Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/307 E. 2019/579 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/307 Esas
KARAR NO : 2019/579
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/03/2018
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı bakiye 4.183,02 TL asıl alacağın davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle davalı şirket aleyhine İst. And. ll.İcra Md.————- E. sayılı dosyası kapsamında icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı sonucunda takibin durduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davalı şirketin vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20′ den az olmamak üzere icra inkâr tazminat mahkûmiyetine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili 04/10/2018 tarihli duruşmada; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :Dava; taraflar arasında satım sözleşmesinden kaynaklanan açık hesap alacağına dayalı borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında İstanbul1Anadolu 11. İcra Müdürlüğü’nün ————-Esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce davanın niteliği gereği öncelikli olarak dava şartlarının incelenmesine geçilmiş ve HMK 114/1 de sayılı buluna dava şartlarının bulunduğu anlaşılmış ve dava da bunun yanı sıra İİK 67 ve HMK 114/2 gereğince özel dava şartlarının bulunması gerektiği anlaşılarak icra dosyası celp edilerek incelenmiş ve icra dosyasının tetkik ve incelenmesi ile davacı tarafından davalı aleyhine 30/04/2018 tarihinde icra takibine girişildiği ve davalıya çıkartılan örnek no 7 ödeme emrinin 26/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı borçlunun 26/06/2018 tarihinde takibe karşı itirazlarını sunmuş bulunduğu görülmüş ve bu nedenle dava da İİK 67 gereğince özel dava şartlarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık öninceleme celsesinde belirlenmiş ve çekişmeli hususun takibe konu faturalara dayalı davacının davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı noktasında toparlandığı anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
6102 sayılı TTK. 89. maddesine göre; iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip, bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme, cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı madde de; cari hesap sözleşmeleri yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir.
Buna göre; taraflar arasında, yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından TTK.’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
Açık hesap ilişkisi ise; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir ——-
Somut olayda da taraflar arasında açık hesap ilişkinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. maddesinde;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
TTK.’nın 21/2. maddesi uyarınca; tebliğe rağmen süresinde itiraz edilemeyerek faturayı ticari defterlerine borç kaydeden tacir faturanın münderecatını kabul etmiş, faturayı gönderen taraf faturaya dayalı alacağını TTK.’nın 84. ve 85. (HMK.’nın 222.) maddeleri uyarınca ispat etmiş sayılır.
Somut olayda bu açıklamalar tahtında; taraflar arasında açık hesap ilişkinin kurulduğu davalı kayıt ve defterlerinde 3540 TL bedelli faturanın bulunmadığı, bu faturanın fiyat farkı faturası olduğu ancak davacı tarafından bu faturanın kaynağı ve hangi nedenden doğduğu açıklanmadığı gibi taraflar arasında süregelen açık hesap ilişkisi irdelendiğinde taraflar arasında geçmişten gelen fiyat farkı uygulamanın bulunmadığı gibi taraflar arasında bu konuda her hangi bir akdi ilişki bulunmadığı SMM bilirkişinin tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptığı inceleme ile de ayrıca anlaşılmış buna karşın tarafların ticari defter ve kayıtlarının bu fatura dışında uyum içersinde olduğu ve davacının davalıdan bu kapsamda davalıya teslim ettiği mallar karşılığı tertip ettiği faturalara dayalı 643.02 TL alacaklı olduğu rapor edilmiştir.
Bilir kişi tarafından ibraz edilen raporun dosya kapsamına uyumlu, objektif ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılarak davacı tarafından ikame edilen davanın taraf defter ve kayıtları ile ispat edilen 643,02 TL alacak yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Takibe konu alacak;açık hesap ilişkisinden kaynaklandığından ve tarafların defter ve kayıtları ile alacağın varlığı davalı tarafından önceden belirlenebilir, likit nitelikteki alacak yönünden icra inkâr tazminatı şartlarının oluştuğu anlaşılmakla kabule konu 643,02 TL asıl alacağın %20 si nispetinde icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-)İAA 11. İcra Müd. ———– Esas sayılı takip dosyasında davalı borçlunun itirazın kısmen iptali ile takibin, 643,02 TL üzerinden devamına,
Takipte takip tarihinden tahsil tarihine değin 3095 sayılı 2/2 maddesi gereğince avans faizi uygulanmasına,
Takibe konu alacağın likit nitelikte bulunması nedeni ile 643,02 TL’nin %20′ si nisbetinde icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-)Karar tarihinde alınması gerekli 44,40 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 71,44 TL harçtan mahsubu ile 27,04 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 715,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 107,25 TL sini ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40 TL harç gideri toplamı 151,65 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 643,02 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar okunup usulen anlatıldı.23/05/2019