Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1522 E. 2021/283 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1522 Esas
KARAR NO: 2021/283
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2018
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılar tarafından teminat olarak verilen çek nedeni ile borçlu olmadıklarının tespiti ve takibin iptali istemi ile eldeki dava Mahkememize ikame edilmiştir.
Davalı—– cevap dilekçesinde özetle;Dava konusu çekin teminat çeki bulunmadığını zira çekin ciro silsilesinde teminat çeki olduğuna dair emarenin bulunmadığını çekin davalı tarafından tahsil amacı ile edinildiği ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı —— cevap dilekçesi ibraz edilmemiş ancak duruşmadaki beyanlarında dava konusu çekin şirketin devredildiği için alındığını teminat çeki bulunmadığı ve sonrasında diğer davalıya ciro edildiği savunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava,—— sayılı takip dosyasına konu çekten ötürü borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesine göre, kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Menfi tespit ve istirdat davaları 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir. İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
6102 Sayılı TTK. 687, “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlu zararına hareket etmiş olsun” hükmünü içermektedir. Bu hüküm, TTK. 818, f. 1/e’de yapılan atıf nedeniyle çeklere de uygulanmaktadır. Asıl olan iyiniyetin varlığı olduğu için (TMK. 3) hamilin bilerek borçlu zararına hareket ettiğini ispat yükü keşideciye aittir.
Bedelsizlik iddiası, Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesi anlamında bir “doğrudan doğruya defi”, kişisel defidir. Burada, kambiyo senedinden doğan kambiyo ilişkisi dışındaki nedenlere, temel borç ilişkisine dayanılmaktadır. Bedelsizlik, bir kişisel defi olduğundan keşideci tarafından kural olarak ancak lehtarına karşı ileri sürülebilir (TTK, m. 687, 659/1, 825/1). Zira, keşidecinin sadece lehtarla arasında bir temel borç ilişkisi vardır. Fakat borçlu, senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak koşuluyla (TTK, m. 659/11, 687, 825/11) hamile karsı da bedelsizlik defini ileri sürebilir. Borçlu bu davada senet bedelsiz kaldığından dolayı kambiyo borcunu ödemekle yükümlü olmadığının tespitini ve ayrıca çekin iadesini isteyebilir.
Borçlu çekin iadesini lehtardan ya da senet ciro görmüşse kötüniyetli veya iktisabında ağır kusurlu olan hamilden talep edebilir (TTK. m. 686/11).Çekin iadesini isteyen borçlu, her şeyden önce TTK. 687, 825/11 maddeleri gereğince hamilin bilerek borçlu zararına hareket ettiğini ispat yükü altındadır.
Kural olarak çekde bir ödeme aracıdır, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Çekin ödeme dışında başka bir amaçla (somut olaydaki gibi avans) verildiği iddiasının iddia eden tarafça(HMK’nın 200 vd. hükümlerine göre kesin delillerle) ispatlanması gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu çek ——– takibe konu edilmiş ve çekin teminat çeki olduğu noktasında ileri sürülen sözleşmede pay devir ve diğer belgelerde davalıların imzasının bulunmadığı sadece iki davacı arasında —tarihinde sözleşme yapıldığı bu sözleşmenin de davalıları bağlar yönünün bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yine davacılar tarafından takibe konu çekin avans çeki olduğu iddia edildiğinden davacının bu iddiası doğrultusunda taraf ticari defter ve kayıtları kesin delil teşkil edeceğinden mahkememizce mali müşavir bilirkişi vasıtası ile tarafların ticari defter ve kayıtları irdelenmiş taraf defterleri itibari ile davalılardan sadır her hangi bir kaydın taraf defterlerinde bulunmadığı anlaşılmış son olarak davacılar vekili tarafından yemin kesin deliline dayanıldığından ve davalılara yemin teklif edildiğinden davalılara ayrı ayrı yemin davetiyesi çıkartılmış ve davalılar tarafından uyuşmazlık konusu çekin teminat amacı ile verilmediği yönünde yeminli beyanları ile davacıların çekin teminat çeki olduğu yönündeki iddialarını ispat edemediğinden davacılar tarafından ikame edilen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1a-Davacılar tarafından ikame edilen davanın REDDİNE,
1b-Davalı —– inkar tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE,
2-Karar tarihi itibari ile alınması gerekli 59,30 TL harcın davacılar tarafından yatırılan 4.412,83 TL peşin harçtan tahsili ile arda kalan 4.353,53 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran davacılara İADESİNE,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı —– vekil ile temsil ettirdiğinden 2021 yılı AAÜT uyarınca belirlenen 26.538,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca —– Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin, davalı—– davalı —-yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.13/04/2021