Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1371 E. 2020/66 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1371
KARAR NO : 2020/66

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 13/11/2018
KARAR TARİHİ : 28/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 13/11/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ————Esas sayılı dosyasında———- icra takibi yapıldığını, dava konusu alacağın daha sonra davalı ————- tarafından temlik alındığını, müvekkilinin eski ———– ile birlikte ortak olduğunu, daha sonra hissesini devrettiği ——- borçlular arasında olduğunu, müvekkilinin eşinden 2010 yılında boşandığını, bu dönemde şirkete girişinin engellendiğini ve işlemlerden bilgisi olmadığını, bu nedenle davaya konu icra takibinden de haberi olmadığını, müvekkilinin icra takibinin varlığını davalı —–gönderilen bir mesajla öğrenip ve takibe itiraz şansı olmadığını, daha sonra evrakları incelediğinde kredi sözleşmesi üzerindeki imzanın kesinlikle kendisine ait olmadığını ve sahte imza atıldığını gördüğünü beyan ederek İstanbul Anadolu —–İcra Dairesi— Sayılı icra dosyasının dayanağı olan kredi sözleşmesi aslındaki imzanın müvekkilinden alınacak imza örnekleri ile karşılaştırılması sureti ile yapılacak bilirkişi incelemesi ile davanın kabulü, müvekkilinin ve muris ——hakkındaki takibin iptali, dava giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafından ödenmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmişse de, davacının imzaya itirazının tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, çünkü borçlu ile alacaklı şirket yetkilisi arasında kredi sözleşmesinden dolayı borç ilişkisi meydana geldiğini, karşı tarafın sunmuş olduğu imza sirküleri ile senetteki imza karşılaştırıldığında ve de mahkeme tarafından yaptırılacak bilirkişi incelemesinde senetteki imzanın borçluya ait olduğunun görüleceğini, bunun yanında borçlunun, alacaklı şirket ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını savunarak kredi sözleşmesinden dolayı bir borcu olmadığını dile getirmiş ise de, senetten dolayı ortaya çıkan borç ilişkisi asıl ilişkiden mücerret olup asıl ilişkideki bağ ortadan kalksa bile kıymetli evraktan kaynaklanan borcun sona ermeyeceğini, borçlu tarafından yapılan borca ve imzaya itirazın reddine karar verilmesi, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmişlerdir.
Dava, itiraz edilmeksizin kesinleşen genel haciz yolu ile takibe konulan alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dava dışı temlik eden —————- davacı olan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davacı da dahil olmak üzere asıl borçlu ve kefiller hakkında Kadıköy —–. İcra Müdürlüğü’nün —-Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, — tarihinde takibin yenilendiği ve İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün —- Esas numarası üzerinden takibe devam edildiği, daha sonra alacağın ——- görülmüştür.
Davacının dava ile, kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiği, bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında geçerli bir kefalet sözleşmesi bulunup bulunmadığı, kefalet sözleşmesi altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı, davacının kefil sıfatıyla sözleşmeden doğan borcunun bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Dava menfi tespit davası olduğundan ispat yükü davalı alacaklının üzerindedir. Bu nedenle taraflar arasında geçerli bir kefalet ilişkisi bulunduğunu, sözleşmedeki imzanın davacıya ait olduğunu ispat yükü davalının üzerindedir.
Davacı sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiğine göre, davalının sözleşme aslını sunması, sözleşme altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Davacıya bu hususta ihtarlı kesin süre verilmesine rağmen evrak asılları ibraz edilmemiş, temlik eden —— asıllarının gönderilmesi için yazılan yazıya ise on yıllık süre geçtiğinden evrak asıllarının imha edildiği şeklinde cevap verilmiş ve sistemde bulunan fakat bilirkişi incelemesi yeterli olmayan evrakların—– Davalı açıkça yemin deliline de dayanmamıştır. Bu durumda davalının, davacıyı bağlayıcı nitelikte kefalet sözleşmesi ilişkisini ispat edemediği anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile Davacı —–. İcra Müdürlüğünün —– esas sayılı icra dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Alınması gerekli 4.678,48 TL harçtan peşin alınan 1.169,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.508,86 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 1.169,62 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilmiş, 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 TL vekalet pulu, 55 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 96,10 TLnin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden— uyarınca 9.703,57 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.