Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/468 E. 2018/1085 K. 07.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/468 Esas
KARAR NO : 2018/1085

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2018
KARAR TARİHİ : 07/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı banka ile dava dışı —–. Lehine, davalılar —- ile dava dış—.’nin müteselsil kefaletleri ile krediler kullandırıldığını, kredilerin ödenmemesi üzerine kredi hesaplarının 16.3.2018 tarihi itibariyle kat edildiğini, kat ihtarnamesinin gerek asıl kredi borçlusuna, gerekse kefilere tebliğ edildiğini, ancak borcun ödenmediğini, davacının alacağının 1.329.296,68 TL ana para, 18.007,41 TL işlemiş faiz, 1.069,18 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.348.373,27 TL olduğunu, davalıların kredi sözleşmelerindeki kefalet limitleri uyarınca borcun tamamından sorumlu olduklarını, tüm bu nedenlerle 1.329.296,68 TL ana para, 18.007,41 TL işlemiş faiz, 1.069,18 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.348.373,27 TL’nin asıl alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek % 23,92 temerrüt faizi, faizin gider vergisi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın dava dışı ——– davacı banka ile aralarında kredi sözleşmelerine dayanarak açıldığını, davalıların kefil olarak sorumlu olduğunun iddia edildiğini, ancak davalıların sözleşmelerin kefalete ilişkin bölümünde sadece imzasının bulunduğunu, ad-soyadlarının, sorumlu oldukları tefalet tutarlarının ve tarihin davalı banka tarafından yazıldığını, kefaletnamelerin TBK m. 583/1 uyarınca kesin hükümsüz olduğunu, yine her ne madar davacı banka kredi sözleşmesini imzalayanın —————- Olduğunu belirtmiş ise de, ek olarak sunulan genel kredi sözleşmesinde müşteri olarak —-‘nin yer aldığını, yani davacının kredi sözleşmesinin tarafı hakkında da yanılgı içinde olduğunu, ————- Mahkememizin 2016/1 esas sayılı dosyasında iflas erteleme sürecinde olduğunu, bu nedenle davacının bu davaya müdahil sıfatıyla katılması gerektiğini, temerrüt faizi ve gider vergisinin davalılardan istenemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin ——- esas sayılı dosyası ile işbu dosyanın taraflarının ve dava tipinin aynı olduğu, Mahkememizin— esas sayılı dosyasının derdest olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nın 166. maddesi hükmü gereğince görülmekte olan davalar aralarında bağlantı bulunması halinde istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir. Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde davalar arasında bağlantı bulunduğu varsayılır (HMK Mad. 166/4). 14.02.1992 gün, 1999/3 Es. ve 992/2 Karar sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararı gereğince; bir yargı çevresinde kurulmuş aynı düzeyde birden fazla mahkeme, davaların birleştirilmesi açısından “aynı mahkeme” sayılır.
Buna göre Mahkememiz———- esas sayılı dosyasının yine mahkememizin —- esas sayılı dosyasından sonra açıldığı anlaşıldığından, işbu dosyanın ilk açılan ——- esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın ilk açılan —– E. Sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmesi uygun görülmüştür.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Tarafları aynı, konuları irtibatlı olduğundan işbu Mahkememizin —– Sayılı dosyasının, Mahkememizin — Sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasın bu şekilde kapatılmasına,
Yargılamanın Mahkememizin ——- E. Sayılı dosyası üzerinden sürdürülmesine,
2-Harç, masraf ücreti, vekalet tayin ve takdirinin birleşen davada nihai kararla değerlendirilmesine,
HMK’nın 168. maddesi gereğince uyuşmazlığın esası hakkında verilecek hükümle birlikte istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.