Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1349 E. 2023/118 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1349 Esas
KARAR NO : 2023/118

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
Mahkememiz 14/02/2017 tarihli—– sayılı kararının—— Hukuk Dairesi’nin 05/10/2018 tarihli
——–sayılı ilamıyla mahkememize gönderilen Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:müvekkili ——ile davalı —– dava dışı —— eşit hisselerle ortağı olduklarını, şirketin plastik dubalar üretip daha sonra bu dubaları birleştirerek iskele ve sal gibi yüzer sistemler yaptığını, bu iskele ve salların geniş bir müşteri çevresine satıldığını, şirketin uzun yıllar müvekkilinin eşi ——- —–tarafından yönetildiğini, her iki sorumlu müdüre münferit imza verildiğini, ancak daha sonra davalının tutum ve davranışlarında gözlemlenen değişiklikler nedeniyle imza sirkülerinin değiştirilmesine ve her iki müdürün şirketi müşterek imzaları ile temsil ve ilzam etmesine karar verildiğini, bu karar doğrultusunda 10-05-2013 tarihinde ——- yevmiye numaralı imza sirküleri düzenlendiğini, sağlık sorunları nedeniyle bir süre yurt dışına çıkan müvekkili ve eşinin uzun süre ikinci imzanın talep edilmemesinden kuşkulandıklarını, yaptıkları kısa bir araştırma sonucunda dava dışı şirketin davalı ——kardeşi —–ile birlikte ortak oldukları diğer davalı ——-üzerinden yönetildiğinin tespit edildiğini, davalı şirketin esas sözleşmesinde yapılan değişiklikle ünvanına ——- ibaresinin eklendiğini, yazışmaların İncelenmesi neticesinde müvekkili şirket tarafından teklif verilen bazı işlerin davalı şirket üzerinden faturalandığının ve parasının da bu şirket tarafından tahsil edildiğinin görüldüğünü, yine dava dışı şirketin bordrolu çalışanlarından ——davalı şirket adına——modülleri satmak amacıyla üçüncü kişilerle görüşerek sözleşme imzaladığının ve dava dışı şirket tarafından üretilen malların üçüncü kişilere satılarak davalı şirket adına faturalandirdiğinin belirlendiğini, bazı sevk irsaliyelerden nakit karşılığı faturasız teslim edilen malların bulunduğunun tespit edildiğini, davalı —— diğer müdür ——– tarafından bağlanan işleri dahi davalı şirket adına faturalayıp parasını bu şirkete aldığım, tek başına imza yetkisi olmamasına rağmen ——- şirket hesabına yüklü miktarda para çekip şirketle ilgisi olmayan üçüncü kişilere ödediğini, davalının dava dışı şirket tarafından verilen bilgisayarı içinde bulunan bilgilerle birlikte götürdüğünü, davalı şirket müşterileri ile yaptığı yazışmalarda müvekkili şirket e-mail hesabını kullanarak haksız rekabete yol açtığını,—— TTK 54. maddesine ve TTK 55. maddesine aykırı olarak haksız eylemde bulunduğunu, haksız eylemleri ile müvekkili şirketin büyük zarara uğradığını, şirketin kapanma noktasına geldiğini, fabrikanın kapandığını, işyerine hacizlerin gelmeye başladığını, uzun süre adına leke sürdürmeyen dava dışı şirketin adının batık firmaya çıktığını, müvekkili ve eşinin bu durum sebebiyle derin bir elem duyduğünu iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200.000,00 TL’ sı tutarındaki maddi zarar ve ziyanın tazminine, Borçlar Kanununun 58. maddesindeki şartlar oluştuğundan elem halinin telafisi için 50.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine, haksız rekabetin tespiti ile ref’ine, yargılama giderleri vc avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ——ile davacının eşi ——-2004 yılında %50 şer hisse iie dava dışı —— kurduklarını, ancak bilahare özel sebeplerle ——– hisselerini davacı eşine devrettiğini, dava dışı şirketin sermayesinin 100.000.- T.L. sı olduğunu, yıllık ortalama 400.000.- T.L. -450.000.- T.L. sı ciro yaptığını, şirketin her sene başında——–Şubesinden 100.000.- T.L. sı İşletme kredisi ve çek karnesi alıp kullandığını, bu kredinin her sene sonu kapanıp her yıl başı müvekkili ve—— kefalet imzaları ile tekrar kullanıma açıldığını, şirketin faaliyet konusu gereği her yıl deniz mevsimi başlamadan Şubat – Haziran arası üretimini yaparak siparişlerini teslim etmek zorunda olduğunu, şirketin bu şekilde 9 yıl boyunca faaliyet gösterdiğini, ——-2012 yılı sonunda eşi üzerine gözüken şirketteki %50 hisseyi bir —— ortağa 450.000.-T.L. sı bedelle sattığını beyan ederek yılbaşında alınması gereken işletme kredisine kefalet imzasını atmayacağını belirttiğini, ——- ortağın kısa bir sürede geleceğini ve beklenmesi gerektiğini bildirdiğini, ancak——ortağın Şubat ayına kadar gelmemesi nedeniyle şirketin siparişleri yerine getirmede ve yeni siparişler almada zor duruma girdiğini, bunun üzerine müvekkili ——şahsi kredi karlını kullanarak ve şahsi küçük miktarlı krediler çekerek 2013 yılı Şubat ayı içinde 97.485,95 T.L. hk ve 12.255.- Euro’luk iki siparişin imalatını gerçekleştirerek teslimini sağladığını, Nisan ayına girilmiş olmasına rağmen ——- ortağın gelmemesi üzerine ham madde alamayan şirketin siparişleri yerine getirmesinin imkansız hale geldiğini, 10-15 Nisan tarihlerinde—— müvekkilinin de aralarında bulunduğu bir kısım şirket çalışanları ile yaptığı toplantıda; ——-ortak gelene kadar şirketin siparişlerim yerine getirmesi ve şirketin çalışıyor gözükmesi gerektiğini, mevcut siparişler ile ilgili yaklaşık 90.000 – T.L ‘Uk hammadde kredisini ——- bulmasını, üretim neticesinde elde edilen kazancında —— ortak gelene kadar——-ait olacağını” belirttiğini ve bu konuda mutabık kalındığım, bu çerçevede şahsen kredi alması mümkün olmayan müvekkilinin kardeşi ile ortak kurdukları davalı——Firmasından ham madde satın alarak şahsına ait evi de ipotek ettirip 100.000.- T.L.’lık kredi çıkardığını, ——iştigali konusunda “—— ibaresinin eklendiğini, 10-05-2013 tarihinde——- tarafından şirketin çift imza ile temsil edilmesi talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olarak talebi kabul ettiğini, şirketin müşterek imzaya geçmesine rağmen —– hesabından tek imza ile 04-01-2013 tarihinden 08-11-2013 tarihine kadar toplam 21.429,00 TL’sı para çektiğini, üretim ve siparişlerin tamamlanmasından ve anlaşma sezonunun sona ermesinden sonra ——–şirket merke/.inde bulunan ve mali müşavir muhasebeciye gitmesi gereken evrakların tamamını alarak şirket merkezi dışına çıkardığını, hemen akabinde şirket hisselerini sattığı ——- ortaktan ses çıkmadığım belirterek aynı hisseleri 450.000,00 TL sı karşılığında müvekkiline satmayı teklif ettiğini, müvekkilinin ise kendi hissesini 200.000-T.L. karşılığında ——veya alan 3. kişilere satabileceğini belirttiğini, —— bu teklifi dikkate almayarak ısrarla kendi hisselerini 450.000.-T.L. bedelle ve tehditlerle müvekkiline satmaya çalıştığını, tehditler nedeniyle ortaklığın yürümeyeceğini anlayan müvekkilinin ——- Asliye Hukuk Mahkemesinde ortaklığın sona erdirilmesi için dava açtığını, açılan davanın akabinde tehditle bir şey kazanamayacağını anlayan davacının —— Cumhuriyet Başsavcılığında dolandırıcılık suç isnadı ile haksız şikayette bulunduğunu, müvekkilinin haksız rekabette bulunmadığını, davacıların Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan iyi niyet ve dürüstlük ilkesine aykırı hareket ettiklerini savunarak; davacıya ve eşine karşı eylem ve işlemlerden dolayı her türlü tazminat ve cezai hakları saklı kalmak kaydıyla haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—— Asliye Tıcaret Mahkemesi’ne, —– Şubesi’ne , —– Bölge Adliye Mahkemesi —–. Ceza Dairesi’ne, ——-. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazıldığı anlaşıldı.
Mahkememiz tarafından aldırılan tarihli bilirkişi raporunda özetle;
” A- Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Dava dışı——- şirketinin ticari defterlerinin talimat ile incelendiği, 2012-2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığının tespit edildiği,
Davalı ——– şirketinin 2012-2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı,
B- Davalının Haksız Rekabet Oluşturup Oluşturmadığı Yönünden:
– Davalı gerçek kişinin eylemlerinin TTK m. 613 bağlamında ortağın bağlılık yükümlülüğüne; TTK m. 626 bağlamında ise müdürün rekabet yasağına aykırı olduğu,
– Ancak TTK m. 613 ve m. 626’ya dayalı davalarda davacı sıfatının ortağa değil şirkete ait olduğu, bu sebeple bu davaları davacının değil dava dışı ——– açabileceği, davacı ortağın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı
– Haksız rekabet nedeniyle dava açma hakkının TTK m. 56/I uyarınca esasen “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse”ye tanındığı,
– Bu bağlamda ele alındığında, Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kişi davacı ortak değil dava dışı ——- olduğu, haksız rekabet davasını davacı ortağın değil dava dışı——- açabileceği, davacı ortağın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı,
– Davacı gerçek kişi aleyhine bir haksız rekabet eylemi bulunmadığı,
– Sayın Mahkeme’nin aksi kanaatte olması halinde ise, dava dışı şirketin uğradığı zararın heyetimiz uzman üyesi tarafından hesaplanmış olduğu,
C- Davacının Talep Edebileceği Tutar Yönünden: Raporumuzun Mali Değerlendirme ve Hesaplama bölümünde detaylı bir şekilde açıklandığı üzere, nihai değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, huzurdaki davada davacının talebinin yerinde görülmesi halinde, dava dışı ——-şirketinin uğramış olduğu zararın 18.377,49 TL olarak hesaplandığı” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Mahkememizin 14/02/2017 tarihli ——-Karar sayılı maddi tazminat davasının kısmen kabulüne ve manevi tazminat davasının reddine dair hüküm—— Karar sayılı ilamı ile “Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle davalı ——- davacı şirket ortaklarından olduğu, kardeşi ile birlikte kurduğu diğer davalı şirket üzerinden davacı şirketi yönettiklerini, bu şekilde haksız rekabete yol açmakla ortaya çıkan maddi, manevi zararın tazminini ve haksız rekabetin tespiti ile refine karar verilmesini talep ve dava ettiği, mahkeme tarafından yapılan yargılamada haksız rekabetin tartışıldığı ve buna yönelik hükümlere ilişkin yargılama yapıldığı ve karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, davanın özü itibariyle TTK md 626′ da düzenleme bulan rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davranıştan ötürü ortaya çıktığı söylenilen zararların tazmini talebini içerdiği, HMK.m.33 uyarınca hakimin Türk hukukunu resen uygulamakla zorunda olduğu; ayrıca dava dilekçesinde talep edilen tazminatların şirket ya da davacı gerçek kişiden hangisine ödenmesinin istendiği konusunda tereddüt bulunduğu gözetilerek, HMK.m.31’de düzenlenen hakimin davayı aydınlatması ilkesi uyarınca, hakimin bu hususu davacıya kesin şekilde açıklattırması gerekirken bu yükümlülüğün yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca, ilk derece mahkemesinin kararın, bilirkişi raporlarının tekrarı niteliğindedir. Mahkeme kararında iddia ve savunma sebeplerinin ne şekilde aşıldığı denetlenebilir bir şekilde yer almamaktadır. Karar mevcut haliyle HMK.m.297’de yer alan düzenlemeye uygun ve denetlenebilir bir karar niteliğinde değildir. Bu nedenlerle, istinaf denetimine uygun bir hükmün varlığından söz edilemez.” gerekçeleriyle kaldırılmış, dava ——-Esas numarasını almıştır.
Anılan istinaf ilamı uyarınca davanın TTK’nun 626. maddesinde düzenlenen “özen ve bağlılık yükümü, rekabet yasağı”ndan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olarak nitelendirilmesi usulî bir zorunluluk olmuştur.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 626. Maddesi uyarınca “(1) Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır. (2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir. (3) Müdürler de ortaklar için öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna tabidir.” 6102 sayılı TTK’nın 626/2 maddesi uyarınca açılan davalar ancak şirket tarafından rekabet yasağına aykırı hareket eden yönetici ve ortaklar aleyhine açılabilir. Davacı, dava dışı (——-) ortağı olup, kendi adına TTK’nın 626. maddesi uyarınca dava açamaz. Bu nedenle davanın aktif dava ehliyeti yokluğu gerekçesi ile reddi gerekir ——- Karar sayılı ilamı).
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın yukarıda atıf yapıldığı üzere TTK’nun 626. maddesine dayalı rekabet etmeme yasağından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olarak nitelendirilmesinin usulen zorunlu olduğu, atıf yapılan yasa hükmüne göre açılacak davaların atıf yapılan yargı içtihatları da dikkate alındığında yalnızca dava dışı şirket tarafından açılabileceği, şirket ortağının kendi adına eldeki davayı açmasının mümkün olmadığı, eldeki davada şirket ortağının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, her ne kadar dava dilekçesinde davacı ——– olarak ifade edilmiş ise de davanın şirket adına açıldığının kabul edilemeyeceği, zira dava sonucunda verilecek hükmün (lehe ya da aleyhe olarak) davacı——– kendi malvarlığında sonuç doğuracağı, yine davacının vekaletnamesinin de şahsen verildiği, davanın şirket adına açıldığını gösteren herhangi bir delil/yetkilendirme de bulunmadığı, tüm bu sebeplerle davanın şirket adına açıldığının kabul edilemeyeceği ve davacının davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmış, davacının haksız rekabetin tespiti ve ref’i, maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının haksız rekabetin tespiti ve ref’i, maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 4.269,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.089,50 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı ——tarafından yapılan 1.050,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ——- verilmesine,
5-Davalı ——tarafından yapılan 130,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ——— verilmesine,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davalılar yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve ret sebebi ortak olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan —— 3/2 ve 7/2 uyarınca hesaplanan ——-tek vekalet ücretinin davacıdan alınarak her biri eşit hak sahibi olmak üzere davalılara verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile——-Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.