Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/311 E. 2019/287 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/1 Esas
KARAR NO : 2019/473
DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ: 04/01/2016
KARAR TARİHİ: 29/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili 04/01/2016 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; ——– şirketleri 2012 ve 2013, 2014 yıllarında toplamda 4.647.059.899,00 TL (KDV Hariç) ciro hacmine ulaşmış olup, son üç yılda (2012-2013-2014) 30.213,021 TL vergi ödemiş olduğunu, —– grubu şirketleri 30/11/2015 itibariyle toplamda 961 kişiye istihdam sağlamakta olduğunu, ancak aşağıda ayrıntılı olarak izah edileceği üzere davacı olan; ———— borca batık hale gelmiş olduğunu, her bir şirketin sektörü ve içeresinde bulunduğu mali ve finansal kriz ile iyileştirme projelerinin ekte sunulmuş olduğunu, borca batıklık hallerinin tespiti ile hem ortakların davacı 4 şirket için taahhüt ettikleri toplam 16.000.000,00 TL’lik nakit sermaye, hem ihalelerden beklenilen 73.000.000,00 TL’lik alacak tahsilatı, hem de davacı şirketlerin bir kısmı ile ilgili olarak yabancı ortaklık ve satış görüşmeleri nedenleri ile ciddi ve inandırıcı İyileştirme projesinin dikkate alınarak, davacı şirketlerin borçlarının, aktifinden fazla olması nedeniyle İİK’nun 179. maddesine uygun olarak durumun mahkemece tespitine ve İflasın ertelenmesine karar verilmesi için bu başvuruyu yapmak zorunlu olduğunu iddia ederek; davalarının kabulü ile müvekkili şirketilerin iflaslarının ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MÜDAHİL İSTEMLERİ : Müdahiller vermiş oldukları müdahale dilekçeleri ile davacı şirketlerin iflasına karar verilmesini ve tedbir kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Dava, İİK’nun 179, 179 a-b ve TTK’nin 376 ve 377’inci maddelerinde düzenlenen iflas ertelemenin uzatılması istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, “davacı şirketlerin dava tarihinde borca batık durumda olup olmadıkları, davacı şirketlerin iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının düzelip düzelmeyeceği, şirketlerin aktiflerinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığı” noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Hukuki açıklama; İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olup, alacaklıların durumunu zorlaştırma ve bir şirket tasfiyesi yolu değildir.
İflasın ertelenmesi için; şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine ilişkin somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir.
Borca batıklık; şirketin aktifinin şirketin borçlarını karşılayamaması hali olup, TTK’nin 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nin 178(1). maddesinde belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklığın tespitinde aktiflerin satış değeri dikkate alınmalıdır.
İflasın ertelenmesi projesinin ciddi ve inandırıcı sayılabilmesi için proje unsurlarının şirketin borca batıklıktan kurtularak sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşmasına imkan verecek nitelikte olması zorunludur.
İyileştirme projesi sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nun 376 (2) maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kar ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nun 179. maddesinde aranan ciddi ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır.
Borca batıklığın ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirmekle bu konuda bilirkişi görüşüne başvurulması zorunlu olduğu gibi projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve karlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmelidir.
Ertelemenin uzatılmasını isteyen davacı şirketin mali durumu yargılama sonuna kadar her aşamada mahkemece incelenmeli ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı denetlenmelidir.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
Somut davada, davacı şirketler iflas ertelemesinin uzatılması talebi ile 04/01/2016 tarihinde başvurmuş, mahkememiz 04/01/2016 tarihli ara karar ile “Alacaklıların ve borçlunun hak ve çıkarlarının dengeli bir şekilde korunması için şirketin faaliyetinin devam etmesi amacı ile;
a- Davacı şirket hakkında 6183 sayılı kanuna göre yapılan ve yapılmış olan ve daha sonra yapılacak takipler de dahil olarak İİK.nun 206.m.l sırasında yazılı alacaklar için yapılan takipler ve rehinli takipler haricindeki,tüm icra ve iflas takipleri, satış ve muhafaza işlemleri gibi tedbir uygulamalarının İİK.nun 179/b maddesine göre DURDURULMASINA, YENİ TAKİP YAPILMAMASINA,
b- Borçlu şirketlere ait işyerinin doğmuş borçlarından dolayı, elektrik, su, doğalgaz, telefon gibi zorunlu ihtiyaçların kullanıma kapatılmasının TEDBİREN DURDURULMASINA,
c- Haciz edilen ve muhafaza altına alınan ve şirketin faaliyet alanında kullanılan tesis, eşya, techizat büro malzemeleri ve demirbaşların borçlu şirket yetkilerine YEDDİEMİN OLARAK TESLİMİNE,
d- Davacı şirketlerin mal varlığı olan gayrimenkullerinin ve araçlarının 3. kişilere devir ve temliklerinin İHTİYATİ TEDBİREN ÖNLENMESİNE, bu hususta davacının belirtilen mallarla ilgili liste verildiğinde ilgili yerlere yazı yazılmasına,
e- İİK. nun .179/b maddesine göre erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehni ile temin edilmiş alacak nedeni ile rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılabilir veya başlamış takiplere devam edilebilir ise de bu takipler yolu ile muhafaza tedbirlerinin alınmasının ve rehinli malın satışının DURDURULMASINA,
f- Aşan tedbir isteminin REDDİNE,
B-) İİK.nun 179/a mad.göre şirket yönetim kurulu ve şirketlerin diğer ortaklarının yetkilerinin devamına ancak şirket mallarının ve alacaklarının menfaatinin korunması, şirket envanterlerinin yapılması iyileştirme tedbirlere nezaret etmeleri, yönetim kurulu ve diğer organlarının, işlemlerinin denetiminde görevli ve yetkili olmak üzere davacı şirkete;
Kayyım olarak resen ————— atanmasına, kayyımların münferit yetkili olmalarına,
İşletme faaliyetinin kayyım gözetiminde yönetim kurulu tarafından sürdürülmesine ve davacı şirketin alacağı tüm kararların kayyımların onayına tabi tutulmasına,
Kayyımların 3’er aylık süreler halinde iyileştirme projesi işleyişini ve projeye göre iyileştirme gösterip göstermediğini ve şirketlerin mali durumu ile ilgili olarak rapor ibraz etmesine,
Kayyımların şirketlerin hesap ve faaliyetlerini (haftada en az 2 kere) denetlemesine ve denetim ile ilgili olarak tutanak tanzim edip özel dosyalarında saklamalarına,
Davacılara ait tahakkuk eden hak ediş ödemeleri bankalar vasıtası ile gelen paraların kayyımların onayı ile davacıya iadesine,
Bankalardaki hesaplardan para çekme yetkisinin kayyımlar muvaffakatı ile yönetici tarafından yapılmasına, şirketler kasasına yapılacak ödemelerin de derhal şirkete ait banka hesabına yatırılmasına” karar verilmiştir.
Mahkememizce, davacı şirketin dava tarihinde borca batık durumda olup olmadığı, davacı şirketin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığının tespiti için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor ve ek raporlar alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Buna göre;
a) Dava tarihinde davacı şirketlerin borca batık olup olmadığı hususunda inceleme ve gerekçe: Mahkememizce bilirkişiler Makine Yüksek Mühendisi Prof. Dr.—- İnş. Yüksek Mühendisi —- Mali Müşavir — İcra İflas Hukuk Uzmanı Doç Dr. ———— oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 15/02/2016 tarihli bilirkişi raporu ile davacı şirketlerin tesis, makinalar, demirbaşlar, taşıtlar, haklar, özel maliyetler, stoklar, gayrimenkuller ve belgeler üzerinde inceleme yapılarak davacı şirketin dava tarihi itibariyle rayiç değerlerinin ve borca batık olup olmadığının tespit edildiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda;————– 45.453.786.58 TL borca batık olduğu, anılan işletme için 10.000.000,- TL sermaye artış taahhüdünde bulunulduğu,
———– 15.607.591.84 TL borca batık olduğu, anılan işletme için 5.000.000 TL sermaye artış taahhüdünde bulunulduğu,
————-9.787.742,07 TL borca batık olduğu, anılan işletme için l.000.000 TL sermaye arttş taahhüdünde bulunulduğu,
————— TL borca batık olduğu, anılan işletme için 4.000.000 TL sermaye artış taahhüdünde bulunulduğu anlaşılmaktadır…” yönünde görüş bildirilmiştr.
Bu bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan mahkememizce de hükme esas alınarak aynen benimsenmiş ve davacı şirketlerin dava tarihinde borca batık olduğu kanaatine varılmıştır.
b)Davacı şirketlerin iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzelip düzelmeyeceği, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olup olmadığı hususunda inceleme ve gerekçe: Mahkememizce 16/05/2018 tarihli duruşmada; “Kayyım Heyeti Raporları ile Bilirkişi heyeti raporları arasında çelişki bulunduğundan ve ek raporlarla giderilmesi mümkün görülmediğinden————–oluşan kayyım heyetinin görevine son verilmesine,
Yeni denetim kayyımı heyetinin ———– oluşturulmasına,
İİK.nun 179/a mad.göre şirket yönetim kurulu ve şirketlerin diğer ortaklarının yetkilerinin devamına, ancak şirket mallarının ve alacaklarının menfaatinin korunması, şirket envanterlerinin yapılması iyileştirme tedbirlere nezaret etmeleri, yönetim kurulu ve diğer organlarının, işlemlerinin denetiminde münferiden görevli ve yetkili olmalarına,
İşletme faaliyetinin kayyım gözetiminde yönetim kurulu tarafından sürdürülmesine ve davacı şirketin alacağı tüm kararların kayyımların onayına tabi tutulmasına,” ara kararı ile kayyım heyeti değiştirilmiştir.
Denetim kayyımları———–tarafından düzenlenen 12/09/2018 tarihli 13. Kayyım Raporunda; “Davacı dört şirket için ortak olmak üzere; 2018/6. ay mali verileri sayın mahkemece istenen Bilirkişi 3. Ek Rapordaki tespitlere karşı değerlendirmelerimiz neticesinde;
Net Satış rakamlar, hedeflenen Net Kâr rakamları yakalanmadan, alacakların tahsili ya da şirkete net fon girişi sağlanmadığı sürece yapılandırılan ödemelerin yapılamayacağı, 2016-2017 yılında yapılan gerek banka ve gerekse satıcı/personel yapılandırmalarına riayet edilmediği, düşük satış ve dönem kilılan ile elde edilen fon kaynaklarla borca batıklığın giderilmesi ile iyileştirme projesinde öngörülen banka kredi ve satıcı/personel borç ödemelerinin yapılamayacağından iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcılığım kaybettiği.
Her ne kadar 2017 yılında ve 2018 yılı ilk 6 aylık dönemde kâr elde etmiş ve sermaye taahhütlerini büyük ölçüde yerine getirmiş olsa da satışların geçmişe nazaran yok denecek kadar azaldığı, ortakların diğer ticarî işlerinden davacı şirketlere aktarılan kaynağın sınırlı kaldığı ve işletme sermayesi ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu, şirketin Rayiç değer bilançosuna göre borca batıklık 2,5 sene öncesine göre 43,9 milyon TL azalsa da (82.0 Milyon TL’ den 38.1 Milyon TL’ye) bu azalmada ticari faaliyet dışında çoğunluğu ortaklardan gelen kaynakla yapıldığı, buna rağmen uzunca bir süredir protokol yapılan banka, tedarikçi ve personellere ödeme yapılamadığı, sırf bu durumun dahi derhal iflas kararına nazaran alacakların durumunu zorlaştırdığı, şirketin aktif yapısının (özellikle Dönen Varlıklar) çok durağan olduğu, halen 38.1 milyon TL toplam borca batıklık bulunduğu, kaldı ki bu hesaplamada durağan dönen varlık yapısında kalitesiz alacakların olması, uzun süredir tahsil edilmeyen özellikle grup içi ve dışı alacakların içerisinde “Şüpheli Alacak” olarak değerlendirilecek alacakların da bulunduğu, böyle bir kabulde borca batıklık rakamının daha yüksek olabileceği, yaklaşık iki sene önce hesaplanmış marka değerinin borca batıklık hesabında artı değer olarak kullanılamayacağı, iflas erteleme süreciyle birlikte faaliyetlerin neredeyse durma seviyesine gelmesinin şirketlerin itibari değerlerini ciddi etkilediği ve bu itibari değerde meydana gelen düşüşün şirketlerin marka değerlerinde azalma sağlayacağı, hepsinden önemlisi de 24.04.2018 tarihli 3.Ek Bilirkişi heyeti (hukukçu üye hariç) raporunun hazırlandığı tarihteki döviz kurlarına göre %58’lik bir artışa ithalata dayalı ticaret yapan tüm şirketlerin yanı sıra öz kaynak yetersizliği yaşayan tüm sektör şirketleri zorlanırken iflas erteleme tedbir kararı ile yaklaşık 3.yılına girmiş firmanın net fon girişi olmadan faaliyetine devam edemeyeceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Denetim kayyımları ———-tarafından düzenlenen 06/03/2019 tarihli 14. Kayyım Raporunda; “Davacı dört şirket için ortak olmak üzere; Kayyım raporu döneminde şirketlerin faaliyette bulunmadığı. Şirketlerin faydasına olacak gayrimenkul satışı yapmak isteseler de bu satışın gerçekleştirilemediği. Aralık 2018 dahil olmak üzere toplam 4 aylık kayyım ücretlerini ödeyemedikleri, Kayyım raporu döneminde önceki rapordaki sonucu etkileyecek hiçbir faaliyet gerçekleştirilemediği, önceki kayyım raporu sonucunun aynen devam ettiği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişiler Mali Müşavir—-, Makina Mühendisi Prof. Dr.- İcra İflas Hukuk Uzmanı Doç. Dr. —– tarafından düzenlenen 01/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı———- 31.12.2018 tarihi itibariyle rayiç özvarlığının (-) 13.596.182,69 TL olduğu; diğer bir ifadeyle, davacı —— şirketinin borçlarının aktiflerini 13.596.182,69 TL aştığı yani şirketin rayiç değerlere göre borca batık durumda bulunduğu,
Davacı ———- 31.12.2018 tarihi itibariyle rayiç özvarlığının (-) 17.249.241,71 TL olduğu; diğer bir ifadeyle, davacı —–şirketinin borçlarının aktiflerini 17.249.241,71 TL aştığı yani şirketin rayiç değerlere göre borca batık durumda bulunduğu,
Davacı G——— 31.12.2018 tarihi itibariyle rayiç özvarlığının (-) 6.557.388,24 TL olduğu; diğer bir ifadeyle, davacı ———şirketinin borçlarının aktiflerini 6.557.388,24 TL aştığı yani şirketin rayiç değerlere göre borca batık durumda bulunduğu,
Davacı ——— 31.12.2018 tarihi itibariyle rayiç özvarlığının (-) 8.398.696,85 TL olduğu; diğer bir ifadeyle, davacı Trend şirketinin borçlarının aktiflerini 8.398.696,85 TL aştığı yani şirketin rayiç değerlere göre borca batık durumda bulunduğu,
Davacı şirketlerin gayri faal konumda bulunmaları, gayri faal konumda bulunan davacı şirketlerin borca batıklıktan çıkarak yapısal iyileşmeyi sağlamalarının mümkün gözükmemesi, kayyım raporlarına göre protokol akdedilen alacaklılara yaklaşık 2 yıldır herhangi bir ödeme bulunulmaması, yine tedbir süresinde kamu borçlarının ödenmemesi ve buna bağlı olarak kamu borçlarının hızla artması, sektördeki yoğun rekabet ve döviz kurlarındaki artışın sektöre getirdiği daralma gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı şirketlerin sundukları iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olmadıkları…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının ve kayyum raporlarının incelenmesinde; 12/05/2016 tarihli bilirkişi kök raporunda; davacı şirketlerin toplam borçlarının, toplam aktiflerini 82.022.937,45 TL tutarında aştığının bildirildiği, 31/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; 31/12/2018 tarihi itibariyle davacı toplam borçlarının toplam aktiflerini 45.801.509,49 aştığının bildirildiği, ————— tarihleri arasında şirket borcunda her ne kadar azalma meydana gelmiş ise de, kayyım raporlarında da belirtildiği üzere meydana gelen azalmanın ticari faaliyet dışında çoğunluğu ortaklardan gelen kaynakla yapıldığı, protokol akdedilen alacaklılara uzunca bir süre herhangi bir ödeme yapılamadığı, şirketin aktifinin borçlarını karşılayacak duruma gelmesinin mümkün olmadığı, kayyım ücretlerinin dahi ödenemediği anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, başta kayyım raporları, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen denetime elverişli nitelikteki bilirkişi kurulu rapor ve ek raporları olmak üzere tüm dosya kapsamından, davacı şirketin dava tarihinde borca batık olduğu, baştan itibaren hiçbir düzelme göstermediği, borca batıklıktan çıkma eğilimi göstermediği ve göstermesinin de mümkün olmadığı, bu hali ile iyileştirme projelerini gerçekleştirmesi ve borca batıklıktan çıkmasının imkansız hale geldiği, bilirkişi raporlarında da belirlendiği üzere davacı şirketin iyileştirme projesinde yer alan hedeflerini gerçekleştirmediği ve gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı, alacaklıların davanın açıldığı tarihe göre durumlarının sundukları dilekçelerde de belirttikleri şekilde daha kötü olduğu, kayyım ücretlerini dahi ödeyemediği, bilirkişi kurulu raporlarında da belirtildiği üzere iflas halinde alacaklılarının durumlarının daha kötü olmayacağı, davacı şirketin inandırıcı nitelikte iyileştirme projesi sunmadığı, yeni kaynak yaratmaya ve şirketin borca batıklıktan kurtulmasına yönelik hiçbir tedbir almadığı, yaptığı ciro ve kar miktarları ile borçlarını ödemesinin mümkün bulunmadığı, davacı şirketlerin iflasın ertelenmesi taleplerinin yukarıda ikinci bentte açıklanan iflas erteleme kurumuna ilişkin ilkelerin uygulanabilirliğinin mümkün bulunmadığı, tedbirlerin devamının ve yargılamaya devam edilmesinin alacaklıların durumlarının daha da kötüleşmesine yol açacağı, davanın hiçbir aşamasında iflas erteleme koşullarının oluşmadığı, buna karşın hüküm tarihi itibariyle iflas koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
c)Sonuç: Sonuç olarak koşulları oluşmadığından davacı şirketlerin iflas erteleme isteminin reddi ile davacı şirketlerin iflasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacı ——– iflasın ertelenmesi isteminin reddi ile borca batık olduğu belirlenen ———- numarasında kayıtlı davacı ————— İFLASINA,
2-Davacı ——— iflasın ertelenmesi isteminin reddi ile borca batık olduğu belirlenen — numarasında kayıtlı davacı ———-İFLASINA,
3-Davacı ———- iflasın ertelenmesi isteminin reddi ile borca batık olduğu belirlenen ———– numarasında kayıtlı davacı———İFLASINA,
4-Davacı—— iflasın ertelenmesi isteminin reddi ile borca batık olduğu belirlenen ———–numarasında kayıtlı davacı————- İFLASINA,
5-İİK.nun 165(1)maddesi uyarınca tüm davacı şirketler için iflasın 29/03/2019 günü saat 12:34 itibariyle açılmasına,
6-İİK.nun 166(1)maddesi uyarınca iflasın açıldığının derhal İstanbul Anadolu İflas Dairesi ile ilgili yerlere bildirilmesine,
7-İİK.nun 166(2)maddesi uyarınca İflas Dairesince gerekli bildirim ve ilanların derhal yapılmasına,
8-Mahkememizce bu dava nedeniyle alınan tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına,
9-Atanan kayyımların görevine son verilmesine,
10-Kısa karardan sonra gerekçeli kararın bir örneğinin de İstanbul Anadolu İflas Dairesine gönderilmesine,
11-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 44,40 TL harcın, dava açılırken davacı tarafından yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacılarda tahsili ile hazineye gelir kaydına,
12-Davacı tarafından ve asli müdahiller tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
13-HMK’nin 333. Maddesi uyarınca bakiye gider avanslarının karar kesinjleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacılar vekili, müdahil vekilleri avukatlar; ————–yüzlerine karşı, bir kısım müdahiller vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulünce anlatıldı. 29/03/2019