Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/434 E. 2019/1000 K. 22.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/434 Esas
KARAR NO : 2019/1000
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/09/2014
KARAR TARİHİ: 22/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin üzüm suyu için davalıdan mal (üzüm suyu ünitesi) alıp parasını ödediğini, ancak başlangıçta avans ve sonra da bedel ödemesi nedeniyle fazla ödemede bulunduğunu, fazla ödemenin müvekkifine iade edilmediğini, alacağın tahsili için Anadolu 21 icra müdürlüğünün —- E sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu, ileri sürerek, itirazın iptaline ve % 40 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yanlar arasında düzenlenen sözleşme gereğince müvekkilinin — tarih — sıra nolu irsaliyeli fatura düzenlediğini ve içeriği malların davacıya teslim edildiğini, mal bedeli ödemesi için davacı tarafından — (- vade tarihli) tarihinde – TL çek verildiğini, ancak bu çektn yerine – tarih– TL tutarlı çekin verildiğini ve bedelinin tahsil edildiğini, -TL çekin davacıya iade edildiğini, – vade tarihli çek yerme verilen — tarihli çekin vadesinin uzun olması nedeniyle faiz bedeli olarak çek bedeline eklendiğini, davacının fazladan yapmış bir ödemesinin olmadığını, aradan 6 yıl geçtikten sonra icra takibi yapılmasının zamanaşımına uğradığını, davacıya borcunun olmadığını, savunarak davanın reddini ve %20 tazminata mahkumiyetini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, cari hesap alacağının tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
Davacı, — tarihinde, Anadolu 21. icra müdürlüğünün — E sayılı dosyası üzerinden, davalı aleyhine icra takibine geçerek,
-. TL cari hesap borcu, -.TL işlemiş ticari faiz olmak üzere, toplam — TL atacağı^ asıl alacağa işleyecek yıllık % 13.75 ticari faiziyle birfikte tahsilini talep etmiştir.
Borçlunun —- tarihli dilekçesinde, böyle bir borcunun olmadığını ileri sürmesi üzerine takip durmuştur. Takibin durması üzerine de huzurdaki itirazın iptali davası açılmıştır.
Mahkememizce —- tarihinde; yapılan yargılama ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, itirazın iptali ile takibin kabul edilen miktar üzerinden devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Yargıtay– Hukuk Dairesi ,- Esas-Karar, — tarihli ilamı ile; Somut olayda yazılı yargılama usulüne tabi iş bu davada tahkikat aşamasının bittiğinin bildirilmemesi, sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir gün tayin edilerek tarafların mahkemede hazır bulunmaması halinde yokluklarında hüküm verileceği ihtarını içeren davetiye ile tarafların davet edilmemiş olması, davalının savunma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının (HMK’nın 27.md.) 2. fıkrasında yer verilen açıklama yapma ve ispat hakkının ihlali ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu gerekçesiyle mahkememizin —– tarihli kararını bozmuştur. Dosyanın mahkememize iadesi üzerine, bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş , — tarihli celsede Yargıtay’ın bozma kararına uyularak, yargılamaya devam edilmiş ve yeniden bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Mahkememizce bozma öncesi alınan bilirkişi kök raporu ile davacının davalıdan alacağı olmadığı sonucuna varılmış, davacı vekilinin itirazı üzerine ek rapor için dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiştir. Tanzim edilen ek rapora göre, — tarihli belge üzerindeki imzanın davalıya ait olmadığı üzerinde durulduğunda, çekleri teslim alan kişi, davalı adına — adlı kişi olduğu, bu durumda — adlı kişinin davalı adına çek/ödeme tahsil etme yetkisinin olup olmadığı üzerinde durulması gerektiği, dosyaya sunulan bütün deliller — davalı çalışanı/ yetkilisi olduğuna dair bir hususa ulaşılamadığı, bu durumda ilgili bankaların vereceği bilginin önem arz ettiği, —TL tutarlı çekler için muhatap bankalarca, çek bedelinin kimler tarafından tahsil edildiği, dosyaya bildirildiği takdirde olayın aydınlanacağını, eğer banka bildirimlerinde, çeklerin davalı tarafça tahsil edildiği anlaşıldığı taktirde, davacının bakiye — TL alacağının sübut bulmuş olacağı, ancak davacının —yılı ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, davacı lehine delil gücüne sahip olduğu, dava konusu alacağın da—- yıllarında doğmuş olduğu, bu alacağa ilişkin kayıtların davacının defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davalının tacir olduğu halde defterlerini ibraz etmediği, bu durumda TTK ve HMK ‘nın Ticari Defterlere ilişkin hükümleri dikkate alınarak davacının davalıdan —- TL alacaklı olduğu sonucuna ulaşılabileceği, sonucuna varılmıştır.
Ancak mahkememizce de hükme esas alınan — tarihli raporda da belirtildiği üzere; taraflar arasındaki sözleşmenin 12. Maddesine uygun olarak, davalı tarafından davacı tarafa — tarihli —- nolu— TL tutarında fatura düzenlenmiş, davalı taraf da —tarihli — nolu —TL tutarında ve – vadeli – no’lu- TL tutarında çeklerle ödeme yapmış, (davacı taraf, davalı tarafa malı teslim etmiş, karşılığında davacı taraf da 2 adet çek ile ödeme yapmış) Fatura ve çekler taraf defterlerinde kaydedildiği tespit edilmekle,— tarihli sözleşmenin 12. Maddeye uygun olarak ( süre uzatım ve fiyat artışı olmadan) ifa edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Fakat sözleşme yukarıdaki şekilde yerine getirildikten sonra, davacı verdiği çekleri, zamanında ödeyemediği için vade farkı ekleyerek, yeni çekler verdiği yukarıda ayrıntılı olarak açıklanmış olup ortada mal bedeli karşılığı yapılan fazla bir ödeme bulunmadığı gibi sözleşmenin 12. Maddesine aykırı fiyat artışı da yapılmadığı ( davacının alacağının bulunmadığı) anlaşılmıştır. Dolayısı ile taraflar arasındaki —- tarihli sözleşmeye göre, davacı tarafın davalı tarafa mal bedeli karşılığı vermiş olduğu çeklerin zamanında ödenmemesi üzerine, çeklerin değiştirilerek daha uzun vadeli çeklerle ödenmesinden kaynaklanan, vade farkı olup, vade farkı karşılığı yapılan fazla ödeme olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. Maddesine aykırı olarak fiyat artışı v.b. işlem olmadığı, sonuç olarak davacı tarafın davalıdan talep ettiği ——- TL fiyat farkı veya vade farkı alacağı bulunmadığı anlaşılmış olup davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE;
2-Alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin olarak yatırılan 51,60 TL harçtan tahsili ile bakiye 7,2 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan posta, bilirkişi, yargılama gideri olan 2.112,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair karar gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisnde YARGITAY nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı okundu. Usulen anlatıldı. 22/10/2019