Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/367 E. 2018/767 K. 12.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/367 Esas
KARAR NO : 2018/767

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/03/2018
KARAR TARİHİ : 12/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı asil dava dilekçesinde özetle, —– adresinde faaliyetini sürdüren — sicil noda kayıtlı …ni temsil ve ilzama yetkili bulunduğunu, her ne kadar şirketin kendi adına kayıtlı olsada böyle bir Şirketinin olmadığını, kanser hastası olduğunu, 24/11/2017 tarihinde mahallede dolaştığı bir sırada iki kişinin yanına gelerek şirket kuracaklarını, kendi adına şirket kurulması halinde maaş bağlayacaklarını, nüfus cüzdanı fotokopisini talep ettiklerini, birlikte notere gittiklerini ve muhasebecisi olduğunu söyledikleri kişiye vekaletname verdiğini, vekaletnameyi verdikten sonra adına şirket kurulduğunu, hiçbir zaman şirkete gitmediğini, işletmediğini, şirket kuracak sermayesininde olmadığını, babasının yardımı ile hayatını idame ettirdiğini, çalışacak gücünün de olmadığını, kendisini dolandıran kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, adına kurulan şirket nedeniyle bir çok hakkını da kaybettiğini, mağdur olduğunu, bu sebeple şirketin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davacının, davalı şirketin tek ortağı olduğundan davalı şirkete dava dilekçesi tebliğ olunmamıştır.

DAVANIN VE HUKUKİ YARAR OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, limited şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Davacı, tek hissedarı olduğu —- Ltd. Şti.’nin feshini talep etmektedir.
Davacı …’ün vasisi olduğunu söyleyen— 04/04/2018 tarihli dilekçesinde özetle; vasisi olduğu oğlu … adına —- Limited Şirketi adı altına bir şirket kurulduğunu, aslında oğlunun böyle bir şirketi olmadığını, aklı çelinip adına şirket kurulduğunu, oğlunun siroz hastası olduğunu, üç kez ameliyat olduğunu, oldukça hasta olduğunu, şirket kurulmadan önce kendisinin ememkliliğinden yararlanıp tedavi olup aynı zamanda ilacını aldığıını, tüm giderlerinin emekli sandığınca karşılandığını, adına şirket kurulduğundan bu haklardan yararlanamadığı gibi tedavi olamadığını ve ilaç dahi alamadığını, zor durumda olduklarını, işbu davanın duruşmasının 12/09/2018 gününe bırakıldığını, verilen duruşma gününün çok uzun olduğunu, oğlunun hasta olduğundan tedavi olup ilaç alması gerektiğini, şayet ilaç almadığı takdirde ileride telafisi imkansız bazı olayların meydana gelmesinin muhtemel olduğunu beyan etmiş, ancak duruşmada davacının kanser hastası olması nedeniyle bakıma muhtaç olduğunu, ancak kısıtlı olmadığını beyan etmiştir.
Dava adli yardım talepli olarak açılmış olup, davacının ve babasının sunduğu raporlarda davacının ilik kanseri olduğu, %73 özürlü olduğu, üzerine kayıtlı mal mülk bulunmadığı, bu durumda şartlarının oluştuğu anlaşıldığından HMK’nin 334. Maddesi uyarınca davacının adli yardım talebinin kabulüne ve HMK’nin 335. Maddesi uyarınca davacının yargılama harçları ve yargılama giderlerinden geçici olarak muafiyetine, yargılama giderleri için teminat göstermekten muafiyetine, dava sırasında yapılması gereken tüm giderlerin devlet tarafından avans olarak ödenmesine, adli yardımın hükmün kesinleşmesine kadar devamına karar verilmiştir.
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin —– tarihli nüshasının incelenmesinde, davalı —- Ltd. Şti.’nin Tuzla’da kurulu olduğu, 24/11/2017 tarihinde tescil edildiği, ana sözleşmesine göre kurucusunun davacı olduğu, sermayesinin tamamının davacı tarafından nakdi olarak taahhüt edildiği, itibari değerleri olan 2.500 TL’nin şirketin tescilinden önce ödendiği, şirketin müdür tarafından idare edileceği, davacı …’ün müdür olarak seçildiği, şirketi münferiden temsile yetkili olduğunun karar altına alındığı ve ilan edildiği anlaşılmıştır.
Bilinidği üzere, bir kişi veya daha fazla kişilerin veya tüzel kişilerin, bir ticaret unvanı adı çerçevesinde kurdukları ticaret şirketlerine, limited şirket denmektedir. Limited şirketlerinin sermayesi belirli olmaktadır. Bu belirli sermaye, sermaye paylarının toplamını oluşturmaktadır. Limited şirketler kanunun izin verdiği alanlar dâhilinde, her türlü maddi amaç ve konu olarak kurulabilmektedir. Limited olan şirketler, sigortacılık veya bankacılık yapamazlar.
Davacı, davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisidir. Bu nedenle davacı kendi başına fesih ve tasfiye yapabilme yetkisine aittir. Bu nedenle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.
Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı (HMK m. 114/1-h) olup, davanın her aşamasında ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın hakim tarafından kendiliğinden gözetilir. (HMK m. 115/1)
Tüm bu nedenlerle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından HMK’nin 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından HMK’nın 114/1-h ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2- Davacının adli yardımdan yararlanması nedeniyle harç ve yargılama gideri alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacının yüzüne karşı, HMK’nin 345. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 12/09/2018