Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/345 E. 2019/609 K. 11.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/345
KARAR NO : 2019/609

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 21/03/2018
KARAR TARİHİ : 11/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı hakkında genel haciz yolu ile icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde gerçek durumunun ortaya çıkacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Bilirkişi ————-tarihli raporda; Davalı,———–ibraz edilen 2017 ve 2Ü18 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin; TTK 64 ve 66. Maddeleri ile V.U.K. 220-226. Maddelerine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K 215-219. Mad. Hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu, T.T.K hükümlerine uygun tuttukları anlaşılmakla, sahibi lehine deiil vasfına haiz olup olmayacağı hususunda takdir sayın mahkemenin olduğu, Davacı, —- 04.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin: ———— Maddeleri ile —– Maddelerine yöre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından ————- Hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu,—-hükümlerine uygun tuttukları anlaşılmakla, sahibi lehine delil vasfına baiz olup olmayacağı hususunda takdir sayın mahkemenin olduğu,————- kapsamında yapılacak mermer denizlik işleri ve küpeşte işlerine istinaden —– tarihli —— nolu — tarih —– nolu 50.539.59-TL bedelli faturaların 35.724,64-TL’lik kısmı ödenmediği gerekçesi ile açılan dava île ilgili olarak davacı ve davalı hesaplarının İncelenmesinde cari hesap uyumsuzluğunun 2013 yılı veya daha öncesine dayandığı, 2013-2018 yılı kayıtları ile İncelemc kısmında belirtilen tutarlara ait kanıtlayıeı belgelerin dosyaya sunulması durumunda cari hesaptan kaynaklı borç tutarının tespit edilebileceği, sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün ——-Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını 16/03/2017 tarihli ———————–bedelli faturalarda belirtilen eser teslimine dayandırmış, bu faturalardan kaynaklanan bakiye alacağı talep etmiş, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Davacı tarafça 13/11/2015 tarihli sözleşme, 05/01/2016 tarihli “İş Bitirme ve Hakediş Tespit Tutanağı”, Metraj çizelgesi ve faturalar ibraz edilmiş, davacı tarafın defterleri üzerinde talimat yolu ile yapılan incelemede davacının davalıdan 29630,48 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede ise, bilirkişi, takibe konu edilen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğunu, fakat taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu cari hesap uyumsuzluğunun 2013 yılı öncesine dayandığını, yeterli evrak ibraz edilmediğinden inceleme yapılamadığını raporunda belirtmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’ nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’ daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
02/04/2019 tarihli raporda bilirkişi tarafından uyuşmazlığın tüm cari hesap ilişkisi irdelenerek çözülmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Oysa davanın konusu sadece iki faturadır. Bu durumda mahkememizce dava konusu edilen faturalarla sınırlı olarak inceleme yapılması gerekmiştir. (Aynı husus Yargıtay ——Hukuk Dairesi’nin 23.09.2013 gün ve —– Sayılı kararına yerel mahkemece direnilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulu’nun ——– gün ————-. Sayılı kararında da benimsenmiştir.)
Somut olayda, icra takibinde iki adet faturaya dayanılmış, bilirkişi raporunda bu faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davacının akdi ilişkiyi ispat etmesi ve faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olduğu dikkate alındığında faturada belirtilen eserin imal edildiğinin davacı tarafç ispatlandığı kabul edilmiştir. Bu durumda ispat külfeti davalıda olup davalı takibe konu fatura bedellerini ödediğini yazılı şekilde kanıtlamakla yükümlüdür.
Davacının ticari defterlerinde fatura tarihlerinden sonra davacının talep ettiği bakiye alacağı aşan bir davalı ödemesi görünmese de ticari defterlerinde sonuç olarak 29630,48 TL alacaklı olduğu göründüğünden ve bu miktar davacıyı bağlayıcı nitelikte olduğundan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul Anadolu —— İcra Müdürlüğünün ——–Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının KISMEN İPTALİ ile, takibin 29.630,48 TL asıl alacak BAKIMINDAN DEVAMINA,
-Asıl alacak 29.630,48 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
-Asıl alacak 29.630,48 TLye takip tarihinden itibaren yasal faiz UYGULANMASINA,
-Fazlaya ilişkin TALEBİN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 2024,06 TL harçtan peşin alınan 610,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 1413,97 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 610,09 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilmiş, 35,90 TL, 5,20 TL vekalet pulu, 1716,65 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1757,75 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 1423,81 TLnin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden — uyarınca 3555,66 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden —- uyarınca 2725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.