Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1529 E. 2021/173 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/245 Esas
KARAR NO : 2021/118
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2020
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin , emlak alım-satım ve kiralama işlerine aracılık ettiğini, Davalı şirket de müvekkilinin portföyündeki —–bölümün kiralama işi nedeniyle müvekkilli ile çalıştığını, Davalının istek ve talepleri doğrultusunda, Dava dilekçesinin ekinde mübrez e-posta yazışmalarıyla da sabit olduğunu, bağımsız bölüm maliki ve kiralayan arasında iletişim kurulduğunu, davalının talepleri konusunda uzlaşma sağlandığını ve neticede kiralama konusu olan — ilişkin kira sözleşmesi —– tarihinde imzalandığını, Müvekkilinin , davalı ile sözleşme öncesi görüşmelerde mutabık olduğunu hizmet bedeli olan —bedeli davalıdan talep ettiğinde kendisine bu ödeme yapılmadığını, Müvekkilinin bunun üzerine—– sayılı dosyasıyla icra takibine giriştiğini ancak davalı borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazıyla takibin durdurulduğunu, Davalı tarafın, ticari ve mesleki faaliyetlerde kullanılmak üzere taşınmaz kiralamak isteyen bir tacir olduğunu, Müvekkilinin de taşınmazın kiralanmasına dair aracılık faaliyetini mesleki ve ticari amaçla yerine getirdiğini, Tarafların ticari saikle hareket ettiği kuşkusuz olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesi uyarınca Mahkememizin görevli ve yetkili olduğunu, Davalı/borçlu yanın zaman kazanmaya yönelik kötü niyetli olarak borcun tamamına yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devam edilmesini, Davalı/borçlu yanın kötü niyetli olarak yapmış olduğu itiraz neticesinde icra takibinin durmasına sebep olduğunu icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesi gerektiğini,
Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı — alacaklı olduğu iddiası ile Müvekkil Şirket aleyhine — dosyası üzerinden —- tutarlı ilamsız icra takibi başlatıldığını ve dosyadan gönderilen ödeme emri Müvekkil Şirkete — tarihinde tebliğ edildiğini, —- şahsın varlığından ödeme emri ile haberdar olunduğunu, Müvekkil Şirketin, ödeme emrine, icra takibine, borca, faize, faiz oranına ve tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, itiraz üzerine —– tarihinde icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, Davacı tarafın, itirazın haksız olduğu iddiasıyla itirazın iptali talebiyle huzurdaki davayı ikame ettiğini, Huzurdaki dava haksız olduğunu, davacı ile Müvekkil Şirket arasında hiç bir hukuki ilişki olmadığını, Müvekkil Şirketin davacının varlığından dahi, icra takibi ile haberdar olunduğunu, Davacının aktif husumet ehliyeti olmadığından davanın esasa girilmeksizin öncelikle usulden reddi gerektiğini, Davacının, alacak iddiasına dayanak olarak dava dilekçesi ekinde sunduğu yazışmaların tamamı dava dışı, —– isimli şahıs ile yapılan yazışmalar olduğunu, Sunulan yazışmalar incelendiğinde içeriğinde davacı — yapılan bir yazışma mevcut olmadığını,——adına hareket ettiğini gösteren hiçbir ibarenin olmadığını, Davacının, — olan ilişkisi ise bilinmediğini, Davacı ile, dava dışı —- arasında bir ilişki olduğuna dair hiçbir somut delil dosyaya ibraz edilmediğini, davacı—— hiçbir bağlantısı, hiçbir iletişimi bulunmadığını, hiçbir suretle hiçbir hukuki ilişkinin tarafı olmadığını, Davacının varlığından ilk kez icra dosyasından gönderilen ödeme emri ile haberdar olunduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için, bir komisyon sözleşmesi kurulması halinde bile bu sözleşmeye yönelik alacak iddiasında bulunabilecek kişi hiçbir şekilde hukuki ilişkinin tarafı olmayan —- olamayacağını, Davacının tarafı olmadığı yazışmaları delil göstererek alacak talep etmesi hukuka aykırı olduğunu, Davacı tarafından delil olarak sunulan yazışmalarda da, davacı —değil, dava dışı —– yazışmalarının bulunması, davacı ile Müvekkil Şirket arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, davacının aktif husumet ehliyeti olmadığının açık ikrarı niteliğinde olduğunu, Müvekkil Şirketle arasında hukuki ilişki olmayan davacının, huzurdaki davada talep hakkının olmadığını, Tüm bu sebeplerle davacının, huzurdaki uyuşmazlıkta davacılık sıfatı bulunmadığından huzurdaki davanın öncelikle aktif husumet yokluğundan esasa girilmeksizin usulden reddi gerektiğini, Dava dilekçesinin ekinde sunulan, Dava Dışı —- arasında geçen yazışmaların Müvekkil Şirket’in rızası dışında delil olarak Sayın Mahkemeye sunulduğunu, Ne şekilde elde edildiği belli olmayan ve Müvekkil Şirketin tarafı olduğu bu yazışmalar hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu ve itibar edilmemesi gerektiğini, Davacının sunmuş olduğu e-postalardaki haberleşmenin tarafı davacı –olmadığını, ——– kullandığı e-posta adresi hem kişisel mail adresi olduğunu hem de ——arasında geçen bir haberleşme olmadığı açık olduğunu, Mülk sahibinin yönlendirmesi ile, mülk sahibinin kuzeni sıfatıyla — isimli şahıs Müvekkil Şirket ile irtibat kurulduğunu, Müvekkil Şirketin, bağımsız bölümün kiralanması hususunda davacı— irtibatı olmadığını ve bu kişinin varlığından dahi haberdar olmadığını,—. arasındaki ilişki bilinmediğini, —– çalışanı olduğu kanıtlanamadığını, Dava dışı —— adına hareket ettikleri de kanıtlanamadığını, —– yapılan görüşmelerde komisyon ödeneceğine dair hiçbir taahhüt bulunmadığını, Komisyon ödeneceğine dair bir anlaşma olmadığını, Yazışmalarda yalnızca resmi bir teklif sunulması talep edildiğini, akabinde bu teklifin Müvekkil Şirket’in bağlı olduğu İngiltere’de bulunan ——— iletileceği belirtilmiş olduğunu, yazışmalar o anda kesildiğinden Müvekkil Şirkete hiçbir resmi teklif sunulmadığını, Taraflar arası kurulmuş bir komisyon sözleşmesi de bulunmadığını, Davacı kira sözleşmesinin kuruluşundan haberdar olmasına rağmen iki sene sonra Müvekkile karşı icra takibi başlatmış olup kötü niyetli olduğunu,
Haberleşmenin tarafı olmayan—- tarafından sunulan e-posta mesajları hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu ve itibar edilmediğini, Müvekkil Şirket —- —- olarak faaliyet gösterdiğini, —– —- yılında bu taşınmazda bir bağımsız bölüm daha kiralamak isteyen Müvekkil Şirketin, uzun yıllardır faaliyet gösterdiği aynı ——- —- olduğunu haricen öğrenildiğini, Bunun üzerine—- —— sahibi—— istediğini, Bunun üzerine Müvekkil Şirket yetkilisi —— kuzeni olarak tanıtan dava dışı —– üzerinden irtibata geçildiğini, —–yapıldığını, —- —- bağ kurmadığını, — tarafından yapılan yazışmaların — yapılıp yapılmadığı dahi belli olmadığını, danışmanlarının sitesinden rahatça sorgulanabildiği —- sorgulamalarda,—- kayıt bulunmadığını, Somut olayda davacı —- sözleşme, yer gösterme tutanağı, yazışma, görüşme, hiçbir surette taşınmaza yönelik bir irade uyuşması da bulunmadığını, Davacının komisyona hak kazandığına dair iddialarını sadece kendisinin bile taraf olmadığını, hukuka aykırı elde edildiğini ve sonuçlanmayan bir e-posta silsilesine dayandırılması ise bir hak iddia edilebilmesi için yeterli olmadığını, Davacının Müvekkil Şirketten talep edebileceği bir alacak olmadığını, Müvekkil Şirket, dava dışı —– mülk sahibinin kuzeni sıfatı ile görüşmüş olduğunu, Bu kişi ile de, görüşmeler boyunca komisyon ödeneceğine dair hiçbir anlaşma yapılmadığını, hiçbir taahhütte bulunulmadığını, Müvekkil Şirket temsilcisi —-tarafından, dava dışı ——tarihinde gönderilen cevapta da komisyon ödeneceğine dair bir taahhüt ve onay olmadığını, Müvekkil Şirketin uluslararası bir şirket olup, merkezinin İngiltere’de olduğunu, Bu nedenle şirkette alınacak her türlü idari karar, —- onayına tabi olduğunu, Dava dışı—– tarihli en son e-posta mesajıyla, Müvekkil Şirket’in—-sunmak üzere resmi teklif yapılması talep edilmiş olduğunu,—-onay — onay alınacağı bildirildikten sonra dava dışı—- bir daha cevap gelmemiş ve iletişim bu noktada kesildiğini, Davacı taraf, dava dilekçesinde, iddiasına dayanak yazışmaların tamamına yer vermediğini ve sırasını Sayın Mahkemeyi yanıltıcı şekilde değiştirdiğini, Dava dilekçesindeki sıranın aksine — teklif talebine cevaben dava dışı — tarafından verilmiş bir cevap olmadığını, — maili zaten — cevaben gönderildiğini, Dava dışı — arasındaki konuşma—-cevap vermemesi ile sona erdiğini ve komisyon teklifi müvekkil şirkete hiçbir zaman iletilmediğini —- daha haber alamayan Müvekkil Şirket, oldukça acil ofis ihtiyacı bulunduğundan mal sahibinin de yönlendirmesiyle kira sözleşmesini—– tarihinde imzalandığını, taraflar arasında komisyon alacağına dair hiçbir anlaşma olmadığını, komisyon talebine dair ne davacı ile ne de dava dışı kişiler ile bir uzlaşma gerçekleşmemiş olduğunu, açık olup salt yazışmalara dayanarak komisyon ödeneceği sonucuna varılması doğru olamayacağını, mal sahibinin kuzeni sıfatıyla Müvekkil Şirket yetkilisiyle harekete geçen dava dışı —– kişiyle tanışıklığı olduğu düşünülen davacının, Kira Sözleşmesi kurulduğunu bilecek durumda olduğu halde, talebini iki sene sonra ileri sürdüğünü, dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Davacı tarafın, aktif husumet ehliyeti olmadığından dava açmaya hakkı olmadığını şayet davada taraf olma hakkı olsaydı dahi hakkını kötüye kullanmaya çalışacağını,—— üzerinden başlatılan takip haksız olup, davanın reddine ve itirazın devamına karar verilmesi gerekli olduğunu, Davacı tarafından başlatılan takip haksız ve kötü niyetli olduğundan İİK m.67/2 gereği, davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini iddia ve talep ederiz.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, Simsarlık Sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı vekili, bağımsız bölüm maliki ve kiralayan arasında iletişim kurulduğunu, davalının talepleri konusunda uzlaşma sağlandığını ve neticede kiralama konusu olan ——— tarihinde imzalandığını ancak davalının müvekkiline simsarlık bedelini ödemediğini iddia etmekte, davalı vekili ise davacı ile müvekkili şirket arasında hiç bir hukuki ilişki olmadığını, davacının, huzurdaki uyuşmazlıkta davacılık sıfatı bulunmadığından huzurdaki davanın öncelikle aktif husumet yokluğundan esasa girilmeksizin usulden reddi gerektiğini, Dava dilekçesinin ekinde sunulan, Dava Dışı — Müvekkil arasında geçen yazışmaların Müvekkil Şirket’in rızası dışında delil olarak Sayın Mahkemeye sunulduğunu, ne şekilde elde edildiği belli olmayan ve Müvekkil Şirketin tarafı olduğu bu yazışmalar hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu ve itibar edilmemesi gerektiğini, davacının sunmuş olduğu e-postalardaki haberleşmenin tarafı davacı—– olmadığını ve davanın reddi gerektiğini savunmaktadır.
—- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı vekilinin ——– alacağın tahsili için icra takibine giriştiği, davalının itirazı üzerine takibin durduğu ve davacı vekilinin— düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.
Dosyada mübrez Kira Sözleşmesinin incelenmesinde —— kira sözleşmesinin imzalandığı , kiri sözleşmesinin hangi tarihte imzalandığını belirten herhangi bir ifadenin bulunmadığı ancak davalı kiracının kira ücreti yükümlülüğünün —– tarihinde başlayacağının ifade edildiği anlaşılmaktadır.
TBK’nun 520.maddesi gereğince taşınmaz mal tellallığına ilişkin sözleşmenin yazılı olarak yapılması zorunluluğu vardır. Bu maddede öngörülen yazılı şekil, geçerlilik şartı olup, bu şartta uyuşmadan yapılan tellallık sözleşmesi geçersizdir.
Davacı vekili davalı ile sözleşme ilişkisi kurulduğuna dair e- posta yazışmaları haricinde ayrıca bir yazılı sözleşme sunmamış olup, bu haliyle davacının simsarlık ilişkisi kapsamında ücret istemesi mümkün değildir. Zira Simsarın ücrete hak kazanma zamanı ve giderlere ilişkin alacağı TBK. m. 521 ‘e göre “simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır” (521/1). Dolayısıyla davacının simsarlık alacağını talep edebilmesi için öncelikle davalı ile müvekkili arasında yazılı bir Simsarlık Sözleşmesi kurulduğunu ispatlayamadığı için ücret talep etmesi de mümkün değildir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 59,30TL harcın HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 554,10 TL harcın , alınması gereken 59,30TL haçtan mahsubu ile kalan 494,80 TL bakiye harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 70,50TL yargılama giderinin DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 6.764,14TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL ‘nin Davanın red oranına göre davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/02/2021