Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1539 E. 2021/264 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1539 Esas
KARAR NO : 2021/264
DAVA : Alacak (Eser sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/12/2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile aralarına imzalanan sözleşmeye istinaden davalı tarafın —-adresinde gerçekleştirdiği —- hizmet verdiği, sözleşmede yazılı işlerin eksiksiz yapılarak —- edildiği, davalı tarafın faturayı tebliğ alınmak istenmediği, davalı tarafa —- sayılı ihtarnamesi keşide edilerek alacağın talep edildiği, davalı şirketçe——- yevmiye nolu ihtarnamesi ile tebliğ edilen faturadaki tüm kayıtlara münderecatına ve fatura miktarına itiraz ederek fatura aslını iade ettiği, davalı tarafça haksız yere itiraz edilen alacağın tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı tarafın mesnetsiz ve hukuka aykırı olarak açılmış olan davanın reddi gerektiğini, davacı taraf, bu davayı ikame etmeden önce haksız ve hukuka aykırı olarak——— sayılı dosyası icra takibi başlatmış ve bu icra takibine davalının yasal süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, davacı taraf kendi alacağına bile inanmamış olacak ki yapılan itiraza karşı itirazın iptali davası açmadığını ve alacak davası yoluna gitmediğini, davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını açıkça gösterdiğini, davacı taraf dava dilekçesinde davacı ile davalı arasında davalının delil listesinde bildirmiş olduğu eklerdeki sözleşmenin yapıldığını ve sözleşmede belirtilen —- adresinde gerçekleştirdiği ——verdiğini, tüm işlemleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini yaptığı hizmetin karşılığında —— tarihinde fatura düzenleyip noter marifeti ile tebliğ etmeye çalıştığını ancak haksız şekilde faturanın iade edildiğini ve bu sebeplerden dolayı mahkemeye müracaat etmek zorunda kaldığını, davacı tarafın davalı ile —adresinde gerçekleştirdiği ——- verdiğine dair beyanları gerçekleri yansıtmadığından kabul etmediklerini, davalının davacı tarafla hiçbir şekilde sözleşme imzalamamış ve davacıya taşeronluk vermediğini, davacı taraf kötü niyetli olarak haksız kazanç peşine düşerek hileli bir şekilde düzenlemiş olduğu faturayı davalıya tebliğ etmeye çalıştığını, davalı da tarafına gönderilen faturaları ve içeriğini aynı şekilde kabul etmeyerek iade ettiğini, davalı —- adresinde gerçekleştirdiği—— tarihinde —- birlikte taşeron sözleşmesi imzalayarak işlerin yapımını ——-bizzat kendisi almış ve alt taşeron kullanmadan kendisi işleri tamamlamış ve sözleşmedeki tüm edimlerini bizzat kendisi yerine getirdiğini, davacı tarafın davaya konu sözleşmesinde davalının imzası bulunmadığını, bu sebeple sözleşmedeki imzaya itiraz ettiklerini, davacı tarafın hizmet verdiğini iddia ettiği ve taraflarına tebliğ etmeye çalıştığı fatura ve içeriğindeki malzemeler hiçbir şekilde—– kullanılmadığını, faturadaki imzalar davalıya ait olmadığını, bu sebeple davacı tarafa davalının hiçbir borcu bulunmadığını, davacı taraf—- yevmiye numaralı ihtarnamesinde davalıdan — bedel talep ettiğini, —olarak bedel talebinde bulunduğunu, davacı taraf davasını —— üzerinden açması gerektiğini, davacı tarafa harcını tamamlatmak için mehil vermesi gerektiğini, davacı taraf dava dilekçesinde davasının türünü belli etmediğini, İşbu sebeple huzurda açılmış olan davanın esastan reddi gerektiğini beyan etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPARLANAN DELİLLER:
1-)Davacı ile dava dışı —– arasında akdedilen sözleşme,
2-) Davalı şirketin dosya arasına alınan—
3-)Bilirkişi raporu,
4-)—-
5-)—-
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, Eser sözleşmesi gereğince tanzim edilen faturaya dayalı ücret alacağının tahsili davasıdır.
Taraflar arasında uyuşmazlığın eser sözleşmesinin akdedilip edilmediği ,eser sözleşmesi akdedilmiş ise davacı yüklenici tarafından sözleşme gereği üstlenilen hizmetin yerine getirilip getirilmediği,sözleşme kapsamında tertip edilen faturaya konu hizmetin davalıya verilip verilmediği, hizmet verilmiş ise fatura bedelinin sözleşmeye uygun bulunup bulunmadığı yönlerine isabet ettiği anlaşılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde davalı ile aralarında akdî ilişki bulunduğunu iddia etmiş, davalı akdî ilişkiyi inkâr etmiş sözleşme altındaki imzanın davalı şirket yetkililerine ait olmadığını belirterek akdi ilişkiyi inkar etmiş davacı ise taraflar arasında akdedilen sözleşmedeki imzanın— ait olduğu iddia edilerek davalını —– tarafından imzalanan sözleşme ile bağlı bulunduğu iddia edilmiştir.
Bu noktada dava dosyası kapsamına alınan—- davalının temsil- imza yetkililerinin —– davalı şirket yetkilisi bulunmadığı davalı şirkette sigortalı işçi olarak çalıştığı anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Davalı tarafından Eser sözleşmesinin bulunduğu yönündeki davacı iddiasının inkar edildiğine göre dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi gereğince, bir hakkın doğumu düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri iki bin beş yüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekeceğinden davalı vekilinin akdi ilikşinin varlığı konusunda tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir.
Diğer taraftan davacı tarafından dosya kapsamına ibraz edilen fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5).
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.———–
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde davaya konu faturadaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesi “Tacir, … bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.” yine TTK’nun “Defter tutma yükümlülüğü” başlıklı 64/1 maddesi;
a)Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.
b)Ticari defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulmalıdır.
c)İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi ticari defterlerden izlenebilmelidir.”
Yasal düzenlemeleri ile bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişi yani tacir ticari işletmesinin gerektirdiği ticari defterleri 6102 Sayılı TTK’nun 65 ve devamı maddelerine göre tutmak zorundadır.
6102 sayılı TTK 83. Maddesine göre “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.
6100 sayılı HMK 222. maddesinin birinci fıkrasında “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” düzenlemeleri ile hem TTK hem de HMK düzenlemelere göre ticari davalarda uyuşmazlığın çözümü için tarafların talebi ile yada mahkemenin kendiliğinden ticari defterlerin incelenmesi amacı ile mahkemeye ibrazına karar verebileceği düzenlenmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunun—— 222/3 maddesi “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Şeklindedir.
Görüldüğü üzere HMK 222. Maddesinin üçüncü bendinde “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Cümlesi eklenmiştir.
Mahkememizce yukarıda değinilen hukuki düzenlemelere göre taraf defter ve kayıtlarının, tarafların iddia edilen işin mahiyet ve kapsamına göre tacir bulunuşuna göre kesin delil teşkil ettiğinden taraf defter ve kayıtları üzerinde akdi ilişkinin bulunup bulunmadığının, sözleşmenin varlığını ortaya koyan, karşı tarafın ya da onun adına temsile yetkili olarak hareket eden kişinin imzasını taşıyan, sözleşme ilişkisinin kurulduğuna delalet edecek teslim belgesi, fatura, tutanak veya başka bir iş nedeniyle yapıldığı kanıtlanamayan ödeme belgelerinin bulunup bulunmadığının değerlendirilerek belirlenmesi için Mali müşavir bilir kişi aracılığı ile inceleme yapılmasına karar verilmiş ancak bilirkişi tarafından ibraz edilen denetime elverişli rapor ile davacının iddia ettiği akdi ilişkiyi doğrulayan HMK 200 vd anlamında bir kesin delil veya HMK 199 vd anlamında belge veya HMK 202 anlamında yazılı delil başlangıcı sayılabilecek kaydın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yine Mahkememizce ——- müzekkere yazılarak davalı şirket ile davacı arasında asıl-alt işveren ilişkisinin tesis edildiğini gösterir davalı tarafından herhangi bir sözleşmenin ibraz edilip edilmediğinin veya davalının davacı nezdinde çalışması amacı ile herhangi bir işçi için işyeri dosyası açılması amacı ile talepte bulunup bulunmadığı veya davalı tarafından aynı amaçla işyeri tescil dosyasının verilip verilmediği veya davalı tarafından davacının çalışmasından doğan işin kapatılmasına dair herhangi bir belgenin ibraz edilip edilmediği hususlarınının sorulmasına karar verilerek taraflar arasında akdi ilişkinin bulunup bulunmadığının araştırılması cihetine gidilmiş ancak —— cevabi yazısı ile de davacı tarafın iddialarının aksine taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğunu gösterir her hangi bir belgenin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Nihai olarak davacı tarafından davalı şirket yetkilileri hakkında ——– sayılı dosyası ile şikayette bulunulduğu anlaşılmış ve bu şikayette HMK 199 yönünden akdi ilişkinin varlığı noktasında her hangi bir belge bulunup bulunmadığının önem arz edeceği anlaşılarak soruşturma dosyası Mahkememiz dava dosyası içersine alınmış ve incelenen soruşturma dosyası ile de taraflar arasında akdi ilişkinin ispatına yarar bir belge yada maddi vakıa saptamasının bulunmadığı anlaşılarak davacı vekilinin soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması yönündeki talebinin soruşturma dosyası kapsamı itibari ile sonuca etkili bulunmayacağı gibi hedef süre ve makul sürede yargılama ilkeleri ile bağdaşmayacağı bir bütün olarak değerlendirilerek davacı tarafından ikame edilen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibari ile harçlar yasasına göre alınması gerekli 59,30 TL harçtan 853,88 TL’si peşin olarak yatırılmış olduğundan bakiye 794,58 TL harcın davacıya istek halinde İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 2021 yılı AAÜT uyarınca belirlenen 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca —– Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/04/2021