Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/489 E. 2018/654 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/489
KARAR NO : 2018/654

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 15/07/2014
KARAR TARİHİ : 28/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafından —- San.ve Tİc. A.Ş.’ne karşı icra takibine geçildiğini, akabinde davacıya Kadıköy —-İcra Müd. — E. sayılı 16.01.2013 tarihli 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiği, sözkonusu haciz ihbarnamesinde borçlu —-‘nın Davacı —-‘da bulunan hak ve alacaklarının üzerine ihtiyaten haciz konulması talebinde bulunulduğu, davacı tarafından, borçlu —-‘nın alacağı olan 229.551,30 TL üzerine haciz konularak, bu hususun Ümraniye Nöbetçi İcra Müdürlüğü’nün 24.01.2013 tarih ve — sayılı cevabı ile davalıya bildirildiğini, daha sonra —-‘nın iflas erteleme karart aldığı ve 13.02.2013 tarihinden itibaren yapılacak tüm ödemelerin Kayyım —- ve —-‘nın (belirttikleri banka) hesabına yapılmasının davacıya bir yazıyla bildirildiğini, davacıya, davalı tarafından gönderilen 27.05.2003 tarihli İstanbul Anadolu —-. icra Müdürlüğü’nün — E. Dosyasından haciz ihbarnamesi ile haciz konulan 229.551,13 TL’nin müdürlük hesabına yatırılmasının istendiğini, davacı tarafından bu kez alacaklının takip dosyasına başvurularak, işbu dosyadan “— A.Ş. hakkında İstanbul Anadolu —.Asliye Ticaret Mahkemesinin — E. sayılı dosyasından iflas erteleme kararı verilmiş olduğundan, takibimiz durdurulmuştur” ifadelerini içeren bir yazının, müvekkil (Davacı) şirkete tebliğ edildiğini, davacı tarafından, kayyımların vermiş olduğu hesaba, 12.03.2013 tarihinde, sözkonusu — E. sayılı dosya açıklamasıyla 229.551,13 TL’lık ödemenin yapıldığını, davalının, İcra dosyasına davacı şirketin de taraf olarak eklenmesini talep ettiği, ancak bu talebin reddedildiğini, bunun üzerine davalı tarafından İstanbul —. İcra Hukuk Mahkemesi’ne başvurularak, memur işlemini şikayet yoluna gittiğini, bu Mahkemenin — E. sayılı dosyasından yapılan inceleme sonucunda; “lst. Anadolu —icra Müd.— E. sayılı dosyasından 02.01.2014 tarihli davalı (Alacaklı) vekilinin talebi hakkında vermiş olduğu karann kaldırılıp, öncelikle kayyum hesabına yatan bedelin icra müdürlüğü dosyasına alınması için işlem yapılması şeklinde düzeltilmesine, sözkonusu bedelin icra dosyasına alınmaması halinde, alacaklı vekilinin yeniden talebi olursa bu konuda yeniden karar verilmeme” şeklinde hüküm tesis edildiğini, Kayyımlar tarafından ilgili bakiyenin icra müdürlüğüne ödenmemesi üzerine de, Müvekkil (davacı) şirkete gönderilen ve 10.07.2014 tarihinde tebliğ edilen 89/3 haciz ihbarnamesi üzerine, işbu davanın açılması zaruretinin doğduğunu, davacı şirketin Asliye Ticaret mahkemesince görevlendirilen ve mahkeme denetiminde olan Kayyımların ihtarı üzerine, onların belirlediği hesaba (sözkonusu icra dosya no.su da belirtilerek) ödeme yapmak suretiyle borcunu ifa ettiği, bu tutarın Davalı tarafından mükerrer tahsiline çalışıldığı, bu konudaki sorumluluğun Kayyımlarda olduğu, icra dosyasının Davacı yönünden durdurulması için ihtiyati tedbir kararı talepli olarak, işbu menfi tespit davasının açıldığı, davalının kötü niyetli olduğu ve bu nedenle % 20 tazminata mahkum edilmesi gerektiğini belirtilerek, davanın kabulü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı’nın —-A.Ş.’den alacağının tahsili için İstanbul—.lcra Müdüriüğü’nün — E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, Davacı —‘ya 1.haciz ihbarnamesinin 17.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, Davacı —-‘nın 24.01.2013’de ihtarnameye cevap verdiği, bu tarihte Davalı’nın —‘dan 229.551,13 TL alacağının olduğunun tespit edildiği ve İcra Müdürlüğünün hesap numarasının bildirilmesi halinde, bu tutarı takip dosyasına gönderileceğinin Davacı tarafından ifade edildiği, dolayısıyla sözkonusu tutarın —‘nın yedinde ve zimmetinde bulunduğunu, —-‘nın İstanbul — ATM nin — E sayılı iflas erteleme dosyasındaki ara kararda, 13.02.2013 tarihi itibariyle aleyhine açılan icra takiplerinin durdurulması yönünde karar verildiği, sözkonusu ara kararın tedbir kararından önce konulan hacizleri durdurmadığını, diğer taraftan İst. — ATM nin 16.05 2013 tarihli kararı ile — ile ilgili tedbir kararının kaldırıldığı, dolayısıyla davalının icra takibine devam edildiği ve davacı —-‘ya 05.06.2013 tarihinde tebliğ ettiği 2.haciz ihtarnamesinin gönderildiği, ancak davacı tarafından sözkonusu tutarın borçlu şirketin Kayyım hesabına yatırıldığının beyan edildiği, ancak; —-ATM nin 13.02.2013 tarihli kararında borçlunun alacaklarına yönelik hacizlerin kaldırılacağına ve haciz alacaklannın kayyıma ödenmesine dair bir kararın bulunmadığını, davacı, haciz konulan tutarın kayyımların hesabına yatıracağına yönelik bir ihtar gönderildiğini iddia etse de, bu yazının — tarafından Davacıya gönderildiği, yazıdaki hesap numarasının Kayyımlara ait olmadığı, borçlu şirkete ait olduğu, yazının Kayyımlar tarafından değil, kayyım onayı alınarak, borçlu — tarafından gönderildiği, Kayyımlara; yönetim organının kararlarının ve işlemlerinin geçerliliğinin denetlenmesi ve onaylanması görevinin mahkemece verildiği, Kayyımların denetim ve gözetim kayyımı olduğu, kayyımların görevi gereğince ödemenin kayyım hesabına yapılmasını talep etmelerine hukuken imkan bulunmadığını, Kayyımlar tarafından —‘ya gönderilen bir ihtarname olmadığı, buna rağmen Davacı tarafından 229.551,13 TL’nın borçlu —‘ya ödendiği, bu nedenle davacının bu tutardan sorumlu olduğunu belirtilerek, davanın reddi ile Davacının % 20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu — İcra Hukuk Mahkemesinin — esas sayılı dosyası getirtilerek incelenmiştir.
İstanbul Anadolu — ATM nin — esas sayılı dosyası UYAP üzerinden getirtilerek incelenmiştir.
Bilirkişi Prof. Dr. —26/03/2015 tarihli raporunda; ” Dosya içeriği bilgi ve belgeler incelendiğinde; Dava dışı — A.Ş.’nin, Mahkemeden İflas Erteleme talebinde bulunmadan önce, bu şirketten alacağı olan davalının, — A.Ş.’ye borcu olan —‘dan borcunu — A.Ş.’ne değil de kendisine yapmasını bildiren IİK 89/1 İhbarnamenin, iflas erteleme kararı ile birlikte durması üzerine, —‘nın Kayyım imzalarını da alarak, alacağını —‘dan talep etmesi, — da davaya konu 229.551,13 TL’yı —‘nın hesabına ödemesi sonucu dava konusu ihtilaf ortaya çıkmıştır. Dosyada belgeler ile sabit olduğu üzere aşağıdaki hususlar çekişmesizdir;
-Davalı Davacıya 17.01.2013 tarihinde (Kadıköy —.lcra Müdürlüğü’nün — E. sayılı dosyasından) 89/1 haciz ihtarnamesi göndermiştir.
-Davacı—‘nın 17.01.2013 tarihi itibarı ile Dava dışı — şirketine 229.551.13.-TL borcu bulunmaktadır.
-Davacı —17.01.2013 tarihinde İİK 89/1 maddesine göre gelen haciz ihtarnamesine rağmen, bu tarihten sonraki bir tarih olan 12,03.2013 tarihti banka dekontuyla belirtilen banka hesap numarasına, alacaklı olarak — A.Ş.’nin belirtildiği-Dosya No: lst.An.—.lcra Müd. — no.lu dosya- açıklamasıyla ödeme yapıldığı, husustan tarafların kabulündedir. Burada çekişme konusu, davacı — firmasının, davalının kendisine gönderdiği 89/1 ihtarnamesine rağmen, dava dışı — firmasına ödeme yapıp yapamayacağı (yaptığı tartışmasızdır) ve yaptığı takdirde davalıya olan (89/1’den kaynaklanan) yükümlülüğünden kurtulup kurtulamayacağı noktasındadır, davacı —, kendisine gelen 89/1 ihbarından itibaren borcu olan tutar üzerinde tasarruf yetkisi bulunmamakta ve alacaklı — firmasına yapılan ödeme ile davalıya olan yükümlülükğünden kurtulamamaktadır. Netice itiban ile davacı — davalıya olan yükümlülüğünden kurtulamayacağından ikinci kez ödemek zorunda kalacaktır. Ancak mükerrer ödeme nedeniyle Mango Gıda firması ve bu firma iflas halinde olduğundan iflas masasından yaptığı ödemeyi geri talep etme hakkı saklıdır.” olarak belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi rapor ve ek raporuna göre, davacının haciz ihbarnamesini tebliğ aldıktan sonra sorumluluğunun sadece asıl alacaklıya karşı olacağı, bundan sonra borçluya ya da icra dosyasından başka bir yere yapılan ödemenin davacıyı davalıya karşı olan sorumluluğundan kurtaramayacağı, kayyımların yaptığı ihtar sebebiyle dava dışı borçlu — A.Ş ‘ye ödemede bulunulduğuna ilişkin savunmanın davacıyı sorumluluktan kurtaramayacağı, davalıya yapılacak bu ödeme dolayısıyla dava dışı borçlunun sebepsiz zenginleşmiş olacağı gerekçesiyle davanın reddine ve İİK’nun 89/3 maddesine göre tazminat talebinin şartları oluşmadığından davalının tazminat talebinin de reddine karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 30/01/2018 tarihli 2016/12179 Esas 2018/233 Karar sayılı ilamı ile davacının tüm temyiz itirazları reddedilerek, davacı aleyhine ayrıca tazminata karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
İİK’nun 89/3 maddesinde ” ..Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir…” hükmü yer almaktadır. Anılan bu madde gereğince aleyhe tazminata hükmetmek için davacının davayı kaybetmiş olması yeterli olduğundan ve dava redle sonuçlanmış olmakla şart yerine getirildiğinden davacı aleyhine ayrıca tazminata karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-229.551,13 TL nin %20 si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
3-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan harçtan peşin yatırılan 25,20 TL harcın mahsup edilerek bakiye 10,7 TL harcın davacıdan TAHSİLİNE,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 19723,08 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 28/06/2018