Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/432 E. 2020/53 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/432
KARAR NO: 2020/53
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ: 21/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı Şirket ile davalı arasında ticari ilişki kurulmuş olup, ekli cari hesap ekstre alacağı tahsil edilemeyince davalı borçlu aleyhine ——İcra Md.’nün ———– E. Sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, ancak davalının herhangi bir borcu olmadığından bahisle itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, müvekkil şirket ve davalının ticari defterleri incelendiğinde bu hususun ortaya çıkacağının aşikar olduğunu, müvekkil şirketin davalı borçluya takibe konu dayanak ekstre ve buna ilişkin faturaları gönderdiğini, borçlu tarafında faturalara herhangi bir itirazda bulunmadığını iddia ederek, davalı yanın vaki itirazının iptali ile takibin devamına, %20′ den az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı tarafından dosvava sunulan ——– uyap kabul tarihli cevap dilekçesinde özetle; Sahibi göründüğü ———– yılındaki tüm resmi işlemleri tarafınca yapılmış olsa da, Şirketin—– yılında boşandığı eski eşi — tarafından işletilen ve idare edilen bir şirket olduğunu, ——— ticaret sicilinin bankalarda bozuk olması ve aile birliğinin devamı nedeniyle işyerinin adına açıldığını ve ————– adına tüm işlemlerde şirket adına yapılan imza sirkülerinin ——- tarafından adına ve yokluğunda kullanıldığını, —— Tarihînde imzalamış oldukları Anlaşmalı Boşanma Protokolünde, ——– adına ve şirket adına çıkan tüm borçları kabul ederek imza altına alındığı,—Aile Mahkemesi’ nin ———- K sayılı kararında ——— tüm borçlan kabul ettiği ve ödeyeceği hususunun karar altına alındığını, davacı ile ———– arasında olan alışverişlerde hiçbir zaman bulunmadığını ve borçlanmanın bu kişiler arasında gerçekleştiğini, bu sebeple icra takibine yapmış olduğu itirazın kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın şahsına değil, —— yöneltilmesi ve—– in davaya müdahil edilmesini, davacının alacağına ilişkin yapmış olduğu itirazın kabulünü, icra inkar tazminatı konusunda da şahsının yükümlülük dışında tutulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin —— talep edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
——- İcra Müdürlüğünün——– sayılı dosyasında, davacı takip alacaklısı Şirket, davalı takip borçlusu aleyhine, —tarihinde dayanağı —————– asıl ve takip öncesi işlemiş —- TL faiz olmak üzere toplam ——- TL alacak üzerinden, alacağın tahsili için ilamsız icra takibine başvurmuştur. Ödeme emrini ——- tarihinde tebellüğ eden davalı takip borçlusunun —— tarihinde yasal süresi içinde sunmuş olduğu itiraz dilekçesiyle; eski eşi ———- evlilik birliği süresince adına açmış olduğu şirket sebebi ile oluşan borçlara, ——-Aile Mahkemesi’ nin ————- Sayılı gerekçeli kararın 7.maddesinde “Borcu Kabul ettiği ve Ödeyeceği” ibaresi yer almakta olduğundan adına oluşan takip konusu bu borçlara itirazla gereğini talep ettiği tespit edilmiştir.
Bilirkişi—— tarafından düzenlenen ——– tarihli raporda davacı şirketin ticari defterlerine göre davacının davalıdan ———– TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasında iddia edilen ticari ilişkinin boyutu ve niteliği dikkate alındığında davalı tarafından işletme esasına göre defter tutulmaktaysa da uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı bu nedenle davanın nispi ticari dava olduğu anlaşılmıştır.
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için———–. İcra Müdürlüğü’nün ————Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını mal teslimine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ——-Tarihli. ——— S.lı kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Davalının, davacı tarafından düzenlenen faturalar ile ilgili BA beyanında bulunup bulunmadığına dair vergi dairesine yazılan müzekkere cevabında davacı tarafından BS beyanında konu edilen faturalara karşılık davalı tarafından BA beyanı verilmediği belirtilmiştir.
Davacıya ———- tarihli oturumda yemin delili hatırlatılmış olup yemin delilinin kullanılmayacağı celse arasında mahkememize yazılı olarak bildirilmiştir. Davacının açık hesap ilişkisi içerisinde davalıdan olan alacağını dayandırdığı fatura içeriği malları davalıya teslim edildiğini ispatlayamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 54,40 TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 428,84 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 374,44 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 5.326,06 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair davacı vekilin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ———– Adliye Mahkemesinde 2 haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı…. 21/01/2020