Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/332 E. 2018/675 K. 04.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/332 Esas
KARAR NO : 2018/675

DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 19/03/2018
KARAR TARİHİ : 04/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacının hasım göstermeksizin açtığı dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin %30 hisseli ortağı olduğunu, şirketin kuruluşunu 20/11/2017 tarihinde tamamladığını, kuruluş tarihinden bu tarihe kadar TTK’da öngörülen bağımsız denetçiliğini gerçekleştirmediğini ve bu yönde müdürlerce de bir bağımsız denetim şahıs ya da şirketi ile sözleşme yapılmadığını, şirketin faaliyeti kapsamında faal olarak taşeron firma sıfatıyla —- İnşaat firmasıyla sözleşme yaptığını ve bu yönde faaliyetine devam ettiğini, haricen edinilen bilgiye göre hak edişlerin düzenli olarak şirket hesabına yatırıldığını, ancak görünür ve görünmez ortaklara masraf gösterilmek suretiyle şirketin zarara uğratıldığını, söz konusu şirketin ortağı ve aynı zamanda fiilen çalışanı olmasına rağmen şirket müdürü ve görünmez ortaklardan—-‘ın baskı ve tehditleri ile şirketteki hissesinin devre zorlandığını, kabul etmeyince şirketin içinin boşaltılacağını ve sonuçta hiçbir hak talep edemeyeceğinin şifaen tarafına bildirildiğini, bu konuda Savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, gelinen noktada hayali borçlanmalarla şirketin zararda gösterilmesinin büyük ihtimal dahilinde olduğunu ve şahsının bundan büyük zarar göreceğini beyanla, ortağı olduğu davalı şirkete bağımsız denetçi atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Her ne kadar dava hasımsız açılmış ise de, tensip yapılırken özel denetçi atanması istenen —-Tic. Ltd. Şti. Davalı olarak gösterilmek suretiyle tensip yapılmış ve dava dilekçesi davalı şirkete tebliğ olunmuştur.
Davacının hak kaybı olmaması açısından, duruşmada, davacıya “davayı davalı şirkete yöneltip yöneltmediği sorulmuş, davacı davayı —Tic. Ltd. Şti’ne yönelttiğini beyan etmiştir.
Yine duruşmada, “HMK’nın 124/4. Maddesi uyarınca davacının, davayı denetçi atanması istenen şirkete yöneltmemesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından, davacının isteminin kabulü ile davalı —Tic. Ltd. Şirketinin davalı olarak kabulüne” karar verilmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair 2012/4213 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında, aktif toplamı kırk milyon ve üstü Türk Lirası olan, yıllık net satış hasılatı seksen milyon ve üstü Türk Lirası olan ve çalışan sayısı ikiyiz ve üstü olma koşullarından ikisini gerçekleştiren şirketlerin bağımsız denetime tabi olduğunu, kısacası müvekkili şirketin bağımsız denetime tabi şirketlerden olmadığını, 6102 sayılı kanunun md 635 atfı ile özel denetim isteme hakkına ilişkin md. 438 vd. hükümlerinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere bir pay sahibinin özel denetim isteyebilmesi için, pay sahipliği haklarının kullanabilmesi için bu denetimin gerekli olması, bilgi alma veya inceleme hakkının daha önce kullanılmış olması, bu gerekliliğin gerekçesini göstererek özel denetim yapılmasını öncelikle genel kurulda (ortaklar kurulunda) görüşülmesini ve karar bağlanmasını sağlaması gerektiğini, ancak somut olayda davacının bilgi alma veya inceleme hakkını kullanmadığını, 438 vd. hükümlerinde yazılı usule de uymadığını, davacının bu usule uyması, nihayet ortaklar kurulunca alınacak olan karara göre özel denetçi atanmasını mahkemeden talep etmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde hangi pay sahipliği hakkının kullanılması için özel denetimin gerekli olduğunu belirtmediğini, müvekkilinin tüm ticari işini usul ve yasaya uygun olarak yerine getirdiğini, şirketin zarara uğratıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının tehdit edildiğine ilişkin iddialarının yersiz olduğunu savunarak, açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE ÇEKİŞME KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, özel denetçi atanması istemine ilişkindir.
Davacı, %30 hisseli ortağı olduğu davalı — Tic. Ltd. Şti’ne özel denetçi atanmasını talep etmektedir.
TTK’nin 635. Maddesi “Anonim şirketin denetçiye denetime ve özel denetime ilişkin hükümleri limited şirkete de uygulanır.” hükmünü haizdir.
TTK’nin “1. GENEL KURULUN KABULÜ” başlıklı 438. Maddesi; “(1) Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir.
(2) Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.” hükmünü,
“2. GENEL KURULUN REDDİ” başlıklı 439. Maddesi ise; “(1) Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.

(2) Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları hâlinde özel denetçi atanır.” hükmünü haizdir.
Yukarıya alıntılanan kanun maddelerinden anlaşıldığı üzere, davacının özel denetçi atanmasını isteyebilmesi için öncelikle davalı şirketin genel kuruluna başvuruda bulunması gereklidir. Davacı ancak başvurusu genel kurul tarafından reddedildiği taktirde işbu davayı açabilir.
Dava şartları, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 114. Maddede sayılmış ve maddenin 2. Fıkrasında diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
TTK’nin 438-439. Maddelerine göre “Genel Kurula başvurulma zorunluluğu” HMK’nin 114/2. Maddesi uyarınca dava şartıdır.
HMK’nin 115. maddesine göre Mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırması ve dava şartı yokluğunun tespiti halinde davanın usulden reddine karar vermesi gereklidir.
Bu nedenle, davacı işbu davayı açmadan önce davalı şirketin genel kuruluna başvurmadığından HMK’nin 114/2 ve 115. Maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
TTK’nin 440/2. maddesi uyarınca denetçi atanması talebinin kabulü veya reddine ilişkin verilen kararlar kesindir. Bu nedenle davanın usulden reddine dair kesin olarak karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanuna göre alınması gerekli harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. Maddesi uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, TTK’nin 440. Maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.04/07/2018