Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/426 E. 2020/46 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/426 Esas
KARAR NO: 2020/46
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2014
KARAR TARİHİ: 21/01/2020
Yargıtay ——Sulh Hukuk Dairesinin———– sayılı bozma kararı ile dosya mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır, dosyanın görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya otomotiv yedek parça satışı yaptığını, satış bedeli olarak davalı firmaya — adet toplam ——- TL bedelli irsaliyeli fatura düzenlendiğini, davalının faturaya konu borcu ödememesi üzerine ——— İcra Müdürlüğü’nün ———-sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalı yanın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ise yargılama devamında davaya karşı cevap sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce evvelde yapılan yargılamaya göre, icra takip dosyasının yetkisizlik kararı ile ——- İcra Müdürlüğü’ne gönderildiği, itirazın iptali davasının ——- İcra Müdürlüğü’nde yürütülen takip dosyasına yönelik olarak açılması gerekirken davaya konu edebilecek bir takip dosyası bulunmadığından dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş Yargıtay ——- Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığı tarafından —– Esas ———- Karar sayılı kararı ile itirazın iptaline konu icra dosyasında davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine yönelik yapılan bir itiraz bulunmadığı, her ne kadar İcra Müdürlüğünce —— tarihinde dosyanın yetkili ——– İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş ise de, —— tarihli karar ile borçlunun yetkiye itirazının olmadığı gerekçesiyle dosyanın——- İcra Müdürlüğüne gönderilmesi talebinin reddine karar verildiği, mahkememizce işin esasına girilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken dosyanın ———-İcra Dairesine gönderildiği için davaya konu edebilecek bir takip dosyasının bulunmadığı yönündeki gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması nedeni ile mahkememiz kararınını bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamının mahkememiz dava dosyası ile birlikte gönderilmesi sonrası mahkememizce ——– tarihinde tensip zabtı tertip edilerek davacı vekillerine ve davalıya ayrı ayrı tebliğ edilmiş——– tarihli celsede bozma ilamının dosya kapsamına ve mevzuata uygun bulunması nedeni ile bozmaya uyulmasına karar verilerek tahkikat yargılamasına başlanılmıştır.
Davada uyuşmazlık takip konusu bulunan —— tarih ve——- tarihli faturalar konusu malların davalıya teslim edilip edilmediği noktasında toparlanmış bulunduğu anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. maddesinde;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
TTK.’nın 21/2. maddesi uyarınca da; tebliğe rağmen süresinde itiraz edilemeyerek faturayı ticari defterlerine borç kaydeden tacir faturanın münderecatını kabul etmiş, faturayı gönderen taraf faturaya dayalı alacağını TTK.’nın 84. ve 85. (HMK.’nın 222.) maddeleri uyarınca ispat etmiş sayılır.
İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK’nin 187,190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen deliller ile ispat etmesi gerekir.
Nitekim fatura satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir.
Doktrinde, sayın ————- göre de “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5). Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme ———- E:—— K:— T:——- Normal şartlarda alacaklı faturaya konu mal ve hizmeti davalı borçluya teslim ettiğine dair borçlunun imzasını kabul ettiği irsaliye veya teslime dair yazılı belge ile ispat edebilir.
Davacı bu esaslarda takibe konu faturadaki malları borçluya teslim ettiğine dair davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre malın teslimi noktasında üzerinde bulunan ispat yükünü yerine getirmesi gerekmektedir.
Somut olayda davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı bulunmadığından ve davacı tarafından davalıdan sadır başkaca belgede sunulamadığından, bir başka anlatımla bir mal sattığını iddia eden davacının karşı tarafın satışın varlığı kabulüne olmadığından ancak ticari defter ve kayıtlar ile bunun uzantısı ile iddiasını ispat edebileceği anlaşılmıştır.
Nitekim yukarıda da yer verildiği üzere HMK m.222/4’de “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.” hükmü yer almaktadır. Bu maddenin olumsuz yorumu ile taraf ticari defter ve kayıtlarının birbirini soğrulmadığı sürece kesin delil olarak nazara alınamayacağı son derece açıktır.
Davada da tarafların tacir bulunuşu nedeni ile ticari defter ve kayıtların HMK 222 kapsamında şartların oluşması halinde kesin delil teşkil edeceğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi cihetine gidilmiştir.
Bu kapsamda davacı taraf ticari defter ve kayıtları mali müşavir bilirkişi marifeti ile irdelenmesi cihetine gidilmiş ve bu kayıtlarda davalıdan sadır herhangi bir belgenin varlığı bilirkişi tarafından belirlenemediğinden mahkememizce davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi cihetine gidilmiş bu doğrultuda ———- tarihli ara kararlar tesis edilmiş ise de davacı vekiline verilen -haftalık kesin süre içersinde delil avansının yatırılmadığı ——— tarihli celse de anlaşılmıştır.
Yine davacının iddialarının ispatı noktasında davalının icra dosyasındaki itirazına göre ticari defter ve uzantısı niteliğindeki BA formlarının kesin delil teşkil edeceği anlaşıldığından ve taraf ticari defter ve kayıtlarının mahkemece resen incelenebileceğinden davalının ticari defter ve uzantısı BA formlarının celbi cihetine gidilmiş ancak faturaların davalı tarafından bildirime de konu edilmediği anlaşılmış mevcut duruma göre de davacı davasını kesin deliller ile ispat edemediğinden davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ittihazı cihetine gidilmiştir.
H Ü K Ü M :Ayrıntıları ve gerekçesi gerekçeli kararda belirtildiği gibi;
Davanın REDDİNE,
1-Dava da alınması gerekli bulunan 55,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 119,70 TL’si peşin nispi harçtan mahsubu ile bakiye 65,30 TL harcın davacıya istek halinde İADESİNE,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren15 günlük süre içinde Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/01/2020