Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1485 E. 2022/381 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/1485
KARAR NO: 2022/381
DAVA: Alacak (Sözleşmesinin ihlali nedeniyle cezai şart alacağı)
DAVA TARİHİ : 04.12.2018
KARAR TARİHİ: 27.04.2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Sözleşmesinin ihlali nedeniyle cezai şart alacağı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
1-Dava dilekçesi: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davacı —– adlı —- sahibi olduğunu, bu site üzerinden tüketicilere —– gerçekleştirdiklerini, davalının gerçek kişi tacir olarak —- isimli spor salonunu işlettiğini, taraflar arasında —- tarihinde üye iş yeri sözleşmesi imzalandığını, ayrıca ek protokol akdettiklerini, sözleşme uyarınca davalının — ticari faaliyete girmeyeceğini” taahhüt ettiğini, ancak bu taahhüdünü yerine getirmeyerek davacı ile aynı işi yapan — isimli firmayla çalışmaya başladığını, bu durumun —- tarihinde noterce tespit edildiğini, bu nedenle davacının ihlal tarihine kadar davacının yerine getirdiği toplam bedelin — tutarında cezai şarta hak kazandığını, bu nedenle cezai şart alacağının kısmi dava olarak —— faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Cevap dilekçesi: Kısmi dava olarak açılan işbu davanın yargılamasına dava değeri nedeniyle tek hakim tarafından başlanıldığı ve dava dilekçesinin, davalının —-tebliğ edildiği, davacı vekilinin — tarihli dilekçe ile dava değerini ıslahla —yükselttiği, davalı vekilinin ıslah dilekçesi ile davadan haberdar olduğu ve —tarihli dilekçesi ile tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürdüğü, — yapılan incelemede davalının mernis adresinin — tarihinden itibaren —-olduğu, dava dilekçesinin mernis adresinin güncellenmemesi nedeniyle yanlış adrese yapıldığı, buna göre dava dilekçesinin tebligatının geçersiz olduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin süresinde sunduğu —-tarihli cevap dilekçesinde özetle, davaya konu alacağın kaynağı olan sözleşme ve eklerindeki imzalarla yazıların davalıya ait olmadığını, davalının davacı ile herhangi bir sözleşme imzalamadığını, davalının —- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile verdiği cevapta davacı ile aralarında imzalanmış herhangi bir sözleşme olmadığını davacıya bildirdiğini, yine davalının imzası bulunmayan —— başlıklı maddesinin a bendinde, davacının davalıya dijital pazarlama çalışmalarında bedelsiz destek olacağının ifade edildiğini, bu nedenle davacının davalıdan bedel talep edemeyeceğini, davalıya yapılan tebligatların usulsüz yapıldığının kabulü ile davalının davayı öğrenme tarihinin —– olarak tespitine, imza incelemesi yaptırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Cevaba cevap dilekçesi: Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, özetle; davacının, dava dilekçesinin, davalının yanlış adresine gönderilmesinde kusuru bulunmadığını, bu nedenle usulsüz tebligat nedeniyle uğranılacak muhtemel zararlar nedeniyle ıslah dilekçesinin geçersiz sayılmasını, sözleşmedeki imzanın davalıya ait olduğunu, değilse de Mahkemenin araştırması gerektiğini, bu durumda davalıya ait işyerinde çalışan olup olmadığının—– nezdinde araştırılması gerektiğini, mali yazışmaları ile taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunun açıkça anlaşıldığını iddia etmiştir.
4-İkinci cevap dilekçesi: Davalı vekilinin ikinci cevap dilekçesinde, özetle; ıslah dilekçesinin geçerli olduğunu, bu nedenle talebin daraltılmasını kabul etmediklerini, talebin daraltılmasının davadan kısmi feragat olduğunu, davacının iddiasına konu sözleşmedeki yazı ve imzaların davalıya ait olmadığını, davalının çalışanlarına da ait olmadığını, davalının işyeriyle ilgili tüm işleri kendisinin yaptığını, sözleşmeyi kabul etmediklerini davacıya cevabi ihtarname ile bildirdiklerini, davalının davacıya herhangi bir ödeme yapmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
ISLAH:
5-Davacının ıslah dilekçesi: Davacı vekilinin —- tarihli davanın kısmen ıslahına ilişkin dilekçesi ile; davalının, taraflar arasında düzenlenen sözleşme — göre her ilan başına — şimdiye değin —ilan yayınlanmasından —- pazarlama hizmetinden kaynaklı toplamda — tutarında olmak üzere — cezai şartı talep ettiklerini, bu nedenle dava değerinin — arttırılmak suretiyle —- yükseltmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
6-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, taraflar arasında düzenlenen işyeri sözleşmesinin davalı yanca ihlal edildiği iddiasına dayalı cezai şart alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Dilekçeler teatisinden sonra —– tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında; taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
“a- Taraflar arasında akdedildiği bildirilen sözleşme ve ek protokoldeki imzanın davalıya ait olup olmadığı,
b- Taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulup kurulmadığı,
c- Davalının, davacıya daha önce ödeme yapıp yapmadığı,
ç- Sözleşmedeki imzalar davalıya ait ise, cezai şartın geçerli olup olmadığı,
d- Cezai şart geçerli ise davacının ne miktarda cezai şarta hak kazandığı” noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
7-Taraflar arasında akdedildiği bildirilen sözleşme ve ek protokoldeki imzanın davalıya ait olup olmadığı hususunda yapılan inceleme ve gerekçe: Davalı vekili, cevap dilekçesi ile “davacının iddiasına konu sözleşme ve ek protokoldeki yazı ve imzaların davalıya ait olmadığını” savunmuştur.
Davacının iddiası nedeniyle, davaya konu sözleşmede imzası bulunan —, sözleşmenin imzalandığı tarihte davalıya ait işyerinin —çalışını olup olmadığının tespiti için —yazılan yazıya verilen cevabi yazı ekinde ki —– arasında sigortalı çalışmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla davaya konu sözleşmenin ve ek protokolün imzalandığı — tarihinde davalı ile dava dışı —-davalı çalışanı olmadığı anlaşılmıştır.
Davalının savunması nedeniyle, davalının imza ve yazı örnekleri alınarak sözleşme ve ek protokoldeki yazı ve imzaların davalıya ait olup olmadığının tespiti için dosya — gönderilmiş, ilgili —- adı bulunduğundan bu kişinin de imza ve yazı örnekleri istenmiş ancak yukarıda belirtildiği üzere Mahkememizce davacının iddiası üzerine yapılan araştırmada —– isimli kişinin davalının sigortalı çalışanı olmadığı, davacının iddiasının sözleşmenin davalı —- tarafından imzalandığını iddia ettiği, davacı vekilinin dava dışı —- davalının temsilcisi veya çalışına olup da vekaletsiz iş görme —– yetkisi olduğuna dair iddiası olmaması nedeniyle — dava dışı — imza ve yazı örneklerinin alınması talebi kabul edilmemiş ve —- tarihli duruşmanın — numaralı ara kararı ile belgelerdeki imzanın davalıya ait olup olmadığının tespiti için tekrar yazı yazılmış, —— kaşe izleri üzerinde atılı imzaların teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit taklidi kolay imzalar olması nedeniyle söz konusu imzaların aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere —- eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği” yönünde görüş bildirilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili — tarihli dilekçesi ile —– raporuna itiraz etmiş ise de itirazında imza ve yazıların davalıya ait olduğuna dair bir delil göstermemiş, soyut olarak imza ve yazıların davalıya ait olduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde yemin deliline dayandığından, davacı vekiline yemin delili hatırlatılmış ve davacı vekilinin yemin teklifi üzerine davalıya tebligat çıkarılmış ve —-davaya konu sözleşmeyi ve/veya ek protokolü siz veya yetki verdiğiniz———soruları sorulmuş, davalı duruşmada “Davaya konu sözleşmeyi ben imzalamadım, sözleşmeyi imzalamak için—– veya başka birisine yetki vermedim, şirketim şahıs şirketi olup, benden başka yetkilisi yoktur, tümüyle şirketin tek yetkilisi benim, şirketim çalışmaya devam ediyor, davacı—– diyerek yemin etmiştir. Yemin teklif eden taraf yemin edilirse yeminle ispatlamak istediği hususta başka delil gösteremez. Davalı vekili de bu hususta başka delil göstermemiştir.
Buna göre, davacı tarafından davaya konu sözleşme ve ek protokol başlıklı adi yazılı belgelerdeki imza ve yazıların davalıya ait olduğunu, davaya konu sözleşmelerin davalı tarafından veya davalının yetkili kaldığı kişi tarafından imzalandığını kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır.
8-Davacı vekilinin ıslah dilekçesinin geçersiz sayılması talebi ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ile “davacının, dava dilekçesinin, davalının yanlış adresine gönderilmesinde kusuru bulunmadığını, bu nedenle usulsüz tebligat nedeniyle uğranılacak muhtemel zararlar nedeniyle ıslah dilekçesinin geçersiz sayılmasını” talep etmiştir.
Davalı vekili bu talebe muvafakat etmemiştir.
Davacının bu talebiyle ilgili olarak yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki bilgi ve belgelerden davalının, davacıya gönderdiği cevabi ihtarname ile imzanın davalıya ait olmadığını bildirdiği, bu nedenle davacının, sözleşmedeki imzanın davalıya ait olup olmadığını davacının bilmesi gerektiği anlaşılmakla, davacı vekilinin ıslahın yapılmamış sayılmasına ilişkin talebinin reddine, davanın —– değer üzerinden görülmesine devam edilmesine karar vermek gerekmiştir.
9-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Dava, sadece taraflar arasında düzenlenen işyeri sözleşmesinin davalı yanca ihlal edildiği iddiasına dayalı cezai şart alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Yani dava “davacının, davalı ile imzaladığı sözleşme nedeniyle hizmet bedeline” ilişkin değildir. Davacı, işbu davada davalıya verdiği hizmetin bedelini istememekte, sadece davalının imzaladığı sözleşme uyarınca davacının yerine getirdiği bedelin on katı tutarındaki cezai şartı talep etmektedir.
Davacının istemine konu ceza koşulunun (cezai şartın) türlerinin düzenlendiği TBK m. 179 “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.
Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.
Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.” hükmünü haizdir.
Davacının iddiasına konu “Protokol” başlıklı sözleşmenin 4.1. hükmünce kararlaştırılan ceza koşulu (cezai şart) türü, her ne kadar taraflarca “ifaya eklenen ceza koşulu” olarak tabir edilmişse de TBK m. 179/I hükmünde düzenlenen “ifa yerine (seçimlik) ceza koşulu”dur. Başka bir deyişle protokolün 4.1. hükmünde düzenlenen ceza koşulu, borcun hiç ifa edilmemesi ya da kötü ifa edilmesi halinde muaccel olunca alacaklı, seçimlik yetkiye sahip olacak ve ifa ya da ceza koşulunun yerine getirilmesini seçecektir.—— hükmünde “İşbu münhasırlık taahhüdünün herhangi bir şekilde üye işyeri tarafından ihlal edilmesi halinde, ——tarafından ihlal tarihine kadar yerine getirilmiş olan yükümlülüklerin toplam bedelinin —-katı tutarında cezai şartı, nakden ve defaten ——- ödemekle yükümlüdür.” şeklinde olup protokoldeki imzanın davalıya ait olduğu veya davalının rızası dahilinde temsilcisi tarafından yapılması halinde taraflarca sözleşme özgürlüğünce hüküm tesis edildiğinden TBK m. 179/I hükmü uyarınca davacının ceza koşulu alacağına hak kazanacağı sabittir.
Ancak yukarıda belirtildiği üzere davacı, işbu davada davalıya verdiği hizmetin bedelini istememekte, sadece davalının imzaladığı sözleşme uyarınca davacının yerine getirdiği bedelin on katı tutarındaki cezai şartı talep etmektedir. Bu nedenle davacının, davalının spor salonu ile ilgili yayınladığı ilânların yayınlanmasının davamız açısından bir önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her ne kadar bilirkişiler —- raporda “davacının davalıdan ——- tespit edilmiş ise de bu tespitin işbu dava açısından bir önemi yoktur.
Tüm bu nedenlerle davaya konu sözleşme ve ek protokol başlıklı belgenin davalı tarafından imzalandığı ve taraflar arasında cezai şarta ilişkin geçerli bir sözleşme olduğu davacı tarafça kanıtlanamadığından ve bu nedenle davacının ifa yerine ceza koşulu istemesi mümkün bulunmadığından davanın esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 80,70.-TL. maktu karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 8.521,68 TL tamamlama harcı olmak üzere 8.557,58‬ TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.476,88‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 2.645‬ TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen 113,3‬0 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve davaya konu alacak maddi tazminat niteliğinde olmadığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 42.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —— Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27.04.2022