Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1487 E. 2019/436 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1487 Esas
KARAR NO: 2019/436
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/12/2018
KARAR TARİHİ: 16/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı — müvekkilim ile yapmış olduğu —- tarihli satış vaadi sözleşmesi ile, Arsa Payı Karşılığı Karşılığı inşaatını üstlendiği ——————- parsel’de kayıtlı” taşınmaz üzerine kurulu binanın ——- dairesini —- TL —- bedel mukabili müvekkilime satmış ve bu satış bedeline mahsuben kendisine sözleşme tarihinde —-TL —- —-tarihinde ——olmak üzere toplam olarak — TL (seksenbeşbinTL) peşin ve nakit olarak ödendiğini, sözleşme’nin 4. Maddesine göre “kalan bakiye ——— TL —-, tapu teslim tarihinde peşin ve nakit olarak ödeneceğini, taraflar, Sözleşmenin ; 5. Maddesi “Daire 2016 yılı Haziran ayında oturulabilecek durumda tam ve eksiksiz olarak teslim edileceği”7. Maddesi “dairenin taahhüt edilen tarihte teslim edilmemesi halinde, geciken her ay için alıcıya 1.000 TL (binTL) aylık kira bedeli ödeneceği”
8. Maddesi gereğince “Taraflardan, herhangi birinin sözleşmeden cayması halinde, diğer tarafa 10.000 TL (OnbinTL) cezai şart ödeyeceği konularında anlaştıklarını, taahhüt edilen tarihte İnşaat bitirilemediğinden, satışı yapılan daire, taahhüt edilen tarihte teslim edilemediğini ve dolayısı ile tapu satışı yapılmadığını, gecikilen aylar için muhatap tarafından taahhüt edilen aylık 1.000 TL (binTL) kira bedelleri de müvekkileme ödenmediğini, kirada oturan ve satın aldığı daireye taşınacağı nedeniyle kira mukavelesi feshedilen müvekkili, davalının muvafakati ile 2016 yılı Eylül ayı içinde henüz tamamlanmamış daireye taşınmış, eksikleri için masraf yapmış, bu daireye uygun mobilyalar almış perde v.s. yaptırmış, bunlar için para ödemediğini, bu arada daha yüksek bedel ödeyen alıcı bulmuş ve müvekkileme hiçbir bildirimde bulunmadan, daireyi üçüncü kişiye sattığını, sözleşmeyi haksız olarak tek taraflı fesheden ve satıştan cayan davalı, müvekkilemden daireyi boşaltmasını istemiş, peşin almış olduğu 85.000 TL peşinatı, 06.09.2016 tarihinde 45.000 TL (KırkbeşbinTL) ve 09.09.2016 tarihinde 40.000 TL (KırkbinTL) olmak üzere müvekkilimin banka hesabına yatırdığını, müvekkili muhatabın “ölümle tehdit etmek, dairenin elektrik sigortalarını sökmek, çeşitli tacizlerde bulunmak ” gibi yasa dışı baskı ve uygulamaları sonucu daireyi boşaltarak başka bir eve taşınmak zorunda kalmış ve dolayısı ile 10.000 TL (onbinTL) civarında masraf yapmak sureti ile maddi zarara uğradığını, dava sonucunda alacağımızın tahsilinin mümkün olamaması ihtimali bulunduğundan, borçlunun adına kayıtlı bulunan taşınmaz malları üzerine İHTİYATİ TEDBİR konulmasını talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı taraf duruşmaya gelmedeği gibi her hangi bir cevap vermemiştir.
Davacı vekili tarafından 16/04/2019 tarihli öninceleme duruşmasında da davacının daireyi ihtiyacı nedeni ile oturmak için aldığını beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, davalı yükleniciden gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca satın alınan 1 adet bağımsız bölüm ile ilgili maddi tazminat ve sözleşmede kararlaştırılan ceza-i şart bedelinin tahsili için açılan tazminat davasıdır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun “Amaç” Başlıklı 1. maddesinde Kanunun amacı açıklandıktan sonra “kapsam” başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; “kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade etmektedir. Aynı Kanunun 3. maddesinde de “Tüketici işlemi”, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir.Dolayısı ile bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Konut alım – satımından kaynaklanan uyuşmazlıkların 6502 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilmesi için tüketicinin malı satın alma amacı çok büyük önem taşımaktadır. Yasa, nihai tüketici tarafından kullanım amacı ile alınan konut ve tatil amaçlı taşınmazlar yönünden geçerli olduğunu benimsemiştir.
Somut olay da davacının iddiasının nitelendirilmesine göre daireyi ticari amaçla satın almadığı aksine uyuşmazlık konusu daireyi oturmak için aldığı ve bir dönem oturduğunu beyan ettiği ancak davalının daireyi başkasına satmış olması nedeni ile daireden çıkmak zorunda kaldığını bundan doğan zararını ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili için iş bu davayı ikame ettiği anlaşılmakta olduğundan davacının tüketici olduğu anlaşılmıştır. (Aynı doğrultuda Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 28/09/2015 T. 2015/28495 E. S.lı,Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2015/6962 Esas.Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2016/10096 Esas,istanbul bölge adliye mahkemesi 19. hukuk dairesidosya no: 2019/746 karar no: 2019/707)
HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş ve 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırması gerektiği hüküm altına alınmış bulunduğundan dava da nispi yada mutlak ticari dava bulunmadığı anlaşılarak görevsizlik kararı verilmiş ve dava dosyasının görevli tüketici mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından davanın usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6502 sayılı yasa kapsamında görevli Mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan İstanbul Anadolu Nöbetçi TÜKETİCİ Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/04/2019