Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/402 E. 2019/632 K. 18.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/402 Esas
KARAR NO : 2019/632

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/04/2018
KARAR TARİHİ : 18/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; – Davalı aleyhine, müvekkiline borcundan dolayı İstanbul Anadolu——. İcra Dairesi – ——.Esas sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının icra dosyasına yapmış olduğu haksız itirazında takibe ve yine borcu bulunmadığından borca 31.01.2018 tarihinde itirazda bulunulduğunu, belge münderecatına ilişkin bir itiraz söz konusu olmayıp, ilgili evraklar ile herşeyin açık ve net olduğunu, bu nedenle davalının borca itirazının yersiz olduğunu, itirazının haksız ve yersiz olduğunu, dava konusu takibin, müvekkili firma tarafından teminat altına alınan————- emtiaların —- tarihinde —- nakliyesi sırasında hasarlandığını, nakliyeci —- tarafından taşınan—– hammaddesi cinsi emtianın ——— aracıyla ——-şehrinden satın alınan hammaddesini —–üzerinden —– şehrine getirilirken —-içerisinde yüklü bulunan emtianın—- torbanın yırtılmak üzere hasar gördüğünü, taşınan emtianın ——— araçtan tahliye öncesi hasar tespit edildiğini, hasarın toplam maliyetinin 1.714,48 USD olarak hesaplandığını, hasar görmüş emtianın 44,34 USD’lik miktarının kullanıma uygun hale getirilerek geri kazanıldığını, dava ve takip konusu emtianın hasarlanması nedeniyle müvekkili şirketin sigortalısının zararına sebebiyet verilmek suretiyle, müvekkili firmanın sigortacı sıfatı ile —–hasar miktarını 21.02.2017 tarihinde sigortalı —– ödediğini, fakat davalı/borçlu aleyhine başlatılan takibin, davalı ve takip borçlusu olan —– tarafından—- tarihinde yapılan haksız itiraz nedeniyle durduğunu, itirazın iptali için işbu davanın açıldığını, taşıyanın eşya üzerindeki hakimiyetinin ve dolayısıyla yüke ihtimam borcun, yükün gönderilene teslim edilmesiyle veya gönderilenin teslimden kaçınması halinde yükün gönderilenin emrine hazır tutulmasıyla yahut boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara ya da üçüncü kişilerie teslim edilmesiyle sona ereceğini, ihtimam borcunun muhtevası taşıma işlemleri ile tayin edilmiş olup, bu işlemlerin; teslim alma, yükleme, istif, taşıma, boşaltma, teslim olup, taşıma borcunun ve dolayısıyla taşıyanın ihtimam borcunun muhteveasına dahil olduğunu, taşıyan bu taşıma işlemlerinden bazılarını sözleşme ile yükletene taşıtana veya gönderilene bıraksa dahi, taşıyanın bu işlemlere ihtimam borcunun devam edeceğini, buna göre Türk Ticaret Kanununun 1178. Maddesinin de beyanlarıyla aynı doğrultuda olduğunu, buna göre müvekkili firmanın sigortalısının zararının müvekkili ——. tarafından karşılandığını, borçluya ait yangının müvekkiline zarar vermesinden doğan rücu hakkının vukuu bulduğunu, Türk Ticaret Kanununun öngördüğü maddeler ve halefiyet kuralları gereğince, sigortacının buradaki halefiyet hakkının şahsî ve cüz’i bir halefıyet olduğunu, zira sigortacı sigortalının yerine geçeceğini ve rücu yoluyla ancak ödediği bedelle sınırlı olarak bu hakkını kullanabileceğini, davalının yasal evraklar, eksper raporu ve banka ödemesi ile likit bir alacağa karşı kötüniyetli olarak borcu olmadığı yönünde itiraz ettiğini, müvekkilinin alacağını almasında gecikmeye sebebiyet verdiğini, davalı aleyhine alacak değerinin 20%’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek; davanın kabulü ile borçlunun takibe, asıl alacağa ve faize ilişkin itirazlarının kaldırılmasına, takibin devamına, davalı borçlunun %20den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazıkta- hükümlerinin uygulanması gerektiğini, dava konusu taşıma işleminin 31.12.2016 tarihinde gerçekleştiğini, icra takibinin 15.01.2018 tarihinde başlatıldığını, görülmekte olan davanın ise 02.04.2018 tarihinde açıldığını, bu sebeple yasal 1 (bir) yıllık süre geçirildikten sonra açılan davanın, zamanaşımı defi nazara alınarak usulden reddini talep ettiklerin, yapılan ödemenin, iddia edilen hasarı teminat altına alıp/almadığının muallak olduğunu, davacı sigorta şirketinin hangi nam altında ödeme yaptığı tespit edilemediğinden ve sigorta kapsamı dışına çıkarak, ödeme yapma ihtimali bulunduğundan, bu hususun bilirkişi incelemesine konu edilmesini talep ettiklerini, dava konusu taşıma işlemini bizzat, İHBAR EDİLEN/——- ——– firması tarafından gerçekleştirildiğini, mevcut taleplerin,——–yöneltilmesi gerekmektiğini, dava konusu taşımaya ilişkin belgelerde, davalı——- taşıyıcı olduğuna ilişkin bir belge / bulguya rastlanılmadığını, uyuşmazlığa konu taşımada ———– sıfatı bulunmadığından, davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin basiretli bir şekilde davrandığını, davalı müvekkili şirketin tedbirli ve basiretli bir tacir gibi taşıyıcı seçmekle ve muhatabının haklarını korumakla yükümlü olduğunu, aksi halde bu yükümlülüklerini yerine getirmezse TTK’NIN 926. maddesine göre sorumlu olacağını, dava dosyasında ise, davalı müvekkili şirket tarafından bu yükümlülüğün ihlal edildiğini gösteren herhangi bir emareye rastlanılmadığını, dava konusu iddia edilen hasara ilişkin olarak; müvekkili şirketin —sigortacısı —- dosya üzerinden kayıt açılarak, gerekli tespit ve incelemeleri yapmak üzere eksper tayin ettiğini, mevcut taleplerin, ihbar edilen——- yöneltilmesi gerektiğini, davalı müvekkili şirketin taşıyıcı olmaması ve bu bağlamda, sorumluluğunun mevcudiyetinin kabulü anlamına gelmemek kaydı ile — konvansiyonunun 23/3. maddesi uyarınca öngörülen sorumluluklarının sınırlı olduğunu, davacının sorumluluk sınırını aşan tazminat talepleri CMR konvansiyonu hükümlerine aykırı olduğundan, reddi gerekmektiğini, taşımaya konu emtianın iddia edilen hasarlanmasına ilişkin olarak CMR evrakına herhangi bir kayıt da düşülmediğini, talep edilen 1.670,14 -$’ın hangi kriterlere göre hesaplandığının belirli olmadığını, söz konusu talep edilen alacak miktarına da itiraz ettiklerini, dava konusu ürünlerin yüklemesi, istiflenmesi ve boşaltılmasının davalı müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, gerek TTK’da gerekse CMR’de yükleme, istifleme ve boşaltma yükümlülüğünün kimin üzerinde olduğu konusunda açık bir hüküm bulunmamadığını, CMR 17. maddesine göre davalı müvekkil şirketin sorumluluğunun ortadan kalktığını, dava konusu taşımada hasar ihbar süresine uyulmadığını, icra inkar tazminatı talebinin, yasal mevzuata aykırı olduğunu, davacı sigorta şirketi vekilinin icra takibinde, Kamu Bankalarınca Uygulanacağı Bildirilen %6 faiz talebinde bulunduğunu, CMR Konvansiyonunun 27/1. md.’si gereğince istenilecek faiz yıllık %5’ten fazla olamayacağından, davacının bu miktarı aşan faiz talebinin de reddi gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava rücuen tazminat talebinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen itirazın iptali davasıdır.
İAA —–İcra Müdürlüğü—- Esas sayılı icra dosyasının incelemesinde, davacının——————– hasar dosyası rücu alacağına istinaden davalı ve dava dışı ——————aleyhine—— tutarlı takip başlattığı. Davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili müvekkili tarafından sigortalanan emtianın hasara uğradığını, bunun üzerine müvekkilinin sigortalısına ödemede yaptığını, davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu iddia etmekte, davalı taraf ise davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının hasar bedelini kendilerinden talep edemeyeceğini, davaya konu talebin ihbar edilen —————yöneltilmesi gerektiğini, savunmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle taraf sıfatlarının tartışılması gerekir. Davacı ekspertiz raporu sonrası 21.02.2017 tarihinde, hasar tutarı olarak 1.670,14 USD yi sigortalısına ödediği, TTK 1481’nci maddesine göre halefiyet kazandığı, dolayısıyla ——- ehliyetine sahip olduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf ise;
dosyaya sunulu olanlar ve davalı şirket merkezinde yapılan mali inceleme sonrası elde edilen bulgular ışığında, dava konusu taşıma işinde, ilk sırada dava dışı —————— firmasının yer aldığı, davacı sigorta şirketinin sigortalısı firmasına taşıyıcı olarak ——— firmasının taşıma ile ilgili faturayı düzenlediği, bu durumun aynı zamanda sigorta eksperi tarafından düzenlenen raporda da tespit edildiği,——- firmasının almış olduğu taşıma işini davalı ———–devrettiği, davalı firmanın da taşıma işini ihbar olunan ——————-. firmasına devrettiği, dolayısı ile davalının sıralı taşımacı olduğu, alt taşımacı konumunda olan davaya ihbar olunan—— firmasınca fiili taşımanın gerçekleştirildiği incelenen faturalardan tespit edilmiştir.
CMR’nin 34-40. maddelerinden oluşan 6. bölümü, “Taşıyıcılar Tarafından Ortaklaşa Yapılan Taşımalarla İlgili Hükümler” başlığını taşımaktadır. CMR. 34. maddesine göre, tek bir sözleşmeyle düzenlenen ortaklaşa taşımada, tüm taşımanın yapılmasından, taşıyıcıların her biri “müteselsilen” sorumludur. Ancak, CMR 34. maddesi anlamında bir “müteakip taşımadan” bahsedebilmek için, mutlaka “tüm taşımanın” “tek bir taşıma sözleşmesiyle” geçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu ise ancak, gönderen ile ilk taşıyıcı arasında, tüm mesafe için bir taşıma sözleşmesi yapılması ve bu sözleşmenin ilk taşıyıcı tarafından diğer taşıyıcılara devredilmesiyle mümkün olabilir. Eğer gönderen, her taşıyıcıyla ayrı sözleşme yaparsa veya ilk taşıyıcı, diğerleriyle kendi adına yeni bir taşıma sözleşmesi yaparsa, tek taşıma sözleşmesinden bahsedilemeyeceğinden, müteakip taşımadan da söz edilemez. Bu şart, maddedeki “tek bir mukavele ile düzenlenen taşıma” ifadesinden ortaya çıkmaktadır. Yine ancak bu sayede, maddenin ikinci cümlesinde belirtildiği gibi “ikinci taşımacı ile onu takip eden taşımacılar, malları ve sevk mektubunu kabul etmiş olmaları dolayısıyla ve sevk mektubundaki koşullar altında anlaşmaya katılmış olurlar.” Böylece ilk taşıyıcı dışındaki diğer taşıyıcılar , yükü ve sevk mektubunu kabul etmekle müteakip taşıyıcı sıfatını kazanırlar ve gönderen ile asıl taşıyıcı arasındaki sevk mektubunun şartları altında anlaşmaya katılmış olurlar.
Ayrıca bu maddede belirtilen “taşıma senedinin varlığının şart olması” kuralı, CMR. 4. maddesinde belirtilen “taşıma senedinin yokluğunun CMR Konvansiyonu’na tâbi bir taşıma sözleşmesinin varlığını ve geçerliliğini etkilemez” kuralının bir istinasıdır. Diğer bir deyişle CMR. 4. maddesi, sevk mektubunu sadece taşıma sözleşmesinin bir teyidi olarak görürken, CMR. 34. maddesi müteakip taşımanın gerçekleşebilmesi için mutlaka sevk mektubunun “varlığını” şart koşmaktadır.
CMR. 34. maddesinde belirtilen şekilde bir müteakip taşımanın varlığı halinde, CMR. 36. maddesi uyarınca kayıp, hasar veya gecikme sorumluluğu ile ilgili davalar, ancak birinci, sonuncu veya “kayıp” “hasar” veya “gecikmenin” oluştuğu sırada taşıma işini yapmakta olan taşımacının aleyhine açılabilir.
Somut olayda, dava konusu taşıma olayında, davacı sigorta şirketinin sigortalısı ile taşıma sözleşmesini ilk kuranın dava dışı—— firması olduğu ve birinci taşımacı konumunda olduğu, davalı —- Firmasının ikinci ve aracı konumda olduğu, fiili taşımaya iştirak etmediği, ihbar olunan — — Firmasının son taşımacı olduğu, fiili taşımacı olduğu, hasarın bu firmanın taşıma işlemi sırasında meydana geldiği anlaşıldığından, davacının husumetini ancak ilk taşımacı olan —–firmasına, ya da taşıma işleminde asıl sorumluluğu olduğu tespit olunan nihayetinde de CMR 37/a ya göre de tüm tazminatı yüklenmek zorunda olan davaya ihbar olunan —- yönlendirebileceği, ara taşımacı konumunda bulunan ve fiili taşıma işlemine katılmayan dolayısı ile hasarda sorumluluğu da bulunmayan davalı —–pasif husumet ehliyetinin olamayacağı görüşlerine ulaşılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı ———–.’nin pasif husumet yokluğu nedeniyle DAVANIN REDDİNE,
2- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 44,40 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 107,31 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 62,91 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Red edilen dava yönünden ————– tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair karar gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisnde BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı okundu. Usulen anlatıldı.