Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/227 E. 2020/689 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/227 Esas
KARAR NO : 2020/689
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2018
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalıdan alacağının tahsili için —- tarihinde icra takibi başlattığı, ödeme emrinin—— tarihinde tebliğ edildiği ve davalının ödeme emrine itiraz ettiği, davalının haksız itirazının iptal edilerek takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı taraf duruşmaya gelmedeği gibi her hangi bir cevap vermeyerek davayı inkar yolunu seçmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1———- icra takip dosyası,
2-Taraf Ticari defter ve kayıtları,
3-İsticvap Davetiyesi,
4-Bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava; ticari ilişki devamında tertip edilen muhtelif tarihli fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine, vaki itirazın iptal istemine ilişkindir.
Davacı, — tarihinde, ——dosyası üzerinden, davalı aleyhine takibe geçerek;—— alacağın, yıllık % 9.00 yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, borçluya takipte ödeme emri —- tarihinde tebliğ edilmiş borçlunun —– tarihli dilekçesinde, borcun tamamına itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur. Takibin durması üzerine de huzurdaki itirazın iptali davası açılmıştır.
Davacının takip konusu yaptığı alacağın irdelenmesinde, takipteki alacağın mevcutiyetinin satım sözleşmesi gereğince davalıya teslim edilen mallara karşılık tertip edilen faturalardan doğduğu belirtilmiştir.
Davalı tarafından ibraz edilen borca itiraz dilekçesi irdelendiğine ise faturalar konusu teşkil eden malların teslim alındığı inkar edilmiş ve irsaliye üzerindeki imzaya itiraz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir.-
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. —-
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu faturadaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. Maddesi dava ve inceleme tarihi itibari ile;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda da tarafların tacir bulunması nedeni ile davalı tarafından açık hesap ilişkisinin konusu teşkil eden faturalardan doğduğu bildirilen davacı iddiası davalı tarafından inkar edildiğinden taraf ticari defter ve kayıtların HMK 222 kapsamında şartların oluşması halinde kesin delil teşkil edeceğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının SMM bilirkişi marifeti ile incelenmesi cihetine gidilmiş ancak davalı tarafından ticari defter ve kayıtlar Mahkememize ibraz edilmemiş bu nedenle davacının teslim olgusuna dayanması nedeni ile irsaliyeye konu faturalar için davalıya isticvap davetiyesi çıkartılmış ve imza inkarında bulunduğu irsaliyeler yönünden davalının isticvabına karar verilmiş ancak davalı tarafa davetiyenin usulüne uygun şekilde tebliğine rağmen davalının duruşmada hazır bulunmadığı anlaşılmış bu nedenle artık davacının imzasının bulunduğu ———- fatura konusu malları teslim aldığının kabulünün gerektiği anlaşılarak bu fatura yönünden davacı davasının kabulüne karar verilmiş ve neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalı borçlunun —–sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile takibin — asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
2-Takip taleple bağlı kalınarak takip tarihinden tahsil tarihine değin yasal faiz UYGULANMASINA,
3-İcra takibine konu edilen ve mahkemece hüküm altına alınan alacağın likit nitelikte bulunduğu anlaşıldığından asıl alacağın %20 si oranında —– icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4a-Karar tarihi itibari ile davada alınması gerekli bulunan karar ve ilam harcı tutarı 341,55 TL harcın davacı tarafından ödenen peşin nispi harçtan tahsili ile hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE,
4b-Davacı tarafından ödenen 341,55 TL peşin nispi harcın davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafça sarf edilmiş toplam 965,25 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 241,21 TL’sinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda HMK’nin 345. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——- Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/12/2020