Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/165 E. 2018/561 K. 05.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/165 Esas
KARAR NO : 2018/561

DAVA : Alacak
DAVA DEĞERİ : 10.000,00 TL
DAVA TARİHİ : 12/01/2004
KARAR TARİHİ : 05/06/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, müvekkili adına davalı Banka’nın —– 10 milyar TL’lık mevduat hesabı açtığını, müvekkilinin murisi ve babası olan— – 26.06.2002 tarihinde vefat ettiğini, aynı gün davalı———– adına düzenlenmiş yazı ile müvekkilinin hesabındaki paranın kendi hesabına aktarılmasını ve bundan sonra aynı paranın ——————— verilmesine ilişkin talimat verildiğini, ölüm döşeğinde olan veya muhtemelen ölmüş olan bir insanın bu şekilde talimat vermesi ve altına imza atmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, 10.000 TL’nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, talimat altındaki imzanın murise ait olduğunun Adli Tıp Kurumu’nca belirlendiğini, davacının kardeşi ile birlikte muris —– mirasını reddettiklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
İLK KARAR: Kapatılan Kadıköy ———. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/02/2008 tarih, 2004/90 esas, 2008/57 karar sayılı ilamı ile “…davacı tarafından bankalardaki hesaplarından para çekme konusunda ——- tam yetki verildiği, davalı bankanın —– öldüğü 26.12.2002 tarihinde 10.000,00 YTL tutarındaki ödeme işlemini yerine getirirken imzanın şekli ve basitliği, ödeme tutarı, talimat verenin yazı ve talimat verenin hesap yoğunluğunun banka çalışanlarının dikkatini çekip ödeme konusunda hesap sahiplerinden teyit alması yoluna gidilmesinin düşünülmemesi, ödeme saatinin 17:14 olarak kayıtlarda yer almasında banka çalışanlarının imza ve diğer kontrolleri titizlikle yapmadıkları ve yapılan ödemelerde kusurlu davrandıkları, davalı bankanın gözetim ödevi niteliğindeki özen yükümlülüğünü yerine getirmediğinden BK’nun 55 ve 100. maddeleri gereğince adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu olduğu” gerekçesiyle davanın kabulü ile 10.000,00 YTL tazminatın 26.12.2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLK BOZMA İLAMI: Bu karar yüksek Yargıtay ———-. Hukuk Dairesinin 18.02.2010 tarih, 2008/5762 esas, 2010/1882 karar sayılı ilamındaki “Söz konusu uyuşmazlığın çözüm noktası davacı vekili —— tarafından bankaya verilen 26.12.2002 tarihli talimatın altındaki imzanın bu şahsa ait olup olmadığının belirlenmesinde yatmaktadır.Dosya kapsamından Kartal Cumhuriyet Başsavcılığının ——– Sayılı soruşturma evrağı içerisinde bulunan— tarafından verilen bilirkişi raporunda talimattaki imzanın —– eli ürünü olmadığı belirtilmiş ise de;mahkemece yargılama esnasında alınan 07.06.2005 tarihli grafoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişi ——- tarafından verilen raporda bu defa söz konusu talimat altındaki imzanın ölü —- ait olduğu belirlenmiş,bundan sonra alınan sırasıyla 15.02.2006,22.09.2006 ve 06.12.2007 tarihli Adli Tıp Kurumu raporlarında talimat altındaki imzanın basit tersimli olması nedeniyle——- eli ürünü olup,olmadığının tespit edilemediği bildirilmiştir.Bu durumda mahkemece Emniyet veya Jandarma Kriminal Polis Laboratuarı uzmanlarından imza incelemesi yönünden rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan incelemeyle bir takım varsayımlarla yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuş ve kararın açıklanan nedenle davalı yararına bozulmasına” gerekçesiyle bozulmuştur.
İKİNCİ KARAR: Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, bu kez Kadıköy ———-. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/12/2010 tarih, 2010/603 esas, 2010/1196 karar sayılı ilamı ile “Usulüne uygun Yargıtay Bozma İlamınına uyulmasına karar verilmiş ve Emniyet Müdürlüğü İstanbul Kriminal Labaratuarı’nda görevli 3 kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır. Düzenlenen bilirkişi raporunda inceleme konusu talimat yazısının altında bulunan imzanın ölü —————- isimli şahsın eli mahsulu olup olmadığı hususunun belirlenemediği bildirilmiştir
Toplanan deliller, tarafların iddia ve savunmaları, Yargıtay Bozma İlamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından bankalardaki hesaplarından para çekme konusunda tam yetki verilen——– öldüğü gün 10.000,00 TL tutarındaki ödeme işlemi için verdiği talimattaki imzanın —- ait olduğunun, davalı banka tarafından ispat edilememesi, ödeme tutarı, talimat verenin yazı ve hesap yoğunluğu, banka çalışanlarının ödeme konusunda hesap sahibinden teyit almaması, ve davalı bankanın gözetim ödevi niteliğindeki özen yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle davacının zararından sorumlu olduğu belirlenmekle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.” gerekçesiyle “davanın kabulü ile 10.000,00 YTL tazminatın 26.12.2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
İKİNCİ BOZMA: Bu karar yüksek Yargıtay ————- Hukuk Dairesinin 19.09.2012 tarih, 2011/6127 esas, 2012/13644 karar sayılı ilamındaki “Karar, davalı Banka vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. HUMK 309. maddesi “Muayyen günde hakim iki tarafı isticvap ve ledelhace senedi imza ettiği iddia olunan şahsı istiktap eder. Hakim iki tarafın ita ettikleri izahattan ve ibraz ve irae ettikleri delillerden veya imza kendisine isnat olunan şahsın istiktabından senedin vüsuk ve ademi vüsuku hakkında istihsali kanaat edemediği surette ehlihibre vasıtasiyle senedin imzasının tahkikına veyahut yazıldığını görenlerin istimaına veya senedin münkiri tarafından yazıldığına sureti katiyede delalet eden vakayiin şuhut ile ispatına karar verir.” hükmünü haizdir. Hakim, bilirkişiye yaptıracağı imza incelemesi sonucunda, adi senetteki inkar edilen imzanın inkar edene ait olup olmadığı hususunda kesin bir kanaat sahibi olmazsa, adi senedin yazıldığını görenlerin veya bunlara kesin surette delalet eden vakalara tanık olanların dinlenmesine karar verir. (Bkz.————-)
Somut olayda, Dairemizin bozma ilamında murisin bankaya yazdığı talimattaki imzanın eli ürünü olup olmadığının araştırılması, uyuşmazlığın çözüm noktasının talimat altındaki imzanın murise ait olup olmadığının belirlenmesinde yattığına işaret olunmuş, mahkemece bozma ilamı sonrası bilirkişilerden alınan raporda, imzanın basit yapıda olduğu, talimattaki imzanın murise ait olup olmadığı tespit edilemediği belirtilmiş ve bu rapor doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir. Ancak, mahkemece yukarıda anılan madde hükmü uyarınca davacının bu konudaki delilleri toplanmadan karar verilmiş, ceza dosyası içindeki deliller ile tanık beyanları değerlendirilmemiştir.
Öte yandan, mahkemece sadece dava konusu talimattaki imza ile murisin daha önceki imzaları karşılaştırılmak suretiyle çözüm yoluna gidilmiştir. Oysa, ———- yapılan ödemelere ilişkin talimatlardaki imzalar ile dava konusu talimattaki imzanın benzerlik gösterip göstermediği, yine dava konusu talimatta imza dışındaki yazıların murisin eli ürünü olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır.
Bu itibarla, mahkemece talimattaki imzanın muris tarafından atılıp atılmadığı konusunda davacının delilleri toplanıp, ceza dosyasında toplanan deliller ile birlikte değerlendirilip, dava konusu talimattaki el yazısının murisin eli ürünü olup olmadığı belirlenip neticesine göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
ÜÇÜNCÜ KARAR: Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, bu kez İstanbul Anadolu ——— Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/10/2015 tarih, 2014/479 esas, 2015/1029 karar sayılı ilamı ile; “Yargıtay bozma ilamına göre taraf delilleri toplanarak, 3 grofolog bilirkişisinden rapor alınmış, bilirkişiler 12/05/2015 tarihli raporlarıyla (26/12/2002 tarihli 10.000.000.00.-TL transfere ilişkin talimatta müteveffa —– atfen atılan imzanın —-eli ürünü olduğunun kabulü gerektiğini, bu talimattaki yazıların —— eli ürünü olmadığı) kanaatine varmışlar, yapılan itirazlar ve önceki raporlara göre bu defa Adli Tıp Kurumundan yeni rapor alınmasına karar verilmiş, Adli Tıp Kurumu da (14/08/2015 tarihli raporunda inceleme konusu belge altındaki imzanın—– eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğini bildirmişlerdir.)
Son celsede davacı vekili Yargıtay ilamına göre tüm delilleri sunduklarını, mevcut delillerle davanın kabulünü, davalı vekili de mevcut delillerle davanın reddini talep etmişlerdir.
Uyulan Yargıtay ilamına, buna göre toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 26/12/2002 tarihli dava konusu talimattaki yazı ve imzanın muris ———– ait olduğunun kesin olarak kanıtlanamadığından, toplanan tüm deliller davalı savunmasını doğruladığından, davalı savunmasının kabulü ile kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.” gerekçesiyle “kanıtlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BOZMA: Bu karar yüksek Yargıtay ——- Hukuk Dairesinin 09.10.2017 tarih, 2016/2379 esas, 2017/5128 karar sayılı ilamındaki “Dava, davalı bankanın sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Bir güven kurumu olan banka, akdi ilişki ile yapılan işin gereği mudiden aldığı parayı güvenle saklamak ve istenildiğinde mudiine iade etmekle yükümlüdür.
Banka mudiine karşı en hafif kusurundan dahi sorumludur.
Somut uyuşmazlıkta davacının hesabındaki para vekili olan ve aynı gün vefat eden babası —— talimatı ile dava dışı 3. kişiye 17.15 gibi geç bir saate ve teyid alınmadan ödenmiş, yapılan tüm incelemelere rağmen muris ——tarafından düzenlendiği iddia olunan 26.12.2002 tarihli talimattaki imzanın muris —- ait olduğu saptanamamıştır.
Geçersiz talimatla paranın ödenmesini sağlayan banka çalışanlarının gözetim ve denetim görevini yerine getirmeyen ve güven kurumu olan davalı bankanın olayda tam kusurlu olduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı ve dosya içeriği ile örtüşmeyen gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Dava, davalı bankanın sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın “murisin bankaya yazdığı iddia olunan talimattaki imzanın murisin eli ürünü olup olmadığı, imzanın murise ait olup olmadığının saptanamaması durumunda banka çalışanlarının gözetim ve denetim görevini yerine getirip getirmedikleri, davalı bankanın olaydaki kusurlu olup olmadığı, kusurlu ise miktarının ne kadar olduğu” noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda tespit edilen uyuşmazlık noktalarına göre Mahkememizce incele yapılmıştır. Buna göre;
a)Murisin bankaya yazdığı iddia olunan talimattaki imzanın murisin eli ürünü olup olmadığı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Yukarıda davanın aşamaları bölümündeki kararlar ve Yargıtay ———. Hukuk Dairesinin bozma ilamlarından anlaşıldığı gibi, talimattaki imzanın muris ——— imzası olduğu saptanamamıştır.
b)Banka çalışanlarının gözetim ve denetim görevini yerine getirip getirmedikleri hususundaki inceleme ve gerekçe: : Yukarıda davanın aşamaları bölümündeki kararlar ve Yargıtay —— Hukuk Dairesinin bozma ilamlarından anlaşıldığı üzere, davacının hesabındaki para vekili olan ve aynı gün vefat eden babası———————- talimatı ile dava dışı 3. kişiye 17.15 gibi geç bir saate ve teyid alınmadan ödenmiş, yapılan tüm incelemelere rağmen muris ——- tarafından düzenlendiği iddia olunan 26.12.2002 tarihli talimattaki imzanın muris ——–ait olduğu saptanamamıştır.
Bu nedenle geçersiz talimatla paranın ödenmesini sağlayan banka çalışanlarının gözatim ve denetim görevini yerine getirmedikleri sonucuna ulaşılmıştır.
c) Davalı bankanın olaydaki kusurlu olup olmadığı, kusurlu ise miktarının ne kadar olduğu hususundaki inceleme ve gerekçe: Yukarıda davanın aşamaları bölümündeki kararlar ve Yargıtay ——Hukuk Dairesinin bozma ilamlarından anlaşıldığı üzere; geçersiz talimatla paranın ödenmesini sağlayan banka çalışanlarının gözetim ve denetim görevini yerine getirmedikleri, buna göre güven kurumu olan davalı bankanın olayda tam kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
d) Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; geçersiz talimatla paranın ödenmesini sağlayan banka çalışanlarının gözetim ve denetim görevini yerine getirmedikleri, buna göre güven kurumu olan davalı bankanın olayda tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığından davanın kabulüne ve 10.000.-TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 26.12.2002 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile, 10.000.-TL maddi tazminatın 26.12.2002 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre avans esasına göre hesaplanan temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Alınması gerekli 683,10 TL nispi harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 540,00.TL ( İlk Kararla Yatırılan Harç Dahil) harcın mahsubu ile bakiye 143,10.TL‘nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 551,90. TL (ilk Kararla yatırılan harç dahil) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından sarf edilen 3.000,00 TL bilirkişi gideri ile 153,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.153,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini avukatla temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.