Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/136 E. 2018/1030 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/136 Esas
KARAR NO : 2018/1030

DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 01/02/2018
KARAR TARİHİ : 25/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —–’ın 13.10.2016 tarihinde —– plaka nolu aracına davalı şirket sigortalısı —– kullanımında olan —– plaka nolu araç çarpmış olup bu kaza nedeniyle müvekkilin uğradığı zarar ilişkin olarak davalı şirkete gönderilen ihtarname sonuçsuz kaldığından Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruda bulunulduğunu, eksper raporundan da görüleceği üzere müvekkil anılan kaza sonucunda; 1.997,90 Euro onarım bedeli, 6.900,00 Euro tekrar tedarik bedeli, 43,00 Euro bir iş günü istifade zarar bedeli (azami), olmak üzere toplamda 10.938,80 Euro zarara uğradığını, bahse konu eksper raporuna istinaden gerçekleşen maddi hasarlı kazanın mağduru müvekkil —– tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında davalı —- Sigorta A.Ş.’ ye kaza sonrasında zarar bedeli olan 10.938,80 Euro’nun ödenmesi amacıyla başvuruda bulunulduğunu, ancak zararın davalı tarafça karşılanmadığını, Tahkim Komisyonunca yapılan inceleme neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi raporunda davalının sigortalısı —– plakalı araç sürücüsü —-’ın Karayolları Trafik Kanunu m. 56/1-c ve Karayolları Trafik Yönetmeliği m. 107 gereğince; güvenli ve yeterli bir mesafeden takip kuralı maddeleri gereği %100 oranında kusurlu olduğu, müvekkil—-’ın ise kazada kusurunun bulunmadığı tespit edildiğini, —– Esas- —–Karar sayılı sigorta tahkim kararına yapılan itiraz sonucunda verilen —– itiraz hakem heyeti kararının iptaline, taleplerin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigorta Tahkim Komisyonunda ileri süredüğümüz dava şartı savunmamızı tekrarladıklarını, davacının şirkete başvurusu bulunmamakta olup, dava şartı yokluğu sebebiyle zaten başvurunun reddinin gerekli olduğunu, davacının, Almanya’da gerçekleşen hasarın karardaki miktarla karşılanamayacağına ilişkin iddiasının ise bir dayanağı ve hukuken gerçerliliği olmadığını, Sigorta Tahkim Komisyonunda yapılan incelemede hazırlanan bilirkişi raporunun yeterli ve ayrıntılı olduğunu, araçta meydana gelen hasar ayrıntılı ile değerlendirildiğini, bedelleri belirlenmediğini, davacının, yurt dışında yaptırmış olduğu, şirketimiz tarafından denetlenemeyen masraflarını ödememizin beklenmesi herşeyden önce hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca davacının bu talebinin hukuki dayanağı bulunmadığını, hasar Türkiye’de meydana geldiğini, davacı, aracının Türkiye’de yaptırmadan yurt dışına çıkartmış ve burada tamir ettirdiğini, söz konusu tamiratın ve bedellerin doğruluğunun şirketimizce denetlenmesi mümkün olamadığını, Hakem Heyeti kararı hukuka uygun olup, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibarı ile HMK 439/2 maddesi uyarınca hakem kararı iptali istemine ilişkindir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 30/12 maddesinde; “Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında, açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse, hakemin verdiği kırkbin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırkbin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir. (Değişik cümle: 13/06/2012-6327 S.K./58.md.) Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır.” hükmü yer almaktadır.
Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyeti kararlarına karşı yasal başvuru yollarıyla ilgili olarak, 5684 sayılı yasadaki hükümler, özel kanun olması nedeni ile öncelikle uygulanacak; anılan Yasada hüküm bulunmaması halinde ise genel yasa olan HMK’ daki genel hükümlere gidilebilecektir.
Davacının temyiz yolu açık iken uyuşmazlık hakem kararının iptali için dava açmasında hukuki yarar yoktur. Zira hakem kararının iptali için öne sürdüğü iptal nedenlerini temyiz nedeni yapması mümkündür. (Aynı doğrultuda Yargıtay 17.HD.2013/1181E- 2013/2272 K.sayılı 25/02/2013 tarihli kararı ve Yargıtay 17.HD 25/11/2015 tarih 2015/16286 esas, 2015/12706 karar sayılı kararı )
Hakem kararının, kesinlik sınırı olan 40.000,00 TL’nin altındaki bir tutara ilişkin olduğu durumlarda da HMK’daki iptal hükümleri uygulanamaz. Çünkü, hakem kararın karşı HMK’da düzenlenmiş olan iptal davası, genel bir bir yasa yoludur. Kesin kararlara karşı genel yasa yollarına başvurulamaz. Kaldı ki, 5684 sayılı Yasanın 30.maddesinin 12.fıkrasına göre, “Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında, açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse, hakemin verdiği kırkbin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırkbin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir. (Değişik cümle: 13/06/2012-6327 S.K./58.md.) Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır” denilmek suretiyle, miktar itibariyle kesin olan hakem kararlarına karşı da, maddede sayılan sınırlı sebeplerin varlığı halinde temyiz yolu açılmıştır. Bu nedenle, miktar itibariyle 40.000,00 TL’nin altında olup kesin olan kararlara karşı bile, sınırlı sebeplerle de olsa temyiz yolu açılmış olup, iptal davası açılması mümkün değildir.
Somut olayda 5684 S.K. 30/12 maddesi uyarınca uyuşmazlık hakem kararı temyize tabidir. Hakem dosyası, Sigorta Tahkim Komisyonundan celbedilip incelenmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davacının temyiz yolunu kullanması mümkün olup iptal davasının dinlenmesi mümkün değildir. HMK. 114/1.h.maddesi uyarınca, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olup bu şart gerçekleşmediğinden HMK.115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)5684 sayılı yasa 30/12 gereği davanın HMK 114/1-h ve 115/2 gereğince USULDEN REDDİNE,
2-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-)Yeteri kadar harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/10/2018