Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1499 E. 2020/581 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1499 Esas
KARAR NO: 2020/581
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/12/2018
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Senet alacağının konusun, mal alımı ya para alımı ya da teminat ilişkisinin oluşturacağı, davacı ile davalı arasında herhangi bir mal alımı ya da para alımı ilişkisi bulunmadığı, icra takibine konu senedin davalıya Teminat amacı ile keşide edilerek verildiği, takibe konu senette malen yada nakden kaydının dahi yer almadığı, iş bu senedin teminat amacı ile verildiğinin açıkça anlaşıldığı, davalı tarafın davacının kendilerine borcu olmadığını, söz konusu senedin teminat amacı İle verilmiş olduğunu bilmesine rağmen, teminat amacı taşıyan ve borçlandırıcı niteliği olmayan senedi icra takibine konu ettiği, davacı ———– davalıya borcu olmadığı hususunun ticari defterler üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile açıkça tespit edilebileceği, dava konusu senedin davalı şirkete davacı tarafından verildiği ve borçlandırıcı işlem niteliğinde olmadığı, işbu menfi tespit davasına konu açıklanan sebeplerle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini Sayın Mahkemeden talep ettikleri, davacının hesaplarına, tapularına bu haksız icra takibi sonucunda haciz konulduğu, davacının mağdur olması nedeni ile hesaplarındaki blokelerin ve tapularındaki hacizlerin kaldırılmasını, IİK 72. Maddesinin 3. Fıkrası gereği icra takibi başlatıldıktan sonra menfi tespit davası açılması durumunda %15 teminat yatırılması durumunda ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmeyeceğini düzenlediği, dava ve takip konusu senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyetli davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu bononun iddia edilenin aksine teminat senedi olmadığını, dava konusu bononun teminat senedi olduğu yönündeki davacı iddiasının hukuki dayanaktan tamamen yoksun olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, bu nedenle, haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, dava konusu bononun teminat senedi olduğu iddiasının ispat yükü, bu iddiayı ortaya atan davacının üzerinde olduğunu, davacının bu durumu yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, ancak dava konusu bono incelendiğinde görüleceği üzere, senet (bono) üzerinde senedin (bononun) teminat senedi olarak verildiğine dair bir kayıt bulunmadığını, yine dava konusu bononun teminat senedi olduğunu iddia eden davacı da, bu iddiasını yazılı bir belgeye dayandıramadığını, hatta Davacı, teminat senedi olduğunu iddia ettiği dava konusu bononun neyin teminatı olarak verildiğini dahi açıklayamadığını, bu nedenlerin dava konusu bononun bir teminat senedi olmadığının en somut kanıtı olduğunu, davacının iddiasının aksine, dava konusu bono üzerine “malen ya da nakden kaydının” (bedel kaydının) yazılmamış olması da, dava konusu bononun teminat senedi olarak verildiği anlamına gelmediğini, zira bedel kaydı kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarından olup, bu kaydın kambiyo senetleri hukuku yönünden bir anlamı ve önemi olmadığını, kambiyo senedinin düzenlenmesi ile mücerret bir borç ilişkisi yaratıldığını, bu anlamda dava konusu bono da, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olduğunu, bağımsız borç ikrarını içermediğini, bu nedenle bir sebebe bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa ait olduğunu,——————davacının tedbir ve tazminat taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı keşide ederek müvekkili şirkete verdiği bono bedelini ödemediğini, bunun üzerine, müvekkili şirket, bonoya dayalı alacağını tahsil etmek amacıyla ve haklı olarak davacı aleyhine kambiyo takibi başlattığını, ancak davacı hakkında başlatılan takibe rağmen, bono bedelini ödemediği gibi, haksız olarak açtığı huzurdaki davada bononun teminat için verildiğini iddia ederek, borçtan kurtulmaya çalışmakta olduğunu ve tamamen kötüniyetli hareket ettiğini bu nedenlerle müvekkili şirket’in uğrayacağı herhangi bir zarara karşı ve fazlaya ilişkin her türlü dava açma ve tazminat talep hakkını saklı tutarak, davacı tarafından açılan haksız ve hukuka aykırı davanın tümden reddini, açılan davanın haksız ve kötüniyetli bir dava olması sebebiyle, icra dosyasına ödenecek paranın müvekkil şirket’e ödenmemesine dair verilen tedbir kararının kaldırılmasını, haksız ve kötü niyetli bir şekilde açılan dava sebebiyle, davacının, asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davacı vekili, takibe konu senedin teminat kapsamında verildiğini ve müvekkilinin söz konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının iddia etmekte, davalı vekili ise davacının senedin teminat senedi olduğunu ispatlamadığını, senedin sebepten mücerret olduğunu , davanın reddi gerektiğini savunmaktadır.
Davalı’ ——— tarihinde Kambiyo Senetlerine —– özgü ———- İhtiyati Haciz Karar Harcı olmak üzere toplam ————tutarında icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce taraf defterleri üzerinde inceleme yapılması için dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından yapılan incelemede; Davalının —– yılları ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda, gerek davacı ——– davacının yetkili olduğu dava dışı —— gerekse dava konusu —— tutarlı borçlusunun —– senet ile ilgi açılmış olan bir hesabın olmadığı, ————- bir kaydının olmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce ————- tarihli celsede davacıya taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin olup olmadığı ve söz konusu sözleşmede davaya konu senede dair bir atfın olup olmadığı konusunda davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesi üzerine davacı vekili tarafından dava dosyasına ESER SÖZLEŞMESİ sunmuş olduğu, ibraz edilen Eser Sözleşmesinin konusunun ———– olduğu, Sözleşmenin taraflarının iş Sahibi; davalı ———-dava dışı ————-olduğu, Yüklenici yetkilisinin ——olduğu, İş sahibinin yetkilisinin —–olduğu ve sözleşmenin iş sahibi ve yüklenici yetkililerince —– tarihinde imzalanarak akdedildiği, sözleşmenin 9. Maddesinde sözleşmenin toplam bedelinin —– olduğu, İlk Ödeme sözleşmenin imzalandığı tarihin içinde bulunduğu hafta içinde yapılacağı ve toplam bedelin ——-olarak yapılacağı, bu ödeme ———-verildiği anda gerçekleşeceği kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının, dava dosyasına sunduğu taraflarca ——– tarihinde imzalanan sözleşmenin incelenmesi sonucunda, sözleşmenin 7. Yürürlülük maddesine göre sözleşmenin geçerli olabilmesi için yüklenicilerin damga pullu teminat senedi vermesi ve İş sahibinin de %30 ödeme yapması gerekir.
Sözleşmenin 8.maddesinde Son Paragrafına göre ; İş Sahibi, ödeme planına ve sözleşmeye uygun olarak yapması gereken ödemeyi 7 (yedi) iş günü geciktirmesi halinde Yükleniciler sözleşmeyi tek taraflı fesh etme ve yapılmış olan , süregelen planlanmış ve işlemi başlatılmış işlerin ödenmesi gereken bedelini talep etme hakkını kendinde saklı tutar. Aynı şekil ve usulde Yükleniciler işlerini aksatmaları durumunda——– verdiği Teminat Senedi yürürlüğe girer.
Her ne kadar sözleşmede takibe konu keşidecisi davacı ———- düzenleme tarihli, ———— bedelli bonoya doğrudan atıf yapılmamış ise de senet tutarının sözleşmenin toplam tutarının %30 olarak kararlaştırılan teminat miktarına eşit olması ve başka bir ilişkinin tespit edilmemiş olması nedeniyle ve söz konusu senedin sözleşme kapsamında teminat olarak verildiğinin kabulü gerekir.
Taraflar arasındaki sözleşme davalının avans ödemesini yapmaması nedeniyle geçerlilik kazanamamıştır.
Davalı vekili, müvekkilinin üzerine düşen yükümlüğü yerine getirdiğini ve gerekli ödemeyi yaptığını ileri sürse de davalı defterleri üzerinde yapılan incelemede davacıya herhangi bir ödeme yapıldığına dair bir kayda rastlanmamıştır. Davacı vekili bilirkişi raporundan sonra müvekkilinin ödeme yaptığını ancak hata ile ticari defterlerine ödemenin işlemediğini ileri sürmüş ise de HMK 222/4. Maddesi uyarınca açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içeriği birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Bu durumda, takibe konu senedin taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında teminat olarak verildiği ancak davacının sözleşme kapsamında kararlaştırılan ödemeleri yapmaması nedeniyle sözleşmenin geçerlilik kazanamadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
———- sayılı İcra dosyasında icra takibine konu edilen keşidecisi davacı .—– lehtarı davalı —— düzenleme tarihli, —-ödeme tarihli —– bedelli bono ve ferilerinden dolayı davacının davalı ———- borçlu olmadığının tespitine,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 6.557,76 TL harçtan peşin alınan 1.639,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.918,32‬ TL’nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 1.639,44 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
4- Davacı tarafından tebligat, posta, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olarak sarf edilen 1.012,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 13.070,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/11/2020