Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/349 E. 2020/612 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/349 Esas
KARAR NO: 2020/612
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2018
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davacının——-hissesinin sahibi olduğunu, davalıların aynı şirketin büyük hakim ortakları ve şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğunu, ——— yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında maliki bulunduğu —— bölünme yoluyla ——– devrettiğini, bu şekilde bu iki şirketin kısmi bölünme yoluyla kurulduğunu, sonrasında davacıya ait hisselerin davalı—– satıldığını, ancak davalıların hissedarın bilgi alma hakkını ortadan kaldırarak finansal tabloları yanlış yapmak suretiyle zarara uğramasına neden olduklarını, davacı ve diğer ortaklara şirketin malvarlığının eksik bildirildiği, bu arada davacının davalı —- vekalet verdiğini, ancak davalılar tarafından zarara uğratıldığını anladığı anda —- tarihinde davalıyı vekillikten azlettiğini,— şirketin — parseli satmak üzere yönetim kuruluna yetki verildiğini, sonrasında taşınmazın— bedelle şirket yönetim kurulu başkan yardımcısı olan davalı —–atıldığını, ybu satışın TTK 395. Maddesi uyarınca batıl olduğunu, bu satıştan doğan zararın davalılardan tahsilini talep ettiklerini, şirketin ——-arsanın devri karşılığında dava dışı şirketten -daire aldığını, bu alınan miktarın yetersiz olduğunu, davalıların bu şekilde şirketi zarar uğrattıklarını, yine şirkete ait ——— tarafından erken tahliye edildiği, bu nedenle şirketin bu şirketten zararını almadığını ve şirketin bu şekilde zarara uğratıldığını, bu nedenle ——— davacının sahip olduğu hisselerin satılması işleminde, davalıların kasıt ve kusuru ile zarara uğratıldığının anlaşılması ve davalıların eylem ve işlemleriyle finansal tabloların gerçeği yansıtmamasına neden oldukları ve bu şekilde hisselerin satış bedelinin düşük takdir edildiği, bu nedenle uğranılan zararın tespiti ile şimdilik —- zararın gerçekleştiği tarihlerden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar —-tarihli cevap dilekçesinde, talebin zamanaşımına uğradığını, bölünme kararının —– yayınlanmasından itibaren 2 aylık hak düşürücüsü sürenin geçtiğini, davanın şirketlere karşı açılması gerektiğini, bu nedenle pasif husumet ehliyetinin olmadığını, esasas ilişkin olarak da davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının zarara uğramadığını ve davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Dahili davalı —– cevap dilekçesinde, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, davanın şirkete yöneltilmesi gerektiğini, bu nedenle eksik husumet nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ——-dilekçesinde zamanaşımı defiinde bulunduklarını, esasa ilişkin olarak davacının tazminat talep hakkı olmadığını beyan etmiştir.
DAVANIN TESPİTİ, DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, anonim şirket yöneticilerinin kusurları nedeniyle şirket pay sahiplerine ve şirkete verdiği zararların tespiti ve tazmini istemine ilişkindir.
Davacı tarafından aynı taleple ilgili— karşı açılan Mahkememiz— dosyasının incelenmesinde davacının ———-dava konusunun; Anonim şirket yöneticilerinin kusurları nedeniyle şirket pay sahiplerine ve şirkete verdiği zararların tespiti ve tazmini istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nın 166. maddesi hükmü gereğince görülmekte olan davalar aralarında bağlantı bulunması halinde istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir. Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde davalar arasında bağlantı bulunduğu varsayılır —————— gereğince; bir yargı çevresinde kurulmuş aynı düzeyde birden fazla mahkeme, davaların birleştirilmesi açısından “aynı mahkeme” sayılır.
Davacı vekili, daha önce Mahkememizin————- esas sayılı dosyalarının birleştirilmesi talebinde bulunmuş, davaların birleştirilmesi halinde yargılamanın uzayacağı değerlendirildiğinden ve karışılık olmaması açısından dosyaların birleştirilmesi talebi daha önce reddedilmiştir.
Ancak, davacı vekili, ——tarihli dilekçesi ile, davaların birleştirilmesi halinde bilirkişi ücretinin daha az tutacağını, bu şekilde davaların ayrı ayrı görülmesi nedeniyle davacının anayasal mülkiyet hakkının zedelendiğini beyan ederek, birleştirme talebini tekrarlamıştır.
Buna göre, aynı taraflar arasında görülen üç dava arasında bağlantı bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin —— tarihli dilekçesindeki birleştirme talebinin kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, işbu Mahkememiz dosyasının ilk açılan Mahkememizin—– esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın ilk açılan dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmesi uygun görülmüş, aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İşbu dava ile aralarında bağlantı bulunan Mahkememizin —– sayılı dosyasının BİRLEŞTİRİLMESİNE, yargılamanın ilk açılan Mahkememizin —– sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine, işbu dosyanın esasının bu şekilde kapatılmasına,
Harç, masraf ücreti, vekalet tayin ve takdirinin birleşen davada nihai kararla değerlendirilmesine,
HMK’nın 168. maddesi gereğince uyuşmazlığın esası hakkında verilecek hükümle birlikte istinaf kanun yolunun açık olduğunun ihtarına,
Dair, HMK’nın 168. maddesi gereğince uyuşmazlığın esası hakkında verilecek hükümle birlikte istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı—-davalı—- davalı —— Davalılar ——— yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18.11.2020