Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/215 E. 2018/633 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/215 Esas
KARAR NO : 2018/633

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/02/2018
DAVA DEĞERİ : 11.635.243,10 TL
KARAR TARİHİ : 27/06/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin TMSF ile imzaladığı alacağın temliki sözleşmesi çerçevesinde dava dışı borçlu müflis — San. ve Tic. A.Ş. ile borçlunun kefilleri —‘tan alacaklı olduğunu, yapılan takiplerden sonra müflis şirketin 01.09.1999 tarihinde fabrika binasını davalı — San. ve Tic. Ltd. Şti’ne kiraladığını, kira sözleşmesinin bir kiradan çok malvarlığı devrine ilişkin hükümler içerdiğini, bu davalının kurucu ortaklarının tamamının müflis borçlunun çalışanları ve 2008 yılı itibariyle hakim ortak ve gerçek sahiplerinin diğer iki davalı şirket olduğunu, 20.04.2007 tarihinde—- San. ve Tic. Ltd. Şti’nin temsilciliğine müflis şirketin de ortaklarından olan —-‘ın atandığını, davalı …. Ltd. Şti’nin kurucularının — ve — olduğunu, bu kişilerin hisselerini davalılardan —- Ürünleri ve Hay. Ürün. Gıda Tar. San. Tic. Ltd. Şti.’ne devrettiklerini, 22.05.2008 tarihinde —‘ın 30 yıl süre ile şirket müdürü olarak atandığını, şirketin son ortaklarının %80 hisse ile — ve %20 hisse ile —-Ürünleri ve Hay. Ürün. Gıda Tar. San. Tic. Ltd. Şti. olduğunu, — Ürünleri ve Hay. Ürün. Gıda Tar. San. Tic. Ltd. Şti’nin de 07.09.2007 tarihinde —- ve — tarafından kurulduğunu, şirkete yine —‘ın 30 yıl süresince müdür olarak atandığını, tüm davalı şirketlerin planlı ve paravan olarak kurulduğunu, müflisin malvarlıklarının anılan şirketler üzerine yapıldığını, gerçek sahiplerinin —ailesi olduğunu, —-‘in satış gösterdiği hisse satışlarının aslında gerçek sahibine iade anlamına geldiğini, mütelahik davalarında perde teorisine, muvazaa nedenine, kanuna karşı hileye dayandıklarını ileri sürerek fazlaya dair hakların saklı tutulması ve tahsilde tekerrüre sebep olmamak kaydıyla 11.635.243,10 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar —- Ürünleri ve Hay. Ürün. Gıd. Tar. San. Tic. Ltd. Şti. vekili ve — Tic. Ltd. Şti. Vekili, cevap dilekçesinde özetle, davanın iflas masasına izafeten açılması gerekirken davacı şirket adına açıldığından dinlenemeyeceğini, şirket kuruluşlarının muvazaaya dayandırılamayacağını, iştigal konuları farklı olan müvekkillerinin paydaşlarından ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduklarını, perde kaldırma yönteminin şirketler hukukunda bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı — San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, müflis ile müvekkilinin ilgisinin bulunmadığını, sadece müflisten kiraladığı tesiste çalıştığını, muvazaa iddiasının gerçeği yansıtmadığını, malvarlığı aktarıldığı iddiasının somut olarak ortaya konulması gerektiğini, davacının kira ilişkisine muvaffakat ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
Mahkememizin 18/03/2015 tarih ve —- esas, — karar sayılı ilamındaki “…müflis şirketin iflas tasfiyesinin sonuçlanmadığı, davanın davalı şirketlerden talep edebileceği zarar miktarının bilinmediği, buna göre davanın vaktinden önce açıldığı, İİK’nın 245. maddesi uyarınca kendisine davayı takip yetkisi verilen davacı şirketin aslında davanın tarafı olmayıp davayı iflas masası adına yürütmesi gerektiği halde kendi adına dava açıp kendisine ödeme yapılmasını istemesinin de yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/02/2016 tarih, 2015/7180 esas, 2016/1395 karar sayılı ilamındaki “…5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesinde “Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağı, o yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması hâlinde, bu davaların (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görüleceği” düzenlenmiş olup davacı ..— Yönetim A.Ş. dava konusu alacağı TMSF’den temlik almıştır. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Bu durumda mahkemece, 5411 sayılı Kanun’un 142. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, temlik alınan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 142/1. maddesinde “Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağı, o yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması hâlinde, bu davaların (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görüleceği”, aynı kanunun 142/2. Maddesinde ise “Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından muamele merkezi veya ikametgâhı İstanbul ili sınırları içinde olan kişiler aleyhine açılacak hukuk davaları ile borçlular hakkında açılacak iflas davalarına İstanbul (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır.” hükmü yer almaktadır.
Davacı—- Yönetim A.Ş. dava konusu alacağı TMSF’den temlik almıştır.
Dosya içindeki şirket kayıtlarından anlaşıldığı üzere, diğer davalı şirketlerin şirket merkezinin (Karadeniz) Ereğli olmasına karşın, davalı şirketlerden — San. Ve Tic. Ltd. Şirketinin 22.09.2000 tarihinde tescil edilen ana sözleşme değişikliğine göre şirket merkezinin —- ili —- ilçesinden İstanbul ili Kadıköy ilçesine aktarıldığı, bu nedenle 5411 sayılı kanunun 142/2. Maddesine göre görevli Mahkemenin İstanbul (1) ve (2) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır.
HMK’nin 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
Tüm bu nedenlerle, Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı noksanlığından davanın usulden reddiyle Mahkemizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca Mahkememizin Görevsizliğine, görevli Mahkemenin İstanbul (1) ve (2) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul (1) ve (2) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan Mahkeme tarafından hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalılar —- ve —- şirketi vekilinin yüzlerine karşı, davalı — Şirketi vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
27/06/2018