Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/421 E. 2019/655 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/421 Esas
KARAR NO : 2019/655

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2018
KARAR TARİHİ : 20/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; senedin kambiyo senedi olmadığını, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenmesi gerekirken emre muharrer senet olarak düzenlenen senedin geçersizliğini ve kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile takip yapılamayacağını, müvekkilinin söz konusu senedin borçlusu olmadığının tespitini, teminat karşılığında vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararının, davalının kötüniyetli olmasından dolayı %20 tazminata mahkum edilmesini, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini, dava sonuçlanana kadar ihtiyati tedbir kararının telafi mümkün olmayan zararlara neden olmasını engellemek amacıyla alınmasını talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf aynı konu ile alakalı görülmekte olan 2 ayrı davası daha olduğunu, dosyaların incelendiğinde dava konu icra dosyasının, davaya konu senedin, ve dava dilekçelerinin bile aynı olduğunun görüleceğini, bu sebeple davanın derdestlik gereği reddi gerektiğini, davacı taraf dava dilekçesinde zamanaşımı ve ödeme emri ve yenileme emrinin aynı zarfta gönderilmesinden bahisle maddi hata olduğunu beyan ettiğini, iş bu beyanların hiç bir hukuki altyapısının olmadığını, dosyada ödeme emri gönderilmesi kambiyo senetlerinin zamanaşımı süresi olan 3 yıllık süreyi kestiğini davaya konu icra dosyasının zamanaşımından bahsetmenin söz konusu olmadığını, söz konusu senedin vadesi 30.05.2012 olduğunu, 3 yıllık hak düşürücü süre geçmeksizin 11.04.2014 tarihinde takibe geçildiğini, gönderilen ödeme emrini bila döndüğünü, 24.01.2017 tarihinde borçluya yeniden ödeme emri gönderilip bizzat kendisine tebliğ edildiğini, dolayısıyla söz konusu senedin zamanlaşımına uğradığını beyan etmenin herhangi bir hukuki altyapısı olmadığı görüşünde olduklarını ,
Davacı vekilinin senedin ciro edilemezliği ciro edildiği takdirde kişisel defilerin devranalana karışı ileri sürülebileceği beyanına karşı beyanında, müvekkili bankanın ———— firması tarafından tahsilinde bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere ciro ve teslim edilen davacı —— muhatap olduğu senede dayanarak İstanbul/Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün 2017/877 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davacı tarafın beyanlarının muhattabı müvekkil banka olmadığı gibi inceleneceği ve görüleceği dava ve mahkemenin mahkememiz olmadığını çünkü açılmış olan dava icra takibine konu senede karşı açılan menfi tespit davası olup burda ya imzanın kendisine ait olmadığını veya borcu ödediğini defii olarak ileri sürebileceğini diğer defiilerini müvekkili bankaya karşı ileri süremeyeceğini, müvekkili banka dava dışı borçlu —– kullandırmış olduğu krediden dolayı alacaklı olduğunu, dava konusu senet, tahsilinde bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere müvekkili bankaya ciro yoluyla geçtiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli meşru hamil olduğunu bu nedenlerle davacı borçlunun alacağın%20’ından az olmamak üzere tazminata hükmolunması talep ettiklerini ciro yolu ile hak sahibi olan müvekkili banka iyi niyetli yasal hamil olduğundan senetleri takibe koymada kendisine bir kusur yüklenemeyeceğini, davacı hakkında alacağın %20’ından az olmamak üzere tazminatına hükmolunmasını, tüm bu belirtilen nedenlerle haksız açılan işbu davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkememiz dava dosyasıyla birleşen— Asliye Ticaret Mahkemesinin ————– esas dosyasında;
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı—–yapı ile advacı arasında düzenlenen Büyükçekmece —–. Noterliğinin 29/10/2010 tarih, — yevmiye numaralı düzenleme şeklinde —-satış vaadi sözleşmesi ile adı geçen şirket tarafından inşa edilen taşınmazın 250.000,00 TL+KDV bedel ile davacıya satılması ve ödeme yapılması akabinde tapuda devir ve tescili hususlarında anlaşla yapıldığını, bu borç için verilen senetlerin davacı tarafından ödendiğini, davacı tarafça tüm ödemelerin yapılmasına rağmen taşınmazın tapuda devir ve teliki yapılmadığı gibi, ödenen takibe konu senet —– ciro odildiğini ve —– tarafından davacı aleyhine İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün 2017/877 E sayılı dosyasından haksız takip başlatıldığını, davacıya ait taşınmazlara ve banka hesaplarına haciz konulduğunu, 2012 yılında davacının satış vaadi sözleşmesindeki tutarın tamanını ödemiş olmasına rağmen tapuda devir ve tescili yapılması gereken gayrimenkulün hala tarafına devir ve tescil edilmediğini, söz konusu senedi istemesine rağmen kendisine iadesi gerçekleşmediğini ve davacının senedin akıbetini dahi öğrenemediğini,—– yapının hukuka aykırı bir biçimde davacıdan ödemesi yapılmış senedi adeta gizlediğini, ve başka amaçlar için kullanıldığını, tüm bu nedelerle 29/11/2010 tarihli 50.000,00 TL bedelli senetin kambiyo seneti vasfı taşımadığı ve geçersizliğinin tespiti ile zamanaşımına uğradığı ve ödenmiş olmasından dolayı davacının senedin borçlusu olmadığının tespitine karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın kendini bir vekille temsil ettirmediği gibi, cevap dilekçesine rastlanmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava kambiyo senetlerinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Uyuşmazlık, davacı ile davalı——– arasında yapılmış olan daire satış vaadi sözleşmesi gereği davacının vermiş olduğu 29/11/2010 tarihli bonoyu ciro yolu ile elinde bulunduran davalı bankanın kambiyo takibi başlatmasınadan kaynaklanmaktadır. Somut olayda; her ne kadar aralarında hukuki bir ilişki olmayan davalı bankanın elinde davacı tarafından tanzim edilmiş bir adet bono var ise de bonoya konu borç davalı——- ile davacının tüketici hukukundan kaynaklanan satış vaadi sözleşmesine dayanmaktadır ve bu nedenle davacı davalı şirketin edimini yerine getirmediği için dava konusu bono yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Davacı bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğundan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. (——. Hukuk Dairesi;——–Karar)
Bu nedenle asıl dava ve birleşen dava yönünden mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından davanın usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı yasa 2.maddesi uyarınca, görevli Mahkemenin İSTANBUL ANADOLU TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi TÜKETİCİ Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan İSTANBUL ANADOLU TÜKETİCİ Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair , davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı