Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/512 Esas
KARAR NO: 2023/245
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/04/2018
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı tarafından davalı-borçlu şirket aleyhine —— Numaralı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız ve dayanaksızca itirazda bulunularak takibin durdurulduğunu, dava konusu alacağın, icra takibinde belirtildiği üzere; 31.03.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 40.051,00 TL tutarlı, 30.04.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 16.522,00 TL, 30.06.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 11.198,00 TL, 31.07.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 15.158,00 TL, 31.08.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 23.925,00 TL, 30.09.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 26.873,00 TL, 31.10.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 17.512,00 TL, 30.11.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 19.778,00 TL, 31.12.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 21.032,00 TL, 31.01.2018 tarihli fatura ve sözleşme bedeli — 16.177,00 TL şeklinde olup, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ile bu sözleşmeler gereği düzenlenen faturalara dayalı olduğunu, sözleşmeler ve faturalar incelendiğinde davacının; davalı şirketin, ——– ile imzaladığı “—— yararlanıcı ——–lehine üstlendiği ——– kapsamında kullanılacak yemek hizmetini sağladığı, ancak bu hizmetin bedeline karşılık fatura alacağı borçlu tarafından ödenmediğini, borçlu şirketin —– bulunan dava ile doğrudan bağlantılı — numaralı —– Sözleşmesi kapsamındaki teminat ve hak edişlerine alacak miktarı kadar (213.000,00 TL icra takip bedeli) ihtiyati tedbir konulmasına, davanın —— ihbar edilmesine, borçlu tarafından icra takibine karşı yapılan haksız ve dayanaksız itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun—-aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davacı tarafından, davalı-borçlu aleyhine fatura ve sözleşmelere dayalı olarak başlatılan—— sayılı icra takibine davalı-borçlu tarafından yapılan itirazın iptalini talep edildiğini, gelinen aşamada huzurdaki işbu itirazın iptali davasını tam ıslah yolu ile taraflar arasındaki cari ilişkinden kaynaklı alacak davasına çevirme zorunluluğu hasıl olduğunu beyan ederek, davanın —- ıslahı ile belirttiğimiz şekilde alacak davası olarak yürütülmesine, borçlu şirketin—- bulunan dava ile doğrudan bağlantılı —–sözleşmesi kapsamındaki teminat ve hakkedişlerine alacak miktarı kadar (190.000,00 TL) ihtiyati tedbir konulmasına, davanın—— ihbar edilmesine, davanın kabulü ile 190.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—–, —– , —- müzekkereler yazıldığı görüldü.
Mahkememizce alınan 19/06/2022 tarihli bilirkişi son raporunda özetle;
“Dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, vergi dairelerinden gelen davalının ——- her iki tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan nedenlerle, Sayın Mahkemenin kabulü halinde;
1. Takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, kök raporda hesaplandığı gibi,
Davalı defterlerinde kayıtlı olan davacı defterlerinde kayıtlı olmayan ödeme belgesi bulunmayan (23.06.2017 tarihli 12.500 TL tutarlı, 22.09.2017 tarihli 10.000 TL tutarlı, 29.12.2017 tarihli 10.000 TL tutarlı, 05.03.2018 tarihli 15.750 TL tutarlı ve 29.03.2018 tarihli 20.000 TL tutarlı) 68.250 TL tutarlı ödemelerin,
Davalının defterlerinde kayıtlı olan 30.12.2017 tarihli 56.166 TL tutarlı iade faturasına konu yemek hizmetin davacı tarafından eksik olarak verildiğine veya faturanın davacı tarafa tebliğ edildiğine dair belge bulunmadığı.
Davacının, 28.10.2016 tarihli ve 750,00 TL tutarlı ve 31.01.2018 tarihli 16.177,00 TL tutarlı faturalara konu yemek hizmetinin davacı tarafa verildiğine sevk irsaliyesi vs. Dair dayanak belge bulunmadığın kabulü halinde,
Davacının, dava tarihi itibariyle davalından olan cari hesap alacağın aşağıda gösterildiği gibi 138.879,78 TL olduğu hesaplanmıştır. ” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik eda davasıdır.
Dava 26/04/2018 tarihinde —–sayılı takibine ilişkin itirazın iptali davası olarak açılmış, davacının 09/07/2020 tarihi tam ıslah dilekçesi ile yukarıda belirtildiği şekilde taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik eda davası olarak ıslah edilmiştir.
Davacı tarafından açık hesap ilişkisinin dayanağı olarak taraflar arasındaki hukuki ilişkinini kaynağının;
31.03.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 40.051,00 TL
30.04.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 16.522,00 TL
30.06.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 11.198,00 TL
31.07.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 15.158,00 TL
31.08.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 23.925,00 TL
30.09.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 26.873,00 TL
31.10.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 17.512,00 TL
30.11.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 19.778,00 TL
31.12.2017 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 21.032,00 TL
31.01.2018 tarihli fatura ve sözleşme bedeli – 16.177,00 TL
olarak gösterildiği görülmüştür.
Davacının iddiası özetle davalının aldığı ihaleler kapsamında ihale makamına sağladığı yemek hizmetini davacının karşıladığı, bu kapsamda yukarıda dökümü yapılan sözleşmelerin akdedildiği ve faturaların kesildiği, bu fatura bedellerinin ödenmediği yönündedir.
Davalının savunması ise sözleşmeler kapsamında hizmetin karşılanmadığı, bu sebeple borçlu olunmadığı yönündedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik eda davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davanın hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda taraflar arasındaki sözleşmelere, faturaya ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, taraflar arasındaki sözleşmenin (davalı tarafından inkâr edilmemesi nedeniyle) senet niteliğinde olduğu, yine davalı tarafından taraflar arasındaki hukuki ilişkinin inkar edilmediği, bu sebeple davacının taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi ve sözleşme bedelleri yönünden alacaklı olduğunu ispatladığı, bu kapsamda her ne kadar davalı tarafça sözleşmelere dayalı hizmetin sunulmadığı ileri sürülmüş ise de dava konusu sözleşmelerin davalının ihale kapsamındaki ifa yükümlülüğünün geri getirilmesi amacıyla yapılması ve ihale makamı (ihbar olunan) tarafından sözleşmelerin yerine getirilmemesi nedeniyle davalının sorumluluğuna gidildiğine dair herhangi bir beyan ve delil olmaması nedeniyle, davacının yukarıda anılan sözleşmelere konu edimini ifa etmediği (hizmetin yerine getirilmediği) yönündeki davalı savunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bu savunmaya anılan sebeple itibar edilemeyeceği, davacının davaya (ve dava konusu alacağına) konu hizmeti yerine getirdiğinin kabul edilmesi gerektiği, kaldı ki hizmet yerine getirilmese dahi, davalının (davacının ileri sürdüğü ve kendisi tarafından inkar edilmeyen) sözleşmelerden kaynaklanan edimini (bedel ödeme borcunu) yerine getirmekle yükümlü olduğu, zira davalının sözleşmelerden temerrüt/ayıplı ifa nedeniyle döndüğüne dair herhangi bir savunması ve delili bulunmadığı gibi bir ödemezlik def’i dahi ileri sürmediği, tüm bu sebeplerle davacının alacağını ispatladığı, bu durumda davalının borcu bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde her iki tarafın da ticari defterlerini ibraz ettiği, tarafların usule ve kanuna uygun tutulmuş açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbirini doğrulamış defter kayıtlarının kendileri lehine kesin delil teşkil ettiği, bu kapsamda 04/11/2021 tarihli bilirkişi raporu ile de tespit edildiği ve yukarıda açıklandığı üzere kesin delil niteliğindeki (birbiri ile çelişkili olmayan kısmı itibariyle) davacı (ve davalı) defterlerinde davacının dava tarihi itibariyle açık hesap ilişkisi nedeniyle alacağının 138.849,78 TL olarak hesaplandığı, her ne kadar davalı ——Esas sayılı takibinin açılış tarihi (1/03/2018) itibariyle temerrüte düşmüş ise de, davacı tarafından 09/07/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava tarihinden itibaren faiz talep edildiği, mahkememizce talebi aşar nitelikte hüküm kurulamayacağı, yine her iki tarafın tacir olması ve dava konusu alacağın her iki tarafından ticari işletmesini ilgilendirmesi ve ticari işe dayanması nedeniyle alacağa ticari temerrüt faizi işletilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, —– alacağın dava tarihi olan —- itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (138.849,78 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 9.484,82 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 2.572,51 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6.912,31 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 2.613,61 TL dava açma masrafı, 8,50 TL vekalet harcı ve 4.425,00 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 7.047,11 TL yargılama giderinin kabul/dava değeri oranına (138.849,78/190.000,00) göre 5.149,94 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 5,20 TL vekalet harcı ve 177,15 TL posta masrafından ibaret toplam 182,35 TL yargılama giderinin ret/dava değeri oranına (51.150,22/190.000,00) göre 49,10 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (138.849,78 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 21.827,47 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (51.150,22) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı—– vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile—–Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/03/2023