Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1383 E. 2022/750 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1383 Esas
KARAR NO:2022/750

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/11/2018
KARAR TARİHİ:20/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalının muhatabı— esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibine konu ettiğini, çekteki ciro silsilesinde müvekkilin de sözde cirosu bulunduğunu, icra takibine konu edilen çekte yer alan müvekkilinin cirosunun müvekkilin imzası ve kaşesi taklit edilerek kullanılan sahte ciro olduğunu, dava konusu çekte yer alan keşideci, lehtar ve cirantalarla müvekkilinin hiçbir ticari bağı olmadığını, çekte gerçek bir imzası olmayan müvekkili şirketin bu çekte yer alan hiçbir kişiye, şirkete ve bu arada davalı bankaya da bir borcu bulunmadığını, icra takibinde ödeme emrinin müvekkili şirketin eski işyeri adresine TK 21.maddesine göre tebliğ edilmiş olduğunu, bu tebliğden geç haberi olan müvekkilinin icra mahkemesine imza itirazında bulunmak için itiraz süresini kaçırdığını savunarak; müvekkilin —esas sayılı icra takip dosyası ile takip edilen alacak için borçlu olmadığının tespitini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, müvekkilinin davanın tarafı olmadığını, kambiyo senetlerinin illetten mücerret olduğunu, çek keşidecisi ile lehtar arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklanan defilerin ve itirazların iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin davalı sıfatına sahip olmadığını bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddini talep ettiklerini, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu çekin müvekkili bankanın kredili müştesi — tarafından kullanmış oldukları kredilerden mahsup edilmek üzere temlik cirosuyla müvekkil Bankaya verilmiş olan çek olduğunu, çekin incelenmesinde görüleceği üzere müvekkil banka çeklerde yetkili hamil olduğunu, çekin bir ödeme aracı olduğunu, keşideci ve lehtar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıkların iyi niyetli 3.kişiyi cirantaları bağlamayacağını, çekin müvekkili bankanın zilyetliğinde olduğunu ve müvekkil bankanın iyi niyetli hamil olduğunun açık olduğunu, müvekkili bankanın elinde bulunan çekin — firmasının borçlarına karsılık olduğunu, senet metninden anlaşılmayan dava konusu itiraz sebebinin müvekkili bankaya karşı ileri sürülebilme olanağının olmadığını, müvekkilinin dava konusu çekleri temlik cirosu ile teslim ve devir aldığını savunarak; davanın reddini,—- icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, — yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
— Dairesi’nden aldırılan —tarihli raporda özetle; ” İnceleme konusu çek arka yüzde ” —” kaşe izi üzerinde — ciroya atfen atılı imza ile —mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla— eli ürünü olmadığı hususlarını bildirir KANAAT RAPORUDUR” hususlarının tespit edildiği görüldü.Mahkememiz tarafından aldırılan — tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“-Davacının dava dışı —davacıya keşide ettiği,— tutarlı çeki dava dışı — verdiği,-Davaya konu —tarihinde Bankamıza ibraz edilmiş —denetim ve —- atanmış olduğundan ödenmediği, çekteki ciro silsilesine göre davaya konu çekten dolayıdavacının borçlu olduğu, —-nolu raporunda “çek üzerindeki imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla — eli ürünü olmadığı yönünde kanaat belirttiğinin ve davalının Çek bir ödeme aracı olup, keşideci ve lehtar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıklar iyiniyetli —- kişi CIRANTALARI bağlamayacağı İddiasının gözetilerek davacının çekten dolayı borçlu olup olmadığının nihai hukuki değerlendirmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde” olduğu hususları tespit edilmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava, takip dayanağı çekin arka yüzündeki ciranta imzasının inkarı temeline dayalı olarak davacının —Esas sayılı dosyası ile takip edilen alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talepli menfi tespit davasıdır.
Dava ve takip konusu çek incelendiğinde, davacının çekin lehtarı olduğu, çekin emre yazılı kambiyo senedi olduğu, çekin arka yüzünde sırasıyla davacının (imzasını inkar ettiği) cirosunun ve—- cirosunun bulunduğu, çekin davalı bankaya —tarihinde ibraz edildiği, çek üzerinde işlem yapılmadığı görülmüştür.Kambiyo senedi üzerindeki imzanın inkarı, kambiyo senedinin metninden anlaşılan mutlak def’ilerden olup herkese karşı ileri sürülebilir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, takibe konu alacağın eldeki davanın davalısının davacı tarafından imzası inkar edilen çeke dayalı başlattığı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, belirtildiği gibi kambiyo senedi üzerindeki imzanın inkarının, kambiyo senedinin metninden anlaşılan mutlak def’ilerden olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği, bu sebeple davalının takip alacaklısı olarak eldeki davada pasif husumetinin bulunduğu, bu kapsamda mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulmasının tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça borcun yenilenmesi anlamına gelmeyeceği (6098 sayılı TBK md. 133/2), alacaklının alacağını isterse kambiyo senedine isterse temel borç ilişkisine göre takip edebileceği, bu durumda davalı alacaklının temel borç ilişkisine dayalı olarak da alacak talebinde bulunabileceği, bu durumda davalının senedi ne şekilde devir aldığının da önemli olduğu, zira davalıya —–tarafından yapılan cironun alacağın temliki hükmünde olması durumunda davalının alacağını davacı ile dava dışı —arasındaki temel ilişkiye dayanarak da ispatlayabileceği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde dava konusu çekin emre yazılı çek olduğu, bu bakımdan TTK 788 maddesi hükümleri uyarınca davalıya yapılan cironun alacağın temliki sonucunu doğurmadığı, yine çekin ibraz süresi içerisinde ibraz edildiği, çek üzerinde ibraz tarihinden sonra yapılmış bir ciro bulunmadığından TTK 793 anlamında da davalının çeki alacağın temliki hükümlerine göre teslim almadığı, bu sebeple davacının dava dışı— temel ilişkiden kaynaklı borçlu olması durumunda dahi bunun taraflar arasındaki imza inkarından kaynaklı menfi tespit davasını etkilemeyeceği, kaldı ki her ne kadar davacı ile dava dışı — arasında borç ilişkisi bulunduğu ve çekin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmişse de bu hususun çekin dava dışı şirkete teslim edildiği hususunu ispatlamadığı ve belirtildiği gibi eldeki menfi tespit davasının değerlendirilmesinde etkisinin bulunmadığı, mahkememizce alınan ve kesin kanaat içerir— raporuna göre senetteki ciranta imzasının davacıya ait olmadığının tespit edildiği, belirtildiği gibi imza inkarının mutlak defi olduğu ve davalıya karşı ileri sürülebileceği, davalının takip konusu senet dışında sair surette davacıdan takipte alacaklı olduğunu ispatlayamadığı kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davacının —-Esas sayılı dosyası ile takip edilen alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1- Davanın KABULÜ ile, davacının—Esas sayılı dosyası ile takip edilen alacak nedeniyle borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri — üzerinden hesaplanan ve alınması gereken — karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan —peşin harcın mahsubu ile bakiye — harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan — dava açma masrafı ve –bilirkişi/posta masrafından ibaret —yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (— üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan — vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren — hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.