Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/237 E. 2021/600 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/237 Esas
KARAR NO: 2021/600
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ: 22.02.2018
KARAR TARİHİ: 15.09.2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava diekçesinde, özetle; davacı ile ayrılan davanın davalısı —-kurduklarını, sonra davalı şirket ile ayrılan davanın davalısı — aile şirketi olan dava dışı —- akdedildiğini ve —- işletilmesi için davalı şirkete kiralandığını, davacının iş makinalarını —–sahasına gönderdiğini, masrafları davacının karşıladığını, davacının, ayrılan dava davalısı —– işin yürümesi için çeşitli zamanlarda para verdiğini, ancak madenin — olduğunun ortaya çıktığını, ayrıca —– başka bir şirkete de kiraya verdiğini, davacının uğradığı zarar nedeniyle — davalı —- ihtar ettiğini, davacının iş makinalarını bir yıl süreyle davalı —- kullandığından zarara uğradığını, davacının davalı tarafça aldatılararak şirket kuruluşuna dahil ettiğini, davalı şirket ortağının şirketin karar almasına engel engel olduğunu, davalı şirketin —işletilmesi gayesi ile kurulmasına karşın bu işle iştigal edemediğini, davacının uğradığı zararın katlanılmaz hale geldiğini, bu nedenlerle davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, davacının zararının tespitine, şimdilik — zararın ilk ihtarname tarihi olan —- tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Ayrılan dava davalısı —- vekilinin cevap dilekçesinde özetle, davacının tüm iddialarının asılsız olduğunu, davacı ile davalının müşterek imza yetkilisi olduklarını, davalının tek başına işlem yapmasının mümkün olmadığını, davacının onay vermemesi nedeniyle ruhsatın kaybedilmemesi için orman izin bedellerinin dava dışı —- tarafından ödendiğini, davacının haksız davranışları nedeniyle ruhsat sahibi —– tarafından sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, davacının getirdiği iş makinalarını uyarıya rağmen kaldırmadığını, ——sahasının dava dışı şirkete çok önceden kiralandığını, davacının bu hususu şirketi kurarken bildiğini, asıl davalının zarara uğradığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu davanın davalısı —- duruşmanın “Davalı şirkete kayyım atanması gerekip gerekmediğiyle ilgili olarak; dosyanın incelenmesinde, davacı ve davalının, davalı anonim şirketin iki ortağı oldukları ve müştereken şirketin yönetim kurulunu oluşturdukları, bu durumda davalı şirketin iş bu davada temsili bakımından organsız kaldığı, bu durumda, davalı şirketin bu davada temsil edilmesi için temsil kayyımı atanması gerektiği anlaşılmakla, davalı şirkete işbu dosyadaki davanın görülmesi, sonuçlandırılması ve infazı işlemleriyle ilgili ve sınırlı olmak kaydıyla —temsil kayyımı olarak atanmasına” şeklindeki — numaralı ara kararı ile — temsil kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir.
Davalı şirket temsil kayyımı tarafından düzenlenen — cevap dilekçesi mahiyetindeki rapor şeklinde hazırlanmış —- dönemine ait kaydi finansal tablolarına göre yaptığı incelemede, şirketin ——- hesaplandığı, şirketin —dönemindeki kaydi gelir tablolarının incelenmesi neticesinde satış hasılatı yönünden hiçbir faaliyetinin olmadığı, her yıl pazarlama satış ve genel yönetim giderlerinden dolayı —- civarında zarar ürettiği, giderlerin finansmanının borçlanarak, ——- kuruluş —— faaliyet göstermek olduğu ancak taraflar arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle şirketin faaliyette bulunamadığı, bunun sonucu olarak da şirketin kuruluşunda ortak amaç olarak belirlediği gelir ve kar elde etme amacından uzaklaştığı, satış gelirinin olmaması nedeniyle sürekli zarar ettiği, bu yönüyle şirketin faaliyetini sürdürmesinin mümkün olmadığı” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Yani davalı şirket temsil kayyımı, davalı şirketin borca batık olduğunu, sürekli zarar ettiğini bildirerek davalı şirketin tasfiyesine karar verilmesinin uygun olacağını savunmuştur.
DAVANIN AŞAMALARI: Davacı tarafça açılan şirketin feshi ve şirket ortağının sorumluluğuna dayalı tazminat davasının birlikte görülmesinin uygun olmaması nedeniyle——- tarihli duruşmada; şirketin feshi davasının bu dosya üzerinde bırakılmasına, tazminat davasının ayrılmasına ve mahkememizin yeni esasına kaydedilmesine karar verilmiş, verilen karar gereği şirket yöneticiliğinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davası tefrik olunarak ——- esasına kaydı yapılmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava; anonim şirketin fesih ve tasfiyesine istemine ilişkindir.
Davanın dayanağı, TTK’nin 531. Maddesidir.
Davacı ile ayrılan dava davalısı — taraflar arasında; — davacının onay vermediği halde dava dışı—- ödendiği, ——- tarafından feshedildiği, davacının iş makineleri ve saha ekipmanlarını —–sahasına getirdiği” hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, işbu şirketin fesih ve tasfiyesi istemli dava açısından;
A-Davacının, davalı şirketin fesih ve tasfiyesini istemekte haklı sebeplerin varlığının olup olmadığı,
B-Davalı şirketin faal olup olmadığı,
C-Davalı şirketin borca batık olup olmadığı,
Ç-Davalı şirketin fesih ve tasfiyesi gerekip gerekmediği,
Bu uyuşmazlık noktaları dışında, davacı ile davalı yanında feri müdahil —–arasında;
D-Davacı ile davalı yanında feri müdahil —- davalı şirketin müşterek imza yetkilileri olup olmadıkları, davalı yanında feri müdahil —— davalı şirket adına tek başına taahhütname verip vermediği,
E-Davacının —- sözleşmesi uyarınca dava dışı — yapılan ödemeyi davalılardan isteyip isteyemeyeceği,
F—– dava dışı —-tarafından haklı olarak feshedilip edilmediği, davacının bu sözleşmenin ifasını engelleyip engellemediği, yükümlülüklerine aykırı davranıp davranmadığı,
G-Davacının iş makinalarını davalı —- anlaşmaları dahilinde davalı şirkete tahsis edip etmediği,
Ğ-Davacının, ——sahasında dava dışı —-kiracı olarak bulunduğunu bilip bilmediği,
H-Davacının iş makinelerinin ——sahasına getirilmesi masraflarının davacı tarafından karşılanıp karşılanmadığı, ne kadar masraf yapıldığı, bu iş makinalarının ——sahasında kiracı olarak bulunan dava dışı —– tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise bu nedenle davacının zarara uğrayıp uğramadığı, bu zararı davalılardan isteyip isteyemeyeceği, davacının iş makinalarını depoya kaldırması nedeniyle uğradığı zararı isteyip isteyemeyeceği,
I-Davalıların —–kapasite ile ilgili davacıya yanıltıcı bilgi verip vermedikleri,
İ-Davacının ticari kar kaybına uğrayıp uğramadığı, uğramışsa bu kaybın tazmininin davalılardan isteyip isteyemeyeceği, isteyebilecekse uğradığı kar kaybının miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda belirlenen uyuşmazlık konuları kapsamında önce şirketin faaliyetini oluşturan —– bulunan — —- bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmak suretiyle rapor düzenlettirilerek, sonrasında da davalı şirketin merkezinin bulunduğu —– mali müşavir, ——mühendisi ve nitelikli hesaplamalar uzmanından oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
2-a)Davalı şirket ve dava dışı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi: Mali müşavir bilirkişi tarafından davalı—- yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, ancak kapanış tasdiklerinin bulunmadığı,—- beratlarının süresinde alındığı görülmüştür. Davalı şirketin kayıtlarında dava dışı —- hesap hareketlerinin incelenmesinde, dava dışı şirkete—– kaydı girmek suretiyle, —-borçlu gözüktüğü tespit edilmiştir.
Dava dışı —- hesaplarının incelenmesinde; davalı şirkete —- BORÇ kaydedildiği, karşılığında — tarihi itibariyle, dava dışı şirketin kendi defterlerinde —– alacaklı gözüktüğü tespit edilmiştir.
2-b)İhtarnamelerin İncelenmesi:
2-b-1)Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan — ihtarnamesinin yapılan incelemesinde özetle; —- zarara uğratılması nedeniyle doğmuş zararın tazmini talebimizdir. —– ortaklıkla kurulmuş bulunmaktadır. Her ne kadar şahsınız ilk üç yıl için şirket yönetim kurulu başkanlığına seçilmişse de şirket ana —-uyarınca şirket tarafından akdedilecek tüm sözleşmeler ve yapılacak tüm işlemler, müşterek imza ile geçerlilik kazanacaktır. Ancak bugüne dek bu kurala riayet edilmediği şirket adına alınan kararlar ve yapılan önemli işlemlerin tarafınızın attığı tek imza ile gerçekleştirildiği, Tarafınızca yapılan muhtelif işlemlerle ortaklığın zarara uğratıldığı kendi şahsi şirketiniz olan —- menfaat sağladığınız anlaşılmıştır.—– satışa hazırladığı mallar, önce şahsi şirketinize fatura mukabilinde satılmış, bilahare aynı mal sizin şirketiniz üzerinden alıcıya ihraç edilmiştir. Yapılan bu işleme ortağınız olarak — muvafakati bulunmamaktadır. Bu işlem —-ortağı olarak bu ortaklığın menfaatin zarar vermiş bulunmaktayız. —- mevcut işlemden zarar görmüştür. Tüm bunlara ilaveten müvekkili — ortak olduğumuz — ortaklığınız da kurulmuş bir başka şirket olan—- sözleşmesini akdetmeye ikna etmiş olmanıza rağmen bu sözleşmenin müşterek şirketinize çok ciddi zarar vermiştir. —- bu sözleşmeyi akdetmek için—kapatmak suretiyle bu yatırıma girişimi olduğundan ortak olarak kişisel zararı çok daha fazladır. Yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü, işbu ihtarname tarihi itibariyle şirketimizin —bağlı olmayacağını ihbaren bildirir, sözleşmenin geçersizliği nedeniyle fazlaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla ortağınız —akdi nedeniyle uğramış olduğu şimdilik — tutarındaki zararın iş bu ihtarnamenin tarafınıza tebliğinden itibaren —gün içinde kendisine ödenmesini, aksi halde hakkınızda TTK 395.madde gereğince batıl olan sözleşmenin iptali, ortaklığın tasfiyesi ve TTK 562. Maddede düzenlenmiş olan 395.maddenin ihlali nedeniyle cezai yaptırıma uğramanız için gerekli başvuruları gerçekleştireceğimizi, ayrıca bu sözleşmeden doğan zararların tazmini talepli olarak hakkınızda dava açacağımızı ihtar ederiz.” şeklinde belirtildiği, ihtarnamenin tebliğine ilişkin herhangi bir evrak bulunmadığı görülmüştür.
2-b-2)Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan—- ihtarnamesinin yapılan incelemesinde özetle; —-arasında akdedilen —- sözleşmesi, ortak olduğumuz — zarara sokarak ekonomik olarak çok güç bir durumda bırakmıştır. Anılan —- hesabına iş makinaları tedarik edilmiş ve bu makinaların madene sevk ve nakliyesi için gerekli masraflar şirket ortağınız —- tarafından karşılanmış, ayrıca işin kurulumu ve sürdürülmesi için madende işçilik ve muhtelif sair masraflar gerçekleşmiştir. Bu —–sözleşmesi, ortak şirketiniz olan —- zarara solmuştur. Şirketin bu zararının nedeni —-hukuki ayıplı taşınmazı işletmek üzere devretmiş olması, sözleşme gereklerini yerine getirmemesi ve zapta karşı tekeffül borcunu ihlal etmiş olmasıdır. Bu husus — tarihli ihtarnamemizde de dile getirilmiştir. Bu nedenle —- ortakları olarak bir araya gelerek şirketimizin zararları için —– karşı sözleşme gereklerini yerine getirmediği, zapta karşı tekeffül borcunu ihlal ettiği, kusurlu taraf olmasına rağmen sözleşmeyi de haksız ve hukuka aykırı olarak feshettiği için dava açılması gerekmektedir. Ancak —- ortağı ve yöneticisi olmanıza rağmen, şirketin haklarını korumak için harekete geçmediğiniz ve şirket adına ortaklaşa hareket edilemediği görülmektedir. Bu durum, —- olarak hukuki yollara başvurarak, şirket zararlarını tazmin etme imkanımızı ortadan kaldırmaktadır.—-bu zararın ve ihtilafın sebebi olmasına rağmen, hukuka aykırı olarak sözleşmeyi de fesh ettiğini bildirmiştir. Zira,—-imzalayarak göndermiş olduğunuz fesih bildirimi de müvekkilim — katılmadığından tek taraflı bir irade beyanı olarak kalmıştır. Bu nedenle size son kere ihtarla, ortak şirketinizi zarara sokmuş olması nedeniyle — dava açmaya davet etmekteyiz. İş bu ihtarnamenin tebliğinden itibaren— müvekkilim—- zarar ve ziyanı karşılanmaz ya da— hakkında dava açılmak üzere bir yönetim kurulu kararı alınmaz ise ortağınız —bu ortaklık ve şirketinizle akdedilmiş sözleşme nedeniyle uğramış olduğu tüm maddi zararının tazmini talepli olarak, şahsi olarak siz ve ortaklığınızı zarara uğratan —-dava açılacağını vekaleten ihbar ve ihtar ederim.” şeklinde belirtildiği ihtarnamenin tebliğine ilişkin herhangi bir evrak bulunmadığı görülmüştür.
2-b-3)Davalı yanında feri müdahil vekili tarafından dava dosyasına sunulan — yevmiye no.lu ihtarnamesinde özetle; —- ihtarnamesine cevaplarımızdır. Açıklama: Muhatap tarafından keşide edilen ihtarnamede, muhatapla ortak kurulan —-arasında akdedilen ——- sözleşmesinin müvekkilinin aldatıcı eylemleri neticesinde muhatap tarafından yanılgıya düşülerek akdedildiği,—-devredilen taşınmaz üzerinde sözleşme dışı bir firmanın kiracı olarak bulunduğu,— tarafından üretilen malların —-muhatabın zarara uğratıldığı ileri sürülmüştür. İddiaların herhangi bir hukuki dayanağı bulunmamakla birlikte muhatabın haberdar olmadığını iddia ettiği işlemler bizzat muhatap onayı ve bilgisi dahilinde gerçekleştirilmiş olup aksi durum ticari teamüllere aykırıdır. İşbu iddialar muhatabın yerine getirmeyi üstlendiği edimleri ifasından kaçınmak amacıyla kötü niyetli biçimde ileri sürülmüştür. Muhatabın tüm bu asılsız iddialarına ayrı ayrı yanıt vermek gerekirse; i) — tarafından üretilen malların— aracılığıyla satıldığı ve bunun muhatabının onayı olmadan gerçekleştirildiği iddiasına ilişkin olarak —- yahut muhatabın gümrük servisi bulunmadığından yapılması planlanan ihracatın gerçekleştirilmesi mümkün değildir. İşbu nedenle söz konusu işlem, gümrük servisi ve ihracat yetkisi bulunan müvekkilin ortağı olduğu — aracılığıyla yapılmıştır. Bu sayede mal satışı gerçekleştirilmiş olup bu işlem nedeniyle muhatabın nasıl bir zarara uğradığı anlaşılamamıştır. İhracat yapılacağını bilen muhatap, yasal olarak gerekli şartları sağlayamadığından satışın —– kendisi tarafından gerçekleştirilmeyeceğini de bilmektedir. Dolayısıyla muhatabın söz konusu işlemin bilgisi dışında yapıldığını iddia etmesi kötü niyetli olmakla birlikte bu işlemin şirketi zarara uğrattığı iddiasının da gerçek dışıdır. Aksine açıklandığı üzere müvekkil tüm faaliyetlerinde, kendisi de ortak olduğu —- müvekkilin ortağı olduğu —–arasında akdedilen ——– sözleşmesinde sahaların taahhüt edilen kapasitesinin altında olduğu iddiasına karşılık taraflar arasında akdedilen ——– sözleşmesi incelendiğinde sahaların kapasitesine dair muhatabın iddiası gibi bir taahhüt verilmediği görülmektedir. Zaten aksi durum ticari teamüllere de aykırı olacaktır, sondaj çalışmaları yapılmadan ——sahaları hakkında kesin bir taahhütte bulunmak mümkün değildir. ii) — ortağı ve yetkilisi olan muhatabın basiretli bir tacir gibi davranma mükellefiyetinde olduğu açıkken, sözleşmenin aldatıcı eylemler neticesinde yanılgıya düşülerek imzalandığı iddiasının kabulü mümkün değildir. Kaldı ki muhatap müvekkilin aldatıcı olduğunu iddia ettiği eylemleri de açıklamamıştır, muhatabın iddiaları afakidir. Akdedilen sözleşme, muhataba imza tarihinden çok önce gönderilmiş, serbestçe müzakere edilmiştir. Buna rağmen muhatabın sözleşme ile bağlı olmadığını iddia etmesi hakkaniyete aykırıdır. iv) —– devredilen taşınmaz üzerinde sözleşme dışı bir firmanın kiracı olarak bulunduğu iddiasına ilişkin olarak ise muhatabın devirden kastı sözleşme ile kiralanan saha olup muhatap sözleşme akdedilirken bu husustan haberdardır. Şöyle ki ——- sözleşmesinin imza tarihi ——. Hal böyleyken muhatabın sözleşmenin akdedildiği tarihte de kiracı olarak bulunan dava dışı şirketten haberdar olmadığı iddiası abesle iştigaldir. Muhatabın sözleşme akdedilmeden önce ya da sözleşme sırasında sahaları incelemediği düşünülemez. Zaten muhatap da iş makinelerinin sahaya teminini sağladığını ifade ederek saha hakkında bilgi sahibi olduğunu ifade etmiştir. Hal böyleyken bu aşamada muhatabın dava dışı kiracıdan haberdar olmadığını iddia etmesi iyi niyet kurallarına aykırıdır. Tüm bu hususlar göstermektedir ki; muhatap aslında haberdar olduğu ve onay verdiği hususları kötü niyetli ve gerçeğe aykırı biçimde ileri sürerek özgür iradesi ile akdettiği sözleşmeden dönmek için bahane üretme gayesi içerisindedir. Bunun nedeni muhatabın sözleşme ile üstlendiği edimleri ifa etmekten kaçınmasıdır. Şöyle ki; muhatap sözleşmenin 6. maddesinde düzenlenen orman bedellerinin ödenmesine onay vermeyerek engel olmuş, bu bedeller ruhsat sahibi —- tarafından ödenmiştir. Yine işletmeci tarafından idareye verilmesi gereken evraklar da—-verilmiş, devlet hakları muhatabın eylemleri sebebiyle —- tarafından ödenmiştir. Bütün bunlara ek olarak —- ödemesi de gerçekleştirilmemiştir. Dolayısıyla görüldüğü üzere —–müvekkili zarara uğratan eylemler, muhatap tarafından gerçekleştirilmekte olup müvekkil ——-sahalarının devamı ve —– hareket etmektedir. Zaten müvekkilin kendisinin de bizzat ortağı olduğu —- zararına eylemlerde bulunacağı varsayımı, söz konusu eylemler sebebiyle kendisi de zarara uğrayacağından mantık dışıdır. İşbu nedenle muhatabın zararı olduğunu iddia ederek —-ödenmesi talebinin kabulünün mümkün olmadığını bildirir; aksine zarara uğrayan taraf muhatabın haksız eylemleri sebebiyle müvekkil ve —– olduğundan — tazmini için aleyhinize yasal yollara başvurulacağını ve yargılama, icra takip ve avukatlık giderlerinin tarafınıza yükletileceğini ihtar ederiz.” şeklinde belirtildiği, ihtarın tebliğine ilişkin herhangi bir evrak bulunmadığı görülmüştür.
2-b-4)Davalı yanında feri müdahil vekilinin sunduğu —- ihtarnamesinde özetle;—– sahasında bulunmaktadır. Makinelerinizin işbu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 2 iş günü içerisinde alınmasını talep ederiz. Makineler tarafınızdan teslim alınmadığı takdirde hiçbir yasal sorumluluk kabul etmeyeceğimizi tarafınıza ihtar ve ihbar ederiz.” şeklinde belirtildiği, ihtarın tebliğine ilişkin herhangi bir evrak bulunmadığı görülmüştür.
2-c)—- incelenmesi: Davacı tarafından dava dosyasına sunulan —sözleşmesinin incelenmesinde, davamızla ilgili bölümlerde; —- tarafından ——- ile işletilmesi konusundur.—-olarak anılacaktır. —- olarak anılacaktır. —- imzalandığı tarihten itibaren geçerli olup, geçerlilik—– yıldır. Bu süre zarfında işletme izin alınan yerde yapılan madencilik faaliyetlerinin sorumluluğu tamamen işletmeciye aittir. İşletmeci ruhsatın yürürlükte kalması için gerekli teknik ve idari yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Tarafların mutabakatı veya işletmecinin talebi doğrultusunda sözleşme süresi istenildiği kadar uzatılır veya kısaltılır. İşletmeci sözleşmenin herhangi bir maddesine uymaması halinde Ruhsat sahibi tek taraflı sözleşmeyi feshetme yetkisine sahiptir.—- ve işletmecinin sözleşme maddelerine uymaması durumunda ve ——-mevzuatına aykırı davranması durumunda taraflar tek taraflı olarak fesih talebinde bulunması halinde —–vereceği karara ve mahkeme kararına uymak zorundalardır.” şeklinde belirtilerek davalı ——arasında tanzim edilerek imza altına alındığı görülmüştür.
2-ç)—- İncelemesi: Dava dosyasına sunulan —- kaydının yapılan incelemesinde, ——-görevlerinin müştereken olduğu görülmüştür.
2-d)Yazı Cevaplarının İncelenmesi:
2-d-1)—- yazı cevabının yapılan incelemesinde özetle;—- arasında ——- sözleşmesi yapıldığı görülmüştür. —– izin belgeleri ve ödeme dekontları yazımız ekinde sunulmuş olup, —- bir bedel borcu bulunmamaktadır.” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
2-d-2)—- cevabının yapılan incelemesinde; — kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde—– sunulmuş olup söz konusu—- sözleşmesinde eksiklikler olduğundan —- değerlendirilmemiş ve dolayısıyla da ——-sicil kayıtlarında bilgi amaçlı olarak şerh edilememiştir. ——oluru ile —– tarafından mahallinde tetkik edildiği ve raporlarını sunduğu,—–gereği ruhsat sahibi tarafından her yılın nisan ayında faaliyet—– verildiği tespit edilmiş olup, Heyet raporlarının —- verilen işletme faaliyet — incelenmesi neticesinde; sahada herhangi bir —-olmadığı anlaşılmış olup belgeler —– yazımız ekinde sunulmuştur.” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
2-e)Yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporu: — tarafından yer tespiti yapılan ve —- ——-ruhsat sahalarında yapılan inceleme sonucunda tanzim edilen —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Dava konusu —-işletme ruhsatlarında keşif sırasında ve uzunca bir süredir madencilik faaliyetlerinin yapılmadığı, makine, araç ve donanımların atıl durumda olduğu, şantiye alanında herhangi bir çalışanın bulunmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca söz konusu ———sahalarında değişik ebat ve kalitede düzensiz olarak stoklanmış ortalama — ebatlarında yaklaşık —— olarak işlenmiş, ham ve cilalı şekilde satışa hazır durumda yaklaşık—- sorgulamaları ve yapılan tespitlere ait resimler aşağıda verilmiştir. — sahalarda uzun süredir madencilik faaliyetleri ile ilgili bir çalışmanın yapılmadığı ve — faaliyetlerin durdurulduğu ve mevcut sahalarda —-değerinin yaklaşık —- şeklinde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
2-f)—düzenlenen bilirkişi raporu: —-tarihli bilirkişi raporunda mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan tespitler yukarıda belirtilmiş olup, —- mühendisi tarafından yapılan tespitlerden;— uhdesinde bulunan iki adet —olduğu, — ruhsat sahibi şirketin hissedarlarından olduğu, davacı ——- üretim işleriyle uğraştığı, davalının hissedarı olduğu şirketin uhdesinde bulunan ruhsatlı — sahasında üretim yapmak için —davalı yanında feri müdahil —- tarihinde —— sözleşmesi yapıldığı, — başvurunun eksiklikler nedeniyle değerlendirilmediği ve ——–sicil kayıtlarına bilgi amaçlı şerh edilmediği, —- ilçesindeki —- sahasında başka ——————- sözleşmesinin olmadığı, davacı kendisine ait iş makinelerini — çalışma yapılacak —-ocağına getirdiği, getirilen iş makinelerinin —-kadar davalı yanında feri müdahil —- kullanıldığı, davacının —-çalıştığını, mermer/traverten üretim yapıldığını, ——sahasının kapasite ve rezervinin belirtilenden az olduğunu, zarara uğradığını öne sürerek ortak şirket —- feshini istediği, davalı yanında feri müdahilin —- bedellerinin ortak şirket tarafından ödenmemesi, — tehlikesine karşın ödemelerin hissedarı olduğu ——— tarihinde her iki —- yapılan keşif sonucunda bilirkişi tarafından ruhsat sahasında uzun süredir ——üretim faaliyetinin yapılmadığı, —durumda bulunduğu, —— bulunduğunu, —- fiyatlarına göre—toplam değerinin —değerinde olduğunu tespit ettiğini, bilirkişi heyetine sunulan faturanın incelemesinde, davalı şirket tarafından dava dışı — açıklamalı olarak tanzim edildiği, fatura tutarının —- olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
2-g)Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Huzurdaki davanın konusu, davacının, davalı yanında feri müdahil —–uyarınca fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Davacı, davalı yanında feri müdahil —-kurduklarını, sonra davalı şirket ile ayrılan davanın davalısı —-tarihinde—-işletilmesi için davalı şirkete kiralandığını, davacının iş makinalarını ——-sahasına gönderdiğini, masrafları davacının karşıladığını, davacının, ayrılan dava davalısı —- işin yürümesi için çeşitli zamanlarda para verdiğini, ancak madenin çok az rezerve sahip olduğunun ortaya çıktığını, ayrıca— ——sahasını başka bir şirkete de kiraya verdiğini, davacının uğradığı zarar nedeniyle —-tarihinde davalı —- zararını ihtar ettiğini, davacının iş makinalarını bir yıl süreyle davalı —- kullandığından zarara uğradığını, davacının davalı tarafça aldatılararak şirket kuruluşuna dahil ettiğini, davalı şirket ortağının şirketin karar almasına engel engel olduğunu, davalı şirketin ——işletilmesi gayesi ile kurulmasına karşın bu işle iştigal edemediğini, davacının uğradığı zararın katlanılmaz hale geldiğini, bu nedenlerle davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun; “B) HAKLI SEBEPLERLE FESİH” başlıklı 531. Maddesi; “(1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, —— bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmünü haizdir.
TTK’nin 531’inci maddesinin gerekçesine göre; haklı sebep tasarıda tanımlanmamış, haklı sebepler örnek olarak da gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararlarıyla öğretiye bırakılmıştır.—– genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının düzenli azalması, haklı sebep sayılmıştır. Buna karşılık varsayımlar ve olumsuz beklentiler haklı sebep sayılmamıştır. İleri sürülen sebeplerin haklı olup olmadığına karar verecek olan mahkemedir. Mahkeme sebepleri haklı bulsa bile fesih kararı vermek zorunda değildir. Şirketin feshini haklı kılan sebeplerin varlığına rağmen, yaşatılmasının ekonomik ve rasyonel açıdan daha doğru olacağına kanaat getiren mahkeme; şirketi feshetmek yerine, fesih talebinde bulunan pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve kendilerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. Davacıya paranın kimin tarafından ve nasıl ödeneceği, bu payların geçici olarak şirketin iktisap edip edemeyeceği yargı kararlarına ve öğretideki görüşlere göre belirlenecektir.
Davacının iddialarına karşı davalı yanında feri müdahil—– vekili, davacının tüm iddialarının asılsız olduğunu, davacı ile davalının müşterek imza yetkilisi olduklarını, davalının tek başına işlem yapmasının mümkün olmadığını, davacının onay vermemesi nedeniyle ruhsatın kaybedilmemesi için orman izin bedellerinin dava dışı —– tarafından ödendiğini, davacının haksız davranışları nedeniyle ruhsat sahibi ——-haklı olarak feshedildiğini, davacının getirdiği iş makinalarını uyarıya rağmen kaldırmadığını, ——-sahasının dava dışı şirkete çok önceden kiralandığını, davacının bu hususu şirketi kurarken bildiğini, asıl davalının zarara uğradığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmaktadır.
Mahkememizin istemi üzerine davalı şirket temsil kayyımı tarafından düzenlenen —- tarihli kaydi bilançosuna göre öz kaynaklarının —olduğu, yani şirketin borca batık olduğu, borca batıklığın toplam net aktifin— karşılık geldiğinin —– dönemindeki kaydi gelir tablolarının incelenmesi neticesinde satış hasılatı yönünden hiçbir faaliyetinin olmadığı, her —– civarında zarar ürettiği, giderlerin finansmanının borçlanarak, —- faaliyet göstermek olduğu ancak taraflar arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle şirketin faaliyette bulunamadığı, bunun sonucu olarak da şirketin kuruluşunda ortak amaç olarak belirlediği gelir ve kar elde etme amacından uzaklaştığı, satış gelirinin olmaması nedeniyle sürekli zarar ettiği, bu yönüyle şirketin faaliyetini sürdürmesinin mümkün olmadığı” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Yani davalı şirketin temsil kayyımı, davalı şirketin borca batık olduğunu, sürekli zarar ettiğini bildirerek davalı şirketin tasfiyesine karar verilmesinin uygun olacağını beyan etmiştir.
Davacı ve davalı yanında feri müdahil —- oranında ortak olarak davalı şirketi kurmuşlardır. Davalı şirketin ticaret sicili kayıtlarının incelenmesinde;—— temsil ve ilzam yetkilerinin müştereken olduğu tespit edilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı —- konusunda bilgili olduğu, faal olarak ———yaptığı, —– işletilecek —– sahası için ortak şirket kurulması, —–sözleşmesi yapılması süreçlerinde, açık —– sahalarında görünür-mümkün-muhtemel —- bilgili olduğu anlaşılmaktadır.
——mühendisi bilirkişi tarafından yapılan tespitlerden anlaşıldığı üzere, dava dışı——- tesisine sahip olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirketin davacı dışındaki diğer ortağı —-, bu ruhsat sahibi şirketin hissedarlarındandır.
Dava dışı —-imzalanmıştır. Ancak, bu sözleşme ile ilgili —— yapılan başvuru eksiklikler nedeniyle değerlendirilmemiş ve —-amaçlı şerh edilmemiştir. Bu nedenle yapılan—– çalışmaya onay verilmemesi nedeniyle geçersizdir.—- sözleşmesinin geçerli olmaması nedeniyle dava konusu ruhsat sahasında çalışılamaz. Bu nedenle davalı şirketin kurulmasındaki amacın ortadan kalktığı anlaşılmaktadır.
Yine, davalı şirket temsil kayyımı tarafından, davalı şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davalı şirketin gayrifaal olduğu, son üç yıldır hiç satış yapmadığı, son üç yıl hep zarar ettiği, ortaklar arasında anlaşmaz bulunduğu ve şirketin hiçbir faaliyetin olmadığı, gelir ve kâr etme amacından uzaklaştığı, bu yönüyle şirketin faaliyetini sürdürmesinin mümkün olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Buna göre, TTK’nin 531. Maddesinin gerekçesinde yazıldığı üzere, şirketin sürekli zarar etmesi şirketin feshi için haklı neden teşkil ettiğinden ve rödövans sözleşmesinin geçerli olmaması nedeniyle davalı şirketin kurulmasındaki amacın ortadan kalkması nedeniyle şirketin fesih ve tasfiyesi davasının kabulü ile, 6102 s. TTK’nin 531. Maddesi uyarınca —- kayıtlı davalı — tasfiyesine, tasfiye memuru olarak, şirketin temsil kayyımı —- atanmasına karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar, TTK’nin 531. Maddesi uyarınca şirketin feshi yerine davacının şirketten çıkarılması veya başka çözümlere de karar verilebilir ise de, davalı şirketin üç yıldır faaliyetinin olmaması ve kayden borca batık olması nedeniyle, tarafların bir araya gelmelerinin de mümkün olmaması gözetilerek ekonomik ve rasyonel açıdan en uygun çözümün davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermek olduğu kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Şirketin fesih ve tasfiyesi davasının KABULÜ ile, 6102 s. TTK’nin 531. Maddesi uyarınca—- numarasında kayıtlı davalı—- FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye memuru olarak —atanmasına,
—tasfiye memuru ücretinin davacı tarafından mahkeme veznesine yatırılmasına,
— tasfiye avansının davacı tarafından mahkeme veznesine yatırılmasına,
Tasfiye memuru ücreti ve tasfiye avansı yatırıldığında ve karar kesinleştiğinde tasfiye memuruna görevinin tebliğine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafından 35,90 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 7.665 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı —- tarafından sarf edilen 200 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00.TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK’nin 333.maddesi gereğince bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı şirketin temsil kayyımı ve davalı yanında feri müdahil vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——– Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2021