı alınmıştır. 2015 senesi dönem net kârından yasal yükümlülüklerin ayrılmasından sonra, kalan tutarın brüt % 10’unun ortaklara payları oranında ———– tarihine kadar kâr payı olarak dağıtılmasına,—- adet olumsuz oyuna karşılık, ——— adet olumlu oyu ile oy çokluğuyla karar verilmiştir. 5inci madde içerinde bir muhalefet beyanı yazılı değildir.
6. Madde: Söz konusu 6. Gündem maddesi kapsamında alınan karar “6.Yönetim kurulu üyesi —— huzur hakkının onaylanmasına —- olumsuz oyuna karşılık ——– olumlu oyu ile oyçokluğu ile karar verildi.” şeklindedir.
Görüldüğü üzere, genel kurulun 6 ıncı maddesinde huzur hakkı konusunda karar alınmıştır. Yönetim kurulu üyesi —– yılı için net ödenen — huzur hakkının onaylanmasına,— adet olumsuz oyuna karşılık, ——- adet olumlu oyu ile oy çokluğuyla karar verilmiştir. 6’ıncı madde içeriğinde bir muhalefet beyanı yazılı değildir.
İptali istenen genel kurul kararları yukarıya alıntılanan kararlar olup, gündemin 9. Maddesi “9.Şirket Ortaklarından … söz aldı: “Şirketin hâkim ortak lehine ve azınlık ortaklar aleyhine olacak biçimde ticari ilişkilere taraf edilmesi mevcut ticari ilişkilerinin hakim ortak tarafından alınması ve hakim ortakla ticari ilişkilerinin şirket aleyhine olacak biçimde düzenlenerek şirketin zarara uğratıldığı, şirket faaliyetinden elde edilen karın bu yolla hakim ortağa aktarıldığı düşüncesindeyiz. —– Yılı için yönetim kurulu faaliyetleri nedeniyle tarafımızca dava açma hakkımız kullanılacaktır.” şeklinde yazılmıştır.
Görüldüğü üzere, 5 inci ve 6 ıncı maddelerdeki kararların içerinde muhalefet beyanı yoksa da, toplantının sonunda söz alan …; “azınlık ortakların aleyhine olacak şekilde hareket edildiğini, şirketin zarara uğratıldığını, elde edilen kârın hakim ortağa aktarıldığını, yönetim kurulu faaliyetleri için dava açma hakkını kullanacağını” ileri sürerek, bu hususu toplantı zaptının sonuna yazdırmıştır.
2-c)Davacılar İlkim Yıldırım ve …’ın taraf ehliyeti olup olmadığına ilişkin inceleme ve değerlendirme: Bilindiği üzere HMK m. 114/1-d uyarınca davanın taraflarının taraf ve dava ehliyetini haiz olup olmaması dava şartlarından olup HMK. m. 115/1 uyarınca res’en mahkeme tarafından dikkate alınır.
TTK. 414/1 maddesinde ”Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve ——- yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.” Yine, 6102 sayılı TTK ”İptal sebepleri” başlıklı 445. maddesine göre de, ”446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.”, ”İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446/1-b maddesinde ”Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri…” hükmü mevcuttur.
Yani TTK’nin 446/1-a maddesi uyarınca genel kurul kararları aleyhine iptal davası “Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten” pay sahipleri tarafından açılabilir. Görüldüğü üzere, anılan hüküm genel kurul kararlarının iptali davasında dava şartı olan taraf ehliyetini düzenlemektedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelirsek, dava dosyasında bulunan —— tarihli genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetveli incelendiğinde, davacılardan —– genel kurul toplantısına katılmadıkları anlaşılmaktadır. Buna göre, İlkim Yıldırım ve … açısından TTK m. 446/1-a’da düzenlenen genel kurula katılma, olumsuz oy verme ve muhalefetini toplantı tutanağına geçirtme şartlarını gerçekleşmediğinden anılan davacılar açısından dava şartının gerçekleşmediği kanaatine varıldığından, bu iki davacı açısından davanın HMK’nin 114/1-d ve 115/1. Maddeleri uyarınca taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-ç)4. Madde açısından inceleme ve değerlendirme: Yukarıda belirtildiği üzere, Genel kurulun 4’üncü maddesi yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup, yapılan görüşmelerde eksik bilgi verilmesini sebep göstererek, —-adet paya sahip … ve … olumsuz oy kullanmışlar, buna karşılık ——–kullandığı —- adet olumlu oyla, yönetim kurulu oy çokluğuyla ibra edilmiştir. Davacılardan … ve …, olumsuz oy kullanmalarının sebebini bildirmişlerdir. Bu şekilde muhalefet beyanında bulunmuşlardır. Buna göre bu davacılar açısından, taraf ehliyetine ilişkin dava şartı gerçekleşmiştir.
Bu nedenle, istemle ilgili olarak gerekli olduğundan ikinci olarak yönetim kurulu üyelerinin kendilerine ilişkin ibra oylamasında oy kullanmalarının yokluk olarak mı, yoksa genel kurul kararının iptali kapsamında da mı kabul edileceği hususunda inceleme yapmak gerekmiştir.
TTK m.436/II “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” şeklindedir.
Yokluk, bir hukuki işlemin kurucu nitelikteki unsurlarının bulunmaması sebebiyle işlemin hiç kurulmamış olması olarak tanımlanabilir. Genel kurul kararının varlığından söz edebilmek için de iki kurucu unsura ihtiyaç duyulmaktadır. Bunlar, genel kurul toplantısının yapılması ve pay sahiplerinin bu toplantıda karar almasıdır. Bu ikisinden birinde bir eksiklik meydana gelmesi halinde, karar hiç doğmamış sayılır ve en baştan itibaren yok sayılır. Yargıtay uygulamasına göre, genel kurul kararının oluşabilmesi için toplantının yapılması ve karar alınması gerektir bu iki kurucu unsurdan biri yoksa genel kurul kararı yok hükmündedir.———
Bu iki kurucu unsur kapsamında yoklukla malul sayılacak kararlara örnek olarak,
• Öncelikle yetkili olmayan kişi tarafından çağrı yapılması ve karar alınması,
• Çağrıda toplantı yer ve/veya saatinin yazılmamış olması hali,
• Pay sahibi olmayan kişiler tarafından karar alınması,
• Kanunda öngörülen asgari toplantı ve karar yeter sayılarına aykırı karar alınması,
verilebilir.
Aynı şekilde, genel kurul toplantısında Bakanlık temsilcisinin bulunmamış (TTK m. 407/III) veya toplantı tutanaklarını imzalamamış olması halinde (TTK m. 422/I), genel kurul kararı yok hükmündedir.
TTK m.446/I-b “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,” şeklindedir.
Pay sahiplerinin aynı zamanda Yönetim Kurulu üyesi olmaları halinde, TTK’nın 436. maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiş olduğu üzere, Yönetim Kurulu ibrasında da oy hakkından yoksun kalacaklardır. Bu durumdaki yoksunluk, Yönetim Kurulu üyesi olan pay sahibinin kendi payından doğan oy kullanamaması halidir. Ancak bu noktada özellikle belirtilmesi gereken husus, Yönetim Kurulu üyesi olan pay sahiplerinin bu oy haklarını sadece kendi ibralarında kullanamamaları değil; aynı zamanda diğer üyelerin ibralarında da kullanamıyor olmalarıdır. Bir başka deyişle yüksek Yargıtay, şirket ortağı olan Yönetim Kurulu üyelerinin paylarının şirketin çoğunluk hissesine karşılık geliyor olması halinde ibra kararını hükümsüz saymaktadır.
Oy hakkından yoksunluğa ilişkin kurallara aykırı bir şekilde genel kurulda ibra kararı alınmış ve oy hakkından yoksun paylar ibra kararının alınmasında etkili olmuş ise başkaca bir sebebe gerek olmadan alınan ibra kararının iptali TTK’nın 445’inci maddesine göre dava edilebilir ——– TTK’nın 436’ncı maddesinin 2. fıkrası emredici nitelikte olduğu için, oy hakkından yoksun bulunanların ibra kararında oy kullandığı bir genel kurulda herhangi bir pay sahibi, oy hakkından yoksun kişilerin oy kullandığına ilişkin muhalefetini tutanağa geçirtmesine gerek olmadan alınan ibra kararının iptalini isteyebilir —-
Yargıtay – HD. — tarih E.—- sayılı kararının ilgili bölümü “…Somut olayda, yönetim kurulu üyeleri birbirlerinin ibra oylamasına katılmışlar ve olumlu oy kullanmışlardır. Yukarıda açıklanan hüküm [TTK.m.436/2] uyarınca yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibralarında oy kullanamayacak olmaları ve yönetim kurulu üyelerinin oyları çıkarıldığında yeterli nisabın sağlanamaması nedeniyle —– tarihli genel kurulda alınan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararın da iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve hükmün bu yönden asıl ve birleşen davacılar yararına bozulması gerekmiştir.” şeklindedir.
Yargıtay — HD Esas No:— Karar No—- ve K. Tarihi:—-sayılı kararının ilgili bölümü “Bu durumda, mahkemece, yönetim kurulu üyeleri ve şirketi zararlandırıcı işlem yapan yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açılması hususunda da TTK’nın 436/2 maddesinde öngörülen oydan yoksunluk halinin aranması gerektiği ve somut olayda yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmasının sonuca etkili olduğu gözetilerek genel kurulda alınan (6) numaralı kararın iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindedir.
Yine, yüksek Yargıtay — HD Esas No:—-Karar No:—- sayılı kararının ilgili bölümü “Öte yandan, davalı şirketin 5 ortağı bulunduğu ve her bir ortağın aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olarak da görev yaptığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 436/2. maddesi, “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan … oy haklarını kullanamaz. hükmünü haizdir. Somut olayda, davaya konu genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin alınan 7 ve 8 numaralı kararlarda anılan yasa hükmüne aykırı olarak yönetim kurulu üyelerinin kendileri dışında kalan yönetim kurulu üyelerinin ibrası için oy kullandığı, bu nedenle anılan kararların yoklukla malul olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu hususun gözden kaçırılarak anılan kararların yoklukla malul olduğuna hükmedilmemesi doğru görülmemiştir.” şeklindedir.
Yargıtay kararlarında da tam bir birlik olmamakla birlikte, ağırlıklı kabul edilen görüş TTK m.436/II uyarınca kendisi veya diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasında oy kullanan yönetim kurulu üyelerinin bulunması halinde, alınan bu karar iptal edilebilir niteliktedir. Yüksek Yargıtay’ın bu yönde çok sayıda kararı vardır. TTK m.446/I-b’nin açık hükmü de bu görüşü desteklemektedir.
Bu nedenle, Mahkememiz oydan yoksun pay sahiplerinin genel kurula katılıp oy kullanmasının, yokluk yaptırımını gerektirecek ağırlıkta bir hukuka aykırılık olmadığı kanaatindedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelirsek, davalı şirketin —– tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurulda 4. Gündem maddesi kapsamında alınan ibra kararında oy kullanan bütün pay sahiplerinin ilgili — yılı döneminde şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu ve TTK m.436/II uyarınca ibra kararının alınmasında oydan yoksun bulundukları, oydan yoksun pay sahiplerinin genel kurul kararında oy kullanmaları sebebiyle TTK m.445 ve 446 uyarınca davalı şirketin 20.12.2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurulda 4. Gündem maddesi kapsamında alınan ibra kararının iptaline karar vermek gerekmiştir.
İptal gerekçesine göre gerekli olmadığından, şirketin mali durumunun değerlendirilmesine gerek kalmamıştır.
2-d)6. Madde açısından inceleme ve değerlendirme: Gündemin 5. Maddesi ile 6. Maddesinin iptali istemleri benzer gerekçelere dayandırıldığından, Mahkememizce öncelikle 6. Madde incelenip değerlendirilmiştir.
Davacılar, yönetim kurulu üyesi—— 2016 yılı için ödenen —-Euro huzur hakkının onaylanmasına ilişkin 6 no.lu kararın iptalini talep etmişlerdir. Bu taleplerine gerekçe olarak “TTK m. 394 uyannca genel kurul kararı olmadan ödenen huzur hakkının karar alınarak yasal hale getirilmeye çalışıldığını, davalı yönetim kurulu üyelerinin şirketin zarara uğramasından başka bir iş yapmadığını, buna karşın yüksek miktarda huzur hakkı ödendiğini, karar olmaksızın ödenen bu bedellerin ise genel kurul kararıyla aklanmasına karar verildiğini, şirketin iyiliği ve bekası için çalışmayan yönetim kurulu başkanına bu bedelin ödenmesinin ‘ancak’ karşılık olarak, şirket için gerek maddi ve gerekse manevi risk alan müvekkillere yok denecek kadar küçük meblağlarda pay verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu göstermişlerdir.
TTK m. 394’e göre “Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir.
Görüldüğü üzere esas sözleşmede bulunmaması halinde yönetim kurulu üyelerine yönetimde gösterdikleri mesai ve emeğin karşılığı olarak huzur hakkı vs. gibi ödemelerin miktarının genel kurul tarafından karara bağlanması gerekmektedir.
Somut olayda genel kurulun bu konuda almış olduğu bir karar olmaksızın yönetim kurulu üyesine huzur hakkı adı altında belirli bir meblağ ödenmiştir. Daha sonra yapılan bu ödeme dava konusu genel kurulda alınan 6 no.lu kararla oy çokluğuyla onaylanmıştır. Bu onay kararının niteliğinin huzur hakkı olarak yapılan ödemeye, yine yetkili organ olan genel kurul tarafından sonradan verilen “icazet” olduğu kanaatine varılmıştır. Bir diğer ifadeyle, her ne kadar ödeme yapılmadan önce alınan bir genel kurul karan yoksa da, bu konuda karar alma yetkisi olmayan yetkisiz olan yönetimin almış olduğu karara istinaden yapılan ödemeyi, yetkili organ olan genel kurul uygun bularak buna İcazet (onay) vermiştir. Dolayısıyla, yetkisiz temsilde temsil olunanın işlemi onamasına ilişkin BK. m. 46/1’in kıyasen uygulanmasıyla yapılan genel kurulun onay kararın yapılan ödemeye geçerlilik kazandırdığı anlaşılmıştır.
Davacılar ayrıca ödenen —- fahiş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yüksek Yargıtay –. HD’nin — tarih ve —esas,, —– karar sayılı ilâmının ilgili bölümü “Dava konusu davalı şirket genel kurul toplantısında 14.gündem maddesiyle alınan yönetim kurulu üyelerinin ücretlerinin toplam aylık —— TL olarak belirlenmesine ilişkin bölümünün, yönetim kurulu üyeleri için öngörülen ücretin makul miktarda olmadığı, bunun da dürüstlük kurallarına aykırı bulunduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Dava konusu genel kurul ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 394. maddesinde, yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşme veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği hükmü düzenlenmiştir. Huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir. Ücretin miktarı ise şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında “yönetim kurulu üyelerine ödenecek olan belirlenen ücretin zarar eden ve uzun zamandan beri gelir getirici faaliyette bulunmayan bir şirket için yüksek olduğu” görüşüne varılmış ise de bu görüş şirketin defter ve kayıtları ile mali yapısı incelenmeden bildirilmiştir. Yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir. Bu itibarla mahkemece, davalı şirketin defter ve kayıtları celp edilip açıklanan şekilde araştırma ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmek gerekirken yetersiz bilirkişi raporlarına göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
Mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan ve taraflarca itiraz edilmeyen tespite göre, davalı şirket — senesi içinde —– TL net satış yapmış ve —-TLnet kâr elde etmiştir. Genel kurulda yasal yükümlülükler ayrıldıktan sonra bu kârın %10’unun dağıtılmasına karar verilmiştir.
Davalı şirketin sermayesi —- TLolup, yasal olarak dağıtması gereken asgari kâr tutarı ödenmiş sermayesinin % 5’idir. Bu da —TL’dir. Davalı şirket bunun üzerinde bir dağıtım kararı almıştır.
Kârlılığa göre davalı şirket % 10’dan daha fazla kâr dağıtabilecek durumdadır. Ancak, davalı şirket —TL’ye ulaşan şüpheli alacakları sebebiyle ihtiyatlı davranmış ve % 10 oranında kâr dağıtımı ile yetinmiştir.
Genel kurul tarihi itibarıyla —. — döviz alış kuruna göre karşılığı — TL’dir.
Buna göre huzur hakkının aylık tutarı — TL olup, mali müşavir bilirkişi raporunda yer verilen mali bilgilere göre bu miktarın fahiş olmadığı, üst seviyede bir yöneticinin alması gereken ücret olduğu sonucuna varılmış olup, bu nedenle işbu gündem maddesinin iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
2-e)5. Madde açısından inceleme ve değerlendirme: Davacılar, dava konusu genel kurulda 5. No.lu karar ile alınan — dönem net kârından yasal yükümlülüklerin ayrılmasından sonra kalan brüt tutarın %10,unun ortaklara payları oranından dağıtılmasına ilişkin kararın iptalini talep etmişlerdir.
Davacılar iptal taleplerine gerekçe olarak dava dilekçesinde “bu kararın azlık haklarının ihlali niteliğinde olduğunu, şirketten bekledikleri faydayı elde etmesine engel olunmak ve şirketten uzaklaştırılmak istendiklerini, şirketin çoğunluk hissesine sahip olan ——— kötü niyetli olarak kendisine dolaylı yoldan kâr dağıtımı yaptığını, küçük ortak olan müvekkillerinin şirketten ortak olmakla elde etmeyi umdukları faydayı elde etmelerine engel olduğunun ortada olduğunu” ileri sürmüşlerdir.
Yukarıda belirtildiği üzere, yönetim kuruluna ödenen ücretin fahiş nitelikte olmadığı ve buna bağlı olarak dolaylı bir kâr aktarımı niteliğinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
“Kar payı ile yedek akçeler arasındaki ilgi” başlığını taşıyan TTK’nin 523 maddesi;
” (I) Kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez.
(2) Genel kurul; a) Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, b) Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağtitntı yönünden haklı görülüyorsa, Kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir.” şeklindedir.
Kârlılığa göre davalı şirket % 10’dan daha fazla kâr dağıtabilecek durumdadır. Ancak, davalı şirket 6.325.000 TL’ye ulaşan şüpheli alacakları sebebiyle ihtiyatlı davranmış ve % 10 oranında kâr dağıtımı ile yetinmiştir. İhtiyatlılık prensibi gereği bu dağıtım oranının uygun olduğu kanaatine varılmış olup, dava konusu genel kurulda alınan 5 no.lu kararın kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı olmaması nedeniyle bu maddenin iptali talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
2-f)Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle, davacılar İlkim Yıldırım ve …’ın davalarının HMK’nin 114/1-d ve 115/1. maddeleri uyarınca taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacılar … ve …’ın açtığı davanın KISMEN KABULÜ ile davalı ——- tarihli genel kurulunda alınan 2015 yılı çalışmalarından dolayı şirket yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 4 numaraları kararın iptaline, davalı ——— tarihli genel kurulunda alınan diğer kararların iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar —- davalarının HMK’nin 114/1-d ve 115/1. maddeleri uyarınca taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacılar … ve …’ın açtığı davanın KISMEN KABULÜ ile davalı —— tarihli genel kurulunda alınan 2015 yılı çalışmalarından dolayı şirket yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 4 numaraları kararın İPTALİNE,
3-Davacılar … ve …’ın açtığı davanın kısmen reddi ile davalı —–tarihli genel kurulunda alınan diğer kararların iptali talebinin reddine,
4-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 44,40 TL harcın davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacılar tarafından yatırılan 31,40 TL harcın davalıdan alınarak davacılar … ve …’a verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 3.347,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılar … ve …’a verilmesine,
7-Davacılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılar … ve …’a verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2.maddesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılar İlkim Yıldırım ve …’dan alınarak davalıya verilmesine,
9-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacılar vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/10/2019