Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1342 E. 2020/197 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1342
KARAR NO : 2020/197

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 06/11/2018
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Şirket vekilince dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ——- içerisinde bulunduğu—-. bünyesinde, sektöründe tanınmış bir şirket olarak faaliyet göstermekte olduğunu, davalı borçlu şirketin müvekkil şirketten muhtelif ticari ürünler satın aldığını, fakat bedelini ödemediğini, verilen ürünler için düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiklerini, ama borçlu şirket tarafından kendisine tebliğ edilen faturalara süresinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, tüm taleplere rağmen borcun ödenmemesi üzerine, taraflarınca İst. And. —. İcra Md. —– Nolu dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça haksız bir şekilde itiraz edilmek suretiyle takibin durdurulduğunu, taraflar arasındaki yazışmalar ile ticari belgeler incelendiğinde ticari ilişkinin varlığının açıkça anlaşılacağını, iki taraflı sözleşmelerde karşılıklı borçların aynı anda muaccel olduğunu, alıcının malın bedelini ödeme borcunun —- aldığı anda doğduğunu, davalı borçlunun işlemiş faize itirazı yersiz ise de bu aşamada takip tarihine kadar işlemiş faize itirazının yersiz olsa da takip tarihine kadar işlemiş faize olan itirazın iptaline dair dava haklarını saklı tuttuklarını, alacaklarının faturalara dayanan ticari ilişkiden doğduğundan likit bir alacak niteliğinde olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hak ve her türlü talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı borçlunun vaki itirazının iptali ile takibin işlemiş faiz hariç devamına, %20′ den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı —- taraflarına usulüne uygun yapılan tebligata rağmen HMK.116 uyarınca ilk itirazda bulunmadığı ve duruşmalara katılmadıkları görülmüştür.
İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü’nün —-Davacı takip alacaklısı şirket, davalı takip borçlusu aleyhine, —— olmak üzere——— alacaklarının, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9,75 ve değişen oranlarda ticari avans faizi ile birlikte tahsili için icra takibi başlatmış olduğu, ödeme emrinin takip borçlusu davalıya —–Tarihinde tebliğ edildiği, takip borçlusu davalının yasal süresinde 06.06.2018 tarihinde vermiş oldukları itiraz dilekçeleriyle, öncelikle yetkiye olmak üzere, takip konusu alacak miktarında mutabık olmadıklarını ve alacağın miktarına itirazları olduğunu beyanla, yetkiye, borca, işlemiş faize, oranına ve ferilere itirazda bulunarak takibin durdurulmasını talep ettikleri tespit edilmiştir.
Bilirkişi —— tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre; davacının davalıdan cari hesap ilişkisi çerçevesinde ——- alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün ——- Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını mal teslimine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ——kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Bilirkişi incelemesinde davacı şirketin incelenen ——- yılı ticari defter kayıtları itibarıyla, takip ve dava tarihi itibarıyla davalı şirketten faturalara dayalı açık cari hesap bakiyesinden kaynaklı 4.203,73 TL asıl alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davalı borçlu şirketin ——- vergi kimlik numarasıyla mükellefi bulunduğu ——– Başkanlığı/—— Dairesinden 24.06.2019 tarihli cevabi yazı ekinde dosyaya celp ettiği, davalı şirkete ait Mal/Hizmet alımlarının beyan edildiği —– tetkik edildiğinde, Söz konusu Formların Davacı —- Beyanlarını ihtiva edecek şekilde karşılaştırmalı olarak gönderilmiş oldukları, Dolayısıyla —– yıllarında tarafların ba/bs formu beyanlarının; hem belge(Fatura) sayısı, hem de KDV hariç Belge Toplam Tutarları yönünden tam bir mutabakat içinde oldukları, diğer bir ifadeyle davacı şirket tarafından davalı şirkete gerçekleştirilen satışlar sonucunda düzenlenen mal satış faturalarının yasal nitelikli bir itiraza konu edilmeksizin ve benimsenerek ticari defterlere kaydedildikleri ve bu kayıtların sonucu olarak da mükellefi oldukları —- davacı şirketten mal alımı olarak ilgili dönem BA formu ile beyan edildikleri tespit edilmiştir.
Bu durumda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 4203,73 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğün ———esas sayılı takip dosyasında davalının İTİRAZININ İPTALİ ile takibin 4.203,73 TL asıl alacak bakımından DEVAMINA,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz UYGULANMASINA,
3-Asıl alacak 4.203,73 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 287,15 TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 48,94 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 238,21 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 48,94 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ilk masraf, 41,10 tebligat, posta, bilirkişi ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 948,40 TL olmak üzere toplam 989,50 yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Kabul edilen dava yönünden—– tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 3400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı KESİN olmak üzere karar verildi.