Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/449 E. 2019/1260 K. 27.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/449 Esas
KARAR NO : 2019/1260
DAVA : İtirazın İptali
DAVA DEĞERİ : 371.280 TL
DAVA TARİHİ: 12/04/2018
KARAR TARİHİ: 27/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili — harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı ile aralarında ticari münasebet ve ticari alışveriş olduğunu, davalıya hafriyat bedeli ile ilgili olarak — tanzim tarihli — TL bedelli fatura kesildiğini, davalının fatura bedelini ödemediğini, bu nedenle —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyasında yapılan itiraza borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini, itirazın iptaline, inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; davacının harcı eksik yatırdığını, davacıya borçları olmadığını, tersine alacaklı olduklarını, bu nedenlerle davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, ticari ilişkiden kaynaklanan ve faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın konusunu — tarih,- numaralı KDV dahil —- TL tutarlı davacı faturası oluşturmaktadır. Davacı, bu fatura bedelinin ödenmediğini iddia etmektedir.
Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasında “ticari ilişki olduğu hususunda” uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-İcra takibine konu faturalardan dolayı davalının davacıya borcu bulunup bulunmadığı,
b-Davalının davacıya borcu varsa miktarının ne kadar olduğu,
c-Davacının davalıyı icra takibinden önce temerrüde düşürüp düşürmediği, temerrüde düşürmüşse işlemiş faizin ne kadar olması gerektiği,
ç-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
d-Davanın tam veya kısmen reddi halinde alacaklı-davacının, icra takibini yaparken haksız olup olmadığı, ayrıca kötüniyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
2-Davaya konu icra dosyası: Dosyamız içine alınan davaya konu —. İcra Müdürlüğü’nün —- esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine – TL asıl alacak, — TL işlemiş faiz olmak üzere toplam –TL’nin faizi ile birlikte tahsili için icra takibine başladığı, borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
3-Hukuki açıklama: Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir.
İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK’nin 187, 190 ve 200. maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen deliller ile ispat etmesi gerekir.
Fatura satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Bu nedenle usule ve yasaya uygun olarak tutulmuş olsa dahi davalı taraf ticari defterlerinde kayıtlı iade, iskonto ve borç faturalarına ilişkin ispat yükünün yerine getirilmesi gerekmektedir.
Domaniç’e göre de “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. — Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.—- Normal şartlarda alacaklı faturaya konu mal ve hizmeti davalı borçluya teslim ettiğine dair borçlunun imzasını kabul ettiği irsaliye veya teslime dair yazılı belge ile ispat edebilir.
Davacının, davalı borçlu ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlaması mümkün değildir. Akdi ilişki ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle ispat edilebilir.
Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur.
Satışın yapılıp malın/hizmetin teslim edildiğini ve satışın veresiye yapıldığını davacının ispatlaması gerekir. Bir başka anlatımla bir alacak davasında mal sattığını iddia eden taraf karşı tarafın kabulünde değilse ispat külfeti öncelikle bu iddiayı öne sürendedir. İspatın konusu ise malın teslim edilmesidir. Malın teslim edildiği ispat edilememiş ise davalı borçlunun herhangi bir ispat külfeti altında olduğu söylenemez. Eğer alacaklı davacı malın teslimini sevk irsaliyesi ya da başkaca borçlunun imzasının içerir bir belge ile ispat ettiğinde bu kez teslim edilen malların bedelinin ödendiğini ispat külfeti davalı borçluya geçecektir.
HMK m.222/4’de “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.” hükmü yer almaktadır. Bu madde uyarınca, kapanış tasdikleri yapılmayan defterlerin sahibi aleyhine delil kudretine haizdir.
4-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Yukarıda belirlenen uyuşmazlık konularında yeminli mali müşavir ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti tarafından, tarafların defter, kayıt ve belgeleri, bilanço ve gelir gider cetvelleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle yine yukarıda belirtilen hukuki açıklamalar ışığında uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Buna göre, mali müşavir bilirkişi tarafından davacının davaya konu — yılı ticari defterlerinin incelenmesinde, — yılına ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, ancak kapanış tasdikinin bulunmadığı saptanmıştır. Buna göre kapanış takdiki bulunmadığından davacının – yılına ait ticari defterlerinin davacı lehinde delil niteliğinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı şirketin davaya konu — yılı defterlerinin mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmesinde, kök raporda belirtildiği üzere — yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı görülmüştür. Davalı şirketin — yılı ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda – tarihli ek raporda belirtildiği üzere — yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde alındığı görülmüştür. Buna göre davalının gerek — yılına, gerekse — yılına ait ticari defterlerinin davalı lehinde delil niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından davacının ticari defterlerinin incelenmesinde, davalı şirkete — TL borç kaydedildiği, karşılığında — TL alacak kaydı girmek suretiyle, davacı şirketin kendi defterlerinde – takip tarihi itibarıyla davalıdan — TL alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir.
Davalının kayıtlarının incelenmesinde, davacıya — TL borç kaydettiği, karşılığında – TL alacak kaydı girmek suretiyle, davalının kendi defterlerinde davacıdan— takip tarihi itibarıyla — TL alacaklı gözüktüğü, dava konusu faturanın davalı defterleri de yer aldığı tespit edilmiştir.
Davacı tarafından dava dosyasına sunulan, davalı kayıtlarında da yer alan faturanın davacı tarafından davalıya “HARFİYAT BEDELİ” açıklamalı olarak tanzim edildiği, fatura teslim alan kısmında isim imzanın bulunmadığı, fatura tutarının — TL olduğu görülmüştür.
Davalı vekilince sunulan, davalı şirketin, davacı tarafa muhtelif tarihlerde yapmış olduğu ödemelere ilişkin — Şubesi — no.lu hesabı çıkışlı dekontlar mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmiş ve – tarihli bilirkişi raporunun 2. Sayfasında tablo halinde gösterildiği üzere dekontların “…hesaptan hesaba havale ve vb.…” ödemelere ilişkin oldukları, toplam tutarının ise — TL olduğu saptanmıştır.
Yine, bilirkişi ek raporunun 3. Sayfasında tablo halinde gösterilen davalı vekilince sunulan tahsilat makbuzlarının incelenmesi sonucunda, bu tahakkuk makbuzlarının taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden düzenlendikleri, makbuzların toplam tutarının —- TL olduğu saptanmıştır.
Yine, davalı tarafça dosyaya sunulan ve ek raporun 3. Sayfasının “3.b.3” bendinde gösterilen çeklerin incelenmesi sonucunda, davalı tarafından dava dosyasına sunulan çeklerin taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden düzenlendikleri,çeklerin toplam tutarının — TL olduğu saptanmıştır.
Yine, davalı tarafça dosyaya sunulan ve ek raporun 4. Sayfasının “3.b.4” bendinde tablo halinde gösterilen faturaların incelenmesi sonucunda, davalı tarafından dava dosyasına sunulan açıklama kısmında “bir kısım ürün” yazan — yılına ait 10 adet faturanın taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden düzenlendikleri, faturaların toplam tutarının —TL olduğu saptanmıştır.
Yine, davalı tarafça dosyaya sunulan ve ek raporun 4. Sayfasının “3.b.4” bendinin alt kısmında tablo halinde gösterilen faturaların incelenmesi sonucunda, davalı tarafından dava dosyasına sunulan açıklama kısmında “bir kısım hizmet” ve bir tanesinde ise”hafriyat bedeli” yazan 9 tanesi – yılına ait, “hafriyat bedeli” açıklamalı olan bir tanesi — yılına ait 10 adet faturanın taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden davacı tarafça davalıya düzenlendikleri, faturaların toplam tutarının — TL olduğu saptanmıştır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, davacının, keşidecisi davalı— lehtarı — yani davacı olan — no.lu – TL bedelli çeki, başlattığı icra takibinden 1 hafta önce davalıya iade ettiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişki — tarihinde başlamıştır. Huzurdaki davanın konusu — tarih ve no.lu KDV dahil -TL tutarlı davacı faturasıdır. Harfiyat hizmetini içeren davaya konu fatura her iki defterde de kayıtlıdır. Bu faturadan sonra davalı tarafından — TL’lik olmak üzere toplam – TL’lik ödeme yapılmış olup, bu husus her iki tarafın defterinde de kayıtlıdır. Buna göre faturadan sonraki ödeme düşüldüğünde davacının davalıdan bakiye —TL alacaklı çıktığı gözükmekte ise de, davalı tarafından sunulan ve yukarıda gösterilen kayıtların incelenmesinde, davacı tarafın takip konusu faturadan önce de muhtelif işler karşılığında KDV dahil —- TL KDV dahil faturasının da davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, bunun yanında, taraflar arasındaki geçmiş ticarete ilişkin yukarıda gösterilen belgelere göre “davalı şirketin davacı tarafa borçlu olmadığı” sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı taraf geçerli belgelerle davacıya borçlu olmadığını ispat ettiğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
5-Kötü niyet tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davalı taraf, kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
Kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için alacaklı-davacının, icra takibinin haksızlığı yanında, ayrıca kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir. Yani davalının, davacının takip ve dava konusu alacağın hiç doğmadığını veya sona erdiğini bilmesine ya da bilebilecek durumda olmasına rağmen takip başlattığını veya dava açtığını ispatlaması gerekir.
Müsnet davada, taraflar arasında hukuki ilişki olduğu her iki tarafın kabulünde olup, davacı alacağının varlığını ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalı, davacının icra takibini yaparken veya dava açarken kötü niyetli olduğunu ispatlayamadığından kötüniyet tazminatı takdirine yer olmadığında karar vermek gerekmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın REDDİNE,
2- Alacaklı takibi başlatmada haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalı yararına ayrıca tazminat takdirine yer olmadığına,
3- Harçlar yasasına göre alınması gerekli 44,40 TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL peşin harç ile 6.304,63 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 6.340,53 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 6.296,13 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4- Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5- Ret olunan dava yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 27.190,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, HMK’nin 345. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 27/12/2019