Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/467 E. 2021/755 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/467 Esas
KARAR NO : 2021/755

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2018
KARAR TARİHİ : 17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA:
1-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı—– kredi müşterileri olan dava dışı———- müteselsil kefaletleri ile krediler kullandırıldığını, kullandırılan kredilerin vadesinde geri ödenmemesi üzerine kredi hesaplarının —- yevmiye sayılı hesap kat ihtarnamelerinin asıl kredi borçluları ve müteselsil kefillere tebliğ edildiğini, hesapların kat edilmiş olduğu ve borcun ödenmesi gerektiği hususunun davalı müteselsil kefillere ve dava dışı kredi borçlularına hesap kat ihtarnamesi ile bildirilmiş olmasına rağmen borcun ödenmediğini,—-’ne kullandırılan kredi sebebiyle, dava tarihi itibari ile bankanın borçlulardan alacağının; —- yevmiye sayılı hesap kat ihtarnamesinde açıklanmış,—– ihtarname masrafı olmak üzere toplam ——–, dava tarihi itibari ile bankanın borçlulardan alacağının; — Sözleşmesi’nin 10.9 maddesinde, kefalet ve kefillerin sorumluluğunun düzenlendiğini, kefillerin sorumlulukları ve sorumlu olduğu miktarların hesaplanma usulünün çok açık bir şekilde tanımlanmış olup sözleşmelerin taraflar arasında imzalandığını, davalı borçluların imzalamış oldukları kredi sözleşmelerindeki kefalet limitleri uyarınca borcun tamamından sorumlu olduklarını, davalı borçlular tarafından imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin 10.9 maddesi uyarınca, sözleşmeye konu krediler kapsamında müvekkili bankanın talep edeceği her türlü ücret, masraf ve sair giderlerin borçlular tarafından ödeneceğinin sözleşme ile hüküm altına alındığını, müvekkili banka ile davalılar arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin ilgili maddelerinde hesap kat tarihinden itibaren kredi borçlarına uygulanacak akdi ve temerrüt faizi ve oranının düzenlendiğini, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi hükümleri uyarınca, müvekkili banka tarafından, davalıların müteselsil kefaleti ile kullandırılmış olan kredilere uygulanmış en yüksek akdi faiz oranının %15,95 olduğunu, kredi sözleşmesinin ilgili maddesi hükmü çerçevesinde temerrüt faiz oranının yıllık % 23,92 olduğunu, davalı borçlular ile müvekkili banka arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmeleri uyarınca müvekkili bankanın kayıtlarının kesin delil niteliğinde olacağının düzenlendiğini iddia ederek, sonuç olarak davacı—– kefaleti ile krediler kullandırıldığını, ancak kredi, faiz ve ihtarname masraflarının ödenmediğini, bu nedenle 916.142,16 TL ana para, 12.410,58 TL işlemiş faiz ve 1.338,21 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 929.890,95 TL alacağın, asıl alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek %23,92 temerrüt faizi, faizin gider vergisi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalılar vekili, cevap dilekçesinde özetle; dava dışı—– davacı bankadan çektiği kredilere istinaden yapılan sözleşmelerde müvekkillerinin kefalete ilişkin bölümünde sadece imzalarının bulunduğunu, kredi sözleşmesinde tüm kefillerin —-oldukları kefalet tutarları ve kefalet tarihlerinin davacı banka tarafından yazıldığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 583/1. maddesi hükmüne göre, kefilin —- miktar ve kefalet tarihinin kefilin el yazısı ile yazılmasının gerektiğini, davalı tarafça müvekkillerinin — oldukları miktarlar ve kefalet akdinin yapıldığı tarihin sonradan yazıldığını, bu nedenle TBK açısından—-ilişkin hükümlerin geçersiz olduğunu, TBK madde 12/2’deki ile madde 27/1’deki düzenlemeler dikkate alındığında kefalet hükümlerinin kanunda emredici olarak düzenlenen geçerlilik şekline—-olduğunu, bu nedenle sonuç doğurmadığından söz konusu —- müvekkillerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, müvekkillerinin söz konusu kredi sözleşmelerinden sorumlu olmadığı gibi davacı banka tarafından gönderilen ihtarnamenin masrafından da sorumlu olmadıklarını, davacı bankanın öncelikle dava dışı şirkete başvurmasının gerektiğini, dava dışı —-esas sayılı dosyası —- olduğunu, davacının—- davasına katılarak müdahil sıfatıyla davayı takip etmesinin gerektiğini, ayrıca kredi sözleşmelerinin müvekkilleri ile ilgisi bulunmadığından, söz konusu temerrüt faizi ve gider vergilerinden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını, bu sebeple faiz oranı dahil temerrüt faizi ile gider vergisine de itiraz ettiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Replik: Davacı vekili, replik dilekçesinde, özetle; davalıların iddialarının aksine, müvekkili banka ile dava dışı kredi borçlusu şirketler arasında imzalanan —-yer alan müteselsil kefil imzaları ile birlikte kefalet türü, kefalet miktarı ve kefalet tarihi ibarelerinin davalılar tarafından yazıldığını, gerek yasa hükümleri gerekse —-Protokollerde yer alan müteselsil kefaletlerin, tüm geçerlilik şartlarını taşımakta olduğunu ve davalıların müteselsil kefil sıfatıyla dava konusu borcun tamamından sorumlu olduklarını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla aksi düşünüldüğünde dahi, davalıların iddialarında kötü niyetli olduğunun ve hakkın kötüye kullanıldığının açık olduğunu, davalıların dava dışı ——— temsile yetkili kişiler olduğunu, davaya konu kredinin, davalıların ortak olduğu ticari işletmeye, onların kefaleti ile açılan ve kullandırılan ticari kredi olduğunu, davalıların bu kredinin kullanımında hukuki ve ekonomik yarar sağladığını, dava dışı—- kullandırılan kredilerin, aynı zamanda şirketin ortakları olan davalıların şahsi kefaleti ile dava dışı—- kefaleti dışında, ayni veya şahsi herhangi bir teminatı bulunmadığını ve bu hususun davalılar tarafından açıkça bilinmekte olduğunu, davalıların bu hususu bilerek, kefaletlerine dayalı olarak kredi kullandırılmasına açıkça muvafakat edip — aykırılığa dayanmasının, bu husustan yarar sağlamaya çalıştıklarını ve kötü niyetli olarak hareket ettiklerini göstermekte olduğunu, gerek Yargıtay kararlarında gerekse —-imzalandığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar sessiz kalınmasının Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun vurgulandığını, davalıların borçtan sorumlu olmadığı gibi bir sonuca varılmasının, davalıların açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki talebine cevap verilmesi anlamına geleceğini ve bu durumun hukuka ve hakkaniyete uygun olmayacağını, yasa koruyucunun, dava konusu olayda olduğu üzere, ortağı, yöneticisi olduğu ticari işletmelere kendi kefaleti ile ticari nitelikte kredi talep eden ve temin eden, bu kredilerden istifade eden, bu süreç zarfında sessizliğini koruyarak ödeme aşamasına geldiğinde ise bu sorumluluğundan kaçmaya çalışan davalılar gibi kişileri korumayı amaçlamış olabileceğinin hiçbir şekilde düşünülemeyeceğini, müvekkili banka tarafından —- sayılı iflasın ertelenmesi dava dosyasının müdahil sıfatıyla takip edilmekte olduğunu,—- ve İflas Kanunu’nun 206/m.1 sırasında yazılan alacaklar için yapılan takipler ve rehinli takipler haricindeki, tüm icra ve iflas takiplerinin, satış ve muhafaza işlemleri gibi tedbir uygulamalarının İcra ve İflas Kanunu’nun 179/b maddesine göre durdurulmasına, yeni takip yapılmamasına karar verildiğinden, dava dışı kredi borçlusu— hakkında yasal takip başlatılamadığını, müvekkili banka tarafından davalı müteselsil kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı alınmasında ve huzurdaki davanın açılmasında hukuka aykırılığın bulunmadığını, davalı borçlular tarafından imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin 10.9 maddesi ile sözleşmeye konu krediler kapsamında müvekkili bankanın talep edeceği her türlü ücret, masraf ve sair giderlerin borçlular tarafından ödeneceğinin hüküm altına alındığını, müvekkili banka ile davalılar arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin ilgili maddelerinde, hesap kat tarihinden itibaren kredi borçlarına uygulanacak akdi ve temerrüt faizi ve oranının düzenlendiğini, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin hükümleri uyarınca, müvekkili banka tarafından, davalıların müteselsil kefaleti ile kullandırılmış olan kredilere uygulanmış en yüksek akdi faiz oranının % 15,95 ve temerrüt faiz oranının % 23,92 olduğunu, davalı borçlular ile müvekkili şirket arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmeleri uyarınca müvekkili bankanın ticari defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğinde olacağının düzenlendiğini iddia ederek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
4-Düplik: Davalılar vekili, düplik dilekçesinde, özetle; dava dışı—- davacı bankadan çektiği kredilere istinaden yapılan sözleşmelerde, müvekkillerinin kefalete ilişkin bölümünde sadece imzalarının bulunduğunu, kredi sözleşmelerinde——– tutarları ve kefalet tarihinin davalı banka tarafından yazıldığını, dava konusu kredi sözleşmelerindeki kefaletnamelerin Türk Borçlar Kanunu’nun 583/1 maddesi hükmüne göre, —- olduğu miktar ve kefalet tarihinin kefilin el yazısı ile yazılmasının gerektiğini, davalı tarafça müvekkillerinin —-sonradan yazıldığını, bu nedenle T.B.K. açısından söz konusu kefalete ilişkin hükümlerin geçersiz olduğunu, T.B.K. madde 12/2’deki ile madde 27/1’deki düzenlemeler dikkate alındığında kefalet hükümlerinin kanunda emredici olarak düzenlenen geçerlilik şekline aykırı, butlan ile sakat olduğunu, bu nedenle sonuç doğurmadığından söz konusu krediler için müvekkillerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, müvekkillerinin söz konusu kredilerde kefil olarak göründüğünü, bu açıdan kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarihin değil, kefalete ilişkin kısımların imzalandığı tarihlerin esas alınmasının gerektiğini, kefalet kısmındaki tarihlerin de müvekkilleri tarafından yazılmadığını, davacının banka olması, sözleşme ve sözleşme şartlarının tamamının davacı tarafından belirlenmiş olması göz önünde bulundurulduğunda, kefalete ilişkin hususların usulsüz bir şekilde yapıldığının davacı tarafından bilinmekte olduğunu, bu açıdan müvekkillerinin, söz konusu kredi sözleşmelerine ilişkin şahsi kefalet dışında başka ayni veya şahsi teminatın bulunmadığı hususundaki aykırılığı bilmesinin beklenemeyeceğini, müvekkillerinin söz konusu usule aykırılığı mevcut dava ile öğrendiklerini, davacı tarafın, söz konusu sözleşmede, kefalete ilişkin müvekkillerinin yalnızca ——–yüksek miktarda kredi vermek amacıyla, usule aykırı kefalet sözleşmelerini kabul etmesinin davacının kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, dava konusu kredi sözleşmelerinin dava dışı —– davacı banka arasında imzalandığını, müvekkillerinin söz konusu kredi sözleşmelerinden sorumlu olmadığı gibi davacı banka tarafından gönderilen ihtarnamelerin masraflarından da sorumlu olmadıklarını, ayrıca kredi sözleşmelerinin müvekkilleri ile ilgisi bulunmadığından, söz konusu temerrüt faizi ve gider vergilerinden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını, bu sebeple faiz oranı dahil temerrüt faizi ile temerrüt faizinin gider —– ettiklerini, mevcut davada taraflar ile ilgili tüm delillerin mahkemece toplanması neticesinde kredi sözleşmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğunun bilirkişi incelemesi yoluyla tespit edilmesinin gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN —- ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
5-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı banka ile dava dışı—– kefaletler—– kullandırıldığını, kredilerin ödenmemesi — tarihi itibariyle kat edildiğini, kat ihtarnamesinin gerek asıl kredi borçlusuna, gerekse kefilere tebliğ edildiğini, ancak borcun ödenmediğini, davacının alacağının —— ihtarname masrafı olmak üzere toplam——– olduğunu, davalıların kredi sözleşmelerindeki kefalet limitleri uyarınca borcun tamamından sorumlu olduklarını, tüm bu nedenlerle —- ihtarname masrafı olmak üzere toplam —— asıl alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek % 23,92 temerrüt faizi, faizin gider vergisi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
6-Savunma: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın dava dışı —– davacı banka ile aralarında kredi sözleşmelerine dayanarak açıldığını, davalıların kefil olarak sorumlu olduğunun iddia edildiğini, ancak davalıların sözleşmelerin kefalete ilişkin bölümünde sadece imzasının bulunduğunu, —tutarlarının ve tarihin davalı —- kefaletnamelerin TBK m. 583/1 uyarınca kesin hükümsüz olduğunu, yine her ne —-davacı banka kredi sözleşmesini imzalayanın—–, ek olarak sunulan genel kredi sözleşmesinde —- yani davacının kredi sözleşmesinin tarafı hakkında da —- olduğunu,—-esas sayılı dosyasında —- sürecinde olduğunu, bu nedenle davacının bu davaya müdahil sıfatıyla katılması gerektiğini, temerrüt faizi ve gider vergisinin davalılardan istenemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN ——– ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
7-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı——- dava dışı—— müteselsil kefaleti ile krediler kullandırıldığını, ancak kredi, faiz ve ihtarname masraflarının ödenmediğini, bu nedenle—— işlemiş faiz, 1.017,39 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.616.621,20 TL alacağın, asıl alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek %23,92 temerrüt faizi, faizin gider vergisi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
8-Savunma: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, sözleşmedeki kefaletnamelerin geçerli olmadığını, davacı bankanın —- gerektiğini, bu nedenle davacının bu şirket hakkındaki—– davasına müdahil olması gerektiğini, temerrüt faizi ve gider vergisinden davalıların sorumlu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
9-Davanın aşamaları: Mahkememizin —— esas sayılı dosyası —- tarihli kararla ve —- sayılı dosyası ise —- kararla mahkememizin—-esas sayılı dosyası ile birleştirilmiş, yargılamaya—– esas sayılı dosya üzerinden devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK NOKTALARININ TESPİTİ, DELİLLER:
10-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Asıl ve birleşen davalar, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili istemlerine ilişkindir.
Davacı, her üç dosyada da, davalıların, davacı banka ile davalıların ortağı oldukları dava —— arasındaki ticari kredi sözleşmelerine müteselsil kefil olarak imzalamaları ve asıl borçlu tarafından kredilerin, faizlerinin ve ihtarname masraflarının ödenmemesi nedeniyle alacağın tahsili için başlatılan icra takiplerine yapılan itirazların iptalini talep etmektedir.
11-Taraflar arasında çekişmesiz olan hususlar: Ön inceleme duruşmasında; gerek asıl davada gerekse birleşen davalarda taraflar arasında, “davalıların dava dışı —– ile davacı banka arasında imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmesine kefil olarak imza attıkları” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı tespit edilmiştir.
12-Taraflar arasında çekişmeli olan hususlar: Ön inceleme duruşmasında, dilekçeler teatisine göre, taraflar arasında çekişme konusu olan hususların;
a-Davalıların sözleşmedeki kefaletlerinin geçerli olup olmadığı, bu kapsamda sözleşmedeki kefillerin adı, soyadı, sorumlu olduğu miktar ve tarihin davalıların—— gerekip gerekmediği, geekiyor—— olduğu miktar ve tarihin davalıların eli ürünü olup olmadığı,
b-Davalıların sözleşmedeki temerrüt faizinden ve faizin —-sorumlu olup olmadıkları,
c-Davalılar borçlu iseler asıl alacak, faiz ve ihtarname masraflarının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
13-Birinci bilirkişi —— esas sayılı dosyada, davacı—— aşağıda gösterildiği şekilde —- kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzalarının bulunduğu, daha sonra— tutarında ek protokol düzenlendiği, sözleşme ve kefalete ilişkin ek protokollerde davalılara atfen atılı imzaların bulunduğu,
Birleşen —- esas sayılı dosyada; davacı Banka ile davalı asıl borçlu —- limitli —- —- kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyle kefalet imzalarının bulunduğu, daha sonra —– tarihinde kefalete ilişkin ek protokol düzenlendiği, sözleşme ve kefalete ilişkin ek protokollerde davalılara atfen atılı imzaların bulunduğu,
Birleşen —- esas sayılı dosyada; davacı Banka ile davalı asıl borçlu —- limitli—- kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyle kefalet imzalarının bulunduğu, daha sonra —— kefalete ilişkin ek protokol düzenlendiği, sözleşme ve kefalete ilişkin ek protokollerde davalılara atfen atılı imzaların bulunduğunun anlaşıldığı,
Davalıların, “TBK md. 583/1 uyarınca kefilin adı soyadı, sorumlu olduğu miktar ve tarihin kefilin el yazısı ile yazılması gerektiği, bunların bankaca doldurulduğu, belirtilen nedenlerle kefaletin geçerli olmadığı” yönünde itirazları bulunmaktadır. Dava konuusu kefalet sözleşmelerinin 6098 sayılı yeni Borçlar Kanununun yürürlük tarihi olan— sonra düzenlendiği ve bu sebeple söz konusu maddede yer alan asli unsurların kefilin el yazsıyla yazılması şeklindeki emredici şekil şartlarına tabi olacağı,
Davalılar tarafından sözleşme —— sözleşme limitinin yazılı olduğu, sözleşmenin —- imzalanmış olduğu, sözleşmede kefalete ilişkin kısımlarının kendi —– doldurulmuş olduğu, kefalete ilişkin ayrıca ek protokol düzenlendiği görülmektedir. Bu yönü ile eğer sözleşmelerde yer alan el yazıları davalılara ait ise kefaletlerin geçerli olacağı,
Mevcut durumda ise, davalı borçluların Genel Kredi Sözleşmesi ile Kefalet Sözleşmesinde karşılarında belirtilen tutarlarda müteselsil kefil olarak kefalet imzaları olduğu, davalıların imzaya itirazlarının bulunmadığı, aslî davalı borçluların —- sorumlu oldukları miktar ve tarihlerin —- kefalet iradelerinin mevcut olduğu ve kefalet limitince sorumlu bulunduklarının kabulü gerekeceği, söz konusu sözleşmeye/sözleşmelere istinaden davalı asıl borçlu şirkete/şirketlere kredi tahsisi yapılarak hesaplama—- belirtilen kredilerin kullandırılmakla borcun doğduğu,
Davalı kefillerin, kefalet limitlerinin ise borç tutarından yüksek olduğu, bu durumda kefaletin geçerli olduğunun kabulü halinde davalıların doğan borcun tamamından sorumlu tutulabilecekleri, kefaletin geçerli olmaması halinde davalıların doğan borçtan sorumlu olmayacakları,
Buna göre, davalıların borçtan sorumlu olmaları halinde;
——-esas sayılı dosyada, davacı Bankanın dava tarihi itibariyle davalılardan;—- alacak talebinde bulunduğu, talebin —- kısmının yerinde olmadığı, dava tarihinden itibaren tahsiline kadar —üzerinden % 23,92 oranında temerrüt faizi talep edebileceği,
Birleşen —- esas sayılı dosyada, davacı Bankanın dava tarihi itibariyle; davalılardan —alacaklı olduğu, davacı bankanın talebi aşan — kısmının yerinde olmadığı, dava tarihinden itibaren tahsiline kadar——- asıl alacak üzerinden % 23,92 oranında temerrüt faizi talep edebileceği,
Birleşen—–esas sayılı dosyada, davacı Bankanın dava tarihi itibariyle davalılardan; — olduğu, talebi aşan 88,52 TL’lik kısmının yerinde olmadığı, dava tarihinden itibaren —- — asıl alacak üzerinden %23,92 oranında temerrüt faizi talep edebileceği yönünde kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır.
14-İmza ve yazı incelemesine ilişkin bilirkişi raporu: Davalı taraf, taraflar arasındaki sözleşmelerde ve kefalete ilişkin ek protokollerde yer alan kefalet türü, kefalet miktarı ve kefalet tarihi ibarelerinin davalıların eli ürünü olmadığını savunmuş, davacı banka bu iddiaları kabul etmediğinden, davalıların ıslak imza örnekleri ——- sözleşmelerdeki yazı ve imza örneklerin davalılara ait olup olmadığının tespiti için dosya —- tarihli bilirkişi raporunda; “İnceleme konusu belgelerde sorulan hususlarda daha —- değerlendirme yapılabilmesi için —- bölüm yazılarının yazdırılması istendiği, —- olduğu görüldüğü,
İnceleme konusu sözleşmelerde söz konusu — içeren bölümlerde yapılan incelemede;
a)İnceleme konusu—- kefalete ilişkin ek protokolde, —- bölüm yazıları ( —- tarihi) ve adına atılı imza ile — yazı ve imzaları arasında—- bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların ve imzanın—- olduğu,
b)İnceleme konusu—- kefalete ilişkin ek protokolde,— yer alan — mukayese — arasında; —biçimi,—-derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların ve imzanın——- olduğu,
c)İnceleme konusu —-sözleşmede;—- yazıları ——– yazı ve imzaları arasında;—-alışkanlıklar,—- söz konusu yazı ve imzaların —- nolu sözleşmede; ——- imzaları arasında; ——– benzerlikler saptandığından söz konusu yazı ve imzaların —–eli ürünü olduğu,
d)İnceleme konusu—- sözleşmede;—–yer alan —-mukayese — arasında;—- hız ve — bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu — imzanın—-eli ürünü olduğu,
e)İnceleme konus—– sözleşmede;—- yer alan kefalet bölüm yazıları ( kefalet limiti, —– derecesi, alışkanlıklar,—eli ürünü olduğu,
f)İnceleme konusu —- sözleşmede; kefalete ilişkin ek protokolde, — üst kısımda yer alan kefalet bölüm yazıları ( kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi) ve—- adına atılı imza ile —-mukayese — arasında; tersim biçimi,—-doğrultu, — uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazı ve imzanın —- eli ürünü olduğu,
g)İnceleme konusu —-sözleşmede; kefalete ilişkin ek protokolde, —yazıları ( kefalet limiti, —- mukayese yazı ve imzaları arasında; tersim biçimi,— ——- saptandığından —– eli ürünü olduğu,
ğ)İnceleme konusu —– sözleşmede; —-yer alan kefalet bölüm yazıları ( kefalet limiti, kefalet türü, kefalet tarihi ve isim yazıları) —- mukayese —— imzaları arasında; —- —bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazı ve imzanın——- olduğu,
h)İnceleme konusu—- sözleşmede—– sayfada —-( kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi) ve —— adına atılı imza ile —- mukayese yazı ve imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar,—-konusu yazı ve imzanın —– eli ürünü olduğu,
ı)İnceleme konusu —- sözleşmede;—– sayfada yer alan kefalet bölüm yazıları ( —- mukayese —- arasında; —- biçimi,—- benzerlikler saptandığından söz konusu yazı ve imzanın—- tarih ve —- kısımda yer —- yer alan kefalet bölüm yazıları —— imzaları arasında; tersim biçimi,—- bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazı ve imzaların—– eli ürünü olduğu,
j)İnceleme konusu—- nolu sözleşmede; kefalete ilişkin—- alan kefalet bölüm yazıları—- —- yazı ve imzaları arasında; —- doğrultu,—- saptandığından söz konusu yazı ve imzanın —-nolu sözleşmede; kefalete ilişkin ek protokolde,——-bölüm yazıları —— —— arasında;—- uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazı ve imzanın—–eli ürünü olduğu,
l)İnceleme konusu—- sözleşmede; ——–bölüm yazıları —- mukayese yazıları arasında;—– farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına—- eli ürünü olmadığı,
m)İnceleme konusu —-nolu sözleşmede;——– imzaları ——ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın —- ürünü olduğu,
n)İnceleme konusu —–sözleşmede; —-” —– yazısı ve————- ve imzaları arasında; —— derecesi, —–uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazı ve imzanın —- eli ürünü olduğu,
o)İnceleme konusu——- adına atılı imza ile —-mukayese imzaları arasında; ——– bakımından —– ve benzerlikler saptandığından —– eli ürünü olduğu,
ö)İnceleme konusu ——— alan kefalet limiti, ——- yazıları ile —– alan ——- arasında; ——— farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla ——– eli ürünü olmadığı,
p)İnceleme konusu —-sözleşmede; ——. sayfada alt bölümde yer alan kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile “——– mukayese yazıları arasında; — bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla —— eli ürünü olmadığı,
r)İnceleme konusu —– sözleşmede; ————- imzaları arasında;— benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın —- eli ürünü olduğu,
s)İnceleme konusu —–sözleşmede; —-sayfada yer alan kefalet bölüm yazıları (——- —–yazıları arasında;— işleklik derecesi,—, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla —- eli ürünü olmadığı,
ş)İnceleme konusu —- sözleşmede; — mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, —– uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu ——eli ürünü olduğu,
t)İnceleme konusu —– sözleşmede; –sayfada alt kısımda yer alan kefalet bölüm yazıları —atılı imza ile———-saptandığından, söz konusu yazı ve imzanın mevcut mukayese yazı ve imzalarına kıyasla —- eli ürünü olduğu,
u)İnceleme konusu—- sözleşmede;——- mukayese yazı —– arasında; tersim biçimi,——- bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığından, söz konusu — mevcut —– — eli ürünü olduğu,
ü)İnceleme konusu —-sözleşmede yazdırılan bölümlerin ve şahısların adına atılı imzaların——— üzerinde, ikisi de müteselsil kefil bölümünde ikinci ve üçüncü satırda olmak üzere beş adet imza bulunduğu, —-üzerinde yer almayan imzaların karşısında herhangi bir isim yazısı bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce, —– düzenlenen bu rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan, rapora itirazların reddine karar verilerek, raporda tespit edilen hususlar doğru kabul edilmiştir.
15——-bilirkişiler ———– tarihli bilirkişi raporunda;
“a) Davacı—— dava dışı—– ile davalılar;—- tarihinde —- Kredi—– akdedildiği ve —- numaralı Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin———arttırıldığı, ayrıca——taraflar arasında, 7.000.000 TL limitli —- düzenlendiği,
– Yargıtay kararlarında, yüksek mahkeme tarafından, sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce imzalandığı durumlarda kefaletin şartlarının 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre belirlenmesinin gerektiğinin vurgulandığı, raporumuzun 1/a maddesinde açıklandığı üzere, —- tarihli kefalet sözleşmesinin 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 484. maddesinde belirtilen hususları içerdiğinden; kefaletlerin geçerli olduğu,
– Dosyaya sunulan,—– numaralı——yer alan kefalet bölümündeki, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazılarının, davalı;——- el ürünü olmadığı, dava dışı kredi borçlusu —-’ne kullandırılan krediler için imzalanan —-tüm, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile adlarına atılan imzaların — kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 583. maddesinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletlerin geçerli olduğu,
b) Davacı — ile dava dışı—— davalılar;—— müteselsil kefaleti —-numaralı —- ve Teminat Sözleşmesi’nin akdedildiği,
– Ayrıca —-tarihinde,—- limitli — tarih ve —- sayfasında, —–sayfasında yer alan kefalet bölümündeki, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazılarının, davalı; —- kullandırılan—- tüm, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile adlarına atılan imzaların — tarihli —- kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 583. maddesinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletlerin geçerli olduğu,
c) Davacı —- ile dava dışı —- dava dışı —- — ile davalılar;—müteselsil kefaleti ile ——- akdedildiği, ayrıca — tarihinde, taraflar arasında, —- limitli Kefalete—- düzenlendiği,
Dosyaya sunulan, —– numaralı Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin—- sayfasında yer alan kefalet bölümündeki, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazılarının, davalı; —- el ürünü olduğu, dava dışı kredi borçlusu —– kullandırılan krediler için imzalanan Kefalet Ek Protokolündeki tüm, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile adlarına atılan imzaların — olduğu, belirtildiğinden;— tarihli — tarihli kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 583. maddesinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletlerin geçerli olduğu,
– Davacının dava ve replik dilekçelerindeki iddia ve talepleri ile davalıların cevap ve düplik dilekçelerindeki savunmalarının hukuken değerlendirilmesinin ve takdirinin Sayın Mahkeme’nin uhdesinde olduğu,
– Sayın Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi ve işbu bilirkişi raporumuzun Sayın Mahkemece denetlenerek kabul görmesi halinde,
– Davacı —-, davalı – —dava tarihi itibariyle, dava dışı — numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış,
—- ihtarname masrafı olmak üzere toplam — alacağının olduğu,
Davacının “dava tarihi itibariyle” hesaplanan alacağı —
b) — Esas sayılı — tarihi itibariyle, dava dışı —kullandırılan — numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış,
—- asıl alacak,— ihtarname masrafı olmak üzere toplam—-
Davacının “dava tarihi itibariyle” hesaplanan alacağı ——
c) — Esas sayılı — tarihi itibariyle, dava dışı— kullandırılan — numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış,
– —- asıl alacak,— ihtarname masrafı olmak üzere toplam ——
Davacının “dava tarihi itibariyle” hesaplanan alacağı —–
—–sayılı—- tarihi itibariyle, dava dışı —- numaralı, dava dışı —- kullandırılan —- borçlu cari hesap kredilerinden kaynaklanmış,
– —– ihtarname masrafı olmak üzere toplam —–alacağının olduğu,
Davacının “dava tarihi itibariyle” hesaplanan toplam——
– Davacının dava dilekçesinde yazılı talebinin ise, —- — ihtarname masrafı olmak üzere toplam —- olduğu, davacının faiz yönünden talebi ile bağlı bulunduğu,Davacının “dava dilekçesinde yazılı” toplam alacak talebi
– Davacının hesaplanan alacağının, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi ile Kefalet Sözleşmesi’nin kapsamına ve Banka kayıtlarına uygun olduğu,
– Davacının tarafımızca hesaplanan faiz alacağı ile dosyaya sunulan 28.05.2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda hesaplanan davacının faiz alacağı arasındaki lehte farkın; bilirkişilerin 16.03.2018 kat tarihinden itibaren faiz hesaplaması gerekirken, — ihtarname tarihinden itibaren; eksik faiz hesaplamasından kaynaklandığı,
– Tahsilde tekerrür oluşturmamak ve Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi uyarınca; dava tarihinden sonra yapılabilecek kısmi tahsilatların öncelikle faiz ve borcun ferilerine mahsubu sağlanmak kaydıyla,
a) —- Esas sayılı dosyası ile ilgili, dava dışı — kullandırılan — borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış, — asıl alacağa,
b) —ile ilgili, dava dışı—– kullandırılan —– numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış, —– asıl alacağa,
c) —- Esas sayılı dosyası ile ilgili, dava dışı—-kullandırılan —- numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış, —asıl alacağa,
——-., sayılı dosyaları ile ilgili, dava dışı — numaralı, dava dışı — numaralı, dava dışı— kullandırılan — numaralı, borçlu cari hesap kredilerinden kaynaklanmış, toplam —– asıl alacağa,
– Davacı —— işbu dava konusu kredilere uyguladığı yıllık % 23,92 gecikme faiz oranları üzerinden, dava tarihinden itibaren – asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi, temerrüt faizi üzerinden % 5 gider vergisi hesaplanmak suretiyle, alacağın bu rakamlar üzerinden devam edeceği” yönünde görüş bildirilmiştir.
16-İkinci heyet ek bilirkişi raporu: Mahkememizce—-numaralı “Dosyada bulunan sözleşme örneklerinin incelenmesinde, davalılar— tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesinde müteselsil kefillerin eş muvafakatının bulunmadığı, Borçlar Kanununda yapılan değişiklik öncesi mevcut haliyle eş muvafakatinin imza tarihinde geçerlilik şekli teşkil edebilme ihtimalinin bulunduğu, bunun sonuca etkisi tartışılarak, yine — protokolde bulunan kefalet sözleşmesindeki kefalet limiti, türü ve tarihinin —- raporu gereğince davalıların eli mahsulü olmaddığıının kabul edilmesine göre kefaletin geçersiz sayılması ihtimaline binaen, nihai hukuki değerlendirme mahkememiz hakimler heyetine ait olmak üzere, davalıların sorumlu olduğu tutar bu yönlerden hüküm kurmaya elverişli olarak hesaplanarak ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın aynı bilirkişi heyeti tevdiine, bu amaçla dosyanın önce bilirkişi —-teslim edilmesine, daha sonra diğer bilirkişilerle ortak rapor hazırlanmasının istenmesine” şeklindeki ara kararı ile dosya aynı heyete tevdi edilmiş olup, bilirkişiler —- bilirkişi raporunda; “Mahkemenin—-limitli genel kredi ve teminat sözleşmesinin ve —– limitli genel kredi ve teminat sözleşmesinin asıl olacağına;— tarihli limit artırımı ve tüm—- protokollerdeki davalıların müteselsil kefalet imzalarının; dava dışı —- dava dışı ——-kredileri için teminat teşkil edemeyeceğine karar vermesi durumunda;
Davalı —- istenebilir davacı banka alacağının aşağıdaki tablodaki şekilde olacağı;
¸Davalı—- istenebilir davacı banka alacağının aşağıdaki tablodaki şekilde olacağı
Sayın Mahkemenin —- limit artırımı ve tüm—- protokollerdeki davalıların müteselsil kefalet imzalarının; dava dışı —- dava dışı —- kredileri için teminat teşkil edebileceğine karar vermesi durumunda;
Davalılar ——— istenebilir davacı banka alacağının aşağıdaki tablodaki şekilde olacağı;
4) Davacı —- işbu dava konusu kredilere uyguladığı yıllık % 23,92 gecikme faiz oranları üzerinden, dava tarihinden itibaren – asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi, temerrüt faizi üzerinden % 5 gider vergisi hesaplanmak suretiyle, alacağın bu rakamlar üzerinden devam edeceği,
5) —- verdiği görev doğrultusunda —– tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerinin dava konusu müteselsil kefaletlere ilişkin bölümlerinde yapılan incelemelerimizde her ne kadar eksiklikler tespit edilmiş olsa dahi, işbu eksikliklerin 26.10.2015 tarihinde davacı banka ile davalılar arasında akdedilmiş olan Ek protokoller ile giderildiği; dava konusu alacaklara sebep olan kredilerin bu eksiklikler giderildikten sonra kullanılmış olduğu, söz konusu——- tarafından imzalandığı, ek protokollerdeki yazıların ve imzaların tamamının —— tespit edildiğinin belirtildiği, işbu sebeplerle —- davacı bankanın alacak istemine dayanak teşkil edeceği ve dava dilekçesinde yazılı alacakların tamamının davalılardan talep edilebileceği” yönünde terditli rapor düzenlenmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
17-Taraflar Arasında İmzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmeleri ve davalıların kefaletinin geçerli olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi:
a)Davacı ———. arasında, dava dışı —- davalılar; —- tarihinde—— limitli Genel Kredi ve—–Teminat Sözleşmesi’nin limiti—- tarihinde, taraflar arasında, Kefalete İlişkin —- düzenlenmiştir.
—-emsal kararlarında, yüksek mahkeme tarafından, sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce imzalandığı durumlarda kefaletin şartlarının 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre belirlenmesinin gerektiği vurgulanmıştır. Ancak kefalet sözleşmesi 01.07.2012 tarihinden önce imzalanmış olsa dahi 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 484. maddesinde “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mesul olacağı muayyen bir miktar iradesine mütevakkıftır.” denildiğinden kefalet sözleşmesinin yazılı olması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet miktarının belirli ya da belirlenebilir olması şarttır. Kefalet sözleşmesinde en az bulunması gerekenler; asıl borcun türü, yükümlülüğün sebebi, kapsamı, asıl borçlunun ve alacaklının isimleri olmalıdır. Kefalet sözleşmesinde, kefilin sorumlu olacağı belli miktarın gösterilmesi de zorunlu değildir. Kefilin sorumluluğunu belirleyecek durumda olması yeterli görülmektedir. Ticaret Kanunu uyarınca, ticari borçlara kefalet, aksi kararlaştırılmadıkça müteselsil kefalettir. Bunun dışında, adi kefalet normal kefalet türü olarak kabul edildiğinden, müteselsil kefaletin kefalet sözleşmesinden açıkça anlaşılması gerekir. 20.05.2010 tarihli kefalet sözleşmesinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun kefalete ilişkin 484. maddesinde belirtilen hususları içerdiğinden; kefaletlerin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Şekil” başlıklı 583. maddesinde kefalet sözleşmelerinde şekle ilişkin hususlar düzenlenmiştir. Maddesinde “Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kefilin kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” hükümleri yer almaktadır. Kefilin el yazısını içermeyip maktu şekilde düzenlenmiş kefalet sözleşmeleri geçersiz olacaktır.
Mahkememizce doğru kabul edilen —–numaralı —- sayfasında—-alt kısımda ve —-. sayfasında yer alan kefalet bölümündeki, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazılarının, davalılar —-Protokolündeki tüm, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile adlarına atılan imzaların—— limitli kefalet sözleşmesinin TBK’nin kefalete ilişkin 583. maddesinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletlerin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesinde, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça eşin yazılı rızası şartı getirilmiştir. Ancak ticaret siciline kayıtlı bir ticari işletmenin sahibi olan gerçek kişi tacirin kendi işletmesi ile ilgili gireceği kefalet ilişkilerinde eşin rızası aranmaz. Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye göre tacir sayılanlar için de Türk Borçlar Kanunu’nun 584/3. maddesindeki istisna kapsamında ticari işletmeleri ile ilgili kefalet sözleşmelerinde eşin rızası aranmaz.
Taraflar arasında imzalanan, geçerli, kefalet sözleşmelerine göre müteselsil kefillerinin sorumluluk miktarları aşağıda gösterilmiştir.
¸ —–
b) Davacı ——– davalılar —-müteselsil kefaleti ile —- limitli — Kefalete İlişkin Ek Protokol düzenlenmiştir.
Dosyaya sunulan ——-sayfasında, —-. sayfasında,—- sayfasında yer alan kefalet bölümündeki, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazılarının davalılar —–olduğu, dava dışı kredi borçlusu — krediler için imzalanan Kefalet —- tüm, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile adlarına atılan imzaların —-olduğu belirtildiğinden —- tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi ve 26.10.2015 tarihli kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 583. maddesinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletlerin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 584. maddesinde, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça eşin yazılı rızası şartı getirilmiştir. İşbu dava konusu kefaletler için davalı —— eşinin ve davalı —- eşinin yazılı rızası alınmıştır.
Taraflar arasında imzalanan, geçerli, kefalet sözleşmesine göre müteselsil kefillerinin sorumluluk miktarları aşağıda gösterilmiştir:
(*) —– dava tarihi itibariyle—-
c) Davacı —- arasında, dava dışı —- ile davalılar——–müteselsil kefaleti ile —- tarihinde—- Sözleşmesi akdedilmiştir. Ayrıca — tarihinde, taraflar arasında—- Kefalete İlişkin Ek Protokol düzenlenmiştir.
Mahkememizce doğru kabul edilen —– numaralı —- sayfasında,—– sayfasında ve —. sayfasında yer alan kefalet bölümündeki, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazılarının, davalılar—-olduğu, dava dışı kredi borçlusu—- kullandırılan krediler için imzalanan —-limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile adlarına atılan imzaların —- olduğu, belirtildiğinden; —- tarihli kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 583. maddesinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletlerin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesinde, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça eşin yazılı rızası şartı getirilmiştir. Davalılar—– eşinin ve —- eşinin yazılı rızası alınmıştır.
Taraflar arasında imzalanan, geçerli, kefalet sözleşmesine göre müteselsil kefillerinin sorumluluk miktarları aşağıda gösterilmiştir.
—- dava tarihi itibariyle —-
Davalılar vekilinin —- ile;
-Dava dışı —– limitli kredi sözleşmesindeki kefaletlerin geçersiz olduğunu, —düzenlenen raporda “20.05.2010 tarihli sözleşme için ‘… sözleşmede yazdırılan bölümlerin ve şahısların adına atılı imzaların yer almadığı, sözleşmenin— ibareleri ve ikisi ‘—– kaşe izi üzerinde, ikisi de müteselsil kefil bölümünde ikinci ve üçüncü satırda olmak üzere beş adet imza bulunduğu, kaşe izleri üzerinde yer almayan imzaların karşısında herhangi bir isim yazısı bulunmadığı’nı tespit ettiğini, bu tespite göre sözleşmedeki imzaların asıl borçlu şirket kaşeleri üzerine atılmış olup imzaların şirket adına atıldığı kefalet ile bir ilgisinin olmadığı, buna ek olarak ilgili sözleşmede kefalet kısımlarında yalnızca imza görünmekte olup davalıların — almadığını, dolayısıyla söz konusu imzaların ne için atıldığının da belirsiz olduğunu, adli tıp raporunda da kaşe üzerinde yer almayan imzaların karşısında hiçbir şey yazmadığının belirtildiğini, buna göre söz konusu imzaların açığa atılan imzadan hiçbir farkı bulunmadığını
-Dava dışı ——- limitli kredi sözleşmesindeki kefaletlerin ve 26.10.2015 tarihli kefalete ilişkin ek protokoldeki kefaletlerin geçersiz olduğunu, bilirkişi heyetinin dava dışı —-. ile imzalanan —- kefaletlerin, taraflar arasındaki —– çıkarılan kefalet sözleşmesine dayanarak geçerli olduğunu iddia etmekte olduğunu ancak bilirkişi heyetinin sözleşmelerin geçerlilik şartları konusunda yanıldığından bu tespiti de hatalı olduğu, —-. Sayfasındaki yazı ve imzaların davalılara ait olduğunu ancak 19.04.2014 tarihli asıl sözleşmenin—-. Sayfasındaki kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihlerinin davalıların el ürünü olmadığını ve yine ——. Sayfadaki—– Sayfadaki——- yazısının davalıların el ürünü olmadığının tespit edildiğini, her ne kadar —– tespitlerde eksik hususlar bulunsa da, söz konusu kredi sözleşmesindeki kefaletlerin geçersiz olduğunu, ——–kredi sözleşmesindeki kefaletler 6098 sayılı TBK md. 583’e “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” aykırı düzenlendiğinden geçersiz olduğunu, dolayısıyla asıl kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan bu geçersiz sözleşmeye dayanarak yapılan kredi limitini 7.000.000,00 TL’ye çıkaran kefalet sözleşmesinin de geçersiz olacağını, taraflar arasında ek protokol düzenlemenin asıl sözleşmeyi sonradan geçerli hale getirmeyeceğini,
-Dava dışı —– limitli kredi sözleşmelerindeki kefaletlerin geçersiz olduğunu, bilirkişi heyetinin 03.01.2013 tarihli iki sözleşmedeki kefaletlerin geçerli olduğuna kanaat getirdiğini, ilgili sözleşmelere ilişkin 09.12.2020 tarihli adli tıp raporunda 03.01.2013 tarihli iki sözleşmede de yazı ve imzaların davalılara ait olduğu tespitinin yapıldığını ancak söz konusu tespitin hatalı olduğunu ve bu hususta adli tıp raporuna itirazlarını önceki beyanlarında belirttiklerini, söz konusu imza ve yazı incelemesinin nasıl yapıldığı hususunda herhangi bir bilginin yer almadığını, imza incelemesinde hangi usul ile yapıldığı, hangi örnekler ile kıyaslandığının belirsiz olduğunu, söz konusu sözleşmelerdeki yazılar davalılara ait olsaydı dahi ilgili sözleşmelerin şekle aykırılığa ek olarak eşin rızasının bulunmaması sebebiyle geçersiz olduklarını, her iki sözleşmenin de tarihi 03.01.2013 olup her iki sözleşmeye de — tarihinde yürürlüğe girmiş olan Türk Borçlar Kanununun uygulanacağını, bu kanunun yayımlandığı ilk halinde TBK md. 584/1’de “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” diyerek kefalet sözleşmelerinde eşin rızasının zorunlu olduğunun belirtildiğini, mevcut sözleşmelerde de eşin rızası bulunmadığından geçersiz olup davalıların sorumluluğuna gidilemeyeceğini, mevcut raporda bilirkişi heyetinin, söz konusu kredi sözleşmelerine ilişkin kefalete eşlerin rızasının bulunduğunu belirttiğini ancak dosyada müvekkillerin eşlerinin rızasına ilişkin belgeler incelendiğinde bu şartın yerine getirilmediğinin görüleceğini zira eşin rızasının en geç kefalet sözleşmesinin kurulduğu anda verilmiş olması gerektiğini, eşin rızasının TBK md. 584 gereği yazılı olarak ve kefaletin adının yazılı şekilde olmasının gerektiğini, davalıların eşlerinin imzaladığı belirtilen belgelerde hangi sözleşmeye kefil olmaya muvafakat ettiklerinin belirsiz olduğunu, matbu yazılı olan metinlerde dava dışı şirketlerin adı geçmekte ise de; davalıların kefil oldukları sözleşmeye ilişkin bir bilginin yer almadığını, ayrıca eş rızasının somut ve belirli bir kefalet sözleşmesi için ve her sözleşmeye dair ayrı ayrı olmak üzere verilmiş olmasının gerektiğini, baştan ileriki tarihlerde (gelecekte) akdedilecek kefalet sözleşmeleri için genel muvafakat verilemeyeceğini, kredi sözleşmelerinin—– tarihli olmasına rağmen muvafakat verildiği belirtilen belgelerden birinde 03.01.2012 tarihinin yazıldığını, kredi sözleşmesinden 1 yıl öncesinin tarihi bulunduğu dikkate alınacak olursa halihazırda mevcut dahi olmayan bir kredi sözleşmesi için alınan rızanın geçerli olmadığını, her ne kadar 28.03.2013 tarihli 6455 sayılı kanun 77. Maddesi ile TBK md. 584’e üçüncü bir fıkra eklenmiş ve bazı kefalet sözleşmelerinde eşin rızasının aranmayacağını belirtmiş ise de; mevcut sözleşmelerin 03.01.2013 tarihli olduğunu ve sözleşme tarihlerinde eşin rızasının aranacağının aşikar olduğunu,
-Adli tıp raporundaki tespitler ile mevcut rapordaki değerlendirmelerin çelişkili olduğunu, Mahkemece alınan 09.12.2020 tarihli adli tıp raporundaki tespitlere göre mevcut kefaletlerin geçersiz olduğunu, —— sözleşmede yazdırılan bölümlerin ve şahısların adına atılı— ikisi ‘— bölümünde ikinci ve üçüncü satırda olmak üzere beş adet imza bulunduğunu,— üzerinde yer almayan imzaların karşısında herhangi bir isim yazısı bulunmadığının tespit edildiğini, — sayfasında yer alan kefalet bölüm yazıları(kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi) ile — yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla — üst ve orta bölümde yer alan — kısımda yer alan —– arasında; tersim– bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla— tespitinde bulunulduğunu, mevcut raporda davalıların el yazıları ile yazılmamış olan kısımlarda dahi davalılar yazmış gibi tespit yapıldığı ve geçersiz olan kefalet sözleşmelerinin geçerli kabul edildiğini, tüm bunlara ek olarak bilirkişi raporunda davalıların temerrüt faizi, faiz oranı, gider vergisi ve ihtarname masraflarından sorumlu olduğu kabul edildiğini ancak davalıların söz konusu kredi sözleşmelerinden sorumlu olmadığı gibi temerrüt faizi ve gider vergisi ve davacı banka tarafından gönderilen ihtarname masrafından da sorumlu olmadığı yönünde itirazda bulunmuşlardır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesinde, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça eşin yazılı rızası şartı getirilmiştir. Ancak– — kayıtlı bir ticari işletmenin sahibi olan gerçek kişi tacirin kendi işletmesi ile ilgili gireceği kefalet ilişkilerinde eşin rızası aranmaz. Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye göre tacir sayılanlar için de Türk Borçlar Kanunu’nun 584/3. maddesindeki istisna kapsamında ticari işletmeleri ile ilgili kefalet sözleşmelerinde eşin rızası aranmaz.
Yüksek Yargıtay emsal kararlarında, yüksek mahkeme tarafından, sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce imzalandığı durumlarda kefaletin şartlarının 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre belirlenmesinin gerektiğinin vurgulandığı, 20.05.2010 tarihli kefalet sözleşmesinin 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 484. maddesinde belirtilen hususları içerdiğinden kefaletlerin geçerli olduğu, işbu kredilerin, kefaletlere İlişkin düzenlenen — — tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerinin dava konusu müteselsil kefaletlere ilişkin bölümlerinde her ne kadar eksiklikler tespit edilmiş olsa dahi, işbu eksikliklerin — davacı banka ile davalılar arasında akdedilmiş olan ek protokollerle giderildiği, dava konusu alacaklara sebep olan kredilerin bu eksiklikler giderildikten sonra kullanılmış olduğu, söz konusu ek protokollerin — Teminat Sözleşmelerinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğu ve bu hükmün de davalı kefiller tarafından imzalandığı, ek protokollerdeki yazıların ve imzaların tamamının —- raporu ile davalıların eli ürünü olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği, işbu sebeplerle —– tarihli 3 adet ek protokolün de davacı bankanın alacak istemine dayanak teşkil edeceği kanaatine varılmış ve davalılar vekillerinin bu kapsamdaki itirazlarının reddine karar verilmiştir.
18-Kredilerin Kullandırılması:
a) Davacı —-. arasında imzalanan — uyarınca, dava dışı —- hesap açılarak, 01.03.2016 tarihinde, yıllık % 15,95 faiz oranlı, — tutarında nakit kredi kullandırılmıştır. Ayrıca, — — numaralı hesabına bağlı — verilerek— kredi kullandırılmıştır.
b) Davacı — arasında imzalanan —–uyarınca, dava dışı —- numaralı borçlu cari hesap açılarak,— tarihinde, yıllık % 15,95 faiz oranlı, — tutarında nakit kredi kullandırılmıştır. Ayrıca, — numaralı hesaplarına bağlı çek karneleri verilerek—- kullandırılmıştır.
c) Davacı—- arasında imzalanan –Sözleşmesi uyarınca, dava dışı —-numaralı —– tarihinde, yıllık % 15,95 faiz oranlı—- tutarında nakit kredi kullandırılmıştır.
19- İhtarnameler:
a) Dava dışı — kullandırılan borçlu cari hesap kredisinin dönem borçlarının hesap özetinde belirtilen vadelerinde ödenmemesi sebebiyle, — —- Sözleşmesi’nin 11. maddesine istinaden, davacı banka tarafından, —-yevmiye sayılı ihtarnamesi ile dava dışı – asıl borçlu —- borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış, — borcun, 16.03.2018 kat tarihinden itibaren işleyecek faiz, gider vergisi ve noter masrafı ile birlikte — ödenmesi,
— bulunan çek karnelerinin derhal Banka’ya iade edilmesi, bu mümkün olmazsa,— 5941 sayılı Çek Yasası gereği alacaklı bankaca ödenmesi garanti edilen — Banka veznelerine nakit olarak depo edilmesi, aksi halde yasal yollara başvurularak tahsili yoluna gidileceği, bu durumda masraf ve vekalet ücretinin muhataplara ait olacağı” ihtar edilmiştir.
—numaralı borçlu cari hesap kredisinin, “kat tarihi itibariyle” borcu oluşturan hesap hareketleri
b) Dava dışı — kullandırılan borçlu cari hesap kredisinin dönem borçlarının hesap özetinde belirtilen vadelerinde ödenmemesi sebebiyle, — Sözleşmesi’nin 11. maddesine istinaden, davacı banka tarafından, — sayılı ihtarnamesi ile dava dışı – asıl borçlu —— “— tarihi itibariyle — numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış, —- ve — tutarı olmak üzere toplam — kat tarihinden itibaren işleyecek faiz, gider vergisi ve noter masrafı ile birlikte 24 saat içinde ödenmesi, —-nezdinizde bulunan çek karnelerinin derhal Banka’ya iade edilmesi, bu mümkün olmazsa, 15 adet çek yaprağının, 5941 sayılı Çek Yasası gereği alacaklı bankaca ödenmesi —- edilen meblağ olan toplam — içinde — nakit olarak depo edilmesi, aksi halde yasal yollara başvurularak tahsili yoluna gidileceği, bu durumda masraf ve vekalet ücretinin muhataplara ait olacağı” ihtar edilmiştir.
–numaralı borçlu cari hesap kredisinin, “kat tarihi itibariyle” borcu oluşturan hesap hareketleri
c) Dava dışı — kullandırılan borçlu cari hesap kredisinin dönem borçlarının hesap özetinde belirtilen vadelerinde ödenmemesi sebebiyle, —- — numaralı borçlu cari hesabı, Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin 11. maddesine istinaden, davacı banka tarafından,— borçlu — –itibariyle — numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış, 1.513.123,21 TL anapara, — 16.03.2018 kat tarihinden itibaren işleyecek faiz, gider vergisi ve noter masrafı ile birlikte 24 saat içinde ödenmesi, aksi halde yasal yollara başvurularak tahsili yoluna gidileceği, bu durumda masraf ve vekalet ücretinin muhataplara ait olacağı” — edilmiştir.
–numaralı borçlu cari hesap kredisinin, –” borcu oluşturan hesap hareketleri
20- Temerrüt tarihlerinin tespiti:
a) Dava dışı — müteselsil kefilleri; dava dışı —— yevmiye sayılı ihtarnameleri, muhatapların — yazılı adreslerine gönderilmiş olup, asıl borçlu– gönderilen ihtarnamelerin; muhataplar —- adreslerinde bulunmadığından— muhatapların kapısına yapıştırıldığı, müteselsil kefil –gönderilen ihtarnamenin; muhatap adresten –tarihinde iade edildiği; Noterlik tebliğ şerhlerinden anlaşılmıştır.
— ihtarnamelerini, — borcunu ödemesi için 24 saat süre verilmiştir. Verilen bir günlük ödeme süresi gözetildiğinde; dava dışı – asıl borçlu —— tarihinde temerrüde düştükleri, —- ihtarnamesi, usulüne uygun olarak tebliğ edilemeyen diğer müteselsil kefil davalı — itibariyle temerrüde düştüğü kanaatine varılmıştır.
——yevmiye sayılı ihtarnamelerinin tebligatları
b) Dava dışı – asıl borçlu— müteselsil kefilleri; dava dışı— — yevmiye sayılı ihtarnameleri, muhatapların Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerinde yazılı adreslerine gönderilmiş olup, asıl borçlu —müteselsil kefili —— gönderilen ihtarnamelerin; muhataplar dağıtım saatlerinde adreslerinde bulunmadığından Muhtarlığa tebliğ edilerek — muhatapların kapısına yapıştırıldığı, müteselsil kefil — ihtarnamenin; muhatap adresten ayrılmış olduğundan — tarihinde iade edildiği —tebliğ şerhlerinden anlaşılmıştır.
— yevmiye numaralı ihtarnamelerini, — tarihinde tebliğ alan asıl borçlu —-verilmiştir.
Verilen bir günlük ödeme süresi gözetildiğinde; dava dışı – asıl borçlu —- davalı – müteselsil kefili — tarihinde temerrüde düştükleri,—-ihtarnamesi, usulüne uygun olarak tebliğ edilemeyen diğer müteselsil kefil davalı—-dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kanaatine varılmıştır.
—– yevmiye sayılı ihtarnamelerinin tebligatları
c) Dava dışı – asıl borçlu——- tarih ve — yevmiye sayılı ihtarnameleri, muhatapların —yazılı adreslerine gönderilmiş olup, asıl borçlu —- ihtarnamelerin; muhataplar —- saatlerinde adreslerinde bulunmadığından —- tebliğ edilerek —-muhatapların kapısına yapıştırıldığı, müteselsil kefil — ihtarnamenin; muhatap adresten — olduğundan — tarihinde iade edildiği —- tebliğ şerhlerinden anlaşılmıştır.
—– yevmiye numaralı ihtarnamelerini, —–tarihinde tebliğ alan asıl borçlu —- borcunu ödemesi için — saat süre verilmiştir. Verilen bir günlük ödeme süresi gözetildiğinde; dava dışı – asıl borçlu — davalı – müteselsil kefili — tarihinde temerrüde düştükleri,— numaralı ihtarnamesi, usulüne uygun olarak tebliğ edilemeyen diğer müteselsil kefil davalı–dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kanaatine varılmıştır.
—- yevmiye sayılı ihtarnamelerinin tebligatları
21- Davacı Banka’nın “kat tarihi itibariyle” alacağı:
a) Davacı Banka’nın,— dava dışı—– kullandırılan —- numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış, —— anapara, 32.373,78 TL [işlemiş] faiz, 509,92 TL işlemiş faizin % 5 [kalan] gider vergisi olmak üzere; toplam 916.142,16 TL alacağının olduğu bankacı bilirkişiler ——– tarafından davacı banka kayıtlarından tespit edilmiş olup, 12.04.2021 tarihli rapordaki bu tespit dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
b) Davacı Banka’nın, ——- itibariyle, dava dışı —- kullandırılan, —- borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış, —- anapara, 45.985,79 TL [işlemiş] faiz, 669,44 TL işlemiş faizin % 5 [kalan] gider vergisi olmak üzere; toplam 1.329.296,68 TL alacağının olduğu bankacı bilirkişiler ——- tarafından davacı banka kayıtlarından tespit edilmiş olup,——— tarihli rapordaki bu tespit dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
c) Davacı Banka’nın, —– —- numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış, —- anapara, 79.850,78 TL [işlemiş] faiz, 1.036,44 TL işlemiş faizin % 5 [kalan] gider vergisi olmak üzere; toplam 1.594.010,43 TL alacağının olduğu bankacı bilirkişiler —-tarafından davacı banka kayıtlarından tespit edilmiş olup, 12.04.2021 tarihli rapordaki bu tespit dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
22- Akdi ve Gecikme Faiz Oranlarının Tespiti: Taraflar arasında düzenlenen Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin, “Temerrüt Faizi ve Oranı” başlıklı 11. maddesinde; “Müşteri, temerrüdü halinde; belli vadeli borçlarda bu vade tarihinden, hesap kapatma, hesap kesme, kat etme ihbarı ile muaccel hale gelen hesaplarda hesap kapatma tarihinden, bunları Banka’ya, bu sözleşme koşullarında tamamen geri ödeyeceği tarihlere kadar geçecek günler için, kullanmış olduğu tüm kredilere Banka’ca uygulanan kredi faiz oranlarından muacceliyet tarihi itibariyle en yüksek olan kredi faiz oranına, bu oranın % 50 ilavesi ile bulunacak oranda temerrüt faizi tatbik edileceğini ve bu temerrüt faizi ile gider vergisini ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder. Temerrüt faiz oranının tespitinde, TL borç için, Müşterinin TL kredilerine uygulanan kredi faiz oranlarının en yüksek olanın % 50 fazlası dikkate alınacaktır.” hükmü yer almaktadır.
Dava dışı —– —– kullanmış olduğu tüm kredilere, davacı Banka tarafından uygulanan kredi faiz oranlarından, muacceliyet tarihi itibariyle en yüksek olan TL kredi faiz oranı yıllık % 15,95 olup, bu orana % 50 ilavesi ile bulunan ve muaccel hale gelmiş işbu dava konusu —— borçlu cari hesap kredilerine uygulanacak temerrüt faiz oranının yıllık % 23,92 olduğu tespit edilmiştir.
23- Hesaplama Yöntemi ile ilgili —- numaralı ihtarnamelerini—- tarihinde tebliğ alan davalı-müteselsil kefil ——— tarihinde temerrüde düştüğü, —–yevmiye numaralı ihtarnameleri usulüne uygun olarak tebliğ edilemeyen diğer müteselsil kefil davalı —- dava tarihinde temerrüde düştüğü kanaatine varıldığı yukarıda ilgili bölümde açıklanmış olup, buna göre, davalı – müteselsil kefillerin sorumlu olduğu miktarların hesaplanmasında; davalı —–kat tarihinden 23.03.2018 temerrüt tarihine kadar olan 7 günlük süre için % 15,95 faiz oranın akdi faiz ve 23.03.2018 temerrüt tarihinden — dava tarihine kadar olan 25 günlük süre için de % 23,92 oranından temerrüt faizi hesaplanması gerekmektedir.
Dava tarihi itibariyle temerrüde düşen diğer müteselsil kefil-davalı —- —–8 dava tarihine kadar olan 32 günlük süre için de % 15,95 oranından akdi faiz hesaplanması gerekmektedir.
Ancak, davacı Bankanın asıl ve birleşen dava dilekçelerindeki talebi ile banka kayıtlarının incelenmesi neticesinde; davacının, her iki davalı ve dava konusu tüm kredi borçları için, kat tarihinden dava tarihine kadar olan 32 günlük süreye, davalılar lehine, yıllık 15,95 akdi faiz oranından, faiz hesaplamaları yapmış olduğu anlaşıldığından, taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının talebi ile bağlı olacak ve her iki davalı için de sorumluluk miktarlarının hesaplanmasında; kat tarihinden dava tarihine kadar olan 32 günlük için yıllık % 15.95 akdi faiz oranından faiz hesaplaması yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
24- Davacı Banka’nın “dava tarihi itibariyle” alacağı:
a) Asıl dava dosyası açısından; 916.142,16 TL anapara tutarı üzerinden, 16.03.2018 kat tarihinden 17.04.2018 dava tarihine kadar olan 32 günlük süre için, davacı bankanın uyguladığı yıllık % 15,95 akdi faiz oranından hesaplanmış 12.988,86 TL kat tarihi sonrasına ait akdi faiz, —– makbuzuna göre 1.338,21 TL ihtarname masrafı ve 916.142,16 TL asıl alacak olmak üzere; davacı Banka’nın, davalı-müteselsil kefiller ——- dava tarihi itibariyle, dava dışı ———kullandırılan —— borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış toplam — alacağının bulunduğu bankacı bilirkişiler—— tarafından davacı banka kayıtlarından tespit edilmiş olup, — tarihli rapordaki bu tespit dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
b) Birleşen—- sayılı dosya açısından;— tutarı üzerinden, —– tarihinden —dava tarihine kadar olan 32 günlük süre için, davacı bankanın uyguladığı yıllık % 15,95 akdi faiz oranından hesaplanmış — kat tarihi sonrasına ait akdi faiz,—– makbuzuna—— asıl alacak olmak üzere; davacı Banka’nın, davalı – müteselsil kefiller —– dava tarihi itibariyle, dava dışı ——-numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış,— alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
c) Birleşen—- dosya açısından; —tutarı üzerinden, — tarihinden — dava tarihine kadar olan 32 günlük süre için, davacı bankanın uyguladığı yıllık % 15,95 akdi faiz oranından hesaplanmış — kat tarihi sonrasına ait akdi faiz, —– tarih —— masrafı ve —- olmak üzere; davacı Banka’nın, davalı – müteselsil kefiller —– dava tarihi itibariyle, dava dışı —- numaralı borçlu cari hesap kredisinden kaynaklanmış,– alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
25-Sonuç: Sonuç olarak, yukarıda açıklandığı üzere; öncelikle— bankacı bilirkişiler——-tarihli bilirkişi rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli görülmekle hükme esas alınmış olup, her ne kadar tarafların itirazları doğrultusunda bu ikinci bilirkişi heyeti tarafından — tarihli ek bilirkişi raporu düzenlenmiş ise de, ek rapor tarafların itirazları doğrultusunda terditli olarak hazırlanmış olup, bu ek rapordaki bazı hukuki değerlendirmeler mahkememiz— heyetince doğru görülmemiş ve yukarıdaki gerekçelerle;
a)Asıl dosya açısından, davacı —– dava dışı —— arasında, dava dışı —– davalılar —–üteselsil kefaleti ile——– akdedildiği ve—- arttırıldığı, ayrıca 26.10.2015 tarihinde, taraflar arasında, 7.000.000 TL limitli Kefalete İlişkin Ek Protokolün düzenlendiği, sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce imzalandığı durumlarda kefaletin şartlarının 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre belirlenmesinin gerektiği, 20.05.2010 tarihli kefalet sözleşmesinin 818 sayılı Borçlar Kanununun kefalete ilişkin 484. maddesinde belirtilen hususları içerdiğinden, davalıların kefaletlerinin geçerli olduğu, —— Mahkememizce doğru kabul edilen —–numaralı Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin ——— kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet —- davalı —– eli ürünü olmadığı, dava dışı kredi borçlusu —– krediler için imzalanan —-tüm kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile adlarına atılan — —— ürünü olduğu belirtildiğinden; —– limitli kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 583. maddesinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletlerin geçerli olduğu, buna göre asıl dosya açısından; davacının — kat tarihi sonrasına ait akdi faiz, —- alacağının bulunduğu, bu nedenle taleple bağlılık ilkesi uyarınca davanın tam kabulü ile 916.142,16 TL asıl alacak, 12.410,58 TL işlemiş faiz, 1.338,21 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 929.890,95 TL’nin, 916.142,16 TL asıl alacağa yıllık %23,92 gecikme faiz oranları üzerinden, davanın açıldığı 17.04.2018 tarihinden asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi, temerrüt faizi üzerinden %5 gider vergisi hesaplanmak suretiyle, asıl borçlu şirketten tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılar —-müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerektiği,
b)Birleşen—- açısından; davacı ——-ile dava dışı——. arasında, dava dışı ———– davalılar; —— müteselsil kefaleti ile —-Sözleşmesi’nin akdedildiği, ayrıca — tarihinde — Kefalete İlişkin Ek Protokolün düzenlendiği, imza ve yazı incelemesine ilişkin ——–Sözleşmesi’nin, —-. sayfasında yer alan —– bölümündeki—– tarihi yazılarının, davalı; ——- el ürünü olduğu, dava dışı kredi borçlusu —- kullandırılan krediler için imzalanan —- tüm, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile adlarına atılan imzaların—– eli ürünü olduğu, belirtildiğinden;—– sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 583. maddesinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletlerin geçerli olduğu, buna göre davacının — kat tarihi sonrasına ait akdi faiz, 1.069,18 TL ihtarname masrafı alacağının olduğu, bu nedenle birleşen davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak —- ihtarname masrafı olmak üzere toplam — asıl alacağa yıllık %23,92 gecikme faiz oranları üzerinden, davanın açıldığı 17.04.2018 tarihinden asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi, temerrüt faizi üzerinden %5 gider vergisi hesaplanmak suretiyle, asıl borçlu şirketten tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılar —- —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerektiği,
c)Birleşen — esas sayılı dosya açısından; davacı —–. ile dava dışı —– arasında, dava dışı ————- ile davalılar; —– müteselsil kefaleti ile—-ve Teminat Sözleşmesi’nin akdedildiği, ayrıca 26.10.2015 tarihinde, taraflar arasında, —- 09.12.2020 tarih ve —— numaralı — Teminat Sözleşmesi’nin, —. sayfasında, —-sayfasında, — sayfasında yer alan kefalet bölümündeki, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazılarının, davalı; —– el ürünü olduğu, dava dışı kredi borçlusu — kullandırılan —tüm, kefalet limiti, kefalet türü ve kefalet tarihi yazıları ile adlarına atılan imzaların ——– eli ürünü olduğu, belirtildiğinden; — Teminat Sözleşmesi —sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 583. maddesinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletlerin geçerli olduğu, buna göre — tarihi sonrasına ait akdi faiz, 1.017,39 TL ihtarname masrafı alacağının olduğu, bu nedenle davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak —- işlemiş faiz, 1.017,39 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam —- alacağa yıllık %23,92 gecikme faiz oranları üzerinden, davanın açıldığı 17.04.2018 tarihinden asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi, temerrüt faizi üzerinden %5 gider vergisi hesaplanmak suretiyle, asıl borçlu şirketten tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılar———– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerektiği kanaatine ulaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL ———– SAYILI DOSYADAKİ DAVADA;
1-Davanın KABULÜ ile, taleple bağlı kalınarak 916.142,16 TL asıl alacak, 12.410,58 TL işlemiş faiz, 1.338,21 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 929.890,95 TL’nin, 916.142,16 TL asıl alacağa yıllık %23,92 gecikme faiz oranları üzerinden, davanın açıldığı 17.04.2018 tarihinden asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi, temerrüt faizi üzerinden %5 gider vergisi hesaplanmak suretiyle, asıl borçlu şirketten tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Yargılama masraflarıyla ilgili olarak;
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 63.520,85 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 15.880,22 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 47.640,63 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 15.880,22 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen toplam 13.343,35 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN ——– ESAS SAYILI DOSYADAKİ DAVADA;
1-Davanın KABULÜ ile, taleple bağlı kalınarak —– işlemiş faiz, 1.069,18 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam — asıl alacağa yıllık %23,92 gecikme faiz oranları üzerinden, davanın açıldığı 17.04.2018 tarihinden asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi, temerrüt faizi üzerinden %5 gider vergisi hesaplanmak suretiyle, asıl borçlu şirketten tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılar ——– —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Yargılama masraflarıyla ilgili olarak;
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 92.107,37 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 23.026,85 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 69.080,52 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 23.026,85 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen toplam 112 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN —- ESAS SAYILI DOSYADAKİ DAVADA;
1-Davanın KABULÜ ile, taleple bağlı kalınarak 1.594.010,43 TL asıl alacak, 21.593,38 TL işlemiş faiz, 1.017,39 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.616.621,20 TL’nin, 1.594.010,43 TL asıl alacağa yıllık %23,92 gecikme faiz oranları üzerinden, davanın açıldığı 17.04.2018 tarihinden asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi, temerrüt faizi üzerinden %5 gider vergisi hesaplanmak suretiyle, asıl borçlu şirketten tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılar —- —-müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Yargılama masraflarıyla ilgili olarak;
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 110.431,39 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 27.607,85 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 82.823,54 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 27.607,85 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen toplam 160 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı-birleşen davalar davacısı vekili ile davalılar-birleşen davalar davalıları vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.