Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1394 E. 2022/562 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1394 Esas
KARAR NO : 2022/562

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/08/2017
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: “Taraflar arasında akdedilen sözleşmeyle —— dışında kalan gönderilerin işlenmesi, taşınması ve dağıtımı işinin davalı şirkete ihale edildiğini, davalı şirket çalışanı — işçilik alacaklarının ödenmediğinden —- sayılı dosyasında kıdem tazminatı ödenmesine karar veriliğini, buna istinaden —-. sayılı dosyasına—- ödendiğini, her ne kadar kararda işçilik alacaklarının müvekkilden tahsiline karar verilmişse de taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 35. maddesine göre işçilik alacaklarından davalı şirketin sorumlu olduğunu, yasal olarak davalıya rücu hakkının bulunduğunu, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla — ödeme tarihi olan 11.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının asıl işveren olduğunu, işçilerin çalışma şartları, işe alınıp çıkarılmaları, denetimi ve gözetimi ile işçilik haklarından sorumlulukların davacıya ait olduğunu, dava dışı işçi—–müvekkilin yetkisi ve kusuru bulunmadığını, bu nedenle sorumluluk yüklenemeyeceğini, ihale şartnamesinde sadece aylık ücretler, yol ve yemek ücretlerinin,—- ve vergilerin —- olduğunu, teklif fiyatın içerisinde yer alamayan bir bedelin rücu yoluyla istenemeyeceğini, müvekkil şirketin davaya konu ödeme nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, haksız davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, —- kaynaklanan alacağın —- cetveline kayıt ve kabulü istemine ilişkindir ( İİK m.235, HMK m.105 ).
—- mahkememize tevzi olunmuştur.
Davalı şirketin iflasının açılmasına ilişkin, —— sayılı dosyasından — tarihinde verilen iflas kararı, —- esas sayılı dosyasında gönderilen yazı cevabı, —- örneği, icra emri, ödeme makbuzu, sözleşme örneği —– gelen cevabı yazı örneği ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.
Davada taraf teşkili sağlanmıştır.
— dosyasından verilen yazı cevabında, davalı müflis şirketi—— tarihinde— açıldığı, tasfiye işlemlerinin devam ettiği dosyadan davacının alacak kayıt taleplerine ilişkin sıra cetvelinde taleplerin kabul edilerek— alındığına dair beyan sunulduğu görüldü.
—dosya davalı şirket çalışanı ——- celp edilmiştir.
Dosya işçi alacakları konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
6552 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu 112. maddesine eklenen fıkralar çerçevesinde kıdem tazminatlarının kamu idareleri tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. Öte yandan 4857 sayılı sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde—– sonra; “Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” düzenlemesi yapılmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu 112. maddesine eklenen —– kuruluşlarına, iş akdi 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesi hükmüne uygun olarak sona eren alt işveren işçilerine kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü getirilmiştir. Bu durum, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde belirtilen alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya — olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur hükmünün de doğal sonucudur. Ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine eklenen fıkralar incelendiğinde, alt işverenlerin ödenen kıdem tazminatlarından sorumlu olmayacakları yolunda bir muafiyet hükmünün öngörülmediği açıktır. Dolayısıyla dava dışı işçinin alacaklarından, işvereni olan davalı alt işverenin sorumluluğu teselsül içinde devam etmektedir. Dava dışı işçinin hak kazandığı işçilik alacaklarının hesaplanması ve işçilik alacaklarından asıl işveren ve alt işverenin sorumluluk esaslarının belirlenmesi hususu İş Hukuku kurallarına; Sayın Mahkeme huzurundaki rücu ilişkisinde asıl işveren ile alt işveren arasında sorumluluğun belirlenmesi hususu ise Borçlar Hukuku kurallarına tabidir. Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu durumlarda; asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinden kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup asıl ve alt işveren,—- sorumludurlar.—–olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. 6098 sayılı TBK Md.167 (Mülga 818 sayılı BK Md.146) uyarıca müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Bu durum hem eski hem de yeni yasada aynı şekilde düzenlenmiştir. Bu açıklamalara göre, dava dışı işçinin işçilik alacakları için davacı —– tutulması İş Kanunundan (asıl işveren —— birlikte sorumluluğundan) kaynaklanan bir zorunluluktur. Davacı tarafından ödenen kısmın rücuuna ilişkin işbu davada ise taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakmak gerekir.—— “Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.” ——— işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, ——dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve —– işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri —- yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü göz önüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır.”— sayılı yasanın 112. maddesinde 6552 sayılı yasanın 8. maddesi ile yapılan değişiklik uyarınca işçinin kıdem tazminatından davalının sorumlu olmadığı gerekçesiyle davacının açtığı davadaki bu talep kısmına ilişkin red kararı verilmiş ise de yasanın bu hükmü işçiyi güvence altına almak amacıyla konulmuş bir hüküm olup, emredici nitelikte bir hüküm değildir. Bu hükmün aksi yönünde taraflar her zaman sözleşme düzenleyebilirler. Nitekim taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler içerisinde yüklenici olan davalının çalıştırdığı işçilere ilişkin sorumluluklarına dair hükümler bulunduğu dosya kapsamında alınmış olan bilirkişi raporları ile de tespit edilmiş olup sözleşmelerin bu hükümleri tarafları bağlar. Hal böyle olunca davalı çalıştırdığı işçiler yönünden dönemleri itibariyle asıl işveren olan davacıya karşı sorumludur. Yine yıllık ücretli izin bakımından ise, Feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatı dışındaki tüm işçilik alacaklarından, işçinin çalışmış olduğu dava dışı ve davalı alt işveren, davacı üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Dosya kapsamından anlaşılamaması halinde, gerekirse Davalının kendisi dışında başka alt işveren bünyesinde dava dışı işçinin çalışıp çalışmadığı da araştırılarak, davalının bu işçilik alacağı bakımından kendi dönemiyle sınırlı sorumlu tutulması gerekmektedir. O halde mahkemece, kıdem tazminatı da dahil olmak üzere ihbar tazminatı dışından kalan tüm işçilik alacaklarından davalının kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinden sorumlu olacağı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” Şeklinde hükümler kurulduğu görülmüştür. Bu çerçevede kural olarak kıdem tazminatından davalı yüklenicinin çalıştırdığı işçinin işçilik haklarından kendi çalıştırdığı dönemle sınırlı olarak sorumludur. Taraflar arasında akdedilen hizmet alım akdi veya eklerinde, sorumluluk alt işverene yüklenmişse, asıl işveren ödediği işçilik alacaklarının tamamını alt işverenden talep edebilirken; sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmaması halinde, hak ve sorumluluklar taraflar arasında eşit olarak paylaştırılmalıdır. Dava dışı işçiye ödenen alacaklar bakımından davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşme ve eklerinde davalının sorumluluklarının düzenlediği düşünülen hükümler “inceleme” bölümünde ayrıntılı olarak sunulmuştu. Nihai takdir ve hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; ihale dokümanları sunulan ve incelenen dönemler bakımından davalı alt işverenin hem tam sorumluluk hali, hem de yarı yarıya sorumluluk hallerine göre hesaplama yapılarak takdir Sayın Mahkemeye bırakılacaktır.
Sonuç: Hukuki sonuç ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; davacı tarafın dava dışı işçi —-ödemiş olduğu 6.297,11-TL işçilik alacağı için 31.07.2017 tarihinde işbu davayı açarak talep ettiği tutarın davalı yükleniciye rücu edilebilecek dağılım miktarı aşağıdaki gibi hesap edilmiştir.
Davalı — sorumlu olduğu kanısında ise — Yarı yarıya sorumlu olduğu kanısında ise 3.148,56-TLdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı yüklenici——-arasında imzalanan sözleşmede işçi alacaklarından yüklenici sorumlu tutulduğundan davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜNE
1——— davacı alacağı olarak kayıt ve KABULÜNE,
2- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 430,16 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 107,54 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 322,62 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 107,54 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4- Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 1.486,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5- Kabul edilen dava yönünden——davacı lehine takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulün anlatıldı