Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/361 E. 2019/110 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/361 Esas
KARAR NO : 2019/110

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2018
KARAR TARİHİ : 06/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında —————— parselde bulunan 3375 m2 arsa üzerine yapılacak taşınmaza ilişkin 29.10.2014 tarihli adi yazılı şekilde hazırlanmış gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, davacının dava tarihine kadar davalıya 870.000 TL ödeme yaptığını, ancak davalının yükümlülüğünü yerine getirerek 15 ay içerisinde taşınmazları teslim edemediğini, bu nedenle her ne kadar şekil şartına uyulmamış ise de sözleşmenin geçerliliğine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde terditli talep olarak müspet zararın ödenmesini, davacının ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca hesap edilerek ödenmesini, davalının istemi üzerine davalı şirket çalışanı ———–adına tapuya tescil edilen 200.000 TL’lik daireninin rayiç değerinin hesaplanarak tahsili, davacının menfi zararının hesaplanarak tahsili gerektiğini, bu nedenlerle müspet zarar için 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili, davacının davalıya ödediği 870.000 TL’nin denkleştirici adalet kurulı gereği hesaplanacak gerçek bedelin tahsili, menfi zarar için şimdilik 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle dava dışı ——————— —————– devredildiği iddia edilen gayrimenkul ve—- ödendiği iddia edilen 30.000 TL ile ilgili husumet itirazında bulunduklarını, bir yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle zamanaşımı defiinde bulunduklarını, sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşmenin sahte olabileceğini, ödenecek bedelin bir daire bedeli olduğunu, davalı şirketin hisselerinin bir yıl önce eski hissedar —– tarafından şimdiki hissedar ——————- satıldığını, davacı ile eski hissedar —-sonradan davalıyı zarara uğratmak için sözleşme imzalamış olabileceklerini, —- aleyhine açtıkları davanın İst. Anadolu——————-. ATM’nin 2018/172 esas sayılı dosyasında devam ettiğini, davalı şirketin şirketi satın aldıktan sonra inşaatı %60 oranında tamamladığını, daire ile ilgili davanın muhatabının devredildiği iddia olunan ———— olduğunu, şirket kayıtlarında böyle bir gayrimenkul olmadığını, davacının en fazla ödediği miktarın dava tarihinden itibaren yasal faizini isteyebileceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ, İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, konut satış sözleşmesinin zamanında ifa edilmemesi nedeniyle ödenen bedel, faizi, menfi zarar ve müsbet zararın tespiti ve tahsili istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde, satıcı ————- ile alıcı — arasında düzenlenen 29.10.2014 tarihli adi yazılı olup da “düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi” başlıklı sözleşme uyarınca satıcı firma———– kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca dava dışı arsa sahipleri tarafından kendisine devredilecek ve yapılacak taşınmazlardan 7 adet daireyi 2.100.000 TL bedel karşılığında alıcıya satmayı kabul ettiğinin yazılı olduğu, satıcı firma adına sözleşmeyi ——— imzaladığının anlaşılmaktadır. Buna göre davacı vekili, dava dışı arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalayan davalı yükleniciden 7 adet daireyi satın almış olup, bu dairelerin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmenin geçerli olduğunun tespitini, aksi halde müspet zararının ve menfi zararının ödenmesini talep etmektedir.
Uyuşmazlığa konu dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkindir. Bu bakımdan işbu davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olup olmadığının incelenmesi gereklidir.
Taraf vekillerinin gerek dilekçelerinde, gerekse duruşmada belirttikleri şekilde davacı gerçek kişi tacir değildir. Bu nedenle uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmadığından Mahkememizin görevli olmadığı açıktır.
Bu durumda görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi, yoksa tüketici mahkemesi mi olup olmadığının tartışılması gereklidir.
Olayımızda davalı şirket, davacıya para karşılığı daire satmıştır. Bu nedenle görevli mahkeme davacının tüketici olup olmamasına göre belirlenecektir. Davacı, davalı şirketten 7 adet bağımsız bölüm satın almıştır. Buna göre, taraflar davacının yedi adet daireyi ihtiyacı için aldığını iddia etmediklerinden ve bu nedenle davacının bu bağımsız bölümleri yatırım amaçlı aldığı anlaşıldığından olayımızda tüketici mahkemesinin değil, genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
Yüksek Yargıtay —————-. Hukuk Dairesi’nin 19/04/2016 tarih, 2016/2071 esas, 2016/4724 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Tüm bu nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.