Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/305 E. 2018/951 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/305 Esas
KARAR NO : 2018/951

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2018
KARAR TARİHİ : 11/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı bankada her hangi bir hesabı yok iken iş bu davada dava dışı …. isimli şahıs kendi hazırladığı sahte nüfus cüzdanı ile kendini müvekkilim gibi tanıtıp davalı bankadan kredi talebinde bulunduğunu, …. şubesinden 9.700.TL bedelli kredi çektiğini, çekilen krediden hiçbir şekilde haberi olmayan ve kredi çeken şahsı tanımayan müvekkilinin olayların ortaya çıkması sonucunda … İsimli kişiden şikâyetçi olmadığını, adı geçen şahıs İstanbul Anadolu …..Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde hapis cezası ile cezalandırıldığını, bankaya kredi kullanmak için başvurulduğunda bankanın her türlü araştırmayı yapması ve kullandıracağı kredinin doğru kişi tarafından çekildiğini araştırması temel vazifesi olduğunu, davalı banka bu araştırma vazifesini gereği gibi yapmayarak müvekkilin adına düzenlenen sahte kimlik belgelerini doğru gibi kabul edip müvekkilim adına kredi çekilmesine izin verdiğini, davalının müvekkiline gereksiz bir çok savuma ve araştırma yaptırması ve gereksiz yere hukuki danışmanlık hizmetleri almasına neden olması ve mevcut kredibiletisini zedelemesi nedeni ile 3.000.TL maddi tazminatın, yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve dosya içeresinde toplanan delillerin bir bütün olarak irdelenmesi sonucu;
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
Bir davanın ticari dava sayılabilmesi için uyuşmazlığın her iki taraf yönünden ticari sayılan hususlardan doğması veya 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekmektedir.
Somut olayda;davacının tazminat talebi taraflar arasında kurulmuş olan bir bankacılık sözleşmesine aykırılıktan değil bankanın haksız fiiilinden kaynaklanmaktadır. Davacı, dava dışı üçüncü kişi tarafından kimlik bilgilerinin ve sahte kimlik belgesinin kullanılması sureti ile davalı banka tarafından adına kredi tahsis edildiğini ve bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığını iddia etmektedir. Bu durumda; uyuşmazlığın taraflar arasındaki bankacılık sözleşmesinden kaynaklandığından söz edilemeyecektir. Davacının ele geçirilen nüfus cüzdanı üzerinde sahtecilik yapılmak suretiyle davalı bankada kredi açılıp, banka ile kredi sözleşmesi yapılmak suretiyle toplamda 9.700,00 TL’nin bankadan çekildiği, dava dışı şahıs hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan hakkında kamu davası açıldığı, davacı tacir olmadığı gibi, davanın bankacılık işleminden kaynaklanmayan, davalı banka memurunun dikkatsizliği ve özensizliğinden kaynaklanan haksız fiile dayalı tazminat davası olduğu, davanın mutlak ticari nitelikte bulunmadığı, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Bu esaslar dahilinde açılan davanın usulden reddine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından davanın usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesine, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi ASLİYE HUKUK Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.