Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1512 E. 2020/521 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

ESAS NO : 2018/1512 Esas
KARAR NO : 2020/521

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/04/2019
KARAR TARİHİ : 21/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalıya uzun süreli hizmet alım satımı verdiğini, davalının—- mutabakat mektubu gönderildiğini ve mutabakat yazılarının onaylandığını, ancak davalının noterden ihtarname ile cari hesap mutabakatının “—- — ileri sürdüğünü, bu cevabi ihtarnamenin geçersiz olduğunu, davalı-borçlu tarafından borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İst. Anadolu— İcra Müdürlüğünün —-esas sayılı dosyasında icra takibine başlandığını, davalı borçlunun haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalının, davacıyla olan ticari ilişkisi sebebiyle davalının üzerine düşen tüm yükümlülüğü yerine getirdiğini, davacının yerine getirdiği hizmetlerin tüm karşılığının ödendiğini, davacının iddiasına konu mutübakat mektubunun , davalı şirketi temsil yetkisi olmayan şahıs tarafından imzalandığı için geçerli olmadığını, icra takibindeki faizin türünün hukuka aykırı olduğunu, alacağın likit olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU —. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ —–ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin ——— pek çok ülkesinde faaliyet gösterdiğini, Türkiye’deki faaliyetlerinin 2009 yılında başladığını, davalı şirket ile uzun süreli hizmet alım-satımı sürdürdüğünü, — tarihinden itibaren davalı şirketin ödemelerini aksatmaya başladığını, müvekkili tarafından —- tarihlerinde davalı mutabakat mektubu gönderdiğini ve mutabakat yazıları onaylandığını, daha sonra davalı tarafından Beyoğlu —– tarih ve —-yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasında kabul edilen ve onaylanan cari hesap mutabakatının yetkisiz temsil tarafından imzalandığından bahisle geçersiz olduğunu ileri sürdüğünü, davalı tarafından müvekkiline gönderilen ihtarnameye hitaben müvekkilinin de —-yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, tüm bu ihtar ve yazışmalara rağmen davalı tarafından borcun ödenmediğini, bu nedenle davalı hakkında İstanbul Anadolu –.İcra Müdürlüğünün — esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine başlanıldığını, ancak davalı-borçlunun haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini, ayrıca aralarında hukuki bağlantı olması sebebiyle dava dosyasının İstanbul Anadolu –. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili birleşen davaya karşı, birleşme sonrasında Mahkememize sunduğu — tarihli cevap dilekçesinde özetle, davalının, davacıyla olan ticari ilişkisi sebebiyle davalının üzerine düşen tüm yükümlülüğü yerine getirdiğini, davacının yerine getirdiği hizmetlerin tüm karşılığının ödendiğini, davacının iddiasına konu mutübakat mektubunun , davalı şirketi temsil yetkisi olmayan şahıs tarafından imzalandığı için geçerli olmadığını, icra takibindeki faizin türünün hukuka aykırı olduğunu, alacağın likit olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
İstanbul Anadolu —- Asliye Ticaret Mahkemesinin — esas sayılı dosyası — tarihli birleştirme kararı ile mahkememizin —- esas sayılı dosya ile birleştirilmiş ve Mahkememizce her iki dava yönünden yargılama yapılarak dava esastan karara bağlanmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık konularının tespiti: Asıl ve birleşen dosyadaki dava, hizmet bedeline ilişkin alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Her iki dosyasının ön inceleme duruşmalarında, taraflar arasında “taraflar arasında ticari ilişki olduğu” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Davalının, davacıdan aldığı hizmet bedelini ödeyip ödemediği,
b-Davacının davalıya gönderdiği cari hesap mutabakatının geçerli olup olmadığı, kesinleşip kesinleşmediği,
c-Davalının temerrüde düşürülüp düşürülmediği, düşürülmüş ise işlemiş faiz miktarının ne kadar olması gerektiği,
ç-Davaların tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likit olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
d-Davaların tam veya kısmen reddi halinde davalının kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, yani davacının icra takibi yaparken ve itirazın iptali davası açarken kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-İcra dosyaları:
a)Asıl davaya konu İst. Anadolu —. İcra Dairesinin — esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacının, davalıya karşı 9.11.2018 tarihinde başlattığı ilamsız takiple 55.209,60 Euro asıl alacak, 183.02 Euro işlemiş faiz, 200,94 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 55.392,62 Euro ve 200,94 TL’nin asıl alacağa takip tarifinden itibaren işleyecek yıllık %5,5 faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, borçlu vekilinin— icra takibine, borca, faize ve tüm ferilere itirazı üzerine takibin durduğu, bunun üzerine işbu asıl davanın asıl alacak, işlemiş faiz ve ihtarname gideri üzerinden peşin nispi harcı yatırılarak açıldığı anlaşılmıştır.
b)Birleşen İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesinin —esas sayılı dosyasına konu İst. Anadolu –. İcra Dairesi’nin —— esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı 1.590 Euro’nun İst. Anadolu —. İcra Dairesinin—- esas sayılı dosyasında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar ve fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden Euro alacak için işleyecek yıllık %5 Euro mevduata kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami yıllık faiz ve değişen oranlardaki faizi ile birlikte ödenmesi talebiyle icra takibine başlandığı, borçlu vekilinin 05.03.2019 tarihli icra takibine, borca, faize ve tüm ferilere itirazı üzerine takibin durduğu, bunun üzerine işbu asıl davanın açıldığı anlaşılmıştır.
3-Hukuki açıklama: Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu yazılı belgelerle ispat etmesi gerekir.
İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK’nin 187,190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen delillerle ispat etmesi gerekir.
Fatura, satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Bu nedenle usule ve yasaya uygun olarak tutulmuş olsa dahi davalı taraf ticari defterlerinde kayıtlı iade, iskonto ve borç faturalarına ilişkin ispat yükünün yerine getirilmesi gerekmektedir.
Doktrinde, —— safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5). Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme ——alacaklı faturaya konu mal ve hizmeti davalı borçluya teslim ettiğine dair borçlunun imzasını kabul ettiği irsaliye veya teslime dair yazılı belge ile ispat edebilir.
Davacının, davalı borçlu ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlaması mümkün değildir. Akdi ilişki ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle ispat edilebilir.
Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur.
Satışın yapılıp malın/hizmetin teslim edildiğini ve satışın veresiye yapıldığını davacının ispatlaması gerekir. Bir başka anlatımla bir alacak davasında mal sattığını iddia eden taraf karşı tarafın kabulünde değilse ispat külfeti öncelikle bu iddiayı öne sürendedir. İspatın konusu ise malın teslim edilmesidir. Malın teslim edildiği ispat edilememiş ise davalı borçlunun herhangi bir ispat külfeti altında olduğu söylenemez. Eğer alacaklı davacı malın teslimini sevk irsaliyesi ya da başkaca borçlunun imzasının içerir bir belge ile ispat ettiğinde bu kez teslim edilen malların bedelinin ödendiğini ispat külfeti davalı borçluya geçecektir.
HMK m.222/4’de “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.” hükmü yer almaktadır. Bu madde uyarınca, kapanış tasdikleri yapılmayan defterlerin sahibi aleyhine delil kudretine haizdir.
4-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç:
a)Asıl alacakla ilgili inceleme ve değerlendirme: Yukarıda belirlenen uyuşmazlık konularının tespiti ve hukuki açıklamalar ışığında mali müşavir bilirkişi ve asıl davada işlemiş faiz talep edildiğinden icra kapak hesabı ve faiz hesaplama konusunda uzman nitelikli hesaplamalar uzmanından oluşan her biri kendi alanında uzman iki kişilik bilirkişi heyetinden tarafların ticari defter, kayıt ve belgeleri, bilanço ve gelir gider cetvelleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle yine yukarıda belirtilen hukuki açıklamalar ışığında uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Bilirkişi heyetince incelenen davacı şirkete— yevmiye ve defteri kebir defterlerinin e-defter açılış berat onayları ve envanter defterinin açılış tasdiki ile dönem sonunda yaptırılması gereken e-defter berat kapanış onaylarının yasal süresinde olduğu, davalı şirkete ait 2018 yılları ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davalı şirkete ait 2018 yılları yevmiye ve defteri kebir defterlerinin açılış onayları ve envanter defterinin açılış tasdiki ile dönem sonunda yaptırılması gereken kapanış onaylarının yasal süresinde olduğu, davalı şirkete ait 2016 yılları ticari defterlerinin de TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı şirkete ait 2018 yılı cari hesap ekstresi ile davalı şirkete ait 2018 yılı cari hesap ekstresinin birbirini doğrular nitelikte olduğu, buna göre, her iki taraf ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde davacı yanın davalı yandan —– sıra numaralı ———-olmak üzere ——– alacaklı olarak göründüğü anlaşılmıştır.
Asıl davaya konu —- tarih——üzerinden takip başlatıldığı, davalı şirket tarafından her iki takibe de itiraz edildiği anlaşılmakla, davalı şirketin itirazına konu bu faturalarla ilgili yapılan incelemede,—– —- numaralı sevk irsaliyelerinin düzenlendiği, irsaliyenin sağ alt köşesinde davalı—- ile teslim alan ——— bulunduğu, aynı zamanda ilgili teslime ilişkin —-sıra numaralı ——- işletmesine ait nakliye bedeline ilişkin davacı firma adına keşide edilmiş nakliye faturasının bulunduğu, yine taşımacılık sözleşmesinde belirtilen — plakalı araca ——— faturaya dayanak sevk irsaliyesi ve sipariş formlarının —-davacı yana iletildiği, fatura içeriği ürünlerin ise kargo yolu ile davalı yana gönderilmiş olunduğu üzere ilgili faturaya dayanak sevk irsaliye ve sipariş formlarında davalı firma kaşe ve imzaların bulunmadığı, birleşen davaya konu takip talebindeki faturayla ilgili olarak da, yukarıda belirtildiği üzere—— sıra numaralı sevk irsaliyesinin düzenlendiği, bu faturanın da, iki adet ürün karşılığı “teşvikli fatura kesilebilmesi için” açıklaması ile düzenlendiği, teslimat şeklinin — ödemeli olarak belirtildiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasında 24.07.2018 tarihli cari hesap mutabakatının yapıldığı, tarafların 30.06.2018 tarihi itibariyle 55.209,60.-Euro davacı cari hesap bakiye alacağı konusunda mutabık olduklarına dair şirket kaşe ve imzası üzerine imzanın olduğu, cari hesap mutabakatının bulunduğu anlaşılmakla birlikte davalı şirket tarafından şirket kaşe ve imzanın bulunduğu 24.07.2018 tarihli mutabakat mektubuna karşılık Beyoğlu—.Noterliğinin —yevmiye numaralı içeriğinin ise ; “…mutabakat mektubunda yer alan imzanın şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan bir şahıs tarafından imzalandığına…” dair bir ihtarname gönderdiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından da Bakırköy— tarih ve — yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiği, işbu ihtarnamede “…. bakiye 55.209,60 Euro’luk borcun ödememesinin hiçbir gerekçesi bulunmadığını, borcun işbu ihtarın ulaştığı tarihten itibaren en geç 3 gün içerisinde uhdelerinde bulunan banka hesabına ödemesi aksi halde icra takibine girişileceği ” hususunun ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından fatura içeriği ürün ve hizmetlerin davacı yan tarafından teslim edilmediği mutabakat mektubunda yer alan imzanın şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan bir şahıs tarafından imzalandığı yönünde itirazlar edildiği anlaşılmıştır. Oysa; davacı şirkete ait 2018 yılı cari hesap ekstresi ile davalı şirkete ait 2018 yılı cari hesap ekstresinin birbirini doğrular nitelikte olduğu, takip konusu —-faturaların her iki taraf defterlerinde de kayıtlı olduğu bilirkişi heyetince tespit edilmiştir.
Buna göre takibe konu faturalar her iki tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde de kayıtlı olmakla artık mutabakat mektubunun şirketi temsil ve —- olmayan bir şahıs tarafından imzalanmış olmasının bir önemi kalmadığı gibi, mal veya hizmetin teslim edilmediği iddiasının ispat yükü davalı tarafa geçmiştir. Davalı-borçlu bu iddiasını kanıtlayacak geçerli delil sunmadığından davacının davalıdan asıl davada 55.209,60 Euro, birleşen davada da 1.590 Euro alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır.
b)Asıl davadaki işlemiş faiz talebiyle ilgili inceleme ve değerlendirme: Davacı-alacaklı taraf, asıl davaya konu icra takibinde davalı-borçludan 183.02 Euro işlemiş faiz talebinde bulunmuştur.
Davacı-alacaklı —alacak için yukarıda açıklanan şekilde davalı-borçlu şirkete ihtarname göndermiş, ihtarname borçlu şirkete 22.10.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. İhtarnamede, borçlu şirkete ödeme için 3 gün mehil verilmiş olup buna göre davalı-borçlu şirketin temerrüt tarihi — Davalı borçlu şirket bu tarihe kadar borcu ödemediğinden bu tarih itibariyle temerrüde düşmüş olup, alacaklı-davacı şirket işlemiş faize hak kazanmıştır.
Euro cinsinden dosyaya gelen faiz oranları incelendiğinde temerrüt tarihi itibariyle uygulanacak en yüksek faiz oranı ——ait olup yıllık % 4,80 olduğu tespit edilmekle; davacının takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağı;
TEMERRÜT T. TAKİP TARİHİ ANAPARA ORAN SÜRE İŞLEMİŞ FAİZ
————– olarak hesap edilmiştir.
Buna göre davacının 101,65 Euro işlemiş faiz isteminin kabulüne, fazlaya ilişkin 81,37 Euroluk işlemiş faiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
c)İşleyecek faiz yönünden inceleme ve gerekçe: Asıl davaya konu icra takibinde istenen faizin nevi bakımından yapılan incelemede, davacı-alacaklının işleyecek faiz türü olarak icra takibinde talebini %5,5 oranını aşmamak üzere sınırlandığı anlaşılmıştır.
Buna göre, tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle takip tarihinden sonrasında — para alacağı için 3095 sayılı Kanunun4/a maddesi kapsamındaki “…Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır. (3095 Sayılı Kanun m. 4/a) …” hükmü gereği takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre taleple bağlı kalınarak “%5,5 oranını aşmamak üzere” — — olarak açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki —- efektif satış kuru TL karşılığı eklenmek suretiyle takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
ç)Asıl davaya konu icra takibindeki ihtarname gideri ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı-alacaklı, davalı-borçludan 200,94 TL ihtarname gideri talep etmiş olup, asıl alacak yönünden dava tam kabulle sonuçlandığından ve davacı-alacaklı ihtarname giderine hak kazanmış olup, ihtarname giderini ödediğini kanıtladığından 200,94 TL’lik ihtarname gideri yönünden de davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
d)İcra inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalıdan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Müsnet olayda, davalara konu alacak miktarı faturaya dayalı olup, davaya konu alacak miktarı davalı tarafça belirlenebilir olduğundan her iki dava açısından asıl alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu bakımdan yabancı paranın icra takip tarihi itibariyle geçerli olan TL karşılığı tespit edilip bu miktar üzerinden karar verilmesi gerektiğinden, likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle İİK’nin 67/2. Maddesi uyarınca 55.209,60 Euro asıl alacak ve harcı yatırılarak dava açılmakla asıl alacak haline gelen icra takip tarihine kadar ki işlemiş faiz alacağı olan 101,65 Euro olmak üzere toplam 55.311,25 Euro’nun 9.11.2018 tarihindeki —–efektif satış kuru üzerinden hesaplanan TL karşılığı olan 342.929,75’nin daha fazla oranda hükmedilmesini gerektiren bir durum olmadığından %20’si oranındaki 68.585,95 TL icra inkâr tazminatının, aynı yöntemle hesaplanan birleşen davadaki isteme konu 1.590 Euro’nun 1.3.2019 tarihindeki —efektif satış kuru üzerinden hesaplanan TL karşılığı olan 9.667,20 TL’nin daha fazla oranda hükmedilmesini gerektiren bir durum söz konusu olmadığından %20’si oranındaki 1.933,44 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile;
a)Davalı borçlunun İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 55.209,60 Euro asıl alacak, 101,65 Euro işlemiş faiz ve 200,94 TL ihtarname gideri ve taleple bağlı kalınarak 55.209,60 Euro asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre, taleple bağlılık ilkesi gereğince “%5,5 oranını aşmamak üzere” — açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki— karşılığı eklenmek suretiyle takibin devamına,
b)Davacının fazlaya ilişkin — işlemiş faiz isteminin REDDİNE,
c)Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 68.585,95 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 23.439,25 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 4.144,75 TL peşin harç ve icra dosyasına yatan 1.723,68 TL harçtan mahsubu ile bakiye 17.570,82 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 4.144,75 TL peşin harç ve icra dosyasına yatan 1.723,68 TL olmak üzere toplam 5.868,43 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 3.780,40 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 3.774,85 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 5,55 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kabul edilen dava yönünden—- gereğince hesaplanan 32.469,15 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak vekille temsil olunan davacıya verilmesine,
6-Reddedilen dava yönünden — gereğince hesaplanan 504,49 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak vekil ile temsil olunan davalıya verilmesine,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU —. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ —- ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
1-Birleşen İst. Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —–esas sayısı dosyasındaki davanın KABULÜ ile;
a)Davalı borçlunun İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre, taleple bağlılık ilkesi gereğince “ilk değişen faiz oranı tarihine kadar %5’i aşmamak üzere” —- olarak açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki— karşılığı eklenmek suretiyle takibin devamına,
b)Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 1.933,44 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar yasasına göre alınması gerekli 656,02 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 164,01 TL peşin harç ile icra dosyasına yatan 48,32 TL harçtan mahsubu bakiye 443,69 TL’nin davalıdan tahsili Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 164,01 TL peşin harç ile icra dosyasına yatan 48,32 TL harç olmak üzere toplam 212,33 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kabul edilen dava yönünden — gereğince hesaplanan 3.400 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak vekil ile temsil olunan davacıya verilmesine,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı-birleşen dava davacısı vekili ve davalı-birleşen dava davalısı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.