Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1453 E. 2020/95 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1453 Esas
KARAR NO : 2020/95

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2018
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında —-sözleşmesinin olduğunu, davalının sözleşme kapsamında ödemeler yaptığını, ve son dönemlerde ödemeleri aksattığını, ödenmeyen —-sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, ödeme emrinin davalıya 19.10.2018 tarihinde tebliğ edildiğini,davalının ise icra takibine itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, açıklanan nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarının —- imkansız zarar oluşmaması için davalı şirkete ait menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklara takdıren teminatsız olarak,bu mümkün değilse teminat karşılığında tedbir konulmasına,davalının itirazının iptaline ve takibin devamına,davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, Mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı şirket arasında —- yazılım kullanım sözleşmesi imzalandığını, davacının —-kullanım sözleşmesinde üstlendiği sorumlulukları, sözleşmenin imzalandığı günden itibaren ihmal etmeye başladığını, aradan 1 yıla yakın süre geçmiş olmasına rağmen —- bitmediğini, bunun yılbaşına yetişmeyeceği anlaşılınca davalının sözleşmeyi feshettiğini, şifahi olarak davacıya bildirildiğini, bunun yanında daha bir çok hususun yerine getirilmediğini,bu hususlardan dolayı açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,—— Hizmet ve Garanti Sözleşmesi kapsamında doğan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında —- kullanım sözleşmesinin olduğunu, davalının sözleşme kapsamında ödemeler yaptığını, ve son dönemlerde ödemeleri aksattığını, ödenmeyen —- sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalı tarafın takibe haksız bir şekilde itiraz ettiğini iddia etmekte, davalı vekili ise Davacı ile davalı şirket arasında 9.10.2017 tarihinde bir adet —-yazılım kullanım sözleşmesi imzalandığını, davacının —–yazılım kullanım sözleşmesinde üstlendiği sorumlulukları, sözleşmenin imzalandığı günden itibaren ihmal etmeye başladığını, aradan 1 yıla yakın süre geçmiş olmasına rağmen —– uyarlamasının bitmediğini, bunun yılbaşına yetişmeyeceği anlaşılınca davalının sözleşmeyi feshettiğini, şifahi olarak davacıya bildirildiğini, bunun yanında daha bir çok hususun yerine getirilmediğini,bu hususlardan dolayı açılan davanın reddi gerektiğini savunmaktadır.
Mahkememizce taraf defterleri ve dosya kapsamındaki deliller üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzimi için dosyanın bir mali müşavir bilirkişisi ve bir nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişilerden oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilmesine karar verilmiştir.
İcra dosyası, taraflar arasında akdedilen —— uyuşmazlığın, davacı tarafın davalı yana sözleşme kapsamında takibe konu fatura içeriği hizmeti verip vermediği, söz konusu sözleşme kapsamında verilen hizmette herhangi bir ayıplı durumun söz konusu olup olmadığı, bu hususta davalı tarafın davacı yana herhangi bir ihtarda bulunup bulunmadığı, davalı tarafın sözleşmeyi feshetmekte haklı olup olmadığı, sözleşme kapsamında verilen hizmetin parasal karşılığının ne kadar olduğu, davacının söz konusu tutarı talep etmekte haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı —- dönemler açılış ve kapanış tasdiklerini zamanında yaptırdığı, işlenmiş kayıtlar yönüyle incelenen ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK’nın 64.ve devamı maddelerinde belirli kanuni şartlan taşıdığı,işlenmiş kayıtlar yönüyle sahibine delil olma özelliği taşıdığı, Davacı ticari defter ve belgeleri incelenmiş ticari defter kayıtlarına göre—- devredildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafın defterlerini ibraz edilmemesi nedeniyle incelenmemiştir.
Davalı taraf söz konusu hizmet sözleşmesi kapsamında, davacı ile hizmet aldığını ancak verilen hizmetin ayıplı olduğunu savunmaktadır. Yani taraflar arasında hizmet sözleşmesi kapsamında ticari ilişki olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak davalı vekili verilen hizmetin yetersiz ve ayıplı olduğunu iddia etmektedir.
Yargıtay —- Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinde tacir olmanın bağlandığı genel hükümler düzenlenmiş olup, tacirler arasındaki ihbar veya ihtarların ne şekilde yapılacağı bu genel hükümler arasında yer almaktadır. 6762 sayılı TTK’nun 20/3. fıkrasında diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi fesih yahut ondan rücu amacıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için bu işlemlerin noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılmasının şart olduğu hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır,” denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, taraflar TTK 16 madde hükmünce tacir olduğundan Yargıtay —— Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere ayıp ihbarının TTK’ nın 18/3. maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve verilen hizmette olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıp olması halinde BK’ nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında belirtildiği üzere öğrenildiğinde derhal yapılması gerektiği gözetildiğinde, Davalının ayıp iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Tacirler arasında ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK nun belirttiği yönde geçerli olarak yapılması gereklidir. Davacının ticari defterlerine ve kayıtlarına göre davalıda 108.876,15 TL alacaklı olduğu bilirkişilerce belirlenmiştir. Davalı yanın ifa edilen hizmetin ayıplı olduğu ve davacıya yasal süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığına dair bir belgenin sunulmadığı, davacı tarafın defterler kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE;
Davalı borçlunun İstanbul Anadolu—– İcra Müdürlüğü —— esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 ve değişen oranlarda faiz uygulanmasına,
2-Alacağın likid olması nedeniyle davacı lehine 108.876,15 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine,
3- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 7.437,32 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 1.314,96 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 6.122,36 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4- Davacı tarafından yatırılan 1.314,96 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından tebligat, posta, müzekkere ve bilirkişi ücreti gideri olarak sarf edilen 1.804,70 TL yargılma giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Kabul edilen dava yönünden —— tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 14.293,23 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair karar gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisnde BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı okundu. Usulen anlatıldı.