Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/281 E. 2018/1248 K. 17.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/281 Esas
KARAR NO : 2018/1248

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2018
KARAR TARİHİ : 17/12/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin—— Şirketinin hem kurucusu hem de hissedarı olduğunu, şirketin kuruluşundan kaynaklanan hisse ve rüçhan haklarının, usulsüz olarak mutlak butlanla batıl şekilde elinden alınmış olması sebebiyle İstanbul Anadolu ——–. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/85 Esas sayılı dosyası üzerinden yine aynı davalıyı da içeren şekilde dava ikame edildiğini, yargılamanın devam ettiğini, davalının —————-Yönetim Kurulu ve Başkan Vekili ve Genel Müdür sıfatına haiz olduğunu, şirketin temsil, yönetim ve ticari işlerini yönetmeden sorumlu kişi olduğunu,———- 14/06/2005 tarihli sözleşme ile———- isimli yabancı şirkete ait melissa isimli geminin mürettebat, teknik, ticar iyönetimini devraldığını, Sözleşmede ————-‘nin gemi malikini temsilen sigorta sözleşmeleri akdetmeye yetkilendirildiğini ve akdetmekle yükümlü olduğu hususunda taraflarca anlaşmaya varıldığını, bunun üzerine ———— talebi ile ———– isimli geminin 06/09/2005 tarihli tekne sigorta sözleşmesi ile ———- tarihleri arasında sigortalandığını, ilgili geminin 21/09/2005 tarihinde kaza yaptını ve battığını, yapılan ekspertize göre geminin batmasından doğan zararın 525.000 USD olduğunu,———- isimli yabancı şirketin geminin batması üzerine sigorta poliçesine dayanarak geminin batmasından doğan zararın tazminini talep ettiğini, ancak sigorta şirketinin taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi gereği——- tarafından sigorta primlerinin zamanında ödenmemesi sebebiyle sigortanın yenilenmediğini sebep göstererek ödeme yapmadığını, bunun üzerine bu sonuca kusuruyla sebep olanın ve ne kadar kusurlu olduğunun tespiti hususunda uyuşmazlık doğduğunu, durumun yargılama yoluna gidilmesini gerektirdiğini, yapılan yargılama sonucunda kusurlu bulunan —————- aleyhine tazminat davası açtığını, ikame olunan bu dava görevsizlik kararı ile İstanbul ———. ————–Mahkemesinde görüldüğünü, müvekkilinin hissedarı olduğu ——————–… Şirketinin, gerek İstanbul ————- Asliye Ticaret Mahkemesinin ———— Esas sayılı dosyası üzerinden hüküm altında alınan tazminatı, bu tazminatın işleyecek faizi ve ferilerini gerekse gemi malikinin tüm munzam zarar ve tazminat taleplerini ödemekle yükümlü hale geldiğini iddia ederek; fazlaya ilişkin tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik şirketin uğradığı tüm zararın davalıdan tahsil edilerek müvekkilinin ortağı olduğu şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, açılan davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini, —— tarafından işletme görevi üstlenilmiş olan———– isimli gemiyi sigortalatma işlemi, önceki sigortacısı ————— şirketindeki poliçesini seferden çok önce 06.09.2005 tarihinde; 10.09.2005–09.09.2006 dönemi için yeniletilerek yerine getirildiğini, Sigorta şirketiyle varılan anlaşma gereği 12.09.2005 tarihinde de sigorta priminin ilk taksit tutarı olan 4.325 Doların;—————- yöntemiyle transferi için ————-.’ ye talimat verilmiş ve aynı gün kısa süre sonra da ilgili Bankadan transfer işleminin gerçekleştirildiğinin ve transfer tutarının————- ilgili Bankadaki munzam hesabından düşüldüğünün teyidi alındığını, dolayısıyla sigorta prim miktarının şirket hesabından düşülerek gönderildiğine dair müvekkile mali işler bölümünden bilgi verilmiş olup, müvekkil TTK. 202 m. ve 625. m. gereği tedbirli bir yönetici gibi davrandığını, gerekli tüm özeni gösterdiğini, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak; açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN TESPİTİ, İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, tarafların ortak hissedarı olduğu dava dışı şirketin, davalının kusurlu davranışından dolayı uğradığı zarar nedeniyle zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili UYAP’tan gönderdiği 13/12/2018 tarihli dilekçesi ile davadan kayıtsız, şartsız feragat etmiştir.
Davalı vekili UYAP’tan gönderdiği 12/12/2018 tarihli dilekçesi ile feragat nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davadan feragat HMK’nin 307, 309. ve 311. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını oluşturan bir taraf işlemidir.
HMK’nin 310. Maddesine göre feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelenmiş, davadan feragate yetkili olduğu saptanmıştır.
Feragat bildirimi de HMK’nin 154. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur.
Bu nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK’nin 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle REDDİNE,
2-Tarafların talepleri uyarınca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-Harçlar yasasına göre alınması gereken 35,90 TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 853,88 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 817,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-HMK 333. Maddesi uyarınca bakiye gider avansı ve delil avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.