Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/218 E. 2019/161 K. 15.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/888 Esas
KARAR NO: 2019/70
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/08/2015
KARAR TARİHİ: 25/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı ile davalı arasında 07.04.2005 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile müvekkil şirketin, ———kompleksinin teknik bakım, onarım ve işletmesinin yapılması hizmetini yerine getirdiğini, davalının 07.02.2014 tarihinde müvekkiline gönderdiği fesih ihtarnamesiyle hiçbir gerekçe göstermeden sözleşmeyi 07.03.2014 tarihi itibariyle tek taraflı feshettiğini bildirdiğini, fesih tarihi itibariyle tarafların doğmuş bulunan karşılıklı alacak ve borçların tasfiye edilmediğini, davalının tek taraflı feshi nedeniyle müvekkil tarafından bu proje için istihdam edilen personelin ihbar süreleri kullandırmak suretiyle iş akitlerine son verilmek zorunda kalındığını, davalının fesih işlemi üzerine müvekkil şirket tarafından, hak kazanan personele kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti toplamının —- TL olduğunu, davalıya gönderilen —– yevmiye sayılı ihtarnameyle bu tutarın ödenmesi bildirilmiş ise de ödemenin yapılmadığını öne sürerek, ——–TL alacağın, faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının böyle bir talepte bulunma hakkının olmadığını, sözleşmenin 12.2’inci maddesinde kıdem tazminatı ve yıllık izin kullanması durumunda ödenecek ücretlerin müvekkilince onaylanması durumunda davacının ödeme yapması gerektiğini, bu mutabakatın yapılmadığını, zaten işçilerin kıdem tazminatının veya yıllık izin ücretlerinin, sözleşmenin feshedilmesinde müvekkil tarafından ödeneceği hususunda bir anlaşmanın da bulunmadığını, kaldı ki davacının bünyesindeki işçilerin başka işyerlerinde istihdam edilme şansı varken personelin sözleşmelerini feshetmesi yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Dava, sözleşmenin tek taraflı feshiyle hizmet akdi sona eren işçilere ödenen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretlerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların karşılıklı dilekçe ve sözlü beyanlarından, ön inceleme duruşmasına kadar taraflar arasındaki uyuşmazlığın, “sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı feshedilmesi nedeniyle davacı tarafından iş akdi sona erdirilen işçilere ödenen yıllık izin ücreti ve kıdem tazminat tutarı olan ———- TL’nin davalıdan talep edilip edilmeyeceği” noktasında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler, gerekçe ve sonuç:
a-Sözleşme: Taraflar arasında —- tarihli ————– düzenlenmiştir.
Sözleşmenin konusu; işyerinin teknik bakım (arızi bakım, periyodik bakım, önleyici bakım ve ar-ge bakım) onarım ve işletmesinin, davacı şirket tarafından yapılması hizmetini kapsamaktadır.
Sözleşme süresi 1 yıl olup, taraflardan herhangi birinin sözleşme süresinin bitiminden bir ay öncesine kadar sözleşmeyi feshettiğini diğer tarafa yazılı olarak bildirmediği takdirde sözleşme aynı şartlar dahilinde 1 yıl daha yürürlükte kalacaktır(md.11).
Sözleşmenin 12.3 maddesinde; davalı işveren şirketin, hiçbir gerekçe göstermeksizin fesih bildiriminde bulunmak suretiyle sözleşmeyi her zaman ve tek yanlı olarak fesih hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir.
b-Sözleşmenin feshi: Davalı şirket, davacıya gönderdiği—— tarihli yazılı bildirimde; ——– tarihli sözleşmenin 12.3 maddesi uyarınca ——– tarihi itibariyle feshedildiğini bildirmiştir.
c-Davacının, davadaki alacağının irdelenmesi:
Mahkememizce tarafların delilleri toplandıktan sonra uzman bilirkişi kuruluna uyuşmazlık konularında gerekli incelemeler yaptırılarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Buna göre, davacı vekili, ödeme yaptıkları personel listesini dosyaya sunmuş olup, bilirkişi heyetince listenin dökümü aşağıdaki şekilde çıkarılmıştır.
Adı Soyadı Ödeme Ödeme tutarı
tarihi
—– 10.03.2014 441,26
—- 10.03.2014 427.54
—- 10.03.2014 468.27
——- 10.03.2014 24.569.58
—– 10.03.2014 10.092.54
—– 10.03.2014 320.54
—– 10.03.2014 16.177.51
—- 10.03.2014 386.30
—- 10.03.2014 18.854.29
—- 10.03,2014 18.001.54
—- 10.03.2014 16.979,49
—– 10.03.2014 386.30
10.03.2014 19.789.77
————10.03.2014 5.799.31
————-31.03.2014 9.029.62
————-14.04.2014 27.218.77
————14.04.2014 23.930.42
——- 14.04.2014 10.231.85
————-14.04.2014 16.035.49
————-14.04.2014 25.944.40
——– 14.04.2014 14.698.47
————–14.04.2014 46.377.00
————14,04.2014 11.770.70
TOPLAM 317.931.46
Davacı, toplam 317.931,46 TL ödeme tablosu sunmuştur. Tabloda ismi geçen personelin, sunulan ——— hizmet belgelerine göre davacı şirket personeli olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf, ismi geçen personelin, kendi işyerlerinde istihdam edilmediği yönünde bir savunma da yapmamıştır. Bu durumda yapılması gereken ilk iş; davacı tarafından çalıştırdığı işçilere fesih bildiriminin yapılıp yapılmadığı, işçilere yapılan ödemelerin hangi tazminat kalemlerine ilişkin olduğu, defter kayıtlarında bulunup bulunmadığı, yapılan ödemelerin somut bir ödeme belgesine dayanıp dayanmadığı hususunun tespiti, yapılacak bu tespitten sonra da davacının, sözleşme uyarınca ödediği bu bedeli davalıdan talep edip edemeyeceği noktasında olacaktır.
Bilirkişi heyetince fesih bildirimleri aşağıdaki şekilde çıkarılmıştır.
Fesih bildirimleri:
Adı Sovadı Fesih bildirim tarihi Tebliğ tarihi
——— 13.02.2014 13.02.2014
—– 13.02.2014 14.02.2014
—– 13.02.2014 13.02.2014
—— 13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 –
13.02.2014 14.02.2014
13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 –
13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 14.02.2014
13.02.2014 –
13.02.2014 15.02.2014
13.02.2014 –
13.02.2014 –
13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 13.02.2014
13.02.2014 –
13.02.2014 13.02.2014

Fesih bildiriminde; ———tarihli sözleşme ve ekleri uyannca ——binasında yürüttüğümüz teknik işletme, bakım ve onarım işlerinde ….tarihinden itibaren çalışmaktasınız. ——— şirketimize gönderdiği —- tarihli fesih ihtamamesiyle —– tarihi itibariyle sözleşmemizin feshedildiğini bildirmiştir. Çalıştığımız projenin sona ermesi nedeniyle istihdamınızın devamı mümkün olmadığından fesih işlemine başvurulması kaçınılmaz olmuştur. Bu sebeple işbu sözleşmeniz, işletme, işyeri ve işin gereklerinden kaynaklanan geçerli sebeple 4857 sayılı İş Kanununun 18 ve 19.madde hüküm ve ilkelerine göre, ihbar sürenizin sonu olan 07.03.2014 tarihi itibariyle yasal haklarınız ödenmek suretiyle feshedilmiştir. Hak ettiğiniz alacaklar ve varsa diğer haklarınız banka hesabınıza ödenecektir.” hususunun tebliğ edildiği görülmüştür.
Mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacının ibraz ettiği özel döneme tabi 2014 yılı ticari defterlerden, zorunlu kapanış tasdikine tabi yevmiye defterinin, TTK’nin 64.maddesi uyarınca noter kapanış tasdikinin yaptırıldığı tespit edilmiş olup, buna göre davacının 2014 yılı defterlerinin delil niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır. Mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan incelemede, davacının, cari hesap ilişkisi olarak davalıdan alacağı veya borcu bulunmadığı, hesap bakiyesinin (0) sıfır olduğu tespit edilmiştir. İşbu tazminat davasıyla doğrudan ilişkili olan ———TL tutarlı (1) adet fatura kaydı ticari defterlerde kayıtlı olup, bu faturanın davalı tarafça —– tarihinde iade edildiği tespit edilmiştir. Dosyada mübrez —– tarih, 288.464,29 TL tutarlı fatura incelendiğinde; içeriğinin “Kıdem Tazminat Bedeli” açıklamasına ilişkin olduğu, ancak bu faturanın davalının 03.09.2014 tarihli faturasıyla iade edildiği tespit edilmiştir.
Bilirkişi heyetince davalının işyerinde çalışırken iş akdi sona erdirilen işçilere, ne tutarda tazminat ve yıllık izin ücreti ödendiği hususu ticari defterler üzerinden incelenmiş olup, kayıtlar 14.10.2016 tarihinde dosyaya havale edilen kök bilirkişi raporunun 6. Sayfasında tablo halinde gösterilmiştir. Bu kayıtlara göre davacının, iş akdini sona erdirdiği işçilerine, 6.567,04 TL yıllık izin ücreti, 298.142.00 TL kıdem tazminatı olmak üzere toplam 304.709,04 TL ödediği tespit edilmiştir. Dosyaya sunulan———- tasdikli ödeme kayıtlarından bu ödemelerin adı geçen personele fiilen yapıldığı tespit edilmiştir. Davacının ticari defterlerinde bu ödemelerin; —- tarih —-yevmiye madde numarasında —- TL, —- tarih —- yevmiye madde numarasında —– olarak kayda alındığı tespit edilmiştir.
d-Hukuki nedenler ve gerekçe: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yukarıda belirtildiği üzere, sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı feshi nedeniyle davacı tarafından iş akdi sona erdirilen işçilere ödenen yıllık izin ücreti ve kıdem tazminat tutarı olan 303.106,36 TL’nin davalıdan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, iş akdinin tek taraflı feshi halinde davacının işçilerine ödediği tazminat tutarının, işveren davalıdan talep edileceği hususunda açık bir düzenleme yoktur. Ayrıca davacı, iş akdini sona erdirdiği işçilerin işvereni durumundadır. İşvereni durumunda olduğu işçilerin iş akdinin res’en davacı işveren tarafından feshi halinde, 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri çerçevesinde gerekli ücret ve tazminattan, iş akdi sona erdirilen işçilerine ödemek yükümlülüğü bulunmaktadır.
Davacı ile davalı arasında 1 yıl için akdedilmiş olan sözleşmenin, 11.madde hükmüne istinaden taraflarca feshedilmediği ve dolayısıyla da, 07.04.2014 tarihine kadar uzadığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin 12.3 maddesinde; davalı şirketin hiçbir gerekçe göstermeksizin fesih bildiriminde bulunmak suretiyle sözleşmeyi her zaman ve tek yanlı olarak fesih hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir.
Nitekim davalının da bu hükümde kendisine tanınmış olan “her zamanlı ve sebepsiz fesih hakkına” istinaden sözleşmeyi 07.02.2014 tarihli fesih bildirimiyle, 07.03.2014 tarihi itibariyle (yani 1 ay sonra hüküm doğurmak üzere) feshettiği anlaşılmaktadır.
Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, davalı sözleşmeyi, kendisine tanınmış olan “her zamanlı ve sebepsiz fesih hakkına” istinaden feshetmiş olduğundan, sözleşmeyi haklı olarak feshetmiştir. Bu nedenle de davacıya herhangi bir tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Zaten davacının da bu yönde bir talebi yoktur.
Davacı, “iş akitlerini (hizmet sözleşmelerini) feshettiği işçilerine ödediği kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretleri tutarının sözleşmenin 12.2 nolu maddesi uyarınca davalıdan talep etmeye hak kazandığını” iddia etmekte ve “bu ödeme tutarlarının davalı tarafından tahsiline” karar verilmesini talep etmektedir.
Taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin 12.2 nolu maddesi hükmüne göre; Taraflar (ŞİRKET/davalı ve MÜTEAHHİT/davacı) arasında önceden sağlanacak mutabakat çerçevesinde, hak kazanan personele ödenecek kıdem tazminatı bedelleri ile yıllık izin ücretleri davacı tarafından faturalandırılacak ve onaylanmasını takiben ŞİRKET/davalı tarafından MÜTEAHHİT/davacıya ödenecektir.
Davacı, iş akdini sona erdirdiği (feshettiği) işçilerin işvereni durumundadır. Bu nedenle davacı işvereni durumunda olduğu işçilerin iş akitlerini feshettiği işçilerine 4857 sayılı Iş Kanunu hükümleri çerçevesinde işçilerin kıdem tazminatları ile yıllık izin ücretlerini ödemekle yükümlüdür.
Yukarıda açıklanan sözleşme hükmü, işbu yasal düzenleme ışığında yorumlandığında, “davacı ile davalı arasında önceden mutabakata varıldığı takdirde, davacının iş akitlerini feshettiği bütün işçilerin ya da bir kısım işçilerin kıdem tazminatları ile yıllık izin ücretlerinin davalı tarafından davacıya ödeneceği” anlamı çıkmaktadır.
Davalı, davacı ile aralarında var olan sözleşmeyi, 07.02.2014 tarihli bildirimiyle, 07.03.2014 tarihinde yani 1 ay sonrasında hüküm doğurmak üzere feshetmiştir. İşbu fesih bildiriminde, gerekli ibralaşmanın yapılabilmesi için ibra protokol ve taslağının davacı tarafından hazırlanarak davalıya gönderilmesini de bildirmiştir. Ne var ki; davacının, kendisine tanınan bu 1 aylık süre içinde herhangi bir ibra protokol ve taslağı hazırlamadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla işten çıkaracağı işçilerin bir kısmının ya da tamamının kıdem tazminatları ile yıllık izin ücretlerinin davalı tarafından ödenmesi hususunda davalı ile mutabakata varmak için herhangi bir girişimde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı ise, davacıya çektiği 06.03.2014 tarihli ihtarıyla, bir kısım işçilerin iş akitlerinin feshedilmemesini, zira bu personelin davalı tarafından istihdam edilmeye devam edileceğini bildirmiştir. Fakat buna rağmen davacının bütün işçilerin iş akitlerini feshettiği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, davacı ile davalı arasında, davacının iş akitlerini feshedeceği bütün işçilerin ya da bir kısım işçilerin kıdem tazminatları ile yıllık izin ücretlerinin davalı tarafından davacıya ödeneceği hususunda taraflar arasında bir mutabakata varılmamış olduğundan ve davacı da, davalı tarafından tanınan 1 aylık fesih süresi içinde, bu yönde bir mutabakata varılması yönünde herhangi bir girişimde bulunmamış olduğundan, ayrıca davalının 06.03.2014 tarihli ihtarını da dikkate almadığından, davacının davalıdan, iş akitlerini feshettiği isçilere ödemiş olduğu kıdem tazminatı ile yıllık izin ücretlerini davalıdan talebe hak kazanamadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davacı vekili, bilirkişi kök raporuna itiraz dilekçesinde; “bilirkişi raporunda hesaplanan miktara bir itirazlarının olmadığını, ancak bu bedellerin davalıdan istenilmeyeceği yönündeki değerlendirmelere itirazlarının bulunduğunu, zira tarafların —– tarihinde fesih sürecini yürütmek için bir toplantı yaptığını, bir gün sonra da ——– tarihinde yeni bir görüşme daha yapıldığını, görüşme sonrasında, tarafların bir fesih protokolü hazırlanması ve protokole ek olarak devir-teslim listelerinin düzenlenmesinin kararlaştırıldığını, yine tarafların —— tarihinde tekrar bir araya gelerek devir teslim toplantısı yaptığını, bu toplantıda fesih ve ibra protokolü hazırlanmasına karar verildiğini, fesih ve ibra protokolünün bir örneğinin işbu dilekçeleri ekinde olduğunu, davalı tarafından fesih ve ibra işlemlerini yürüten teknik müdür ————— davalı şirket mail adresinden gönderdiği——– tarihli— ile fesih ve ibra protokolüne itiraz edilmediğini, her ne kadar bilirkişi raporunda, “proje kapsamında çalıştırılan işçilere kıdem tazminatı ödenmesi için yanlar arasında mutabakat sağlanması gerektiği” belirtilmiş ise de, bir tarafın kötü niyetli hareket ederek mutabakat zeminini ortadan kaldırmasının, açıkça hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu” beyan etmiş ve itiraz dilekçesinin ekinde ek 3 nolu delil olarak, “davacı çalışanı —– (iş geliştirme müdürü) tarafından davalı çalışanı ——–(Teknik Müdür) çekilmiş olan, e-mail mesajlarının örneğini” sunmuş ise de, öncelikle işbu delil davacıya verilen kesin süre içinde sunulmamış olup, davalı vekili —- tarihinde —-çıkarılan dilekçesinde işbu delile muvafakat etmediğini bildirdiğinden bu delil iddianın genişletilmesi niteliğindedir. Bu nedenle bu delil HMK’nin 141. Maddesi uyarınca iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğundan Mahkememizce dikkate alınmamış, bu delilin davalıyı bağlayıp bağlamayacağı hususu tartışılmamıştır. Buna göre davalının, davacı ile arasındaki dava konusu sözleşmeyi ——– tarihli bildirimiyle —–tarihinde hüküm doğurmak üzere feshettiği, işbu fesih bildiriminde gerekli ibralaşmanın yapılabilmesi için ibra protokol ve taslağının gönderilmesini davacıya bildirdiği, fakat davacının kendisine tanının 1 aylık süre içinde herhangi bir ibra protokol ve taslağı hazırlamadığı, dolayısıyla işten çıkaracağı işçilerinin kıdem tazminatları ile yıllık izin ücretlerinin davalı tarafından ödenmesi hususunda davalı ile mutabakata varmak için girişimde bulunmadığının anlaşıldığı bu nedenle de davacının, işten çıkardığı işçilere yaptığı ödemeleri davalıdan talep etme hakkının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
–Sonuç: Sonuç olarak, davacının dava dışı işçilerine yaptığı ödemelerin tahsilini davalıdan talep etmesinin TMK’nin 2. Maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık ve dolayısıyla da hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, bu nedenle de davacının, davalının ibra protokolü hazırlamaktan kaçındığını gerekçe göstermek suretiyle dava dışı işçilere yaptığı ödemelerin tahsilini davalıdan talep edemeyeceği kanaatine varılmış olup, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 44,40 TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 5.176,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.131,90 TL’nin dava kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen 1.000 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 24.136,38 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.25/01/2019