Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/430 E. 2019/857 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/430 Esas
KARAR NO : 2019/857

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ : 19/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——- verme konusunda taraflar arasında sözleşme düzenlendiğini, davalı tarafça söz konusu hizmetin verildiği süre içerisinde müvekkili şirkete faturalar kesildiğini ve fatura bedellerinin eksiksiz olarak müvekkili şirket tarafından ödendiğini, süreç içerisinde davalının müvekkili şirkete vermiş olduğu hizmette birden çok aksaklık tespit edildiği gibi usul ve yasaya aykırı bir takım işlemler gerçekleştirdiğini, davalının sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmediğinin tespit edildiğini, bunun üzerine taraflar arasındaki düzenlenen sözleşmenin 05/02/2018 tarihi itibariyle sonlandırıldığını beyanla, davalı yan ile hizmet süresi içerisinde yaşanan sorunlar, davalı yanın sözleşme kapsamında yer alan sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmemesi ve hizmetteki ayıp ve kusurlar nedeni ile hizmeti alınmayan ve ayrıca ayıplı ve kusurlu hizmet sunulan işlemlere ilişkin tanzim edilerek müvekkili şirkete gönderilen ve müvekkili şirketçe ödemesi gerçekleştirilen fatura bedellerine ilişkin bakiye hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nin dava tarihinde itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep ettiği,
Dava dilekçesinin davalının—- kayıtlı adresine TK 35 maddesine göre 05/05/2018 tarihinde tebliğ olunmasına rağmen davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalıya ödenen faturaların sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce dosya içerisine sunulmuş olan faturalar ve cari hesap ekstresi ile taraf defterleri üzerine inceleme yapılması için HMK – 266 uyarınca SMM ve iş güvenliği konusunda uzman orman mühendisi bilirkişisi görevlendirilmiştir.
Davalı taraf defter ve kayıtlarını ibraz etmediğinden inceleme sadece davacı tarafın defterleri sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının incelenen defterlerine göre 2017 yılında davalı şirketten toplam 112.928,42 TL tutarında “32” adet hizmet faturası almış ve bu fatura bedellerinin tamamını ödemiştir.Davacı vekili , davalı tarafın gerekli işlem ve ruhsatları tamamlamadan hizmet ettiğini dolayısıyla kendisine sunulan hizmetin ayıplı ve kusurlu olduğunu iddia ederek şimdilik 1.000,00 TL tahsilini talep etmektedir. Bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda bilirkişiler farklı görüşler sunmuşlardır.
Teknik Bilirkişinin yaptığı değerlendirmede; davacının sözleşme kapsamında İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini bütün olarak sunması gerekirken sunmadığı, Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş ——–olduğunu gösterir yetki belgesinin olmadığı, yabancı izni ile ilgili olarak hem —- açısından bir yükümlülüğünün bulunmadığı hem de sözleşmede bu yönde bir yükümlülüğün olmadığı sonuç ve kanaatine varmıştır.
Davacı ile davalı arasında —— tarihli——- Hizmet Sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşmenin konusu; 4857 sayılı İş kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve üvenliği Kanunu ve iş güvenliği yönetmeliği uyarınca, iş yaşamına getirilen ve iş güvenliği konusundaki yasa kapsamında , kanunun gerektirdiği düzenlemeleri yapmak, iş güvenlik uzmanı hizmeti vermek ve yasal düzenlemeleri yasa kapsamında işlerlik kazandırmak, ———–tarafından yetkilendirilmiş ve yasal belgelere sahip işin gerektirdiği personel ile hizmet vermek, —– tarafından yetkilendirilmiş—-hizmeti satın almak suretiyle hizmet satın alınarak —- hizmetlerini kesintiye uğratmadan hizmet yapılması konusunu içermektedir.
Teknik bilirkişi değerlendirilmesinde, varılan sonuca göre, davacının yetki belgesinin olmadığı, dolayısıyla da sıfatının, sözleşme koşullarına uymadığı anlaşılmaktadır.
Belirtelim ki davacı, davalı şirketten 2016 yılında 98.798,65 TL tutarlı (28) adet, 2017 yılında 112.928.42 TL tutarlı (32) adet hizmet faturası almış, tamamını ödemiştir,
Davacı, alınan hizmetin ayıplı ve kusurlu olmasından değil, davacının, Yasaya göre bu hizmeti vermekte yetkili olmaması nedeniyle ayıp ve kusur durumunu ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Yanlar arasındaki ilişki, hizmet sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı, davalının kestiği toplam 60 adet hizmet faturası içeriği hizmetin ayıplı veya kusurlu çıktığına yönelik davalı şirkete bir ayıp ihbarında bulunmadığı, bu yüzdendir ki fatura bedellerinin tamamını ödediği davacının delillerinden anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalının kusurlu ve ayıplı hizmet verdiği, ve zararının doğduğunu kanıtlayamayan davacının, salt yetkisi yoktur gerekçesiyle ödediği paranın istirdatını talep edemeyecektir. Kaldı ki basiretli bir iş adamı sıfatıyla davacının, sözleşme kurulmadan önce, davalının yetki durumunu araştırma görevini de ifa etmemiş olup, ayıplı hizmet nedeniyle süresinde yapılmış bir ihbar veya ihtar da söz konusu değildir.
Bu nedenle orman mühendisi tarafından tanzim edilen teknik bilirkişi tarafından tanzim edilen rapor hükme esas alınmamış ve davanın reddine dair aşağıdaki şeklide hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin yatırılan 35,90 TL’nin tahsili ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.