Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/318 E. 2019/72 K. 25.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/318 Esas
KARAR NO : 2019/72

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 14/03/2018
KARAR TARİHİ : 25/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalı şirketin %30 oranında ortağı olduğunu, diğer davalının şirketin imza yetkilisi olduğunu ve tüm kontrolün onun elinde olduğunu, 2016 yılından beri davacıya ödeme yapılmadığını, 31.12.2016 tarihli mizana göre davalı …’in şirketten 156.729,10 TL para çektiği ve davalı şirkete borçlu olduğunun anlaşıldığını, 2016 yılı sonrasında yapılan işlemlerden haberdar olmadığını, ortaklar arası güven ilişkisinin zedelendiğini, davalının müdürlük görevlerini yerine getirmediğini, bu nedelerle davalı …’in şirketten haksız olarak aldığı haksız kar payı ve diğer paraların tespiti, bu bedelin davalı şirkete ödetilmesi, davacıya ödenmesi gereken kar payı bedelinin tespiti, bu kar payının davacıya ödenmesine karar verilmesi, davacının ortaklıktan çıkma payının tespiti ve ödenmesine, ayrıca davacının ortaklıktan çıkma talebinin kabulüne, davacının hissesinin diğer ortaklar veya gösterilecek üçüncü bir kişiye devrinin sağlanmasına, bu durumun ————- kayıtlarına işlenerek —– Gazetesinde tescil ve ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesinin davalı …’e —– tarihinde, davalı ——– –.’ye —————– tarihinde tebliğ edilmiş, davalılar davaya cevap vermemiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesi ve ayrılma akçesinin davalı şirketten tahsili, ortağın şirkete ait parayı zimmetine geçirdiği iddiasına dayalı alacak istemlerine ilişkindir.
Davalılar davaya cevap vermediklerinden, tarafların uyuştuğu husus bulunmamaktadır.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davacının şirketten çıkması için haklı sebepler olup olmadığı,
b-Davalı …’in davalı şirketi tek başına yönetip yönetmediği,
c-Davalı şirketin borca batık olup olmadığı,
d-Davalı şirket borca batık değilse davacının ortaklık payının miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Davanın esası ile ilgili olarak da, taraf delilleri toplanarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan raporlar alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiş, mali müşavir bilirkişi aracılığıyla davalı şirketin mali müşavirliğini yapan——– uaşılarak şirketin muhasebe kayıtları üzerinde ve davacı vekilinin sunduğu deliller üzerinde inceleme yaptırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünden gelen cevabi yazıya göre, davalı şirketin son tescilini 16.10.2012 tarihinde yaptırdığı, davalı şirketin sermayesinin 10.000 TL olduğu, şirket ana sözleşmesine göre davalı şirketin ortaklarının ——– … ve ——— olduğu, şirketin müdürünün ilk beş yıl için … olduğu anlaşılmaktadır. İlk 5 yıl için müdür seçilen … ahzu kabza yetkisiyle münferit imzası ile Şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmıştır. Bu karar 16/10/2012 tarihinde tescil edilmiş olup, bu tarihten itibaren ilk 5 yıl için yani 16/10/2017 tarihine kadar Şirket Müdürlüğüne … seçilmiştir.
Yapılan incelemede, davalı Şirketin Ana Sözleşmesi ve içeriğindeki “Madde 9 TEMSİL KARARI” Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin —— tarih ve —- sayılı nüshasında yayınlanmış olup, bu ilanın dışında, TTK m. 617/1 gereği her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı veya tescil edilmediği tespit edilmiştir.
Dolayısı ile şirketin faaliyetleri hakkında, kâr-zararı hakkında veya kâr dağılımı hakkında toplantı yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı … tarafından, TTK’nin 614. maddesi gereğince Şirket ile ilgili mali kayıtların bildirilmesini talep ettiği Eyüp ———–. Noterliği’nden 24/11/2016 tarih ve 18155 yevmiye numaralı, diğer davalı şirket müdürü …’e gönderdikleri, ihtarnameye cevap gelmediği tespit edilmiştir.
Davalı şirket ve davalı …, davalı şirketin defter ve kayıtlarını inceleme gününde hazır etmemiş, ancak mali müşavir bilirkişi tarafından şirketin defter ve kayıtları şirketin muhasebecisinden bulunarak incelenmiştir.
TTK m. 638/1 uyarınca “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir”. Ancak somut olayda davalı şirketin sözleşmesinde bu yönde bir düzenlenme öngörülmemiştir. Bununla birlikte TTK m. 638/2 uyarınca “Her ortak haklı sebeplerin varlığında Şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir”.
Bu hükme rağmen kanun koyucu, limited şirketlerde haklı nedenin tanımını yapmamış; bu işi doktrine ve uygulamaya bırakmıştır. Doktrinde —– göre haklı sebep; ‘’… Hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hâle getiren ve (bozucu) yenilik doğuran bir bildirim veya dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek veya değiştirmek yetkisini adil gösteren hukuki olgudur.’’.—- ise aynı kavramı “ Ortaklık ilişkisinin ve akdinin dürüstlük kuralı uyarınca devamını olanaksız kılan bir hukuki olaydır.” şeklinde tanımlamıştır.
Çıkma hakkı Mahkemeye başvurularak dava açma yoluyla kullanılabilir. Böyle bir durumda haklı sebebin var olup olmadığına mahkeme takdir eder. Çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını Mahkeme değerlendirecektir. Nitekim yüksek Yargıtay —– HD.’nin 03.02.2015 tarih ve 2015/15047 E. 2015/1168 K. sayılı kararında “Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir” demek suretiyle bu esası vurgulamıştır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı, Dava tarihinde değil Kararın kesinleştiği tarihte geçerli olur ve Şirket ile ortak arasındaki hukuki ilişkiye son verir.
Çıkmanın en önemli sonucu olan ayrılma akçesi, T.T.K. madde 641 ve madde 642 de düzenlenmiştir. Ayrılık akçesi T.T.K. 641. Maddesinin birinci fıkrasında “ Ortak şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkına haizdir” diye yazmaktadır. Bu kanunla getirilen yenilik ayrılma akçesinin ayrılan ortağın esas sermaye payının “gerçek değerine uyması” gerekliliğidir.
Bu genel açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; davacının, davalı şirketten çıkma talebine ilişkin 2016 yılının ortalarından itibaren davalı …’in kendisine ödeme yapmadığını, gelen giden paralar ile ilgili soruları yanıtsız bıraktığını, şirketi tek başına yönettiğini, şirketten 156.729,10 TL kendi hesabına para aktardığını, şirketle ilgili hiçbir şekilde bilgi sahibi olamadığını, kendisinin kontrolünde olmadığı bir şirkette ortaklığını devam ettirmek istemediğini beyan etmiştir.
Davalı Şirketin Ana Sözleşmesi Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 22/10/2012 tarih ve 8179 sayılı nüshasında yayınlanmış olup, bu ilanın dışında, TTK m. 617/1 gereği her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmamış veya tescil edilmemiştir. Dolayısı ile şirketin faaliyetleri hakkında, kâr-zararı hakkında veya kâr dağılımı hakkında toplantı yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum, Mahkememizce davacı ortağın şirketten ayrılması noktasında haklı neden olarak değerlendirilmiştir. Şirket müdürünün sorumluluğunu doğurabilecek işlemler her zaman ortakların şirketten ayrılmaları bakımından haklı neden teşkil etmemektedir. Ancak somut olayda müdür olan ortak tarafından şirketin faaliyetlerinin diğer ortaklara kapalı şekilde yürütülmesi, genel kurul yapılıp şirketin işleyişi hakkında davacı ortağa bilgi verilmemesi gibi hususlar davacı ortağın şirket ortağı olmak ile hedeflediği, ekonomik faaliyette bulunma ve gelir elde etme amacından uzaklaşmasına sebep olabilecek türdendir. Bu çerçevede şirket müdürü olan diğer ortak tarafından şirket malvarlığının keyfi şekilde yönetilmesi ve bu konuda gerekli bilgilendirmenin yapılmaması davacı ortağın şirketten ayrılma talebi bakımından haklı neden oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesi ile ilgili ara karar uyarınca, bilirkişi heyetince davalı şirketin mali müşavirliğini yapan ———– bürosuna ait olduğu bildirilen telefondan ——– ulaşılarak, davalı şirketin son 3,5 yıllık muhasebe kayıtları istenmiş ve mail yoluyla gönderilen veriler bilirkişi heyetince incelenmiştir. Davalı şirketin mali müşavirliğini yapan ————bilirkişi heyetine “davalı şirketin İstanbul Ticaret Odası verilerine göre bildirilen adresinin home ofis olarak kullanıldığını, fakat 2016 yılı Haziran ayından itibaren faaliyetinin olmadığını, müdür olarak görev yapan davalı …’le tüm irtibatın kesildiğini, davalı şirketten mali müşavirlik ücreti alamadığını, şirketin muhasebesini hatra binaen yürüttüğünü, şirket müdürünün görev süresinin dolduğunu ve şirketi yönetmediğini” beyan etmiştir.
Bilirkişi heyetince, davalı şirketin muhasebecisi tarafından sunulan bilanço ve mizanların birbiriyle uyumlu olduğu tespit edilmiş, 31/12/2017 ve 30/06/2018 tarihli şirket bilançoları 30.11.2018 tarihli bilirkişi raporunun 5 ve 6. Sayfalarında tablo halinde gösterilmiştir.
Buna göre bilirkişi heyetince davalı şirketin bilançosunun incelenmesinde, davalı şirketin 30/06/2018 tarihi itibarıyla kaydi değerler üzerinden hesaplanan özkaynakları toplamının 194.895,39 TL olduğu, davalı şirketin 30/06/2018 tarihi itibarıyla 10.000,00 TL olan sermayesinin tamamen ödenmiş olarak gösterildiği, davalı şirket ortaklarının davalı şirkete 156.989,10 TL tutarında borçlu olduğu ve şirket ortaklarının davalı şirketten 14.595,82 TL alacaklı oldukları saptanmıştır.
Bilirkişi heyetince davalı şirketin kısa vadeli borçlarını ödeme gücünün hangi seviyede olduğunu test etmek için Mali tablolardaki verilerden faydalanıldığında, davalı şirketin, 30/06/2018 tarihi itibarı ile cari oranı 1,84 olup, bu durum faaliyette bulunduğu sürece davalı şirketin kısa vadeli borçlarını rahatlıkla ödeyebileceğini gösterdiği saptanmıştır.
Yine bilirkişi heyetince davalı şirketin kısa vadeli borçlarını ödeme gücünün hangi seviyede olduğunu test etmek için Mali tablolardaki verilerden faydalanılarak yapılan hesaplama sonucunda davalı şirketin 30/06/2018 tarihi itibarı ile likitide oranının 1,65 olduğu, bu durumda faaliyette bulunduğu sürece davalı şirketin kısa vadeli borçlarını ödeme kabiliyetinin iyi olduğunu gösterdiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetince öncelikle 30/06/2018 ara dönem tarihi itibarıyla raporlanan ve kaydi değerleri yansıtan varlık ve kaydi net varlık————) hesaplamaları yapılmıştır.
Şirket varlıklarının şirket borçlarını karşılamaya yetip yetmediğinin kaydi değerlerden hareketle saptanması yeterli bulunmamakta, bu bağlamda TTK. madde 376 uyarınca yapılacak değerlendirmede, aktifler toplam değerinin satış fiyatları (piyasa) değerleri üzerinden hesaplanması, buna göre saptanacak net varlık tutarının borca batıklık değerlemesine esas alınması gerekmektedir.
Borca batıklık Bilançosu düzenlenirken esas alınacak paraya çevirme değeri, şirketin elde etmeyi amaçladığı değer değil, piyasada satış sırasında gerçekleşebilecek olan fiyatlar üzerinden olması gerekmektedir. Ayrıca rayiç fiyatlar belirlenirken sübjektif değerler değil, mümkün olduğunca objektif değerlerin dikkate alınması zorunludur.
Davalı Şirketin muhasebecisi tarafından bilirkişi heyetine sunulan son 30/06/2018 tarihli Bilançosu ile “Aktiflerinin muhtemel satış fiyatları üzerinden” sermayesini tamamen kaybedip kaybetmediği ve borca batık olup olmadığı yani mevcut ve alacaklarının borçlarını karşılamaya yetecek düzeyde olup olmadığı hususunda bilirkişiler tarafından davalı şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılmıştır.
Şirket kayıtlarındaki,———-Hesaplar Kuruluş ve Örgütlenme Giderlerinin 2. El piyasada değerinin olmadığı, —- Hesaplar Özel Maliyet Hesapları tamir, tadilat ve bakım giderlerinden oluştuğu, tamir, tadilat ve bakım işleri uygulandıkları binalara değer kattığı, 2. El piyasada ayrıca satılmasının mümkün olmadığı bilinmektedir.
Buna göre, bilirkişi heyetince düzenlenen 30.11.2018 tarihli raporun 8-9. Sayfalarında tablo halinde gösterilen şirket aktiflerinin satış değerleri esas alınmak suretiyle düzenlenen ara bilanço sonuçlarına göre, davalı şirketin 30/06/2018 tarihi itibariyle Toplam Aktifinin 334.187,63 TL, toplam borçlarının 198.129,26 TL olduğu ve Aktifinin, Toplam borçlarını 136.058,37 TL tutarında aştığı tespit edilmiştir. Buna göre TTK. Madde 376/III çerçevesinde davalı şirketin “Aktiflerin Muhtemel satış fiyatı” esasına göre Rayiç değerler yönünden Borca batıklık miktarı 30/06/2018 tarihi itibari ile (+) 136.058,37 TL olarak hesaplanmıştır. Yani bilirkişi heyetince yapılan hesaplamaya göre davalı şirketin aktif toplamlarının şirket borçlarını karşıladığı, şirketin rayiç değerlere göre borca batık olmadığı tespit edilmiştir.
Yine bilirkişi heyetince davalı şirketin geçmiş yıl gelir tabloları bilirkişi raporunun 10. Sayfasında tablo halinde gösterilmiş olup, davalı şirketin ——— döneminde 57.453,89 TL kâr, ————— döneminde 4.834,89 TL zarar, ———– döneminde ise 937,50 TL zarar ettiği tespit edilmiştir.
Şirketin Faaliyet giderleri haricinde giderlerin olmadığı tespit edilmiştir.
Davalı Şirketin 01-01-2016/31-12-2017 döneminde yurtiçi satışlarının 81.923,73 TL olduğu, 01-01-2017/31-12-2017 döneminde ve 01-01-2018/30-06-2018 döneminde ise yurtiçi satışlarının olmadığı tespit edilmiştir.
Yine bilirkişi heyetince davalı …’in 2015 yılı hesap hareketleri tablo halinde çıkarılmış(sf. 11-12), buna göre davalı …’in, 2015 yılında toplam 156.729,10 TL nakit çekim yaparak kendi hesabına geçirdiği tespit edilmiştir.
Davalı Şirkette %10 hisseye sahip ortaklardan —— ise şirkete borcunun 07/01/2015 tarihinde çektiği 260,00 TL ile sınırlı olduğu tespit edilmiştir.
Buna göre, davalı şirketin 30/06/2018 tarihli bilançosunda “Ortaklardan Alacaklar Hesabı”ndaki tutar, ortakların 2015 yılında şirket hesabından çektikleri 156.729,10 TL + 260,00 TL’nin toplamı olan 156.989,10 TL’dir.
Bilirkişi heyetinin hesaplamasına göre, davalı şirketin 30/06/2018 tarihli bilançosunda “Ortaklara Borçlar” hesabındaki tutar, davacı …’nındavalı şirket hesabına aktardığı 14.595,82 TL’dir.
Buna göre, davacının talebine konu kârın tespiti ve dağıtımı hususuna gelince, davalı şirketin ana sözleşmesi ve içeriğindeki “Madde 11 KÂRIN TESPİTİ VE DAĞILIMI” kararı ve “Madde 12 YEDEK AKÇE” kararının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 22/10/2012 tarih ve 8179 sayılı nüshasında;
“Madde 11- Kârın Tespiti ve Dağıtımı : Şirketin net dönem karı yapılmış her çeşit masrafların çıkarılmasından sonra kalan miktardır. Net dönem karından her yıl % 5 genel kanuni yedek akçe ayrılır. Kalan miktar, genel kurul kararı ile pay sahiplerine kar payı olarak dağıtılır. Kar payı, esas sermaye payının itibari değerine, yerine getirilen ek ödeme yükümlülüğünün tutarı eklenmek suretiyle oluşacak toplam miktara oranla hesaplanır.
Madde 12- Yedek Akçe : Genel kanuni yedek akçe ödenmiş sermayenin % 20 sine ulaşıncaya kadar ayrılır. Bu miktarın azalması halinde yeniden genel kanuni yedek akçe ayrılmaya devam olunur. Genel kanuni yedek akçe ile bu sözleşme hükümlerine göre ayrılması gereken miktar net dönem karından ayrılmadıkça pay sahiplerine kar dağıtılamaz.” şeklinde yayınlandığı saptanmıştır.
Bilirkişi heyetince, davalı şirketin kuruluş yılı olan 2012 tarihinden itibaren 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 30/06/2018 yıllarına ait Dönem Net Kar-Net Zarar Tabloları çıkarılmış(sf.13) olup, davalı şirketin 2012, 2013, 2014, 2015, 2016 yıllarında sırasıyla 588,51 TL+82.627,45 TL+34.618,74 TL+15.379,32 TL+57.453,76 TL olmak üzere toplam 190.667,78 TL kâr ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca davalı şirketin 31/12/2017 tarihi itibarı ile 4.834,89 TL ve 30/06/2018 tarihi itibari ile 937,50 TL zarar ettiği tespit edilmiştir.
Davalı şirketin TTK m. 617/1 gereği her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı veya tescil edilmediği tespit edilmiştir.
Bilirkişi heyetince şirket bilançolarının incelenmesi sonucunda, şirketin net kârındankanuni yedek akçenin ayrılmadığı ve Şirketin Net karının ortaklar arasında paylaşılmadığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin tespitlerini özetlemek gerekirse, TTK. Madde 376/III çerçevesinde “Aktiflerin Muhtemel Satış Fiyatı” esasına göre Rayiç Değerler yönünden davalı şirketin Borca Batıklık Miktarının 30/06/2018 tarihi itibari ile (+) 136.058,37 TL olduğu, yani davalı şirketin aktif toplamlarının şirket borçlarını karşıladığı, şirketin rayiç değerlere göre borca batık olmadığı, davalı şirket ortaklarından % 60 hissesi olan davalı …’in, 2015 yılında davalı şirkete ait toplam 156.729,10 TL tutarındaki meblağı nakit çekim yaparak kendi hesabına geçirdiği, davalı şirkette %10 hisseye sahip ortaklardan ————- davalı şirkete borcunun 07/01/2015 tarihinde çektiği 260,00 TL olduğu, davalı şirketin 30/06/2018 tarihli bilançosundaki “Ortaklara Borçlar” hesabındaki tutara göre davacı …’nın şirket hesabına 14.595,82 TL aktardığı, yani şirketten 14.595,82 TL alacağı olduğu, davalı şirketin 2012-2016 yıllarında toplam 190.667,78 TL kâr ettiği, davalı şirketin 31/12/2017 tarihi itibariyle 4.834,89 TL, 30/06/2018 tarihi itibariyle ise 937,50 TL zarar ettiği, TTK m. 617/1 gereği her yıl yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı veya tescil edilmediği, şirketin net kârından kanuni yedek akçenin ayrılmadığı, şirketin net karının ortaklar arasında paylaşılmadığı, davacı şirketin 2018 yılında Genel kurul toplanarak kâr dağıtım kararı alması halinde % 60 hisseye sahip ortak (davalı) …’in 86.624,01 TL, % 30 hisseye sahip ortak (davacı) …’nın 43.312,01 TL, % 10 hisseye sahip ortak (dava dışı) ——– 14.437,34 TL kâr payı alması gerektiği tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, taraflarca bilirkişi raporuna itiraz edilmemiştir.
Hakimler heyetince incelenen bilirkişiler————– tarafından düzenlenen 30/11/2018 tarihli bilirkişi raporu teknik hesaplamalar yönünden dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli görülmekle hükme esas alınmıştır.
Sonuç olarak, şirket müdürü olan davalı …’in şirket malvarlığının keyfi şekilde yönetilmesi ve bu konuda gerekli bilgilendirmenin yapılmaması davacı ortağın şirketten ayrılma talebi bakımından haklı neden oluşturduğu, davalı şirketin “Aktiflerin Muhtemel satış fiyatı” esasına göre rayiç değerler yönünden özvarlığının 30/06/2018 tarihi itibari ile 136.058,37 TL olduğu, buna göre davacı …’nın ayrılma akçesi olarak % 30 payına düşen miktar olan 40.817,51 TL ile davacının davalı şirket hesabına aktardığı 14.595,82 TL’yi davalı şirketten isteyebileceği kanaatine varıldığından, davacının davalı şirketin ortaklığından çıkma talebinin kabulü ile davacının TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ————–sicil numarasında kayıtlı davalı …’nden çıkmasına, davacının ayrılma akçesi talebinin kabulü ile 40.817,51 TL ayrılma akçesinin davalı …’nden alınarak davacıya ödenmesine, davacının şirkete ödediği alacağın geri ödenmesi talebinin kabulü ile 14.595,82 TL alacağın davalı …’nden alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
3-Davalı …’in pasif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığı hususu ile ilgili inceleme ve gerekçe:
Taraf sıfatı, dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Aynı şekilde bir hakkın kendisinden istenebilecek o hakka uymak yükümlülüğü olan kişi olup bu da davalı olma pasif husumet ehliyetidir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Davada taraf ehliyeti, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28. maddesi gereğince, sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan itibaren başlar. Medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler. Dava ehliyeti bir kişinin kendisi veya yetkili temsilcisi aracılığıyla bir davayı, davacı veya davalı olarak takip etme ve usul işlemleri yapabilme ehliyetidir. Sonuç olarak davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler taraf ehliyetine sahip olsalar bile bu kişilerin o davada maddi hakka ilişkin olarak davacı ve davalı olmak sıfatlarının bulunması gerekmektedir.
Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece re’sen göz önünde tutulması gereken hususlardandır.
Buna göre, davacı vekili her ne kadar TTK’nin 611. Maddesi uyarınca davalı …’in sorumlu bulunduğunu ileri sürmüş ise de, bu kanun hükmü ortakların şirkete karşı sorumluluğuna ilişkin olup, davacının talebine konu davacının ödediği kâr payı ve ayrılma akçesini ödeme yükümlülüğü, dolayısıyla pasif husumet ehliyeti sadece davalı şirkete ait olup, davalı …’in pasif husumet ehliyeti bulunmadığından bu davalı hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı şirketin ortaklığından çıkma talebiyle ilgili davanın KABULÜ ile, davacının TTK’nin 638/2. Maddesi uyarınca davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ———– sicil numarasında kayıtlı davalı …’nden ÇIKMASINA,
2-Davacının ayrılma akçesi talebiyle ilgili davanın KABULÜ ile, 40.817,51 TL ayrılma akçesinin davalı …’nden alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının şirkete ödediği alacağın geri ödenmesi talebiyle ilgili davanın KABULÜ ile, 14.595,82 TL alacağın davalı …’nden alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı …’e karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
5-Harçlar kanununa göre alınması gerekli 3.785,28 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 946,33 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 982,23 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.803,05 TL harcın davalı …nden tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 946,33 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 982,23 TL’nin davalı …nden alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen 2.174,50 TL yargılama giderinin 2.118,50 TL’sinin davalı …nden alınarak davacıya verilmesine, davalı … yönünden dava pasif husumet yokluğundan reddedildiğinden bu davalıya yapılan 56,00 TL tebligat giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —————-‘nin 13/1.maddesi uyarınca 6.445,47 TL’nin davalı …nden alınarak davacıya verilmesine,
9-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.