Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/341 E. 2018/752 K. 04.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

ESAS NO : 2018/341 Esas
KARAR NO : 2018/752

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 20/03/2018
KARAR TARİHİ : 04/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili, davacının davalı … ile davalı şirkette %50’şer hisseye sahip olduğunu, şirketi tek başına müdür olarak temsil yetkisi bulunan davalı ortağın şirket faaliyelerini müvekkiline danışmadan yürüttüğünü, şirket karar defteri incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, şirketin gelir gider dengesini doğru yönetemediğini, şirketin kredi limitinin tamamını kullandığını, şirketin faaliyetlerinden elde edilecek gelirin ne zaman şirket hesaplarına gireceği, miktarı ve bu gelirler ile hangi ödemelerin ne zaman yapılacağının belirsiz olduğunu, müvekkilinin şirkete borç para verdiğini ama henüz iade edilmediğini, davalı şirketin en önemli gelir kaynağı olan sözleşmenin fesih edildiğini, bu iş sebebiyle davalı şirketin tedarikçilere ve çalışana borcu olduğunu ileri sürerek, davacının şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesini, davalı ortağın müdürlük yetkisinin kaldırılmasını, müvekkilinin ayrılma akçesinin hesaplanarak davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, şirket ortağı yönünden husumet itirazında bulunmuş, davacının ortak olmak için imzaladığı protokol gereğince ödemesi gereken meblağları ödemediğini, şirketteki tüm önemli iş ve işlemler davacının bilgisi ve onayı ile gerçekleştiğini, şirketin defter ve kayıtlarına göre davacının bir alacağının bulunmadığını, iyi niyetli ve dürüst davranmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
İLK KARAR: Mahkememiz ……….. esas, 2016/48 karar sayılı ilamında; “davacının davalı şirkete 10/01/2013 tarihinde ortak olduğu, davacının ortak olduğu tarihten önce davacı ve davalı ortak arasında akdedilen 25/07/2012 tarihli sözleşmenin 3. maddesinde davalı şirkette tüm kararların ortak karar alınarak uygulanacağının kararlaştırıldığını, davalı şirketin yönetimine ilişkin alınan kararların davacı ve davalı tarafından alındığı, davalı şirketin 2012 yılında …… kâr ettiği, davacının şirkete ortak olduğu davalının müdür olarak atandığı 2013 yılında ise davalı şirketin …….. zarar ettiği, her iki ortağın da şirketten alacaklı olduğu, davacının şirketten ayrılacağını ve kefaletlerine son verdiğini çeşitli bankalara bildirdiği, bu nedenle şiketin piyasadaki itibarının ve kredibilitesinin sarsıldığı, davalı şirketin içinde bulunduğu mali sıkıntıda davacının da kusuru olduğundan davacının ortak olduktan yaklaşık 3,5 ay sonra ortaklıktan çıkma talebinin haklı olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
YARGITAY İLAMI: Yüksek Yargitay …….. Hukuk Dairesinin 2016/4458 esas, 2017/6612 karar sayılı ilamındaki “dava, davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi ve ayrılma akçesinin davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece verilen karar tarihinden sonra Uyap ortamında gönderilen 17.05.2017 tarihli davacı vekilinin beyan dilekçesi ve eklerinden davacıya ait hisselerin tamamının davalı …’a devredildiği anlaşılmakta olup, bu durumda anılan hususun davacının aktif dava ehliyetine etkisinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozularak işbu esasa kaydı yapılmış, bozmaya uyalarak yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi ve ayrılma akçesinin davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce verilen karar tarihinden sonra davacı vekili UYAP’tan sunduğu 17.05.2017 tarihli beyan dilekçesi ve ekindeki belgelere göre, davacının hisselerini Kadıköy ………… Noterliği’nin 06038 yevmiye numaralı 10.04.2017 tarihli Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile davalı …’a devrettiği, bu sözleşme ve hisse devri kararının ……tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığı anlaşılmıştır.
Kural olarak bir hakkı dava etme yetkisi o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumunda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi ise borçlu kişi olup, buna da pasif husumet denilir. Bir davada gerek aktif ve gerekse pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve resen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise, dava bu sebep ile reddedilir.
Tüm dosya kapsamına göre, davacının hisselerini davalı …’a devrettiği, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyeti kalmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı …’nun aktif husumet ehliyeti kalmadığından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 878,20.-TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 842,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafından sarfedilen 41,50.-TL posta yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiklerinden ve red sebebi aynı olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan …….’nin 7/2. Maddesi uyarınca 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.